SİYASETİN DE CILKI ÇIKTI

Muzaffer Kırmacı

Eskiden ağzımızı doldura-doldura “Faşist” derdik, “Komünist” derdik, “Yobaz” derdik. Dediklerimizin de bir karşılığı olurdu. İnsanlar, inandıkları ideolojilerin peşine takılıp giderlerdi. Şimdilerde kimin neye inandığı pek belli olmuyor. Dün zinhar olmayacak şeyler, bugün oluyor. Anlayacağınız tüm ideolojiler birbirine benzemeye başladı. Ne,  komünist  tam komünist.  Ne, faşist  tam  faşist. Ne de yobaz tam yobaz. Bir bakıyorsunuz ki komünist yobazlaşmış.  Bir bakıyorsunuz ki, “Yobaz” dediğiniz biraz faşistleşmiş, biraz da  komünist kırıntıları eklemiş. Birine de direkt “Faşist” diyecek durumda değilsiniz. O da az yobazlaşırken, az biraz da komüniste doğru eksen kayması yaşıyor. Anlayacağınız herkes işine geldiği kadar şeriatçı, işine geldiği kadar komünist, işine geldiği kadar da faşist.

Solcular, “garibanla”  gariban rollerini oynarlardı. Ezilmiş işçilerin, emekçilerin yanında yer alırlardı. “Yaşasın proletarya” diye slogan atılırdı. Patronlar kahrolsundu.  Karikatürlerde  patronlar göbekli, acımasız yüz ifadesi olan tipler olarak resmedilirdi. İşçinin sırtına basarak yükselirlerdi patronlar.

İyi solcu da zaten biraz varoş çocuğu olmalıydı.  Zengin çocuklarından iyi solcu çıkmazdı. Kenar mahallelerdeki gecekondu çocukları,  solcu rollerine çok uygundu. İnanmayacaksınız belki ama, o günlerin sağlam solcuları bugün patronluğun tadını çıkarıyor.

Lise yıllarında vatan millet aşkıyla tutuşan, göğsünü solculara siper edinenlere de “Faşist” derlerdi solcular. Sloganlarda,  komünistler hep Moskova’ya yollanırdı. Kimseler Moskova’ya gitmezdi ama, yine de o sloganlar havalarda uçuşurdu. Duvarlara yazılan sloganlar, kimsenin görmediği yerlerde delinebilirdi de. Yani biraz da “Dostlar alışverişte görsün” halleriydi o günkü roller. Sağcılarla solcular;  solcularla da sağcılar konuşamazdı.  Ağabeyler “Yasak” koyardı. Bu yasağı delenler de cezalandırılırdı. O yıllarda mangalda kül bırakmayanlar,  şimdilerde Nazım Hikmet şiirleri paylaşıyorlar sosyal medyada.

Bir kesim vardı ki, o kesim de ülkenin geleceğini kendilerinde görürlerdi. Yani “Kerameti kendinden menkuller”  pek suya sabuna dokunmak istemezler, kavgadan uzak dururlardı. Zaman zaman solculara biraz yaklaştıkları için de kimileri onlara “Yeşil Komünist” derlerdi. Göründükleri gibi mi idiler, yoksa oldukları gibi mi görünüyorlardı bilinmez ama,  geçen zaman içinde parsayı en iyi onlar toplamış olacaklar ki, en kral arabaya onlar biniyor şimdilerde.

Vesselam demem o ki dostlar. Hiç birimizin diğerine söyleyeceği bir söz yok. Herkes bir yol tutturmuş gidiyor.  Hepimiz de bir fidanın güller açan dalı olduğumuza göre,  biraz arabesk olmak durumundayız.  İşimize geldiği için şeriatçı olsak da, biraz solculuktan zarar gelmez.  Yırtık kotla gezip,  işçiler emekçiler gibi “Birinci” sigarası tüttürsek de patronlaşıp Marlboro içmek de bize yakışıyor. Her ne kadar vatanın fedailiğine soyunsak da Ahmet Kaya şarkılarına hasta olmaktan da kimseye bir zarar gelmez.

Sizin pencerenizden ne, nasıl görünüyor bilmem ama, benim penceremden görünenler bunlar.

Yalanım varsa iki gözüm önüme aksın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.