UZUN SÖZÜN KISASI

Ziya Uysal

Meram Tıp’ın yeni hastanesi hizmet vermeye başlamış. Hastane çok da güzel olmuş; şehrimize, bölgemize ve ülkemize hayırlı olsun. Hastane güzel olmaya güzel olmuş da, maalesef denizden geçmiş, derede boğulmuşuz. Yeteri kadar park yeri olmasına karşın gelişigüzel park edildiği için park yeri bulmak zor oluyor. Ortalıkta araçları yönlendirecek, bilgi verecek bir görevli de görünmüyor. 

Biz göz bölümüne gitmiştik, hastaların çoğu sırasını ayakta bekliyordu. Çünkü oturarak beklenecek yerler uzaktaydı. Orada ise sırası geleni gösteren dijital ekranlar yoktu. Ama ayakta beklemekte zorlanan hastalar mecburen oradaydı. Görevliler sırası gelenleri yüksek sesle çağırmak, bekleme yeriyle muayene odası arasında mekik dokumak zorunda kalıyordu. Zor yürüyen yaşlı hastaların doğal olarak oradan yavaş gelmesi de işi yavaşlatıyordu. Bu tür eksikleri hayırsever iş adamlarımızın bile hızla telafi edebileceğine inanıyorum. Yeter ki böyle bir ihtiyaçtan haberleri olsun.

                                                              ******

Ey toprağa ve yaprağa o akıl almaz yetenekleri veren Rabbim! Onlar bu yeteneklere sadece senin onları öyle yaratmış olmanla sahip oldular. Biz her ne kadar daha üstün yeteneklere de sahip olsak, ilaveten eğitimler de alsak, görüyorsun ki, biz işimizi onlar kadar iyi yapamıyoruz. Ne olur yaratılışta bize verdiğin bunca yeteneği gereğince kullanmamıza yardım et. Yaptığımız işleri ve düzenlemeleri onlar gibi eksiksiz, tam isabetle yapabilmemiz için bize yardım et.

Yasal yapımız yaz-boz tahtasına döndü. Çok sık yapılan yasa ve yönetmelik değiştikleri sebebiyle neyin nasıl olduğunu anlamaktan, takip etmekten, öğrenmekten, akılda tutmaktan aciz kaldık. Biliyorsun, “Kanunu bilmemek mazeret değildir” diyen bir de yasa maddemiz var. Ama yasa yapanların bizzat kendileri, hukukçular, bürokratlar bile yasaları tam olarak bilemiyor, anlayamıyor.

Yasalar anlaşılır, yalın bir Türkçeyle yazılmıyor. Eski günlerin reçetelerindeki okunamayan Doktor yazılarını bilgisayar kullanımı çözmüştü. Bunu da çözecek bir yenilik gerekiyor. Yasa yazımındaki bir paragraflık cümlelerle, dip not yerine cümle içinde yapılan çok sayıdaki atıflarla bu yasaları okuyup anlamak çok zor. Hukuk Fakültelerinde Dil ve Anlatım derslerine ağırlık verilmelidir. Yoksa bu haliyle kanunu bilmemek yasal olarak mazeret değilse de, vicdanen mazeret olmaktadır.

Oy uğruna emekliliği hak etme süresini 25 yıla indirdik. Bu uygulama S.G. Kurumlarını batırıp, emekli maaşlarını cep harçlığı düzeyine indirince bu süreyi tekrar artırdık. Yine oy uğruna, SSK primini ödemek şartıyla ev hanımlarına emekli olma hakkı tanıdık. Her halde ufukta yeterli oyun alınacağı gözükünce, birkaç yıl sonra bunu da iptal ettik. Ev hanımları birer çalışansa bunu niçin iptal ettik? Çalışan değilse işsizler oranına niçin dahil değil? Krizle birlikte işsizlik oranı yine yükselmeye başladı. Üstelik “Gizli işsizlikten” hiç bahseden yok. Örneğin insanlar kıraç buğdayını bir haftada ekiyor, bir hafta da hasat ediyor. Kalan zamanda işsiz ama kayıtlarda “Çiftçi” geçiyor. Hiçbir beyin halkın beyni kadar ileri olamaz. Allah’ım ne olur, idarecilerimize problemlerimizi daha iyi görme, çözüm için halka da danışma, özellikle mahalli gazetelerin köşe yazılarından da yararlanma basireti ver!

******

NİHAYET TARIM BAKANIMIZ SAYIN EKREM PAKDEMİRLİ’NİN BEYANATI GELDİ. BAŞTA KENDİSİ OLMAK ÜZERE KATKI SAĞLAYAN HERKESE BU ÜLKENİN BİR VATANDAŞI OLARAK TEŞEKKÜR EDİYORUM: Uzun zamandır bu köşede arada bir bu konuya ısrarla değiniyordum. Nesirle olmadı son olarak 2 Ekim 2018 Tarihli Pusula’da “YERLİ” şiiriyle yine bu konuyu işlemiştim. Nihayet Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesindeki 12 milyon Hektar (120 milyon dekar) dağlık, ormanlık, çalılık, fundalık ve makilik orman arazisinin mera hayvancılığına tahsis edildiğini Sayın Pakdemirli ilan etti. Yerli ve milli hayvancılığımız için bu çok iyi bir gelişmedir.

Bir adım daha atılması gerekiyor: Birçoğu dikenli de olan bu çalılıklarda ancak keçi sürüleri yaz, kış karnını doyurabiliyor. Sadece dağdaki meraları kar kapladığı zaman yeme ihtiyaç duyuluyor. Yani keçi eti ve sütü neredeyse bedavaya yakın, küçük bir maliyetle elde edilebiliyor. Bu yolla eskiden olduğu gibi keçi eti ihracatına bile geçebiliriz. Bu nedenle, yıllardır uygulanan yasaklar sebebiyle çok azalan keçi neslinin tekrar çoğaltılması için teşvik edici devlet destekleri de gerekiyor. Allah’a emanet olunuz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.