SUÇ VE CEZA

Muzaffer Kırmacı

“Suç ve Ceza”  Dostoyevski’nin en önemli romanlarından birisidir.

Dostoyevski’nin olgunluk döneminde yazdığı roman, aynı zamanda en uzun romanları arasında yer alır.

“Suç ve Ceza” Petesburg'da öğrenim gören yoksul bir öğrencinin yaşadığı zorlukları ve işlediği bir suçtan dolayı Sibirya'daki sürgün yıllarını anlatır.

Yazıma “Suç ve Ceza” diye başladım ama, maksadım roman tahlili yapmak değil.

Konumuz, suçlar ve cezaların kamu vicdanında nasıl kabul gördüğü. Yani; işlenen suçlara verilen cezalar yürek soğutuyor mu soğutmuyor mu?

Yasa koyucuların kriterleri ile, yasayı uygulayanların, yorumlayanların kriterleri acaba zaman-zaman çelişiyor mu?

Bu soruyu soruyorum çünkü; kamu vicdanı, verilen cezalardan tatmin olmuyor.

Gaziantep'te 4 çocuk,  baklava çaldı diye 6'şar yıl ceza almışlardı.

Oysa kimi zaman trafikte ölüme sebep olanlara bile bu kadar ceza verilmediğine de şahit oluyoruz.

Konu trafikten açılmışken, trafik suçlarına verilen cezalara da bir göz atalım isterseniz.

Trafikte son günlerin en popüler konusu çakarlar.    

Çakarlara yasak geldi, sökülmesi için verilen süre de doldu. Çakarları hâlâ kullananlara 2 bin 4 lira ceza yazılacak. Bir suç işlemişseniz cezasını da çekeceksiniz.

Çakar lamba taktıranlar bunu, trafikte imtiyazlı muamele görmek için yapıyorlar. Hiç bir özellikleri olmadığı halde, öncelikli araçmış gibi avantaj sağlamak istiyorlar.

Burada bir konuya dikkat etmek gerekiyor. O da işlenen suçla verilen ceza uyumlu mu? Sizler de taktir edersiniz ki birbiri ile uyuşmayan suç ve ceza, haksızlıklara sebep olabilir.

Şimdi biraz da, trafikte işlenen diğer suçlara ve cezalarına göz atalım.

-Alkollü araç kullanmanın cezası bin 2 lira.

-Kırmızı ışıkta geçmenin cezası 2 yüz 91 lira.

-Hız sınırı ihlali 2 yüz 35 lira.

-Emniyet kemeri takmayanlar da 108 lira ceza ödemekte.

Aklımın almadığı bir durum var.

Alkollü araç kullanan sürücüye bin lira ceza verilirken, çakar taktıranlara 2 bin 4 lira sizce de uyumsuz değil mi?

Aslında alkollü araç kullanan kişi çok daha ağır cezalara müstahak olmalı. Çünkü alkol alarak direksiyon başına geçen, (neredeyse) taammüden adam öldürmeye eşit bir suç işliyor. Kırmızı ışıkta geçmek de, hatalı sollama yapmak da, belirlenmiş hız sınırını aşmak da çakar takmaktan daha tehlikelidir. Bu cezalar içinde en masum olanı emniyet kemeridir.

Çünkü;

Emniyet kemeri takmayan sürücünün zararı sadece kendisine olur. Ama yukarıda saydığımız diğer hatalarda başka insanlara da zarar vermiş oluruz. Eğer emniyet kemeri takmayana ceza, gerçekten de halkın sağlığı ve emniyeti içinse, o halde takmayana ceza vermek yerine, takana ödül verelim.

Emniyet kemeri takmayı özendirmek, en büyük cezadır.

Üç defa kemer taktığı tespit edilenler, 1 depo benzinle ödüllendirilsin. Bir tane kemersiz sürücü bulamazsınız.

Ama konu “hazineye gelir” sağlamaksa o başka.

Suç ve ceza birbiri ile mütenasip olmalı.

Suç büyük, ceza küçükse...

Suç küçük, ceza büyükse şeytan bunun neresinde?

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.