YARINKİ TOPLANTI

Erdal Küçükşehir

Yarın büyük gün Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplanacak ve faizlerle alakalı bir karar verecek. Her ay düzenli olarak yapılan bu toplantıların bu sefer büyük bir önem taşımasının sebebi son bir aydır yaşanan gelişmeler. Oysa 2 ay önce Aralık başında ekonomi gündemimiz o kadar farklıydı ki. Aralık başında tüm dünyada dolar değer kazanıyor emtia fiyatları hızla düşüyordu. Türkiye’nin düşecek cari açığı ve düşen petrol fiyatları sonucu azalacak enerji giderleri Türk Lirasını tüm dünyanın aksine pozitif ayrıştırıyordu.    

Rusya, Brezilya, Endenozya gibi ülkeler sermaye kaçışlarını önlemek adına faiz artırırlarken ülkemizde farklı bir eğilim oluşmuştu. Tüm dünya para birimleri dolar karşısında değer kaybederken Kasım 2014 sonunda Türk Lirası değerlenmekteydi. Sözün özü riskten kaçan sıcak para ve sermaye Türkiye’ye geliyordu. Oysa beklenti tam aksine Fed’in faiz artırması sonucunda 2009 yılından bu yana yaşanan para bolluğunun sona ermesi gelişmekte olan ülkelerde bir normalleşme sürecinin başlaması idi. Zira sıcak para girişleri yatırıma dönüşmediği sürece dünyanın neresinde olursa olsun ekonomik dengeler bozulmakta.
Bu pencereden baktığınız zaman bizde ki normalleşmenin fitili “faiz yüksek mi değil mi” tartışmaları ile ateşlenmiş oldu. Çünkü her ne kadar faiz üzerinden bir tartışma yaşansa bile asıl problem yurtdışı kaynaklara ulaşım kolaylığı. Mali sistem o kadar bol ve ucuz yurtdışı kaynak bulabiliyor ki bunun sonucunda kimse içeride kaynak oluşturmakla ilgilenmiyor. Gelen kaynak birkaç yıl içerisinde cari açığın artmasına Türk Lirası’nın değerli hale gelmesine sebep oluyor. 
Amerika bütün para politikasını son iki yıldır işsizlik rakamlarını düşürmek üzerine kurgularken Avrupa’nın sorunu büyüme olarak ortaya çıkıyor. Avrupa artan işsizlik oranlarıyla hiç ama hiç ilgilenmediği gibi sadece büyüme rakamlarını makul seviyelere getirmeye çalışıyor. Biz ise enflasyon merkezli bir para politikası uygulamaya çalışıyoruz. Sonuç hepinizin malumu hedef hiç tutmuyor.
Yarın yapılacak toplantı sonucunda büyük ihtimalle faizler düşecek. Sonrasında ne olacak derseniz bir şey değişmeyecek. Çünkü bu beklenti piyasa tarafından fiyatlandı ve satın alındı. Ancak tahminlerin üzerinde gerçekleşecek bir faiz indirimi ki bu 1,5 puanın üzeridir döviz cephesinde kısa vadeli yükselişlere sebep olabilir. Ben konuşulan birçok kur tahminini okudum ve çoğunu gerçekçi bulmuyorum. ‘2,1’e kadar düşer’ ve ‘2,8’e çıkar’ ihtimallerini savunanlar var. Bu aralıkta bir dalgalanmaya müsaade edileceğini tahmin bile etmem. Çünkü bu büyüklükte bir dalgalanma hedef enflasyondan tutunda büyümeye kadar birçok parametreyi olumsuz etkileyebilir. Türk Lirası asıl değerine ne kadar yaklaşırsa dengeler o kadar sağlıklı oluşacaktır.    
Dövizin ya da faizin reel değerlere oturabilmesi için asıl öncelik iç tasarruf oranlarının orta vadeli planda hedeflenen rakamlara ulaşmasıdır. Büyüme hedefleri içinse Euro –Dolar paritesinin bizim ihracatımıza yapacağı etki ve dışardaki zorluklar dikkate alınarak iç talebin canlandırılması gerekmektedir. Faiz indiriminin buna olumlu katkısı olacaktır diye düşünüyorum.
Sayın Babacan’ın G20 zirvesinde ısrarla belirttiği gibi orta vadede sorunları çözmek için para değil reel sektörü ve üretim gücünü büyütecek yapısal reformlara ihtiyaç var. Aslında buna tüm dünyanın ihtiyacı var zira uygulanan bol para politikaları daha adil bir gelir paylaşımı sağlamıyor. Dünyanın en zenginleri ile en fakirleri arasındaki uçurum her yıl büyüyor. Türkiye  ekonomik bir kaos yaşayan dünyada pozitif ayrışabilmek için bir hikaye oluşturmak zorunda.        

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.