SİL BAŞTAN, BAŞLAMAK GEREK BAZEN

Hasan Durucan

İsmi lazım değil geçtiğimiz hafta Beşiktaş’ı yürekten (!) destekleyen yaşını başını almış Konyalı bir arkadaş ile aynı ortamı paylaşmak durumunda kaldım. E tabi Konyaspor kendi saha ve seyircisi önünde Göztepe ile berabere kalınca malum düşme potasındaki Osmanlıspor’ın Beşiktaş’a yenilmesi demek Konyaspor’un ligde kalmayı garantilemesi manasına geliyordu. Ki nitekim de öyle oldu. Fakat işin garip tarafı, üzücü tarafı şu ki Konyalı olup da Beşiktaş, Osmanlı’ya yenilsin yani Konyaspor küme düşsün diye çırpınan, hayatlarında belki de  bu İstanbul takımlarını bir kere bile İstanbul’da izleme imkanı bulamayan bu güruh kitle olduğu sürece maalesef biz daha çok yerimizde saymaya devam edeceğiz.

Gerçekten görüşlere, farklılara açık biriyim ama insan böylesini de içten içe hazmedemiyor. Hazmedememenin ötesinde şehir adına çok üzülüyorum. Adı futbol da olsa bu yapılan; doğduğun, doyduğun topraklara ihanet etmek demektir. Neyse ki iyisiyle kötüsüyle lig bitti. Her şeyiyle çok konuşulacak olan sezona Galatasaray adını şampiyon olarak yazdırdı ki bizde ligi düşme potasının hemen bir adım ötesinde, ligi 15. sırada bitirerek rahat bir nefes aldık. Hazır böyle bir muhabbet açılmışken, unutmadan Konyaspor’da yöneticilik yapan Galatasaraylı ağaları da (!) kutlarım. Beşiktaşlı, Fenerbahçeli ağalara da (!) gelmiş geçmiş olsun dileyelim. Onların Konyaspor’dan haberi yokken Konyaspor, taraftarın ve birkaç şehri seven futbolcunun, on maçlık periyotta güzel bir sinerji yakalayan Sergen Yalçın ile birlikte ayakta kalmayı başardı. Ligin 24 haftasında, 6 Mart 2018 tarihli “Denize Düşen Yılana Sarılırmış” başlıklı köşe yazımda “İçinde bulunduğumuz kritik süreçte olumsuz tavır almak Allah korusun bizi olmadık kaoslara sürükleyebilir. Elbette her şey bitmiş değil. Aksine hoca değişikliği ile bizim için son virajda her şey yeniden başlıyor. Artık maçların içerde dışarda gibi bir önemi yok, her maç çok değerli hale geldi. Ve genel itibariyle 26. hafta büyük ölçüde ligde her takımın üç aşağı beş yukarı kaderini ortaya dökecek.” diye tarihe not düşmüştüm. 26. haftaya gelindiğinde Galatasaray 54 puanla liderdi ve sezonu da şampiyon olarak kapattı. Yine 26. haftada Karabükspor’un dışında temsilcimiz Atiker Konyapor ile Gençlerbirliği ve Osmanlıspor’da ligin son dört takımını oluşturuyordu. Çok şükür ki şehrimizin takımını o bölgeden cımbızla aldığımızda, bugünün tablosu aşağı yukarı 26.haftanın görüntüsünü içeriyor. Şimdi bu satırları yazarken ülkenin genelinde, yaşadığımız şehrin de birçok noktasında Galatasaray’ın şampiyonluk kutlaması var. İki yıl Avrupa’da gruplara doğrudan katılan, sezon başında iki kupayı birden almış bir takım sezon sonunda ligde kaldı diye sevindik, seviniyoruz. Hani bir tabir vardır ya, aslında ağlanacak halimize gülüyoruz. Pusula yayın Grubu’na fahri olarak dahil olduğumdan beri yani yaklaşık dört yılda tam 210 köşe yazmışım. Ve bu süreçte nerdeyse hiç aksatmadan Konyaspor’un tüm iç ve dış saha maçlarını; öncesinde, sonrasında, deplasman dönüşlerinde, ve hatta hatta Ukrayna’da bile kalem oynatmışken inan şuan ne yazacağımı toplayıp da kelimelere dökemiyorum. Mübarek Ramazan ayında kimseyi incetmeyeyim diyorum, bu sefer de incinen biz oluyoruz. Aslında yapılması gereken tüm açıklığı ile ortada duruyor. Balık baştan kokarmış ve şöyle şehrin nabzını ölçtüğünüzde de bu taraftar bende dahil olmak üzere bu yönetimi istemiyor. Ee öyleyse istifa edin, yol açın da sil baştan başlayalım ve kaderimize razı olalım. Bizi neler bekliyor, yaşayıp göreceğiz. Rabbim tuttuğunuz oruçları, yaptığınız ibadetleri huzurunda kabul buyursun. Vesselam

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.