Uzmanlar ülkesi

İbrahim Talha Bayburt

Bu ülkede nefes alan herkesin bir fikri var. Hakkında tek satır okumadığı konuda konuşmaktan geri durmayan, Wikipedia özetleriyle uzman kesilen, her cümlenin başına “bence” koyarak cehaletini şekerleme kılıfına saran bir kalabalığın içindeyiz. “Ben de bir şey diyeyim” ihtiyacı, bilgi sahibi olma zorunluluğunun önüne geçti çoktan.

Bir doktor, yıllar süren eğitiminin ardından bir hastalığı anlatıyor, altına yorum düşen biri “Ben buna katılmıyorum, annem sarımsakla geçti” diyor. Bir ekonomist, yılların verisiyle grafik okuyor; ama bizim mahalleden Ali abi “O işler öyle değil” diyerek, kahve masasından kalkıp tüm akademik çalışmaları çöpe atıyor. Bir profesör diyor ki “Bu konuda bilimsel konsensüs var.” Cevap hazır: “O kadar okumuşsun ama hayatı bilmiyorsun.”

Burası uzmanına güvenmenin değil, herkesin her konuda ahkâm kestiği, cehaletin kendini ifade özgürlüğüyle karıştırıldığı bir memleket. Gündem ne olursa olsun, beş dakikalık bir sosyal medya taramasıyla herkes uzman. Deprem mi oldu? Herkes jeolog. Ekonomi mi çöktü? Herkes Nobel adayı iktisatçı. Aşı mı çıktı? Virolog dolu sosyal medya.

Cahil cesareti, bu toplumun temel enerjisi hâline geldi. Ne eksik bilgi utanma sebebi, ne yanlış yorum rezalet sayılıyor. Yüzü hiç kızarmayan bir özgüvenle ekranlara çıkan, “Ben bu işin kitabını yazmadım ama…” diye başlayan cümlelerle, yazılmış tüm kitapları çöpe atan insanlar, artık fikir önderi konumunda.

En tehlikelisi de şu: Artık bilgi değil, kanaat önemli. Gerçek değil, duygu geçerli. Kaynağa değil, yankı odasına güveniyoruz. Zaten kimin neyi neden savunduğu da belli değil. Önemli olan bir şey söylemek. Hatta mümkünse sert söylemek. Bilmediğin konularda kesin konuş, ağzını doldura doldura bağır, karşındakini sustur. O zaman dinlenirsin.

Peki ne oluyor sonra? Bilgili insanlar susuyor. Uzmanlar çekiliyor. Kalabalıklar arasında boğulmak istemeyenler, sessizliği tercih ediyor. Geriye ne kalıyor? Çok bilen ama aslında hiçbir şey bilmeyen, kendinden başka kimseyi dinlemeyen bir toplum.

Bu düzende hakikat değil, özgüveni yüksek cehalet kazanıyor. Çünkü artık “bilmiyorum” demek zayıflık, “öğreneyim” demek zaman kaybı. Ve herkes, her şeyin uzmanı olduğu bu gürültüde, gerçek bilgi en sessiz köşede unutuluyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.