Sonbahar gerçekten hüzün mevsimi mi?

Uğur Özteke

Güzel, mutlu, huzurlu, sağlıklı ve özgür bir Pazar günü dahası tatil yapan okurlarımız için böylesine bir tatil günü diliyoruz.

Allah’a şükürler olsun biz dünde çalıştık, bugünde çalışıyoruz, dahası spor gündemi ile daha da çok çalışıyoruz ve inşallah yarında çalışacağız.

Böylesine çok çalışabildiğimiz içinde kendimizi dünyanın en mutlu ve şanslı insanı olarak görüyoruz.

Bu hafta içerisinde tanıyalım tanımayalım eşten dosttan o kadar çok ölüm haberi aldık ki. Bu sabah bahçeye çıktığımda daha gün doğmamıştı. Bahçede oyalanırken güneşin doğuşunu seyrettim. Şehre baktım. Hava ısınıyordu ve şehrin üzerinde inanılmaz bir sis tabakası vardı. Şehir gözükmüyordu. Tabiata baktım. Bahçede sarının her tonu, yeşilin her tonu ve de kırmızının her tonu vardı. Bu döküm ayı olan güzde Cenab-ı Allah’ım renklerin en güzelini bize sunuyordu. Bir kez daha halime şükrettim. Sonra cumadan sonra toprağa verilen insanlar aklıma geldi.

Döküm, yaprak dökümü denilen bu hazan mevsiminde insanlarda gerçekten dökülüyor muydu?

Böyle söylenir, buna da inanırız. Acaba gerçekten böyle miydi ki?

Batıl inançlarım yerine göre vardır. Hem de çok katı biçimde. Bakın bunlar tamamen duanın dışında ki hayat biçimlerimiz oluyor.

Tırnak kesme işinden tutunda nereye sağ ayak ile gireceğimden, nereye sol ayak ile girileceğine, bazı işlerde mutlaka tek sayı üzerinde olmasına, sağ ve sol kavramlara…

Siz bu yaşta kel kafama bir karış sakalıma bakıp, ki giyim tarzıma ya da yaşam biçimine bakıp da sakın aldanmayın.  Hayatta da olduğu gibi bu inanç meselesinde de çok keskin geleneksel çiyimdir.  Büyüklerimin anlattıklarını hiç unutmam. Mesela bizim çocukluğumuzda Konya’nın her sokağında caddesinde niye bu kadar iğde ağacı vardı? diye hiç düşündünüz mü? Ben düşünmeden çünkü büyüklerim hep anlattı. İğde ağacı da, kurusu da, dalı da, yaprağı da hatta çekirdeği de nazara karşı bir güçtü. Bu arada bahçede ki iğde ağacına baktım meyveleri yoktu artık ama yine de yaprakları diri idi. Sonra son günlerde arka arkaya toprağa verdiğimiz tanıdık isimlere geldi. Tevfik Elektronik Tevfik Yağcıoğlu, hafız Mustafa Kök, Mehmet Özgökçen, Köseoğlu ailesinin akrabası Hacı Musa Yıldırım, Utku Öztürk ve Adnan Ağırbaşlı abimiz.

Düşündüm imamı da var, mühendisi de gencecik fidan da var yaşlı diyebileceğimiz insanlarda. Hasta olup yıllarca çekeni de var, trafik kazasında pat diye sevenlerini dağıtanda…

……………

Dedik ya bahçede günün doğuşunu gördük, ağaçlardan yediveren güle, dökülen yapraklardan hala ısrar ve inatla açan güllere tabiata baktık, ayaklarımın dibinde dolaşıp gözümün içine bakan köpeklerime, kendi dünyasında çimlerin üzerlerinde adım adım ilerleyen kaplumbağalara. Oysa o kaplumbağaları birkaç gündür gün doğumunda görmüyordum. Onların kış uykusuna yatmak için yuvalarına gittiğini sanmıştım.

…………….

Allah bize görüp ders almamız için neler sunuyordu. Hayat sessiz ama kendi etrafında çok hızlı gidiyordu.

Hepimiz aklımızı başımıza alıp önce bugün için sonra da yarın için tüm hazırlıklarımızı en iyi şekilde yapmalıydık.

Hadi o zaman bu hazan mevsiminden dersimizi çıkartalım hep hesap yapalım hem de hesaba hazırlanalım… 

En güzel günler bizi inanan güvenen ve bu tatilde bile bizi takip eden siz değerli okurlarımızın olsun.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Herkesten akıllı alabiliriz ama herkesten akıllı olamayız.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Bebek arabalı anneler anayoldan gitme alışkanlığından vazgeçtikleri zaman daha iyi ADAM oluruz. 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.