TÜRKİYE İŞGAL ALTINDA

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Bu sözleri duyunca aklıma yine rahmetli anam geldi. Rahmetli hayrete şayan sözler duyduğu veya bir şeye kızdığı zamanda “ölür müsün, öldürür müsün” derdi. Yukarıda ki sözler de tam bunu ifade ediyor. Bir zamanların çalışma Bakanı Yaşar Okuyan’ dan bu sözleri duyunca aynı hayret düştüm.

Eski bakan yine eski Başbakan Yardımcılarından Abdüllatif Şener ile birlikte hayır kampanyalarını nasıl yürüttüklerine ait bilgilendirmede bulunurken “Türkiye işgal altında” çıkışında bulundu. İşgal eden de Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’mış.

Bu programda yine üniversiteden sınıf arkadaşım eski DSP Amasya Milletvekili Gönül Saray da vardı. Gönül hanım talebelik yıllarımızda sol kesimin keskin simalarından birisiydi. Kendileriyle dostluğum olmadı hatta hiç merhabamız olduğunu da hatırlamıyorum. Uzaktan göz göze gelmişizdir ancak kendisinin o zamanın tabiriyle solun militanı olarak uç tavırlarından tanırdık. Gönül vekilimi Cumhurbaşkanlığına aday olan ilk ve tek bayan olarak hatırlamış da olabilirsiniz.

Gönül Sarayı bu yazımda konu edecek değilim ancak söz onuşu Yaşar Okuyan ve Abdüllatif Şener olunca aynı kanalda yer aldıkları için kısaca bahsetme ihtiyacı duydum.

Eski milletvekillerinden içinde meclis başkanlığı, başkan vekilliği, grup başkan vekilliği de yapmış 550 sinin hayır kampanyasına imza attıklarına dair açıklamalar yapıyorlardı. Sözcü olarak da eski Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk’u seçmişler. Hüsamettin Başkan hastalanınca açıklama yapamamış. Beklentimiz odur ki bunların karşısına en az 1100 eski vekilin evet imzasıyla çıkmasıdır.

Kanala bak, katılımcılara bak, konuşulanlara bak. Neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Öyle de kendilerini ülkenin “yılmaz ve yanılmaz savaşçıları” olarak gören eski dava dostlarımız özellikle de ülkücü kardeşlerimiz niye gücenirler bilmem. İşte ortada Yaşar okuyan ve Abdüllatif Şener’in durumu. Sağ kesimin bir zamanlar ülkücü ve muhafazakâr kanadın temsilcileri olan bu iki siyasetçi, yıllardır Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı ve AK Parti karşıtlığıyla ün saldılar. Birileri sol kesim hem de keskin solcu ulusalcıların kanalında işiniz nedir diye birileri sorarsa gücenmek niye ki.

Bu iki siyasetçinin tezi susturulan medya, özgürlüklerin daralması, güven ortamının bulunmaması, medyanın % 99 Cumhurbaşkanının emrinde olması, sadece Ulusal Kanal ve Halk TV’nin hayır sözcülüğü yapmasıymış.

Gelelim “Türkiye işgal altında” ifadesinin ne anlama geldiğine. Aklıma bizim Çanakkale-Ezine doğumlu Mustafa Hüsnü Bozkurt un “Referandumda evet çıkarsa evetçileri İzmir’de denize dökeriz” itirafı geldi. Sosyal medyada yapılan paylaşımlarda Hüsnü Bozkurt'un dedesi Mahmut Esat Bozkurt 'Hristiyan olalım' teklif verdiği iddia edilen adammış. Mahmut Esat Bozkurt'un ayrıca, 1930 yılında Ağrı'daki Kürt ayaklanmasının ardından "dost, düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler; bu memleketin efendisi Türklerdir. Saf Türk ırkından olmayanların Türk vatanında tek bir hakları vardır. Türklere hizmetçi olma, köle olma hakkı" söylediği iddia edilmişti.

  1. iddialarda bir yanlışlık var ise Mustafa Hüsnü vekil bunları çürütecek açıklamalar yapsın deriz.

Tüm bunlara bakıyorum da eğer Ülke işgal altında ise bu işgale müsaade edenler ve de devamını isteyenler “değil denize dökülmeyi, öpülmeyi” dahi hak ediyorlar. Yaşar Okuyan’ın tezine göre Bozkurt vekil haklı. Ülke işgal altında ise soyadı Ülkücülere sempatik gelen bu zatı dışlamayalım.

Bir sonraki yazım Mahmut Esat Bozkurt’un mecliste Hristiyanlığı nasıl teklif ettiğine dair olacaktır.

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.