Şükrane!

Erol Sunat

Şükrane kelimesi iyilik bilme nişanesi ve teşekkür alameti anlamlarını taşır. İnsanların şükranesinden ziyade şehirlerin şükranesi kıymetlidir.

Çünkü şehir şükrane olarak, duyduğu memnuniyetin nişanesi olarak size kalbini verir. Sizi unutulmazlar arasına yazar. Unutmaz da unutturmaz da…

Şükrane yazısının ilhamı Şükran mahallesinden…

Şükran mahallesi, kentsel dönüşüme kadar Suriyeli sığınmacıların mahallesiydi. Şehrin merkeziydi. Türbe önüne, Alaeddin Tepesine yakındı. İki adım attınız mı çarşı içine, Bedestene ulaşabileceğiniz bir mahalleydi. Ve tabi ki, Meram’ın da hicran yarası olarak kaldı.

Bugünleri yani yeniden ayağa kalkmayı, doğrulmayı, ben buradayım, kaybolmadım, yok olmadım demeyi çok bekledi.

Şükran mahallesinde temel atıldı. Proje, Hasankeyf’ten sonra, Türkiye’nin ikinci büyük tescilli bina taşınma işi! Kültür ve turizm açısından yeni cazibe merkezi olacak diye başlayan cümleler ardı ardına yine! Dileriz, kültür ve turizm açılarını her zaman olduğu gibi unutup, yine cazibe merkezine takılıp kalacağımız günler yaşanmaz!

Kültür ve turizm bu şehrin kanatları…Uçamadığımız kanatlar! Lafla uçmaya kalktığımız, o güzelim, o her türlü kültür ve turizm etkinliği yapabileceğimiz halde atıl bıraktığımız bölgelerin kanatları!

Kültür ve turizm kanatları kırık, tamire, ilgiye, alakaya acilen muhtaç iki kanat! Onun için şehir, koşmaktan ve uçmaktan mahrum edilmeye, bırakılmaya devam! Ancak laf olarak sular, seller gibi konuştuğumuz iki kavram…

Kültür ve turizmin şükranesine bakalım kimler mazhar olacak bu şehirde?

Çünkü, lafla bu şükraneye kavuşanı tarih yazmıyor!

Bilmem ne kadar farkındasınız?

Şükran mahallesinde, şükraneye mazhar olmanın tam da eşiğindesiniz!

*****

Meram’ın şükranesini kazanmak kolay olmasa gerek, Meram bu konuda oldukça temkinli, oldukça tecrübe sahibi, sınamadığı adam yok!

Yok amma, yine o eski hastalığımız nüksetti. Üzerinden Pandemi gibi sınanmadığımız hiçbir şey kalmayan bir dönem geçmesine rağmen, hemen kolları sıvadık, meşhur takıntımız olan cazibe merkezi hikayesine balıklama atladık!

Ne cazibesi, ne merkezi, Şükran Mahallesini ihya ediyoruz diyemedik!

Çünkü, cazibe merkezi lafları kabak tadı verse de, bıkan yok, usanan yok, vazgeçen yok!

Meramda o kadar çok cazibe merkezi yapıldı ve ilan edildi ki, cazibe kavramı cazibesini yitirdi.

Bu kavram itibarını bitirdi. Resmen işin cılkı çıktı. Şükran mahallesi ihya edilirse, yeniden ayağa kaldırılırsa, zaten herkesi cezbeden bir bölge olmayacak mı?

Açıklamalar burada tarihin yeniden küllerinden doğacağı şeklinde…

Garibim tarih, garibim kültür!

Değil doğmak, az kül olmadınız! Az gömülmediniz! Az görmezden gelinmediniz! Ne inleyişinizi duyan oldu, nede gözyaşlarınızı gören! Artık, sizleri de bir duyan, bir gören olsun inşallah!

*****

Konya sadece Selçuklu kültür ve medeniyetinin Başkenti değil, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış tarihi ve kültürel zenginliği bir hayli fazla bir şehir.

Neresini kazsanız tarih çıkıyor!

Lakin, bizim tarihle aramız iyi değil!

Tarihi sevmediğimizi ve aramızın İyi olmadığını sağır sultan dahi biliyor!

Allah kahretsin, yine karşımıza tarih çıktı havası hiç eksilmedi!

Tarih ve kültürle barışık olmadığımız için, işi cazibe merkezine çevirmek kolayımıza geliyor.

Bir uçtan bir uca doğal ve kendiliğinden cazibe merkezi olan bir şehirde yaşadığımızı nedense unutmaktan kendimizi alamıyoruz.

Divan Edebiyatının güçlü şairi Hayali demiş ya;

“Cihân-ârâ cihân içindedür ârâyı bilmezler/ O mâhîler ki deryâ içredür deryayı bilmezler”

Bizler ne yazık ki istisnasız hepimiz, içinde bulunduğumuz, derya misali bir şehir olan Konya’yı bilmeden, anlamadan , farkına varmadan yaşıyoruz.

Şehir zaten yüzyıllardır bütün dünyayı cezbeden bir şehir. Biz ise yeni cazibe merkezleri yaratma derdindeyiz. Ne yapılırsa yapılsın, Konya’nın cazibesinin yanında sönük kalıyor. Solda sıfır kalıyor!

Bu tezat, hem hoş bir tezat değil, hem de şehir hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğumuzun tipik bir göstergesi!

*****

Meram, bu şehrin gözbebeği! Vazgeçilmezi…Ancak zaman içerisinde en fazla ihmal edilmişi!

Her cazibe merkezinin ardına “park” eklemişiz! Tarihi Konya mahallelerini kentsel dönüşüme kurban etmişiz! Ortada ne tarih bırakmışız, nede kültür!

Garip Meram’da, sakin Meram’da, yetim Meram’da, yeşil Meram’da nereye kazma vurulsa yeni cazibe merkezleri yükselmiş durmuş!

Meram yüzyıllarca Konya’nın nefes aldığı, kendine geldiği, huzur bulduğu bir köşesi değil miydi?

Biz mangal yürekli insanlar beklerken, mangal sefası için koşup gelenleri, cazibe merkezlerinin cazibesine kapılıp başı dönenleri, ayakları yerden kesilenleri birkaç istisna dışında seyredip durmadık mı? Meram bazı evlatlarının kıymetini bilemedi, sahip çıkmadı diyenler haksız mı?

Cazibe, cazibesini kaybetti bu Merkez İlçemizde…Yeşil, küstü gitti Meram’dan…Betonlar arasında sıkıştı, bunaldı kaldı Meram! Bırakmadılar cazibenin yakasını.

Meramın meramı ne biliyor musunuz diye çok sorduk!

Her gelen, her talip olan Meram’ın meramını biliyorum diye yola çıktı.

Ne mi dedi bugüne kadar insanlar?

Meğerse meramları, Meram değilmiş!

*****

Şükran mahallesinde iğne ile kuyu kazdık deniyor. Çıkan tarihi eserleri muhafaza ettik deniyor.

Bu sözler yerine gelir ve gerçekleşirse, Meram ve Şükran Mahallesi sükuna kavuşmuş olur.

Ona gerçekten sevenine kavuşmuş olur.

Soyadı, “Kavuş” olan Başkanına kavuşmuş olur.

Bu kavuşma sonrasında, Meram’ın şükranesi olarak Başkan unutulmazlar arasına girer.

Meramın meramını en nihayet çözmüş, derdine derman olmuş diye anlatılır.

Şükraneye mazhar olmanın eşiği, bugün için Şükran mahallesi!

Merama hayırlı olsun, hayırlar getirsin inşallah.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.