Sille’de zaman içinde zamana yolculuk

Zaman Müzesi, Selçuklu Belediyesi tarafından 2012 yılında restorasyonu tamamlanarak turizme kazandırıldı. Türkiye’nin ilk zaman müzesi olma özelliğini taşıyan mekânda tarihi birçok zaman aracı sergileniyor

Sille’de bulunan Türkiye’nin ilk Zaman Müzesi’nde yerli ve yabancı turistler zamanda yolculuğa çıkıyor. Sille turizminin geliştirilmesi kapsamında Selçuklu Belediyesi tarafından restorasyonu tamamlanan Sille Şapeli’nde kurulan Türkiye’nin ilk Zaman Müzesi’nde, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait “zaman” ile ilgili birçok nadide eser sergileniyor. Müzenin ilgi çeken eserleri arasında; Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait özel tasarım saatler, Osmanlı paşaları tarafından düzenlenen ve genel kullanıma tanzim edilen ruznameler, cep ve masa takvimleri ve resmi dairelerde kullanılan el yazma- baskı takvimler sayılıyor. Ayrıca altın, gümüş köstekli cep saatleri, Türk Hava Kurumu’na ait illere göre coğrafik ve ekonomik verilerin bulunduğu cetvelli takvim, Roma dönemine ait arkeolojik güneş saati örneği ve halen Konya Hacı Hasan Camii Şerifi kıble duvarında bulunan Osmanlı dönemi güneş saati reprodüksiyonu vb. birçok kıymetli eser yer alıyor.

ESKİDEN ‘ŞAPEL’MİŞ

Mekanın çok eskiden Hristiyanların tapınak olarak kullandığı kilisenin küçüğü bir ibadet yeri olan ‘şapel’ olduğunu söyleyen yetkililer müzeyle ilgili, Pusula’ya şu bilgileri verdi:  “Burada yaşayan gayrimüslim halk 1923 yılında yapılan mübadele anlaşması ile Yunanistan’a gönderildikten sonra zamanla burası bakımsız kalıyor. Epey bir harabe haline geliyor. Selçuklu Belediyesi burayı atıl durumdayken restore etmeye karar verdi. Ciddi bir restorasyon sürecinin ardından Selçuklu Belediyesi burayı 2012 yılında turizme kazandırdı. Restorasyondan sonra bir süre kapalı kaldı. Bu süre zarfında burası nasıl değerlendirilebilir gibi düşünceler vardı. Ve Zaman Müzesi fikri oluştu. Civarı mezarlık olunca doğum-ölüm gibi bir zaman kavramından hareketle doğan bir fikirle Zaman Müzesi yapalım deniliyor. Sonrasında antikacı ve koleksiyonculardan tarihi eserler toplandı. Farklı şehirlerden seçkin eserler belirlendi. Sekiz dokuz ay gibi sıkı bir çalışmayla Türkiye’nin her yerinden zamanla ilgili eserler toplanıp 2014 yılında hazır hale getirildi.

170 YAŞINDA SAAT, 200 YAŞINDA TAKVİM VAR

Eserlerin genelde Osmanlı dönemine ait eserler. Osmanlı döneminde kullanılan eski saat çeşitleri, çalar saatler, masa saatleri, köstekli saatler, büyük salon saatleri bulunuyor. Özellikle bir saat 170 yaşında mesela. Çok heybetli bir saattir ve hala da çalışır vaziyettedir. Yine Osmanlı dönemi takvimlerinden el yazması ve 200 yaşında bir takvim var.

BİLGİSAYARIN ATASI: USTURLAP

Müzenin en ilgi çeken eserinin usturlaplar. Usturlapların üzerinde çok farklı şekiller oluyor. Bu usturlaplarla gök cisimlerinin konumlarını, birbirleri arasındaki mesafeleri, yeryüzüne olan uzaklıkları çok kolay hesaplanabilmiş. Başta ibadet vakitleri olmak üzere binden fazla ölçümü çok küçük sapma payları ile hesaplayabilmişler. Yine mevsimler, burçlar, burçların insanlara etkileri, denizlerde yönlerin bulunması, matematiksel hesaplamalar, hatta doğacak çocukla ilgili bilgiler de dahil birçok şeye usturlap vasıtasıyla ulaşabiliyorlarmış. Bilgisayarın atası olarak da adlandırılıyor. 900’lü 1000’li yıllardan 1800’lü yılların sonlarına kadar çok aktif birçok medeniyette kullanılıyor. Rubu tahtası adı verilen bir zaman ölçüm aleti daha var. Bu tahtayla da usturlap kadar geniş kapsamlı olmasa da birçok ölçüm yapılabilmiş. Usturlabı masa üstü bilgisayar, rubu tahtasını da tablet gibi düşünmek lazım. Burada bulunan ruznamelerede, usturlap ve rubu tahtasında yapılan ölçümler kaydediliyordu. 1800’lerin sonunda ise normal saatlerin yaygınlaşması ile usturlaplar geri planda kalıyor.”

ESKİ GÜNLERİ ÖZLÜYORUZ

Müzenin eski günlerini özlediğini dile getiren yetkili, “Müzemize hafta sonlarında özellikle çok fazla ziyaretçi akını oluyordu. Buralar cıvıl cıvıl oluyordu. Gelen ziyaretçilere bir şeyler aktarmak, onlarla bilgi alışverişi yapmak, gelen çocuklara eskiden kullanılan zaman aletlerini anlatmak, onların şaşkın bakışlarını görmek bizi çok fazla mutlu ediyordu. Pandemi bizi çok etkiledi tabi… Özellikle bir süre kapalı kalması sonrasında açılsa da eski tadını vermemesi üzücü. O günleri özlemiyor değiliz. İnşallah eski günlere tekrar kavuşuruz” dedi. (Gülşen Çopur)

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

KONYA Haberleri