TERSİ  OLSAYDI

Ahmet Öztemel

Hükumetler millete hizmet için vardır kuşkusuz ancak hizmet önceliği ile oy dağılımı arasındaki ilişki de yadsınamaz. 1954 yılında ilçe yapılan Kırşehir’in 1957’de yeniden il olması iktidara oy vermeme cezası olarak konuşulur; seçimden önce ayakkabının tek eşini gönderip diğer eşini seçim sonrasına bırakmak şehir efsanesidir belki ama anlatılır, il yapılma vaatleri, “iktidar ne verirse beş lira fazlasını verme” hep tarihimizden oy amaçlı vaatlerdir. Günümüzde biraz gerilerde kaldı sanki bunlar ama oy verenin hizmet alma yarışında öne geçme arzusu doğaldır.

Ben İzmir’i biraz kıskanıyorum bu yönden. Ciddi devlet yatırımı alıyorlar ama hep yetersiz buluyorlar. Cumhuriyet tarihinin en büyük toplu ulaşım projesi olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi ve TCDD işbirliğiyle yaşama geçirilen Aliağa-Menderes Banliyö Sistemi, İzmir-İstanbul Otoyolu, Hızlı Tren Projesi, 2017 yılında 1575 kalemde toplam 11.868 milyar liralık yatırım projesi akla ilk gelen yatırımlar. Konya, Bursa Büyükşehir Belediyeleri stadyumlarını kendi bütçeleriyle yaptılar ama İzmir iki stadın yatırımını Toplu Konut İdaresi aracılığıyla gerçekleştiriyor. Ne demişti Sn. Aziz Kocaoğlu 14 Mayıs 2016 tarihinde “Binali Bey'in Başbakan olması, mutlaka İzmir'in lehine olacaktır. Binali Bey Başbakan olursa İzmir'e mutlaka destek verecektir, vermek de görevidir.” İzmir’e devlet yatırımlarının Sn. Yıldırım’ın İzmir Milletvekili olmasından sonra daha da arttığı gerçektir. İzmir yatırım alırken oy verme vaadinde de pek bulunmuyor açıkçası. Münferit pankarttı ama suda arsenik çıktığı iddialarında “Sek Arsenik içeriz, gene Kocaoğlu’ndan vazgeçmeyiz” demişlerdi. Kentim Konya’da pek çok yatırım alıyor devletimizden kuşkusuz ama biz hiç verileni yetersiz görme lüksüne sahip olamadık sanki, kıskanmam o yüzden.

İzmir kamuoyunda genelde hep övgü alır. Arada “Avrupa Birliği’ne İzmir alınsın” megalo mesajları da atılır ama İzmir’in kendisine biçtiği paye sevginin, saygının, hoşgörünün öne çıktığı il şeklindedir. 18 Aralık 2017 tarihinde oynanan Göztepe-Atiker Konyaspor maçı sonrası protokol tribünündeki sataşma malumumuz. Göztepe yöneticilerinin bile “densiz” diye tanımladığı ancak protokol tribününde oturabildiğine göre muhtemelen çok ünlü kişi kategorisindeki şahsın kim olduğu sorgulanmadı. O tribüne nasıl girdiği ve protokol tribünü kontrolsüzlüğü konuşulmadı, olay Göztepe yöneticileri tarafından bile “inanç hürriyetine saldırı” olarak nitelendirilmesine karşın olayın bu yönü hiç dikkate alınmadı. Kamuoyu olayı konuşmadı bile, o her fırsatta İzmir’e övgü döşeyenler sustu, kınama lütfunda bile bulunmadı, üstelik takımımız taraftarın neden olduğu saha olayları nedeniyle 15.000 lira para cezası ile cezalandırıldı. Olmamalı elbette, olmaz da zaten ama eğer Konyaspor-Göztepe maçı olsaydı ve misafirlerimize “gözünüzün üzerinde kaşınız var” deseydik kamuoyunda nasıl konuşulurduk düşünmek bile istemiyorum.

2018 umarım lobi ve kamuoyu oluşturma başarımızın da arttığı güzel bir yıl olsun. Saygı ile.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.