Şiirin ölüp ölmediği, çağın sorunları ve bilgisi karşısında yeterli kalıp kalmadığı yahut gerekli olup olmadığı, şiir kitap ve dergilerinin az satma nedenleri vd. gibi tartışmalar ben bildim bileli devam eder gider. Ben bu tartışmaları ortaöğretim kurumlarımızdaki toplantılara benzetirim. Her yeni çıkan şiir akımı, kanon vs. etkisini de toplantılarda iştahlı iştahlı konuşup, gelişen süreçte sönüveren kıvılcımlara.
Çağa en çok söz söylemesi, ses çıkarması gereken, bireylerin toplumsallaşma yolculuğundaki sorunlar karşısında vaziyet almasını tetikleyecek ve yol çizecek türlerin başında şiir gelir. Hâl böyleyken pek çok türün başına gelen sancıları şiir de yaşadı. Misal, roman türünü hatırlayıverelim. Roman bilgi verir mi, verdiği bilgiler gerçek midir, roman okumak özellikle genç kızları yoldan çıkarır mı, zararlı mıdır, zamanı boşa harcamak mıdır? Şükür ki bu sanrıların beyhudeliği anlaşılalı çok oldu. Artık roman, ilmî pek çok konuya ışık tutan, ilham veren, gündeme taşıyan, tesir eden bir tür olarak hakkını söke söke elde etti.
Sözlerimi toparlayacak olursam; şiir edebiyatın belki de en önemli alanlarından biri; az sözle çok şey anlatma sanatı olarak her daim yaşayacak, ruhlara iyi gelmeyi sürdürecek, insanlığa söz söyleme ve yön verme vasıfları bitmeyecek.
Şiire dair derinlikli, nitelikli bir soruşturma, önemli tespit ve teklifler içermesi hasebiyle gündeme taşınmaya, arşivde saklanmaya lâyık hüviyetteydi. “Olağan Şiir” dergisinin son sayısındaki soruşturmadan bahsediyorum.
21.YY.’IN İLK ÇEYREĞİNDE TÜRK ŞİİRİ
‘Olağan Şiir’in genel yayın yönetmeni Aykut Nasip Kelebek’in sorularını hazırladığı ve Hüseyin Peker, Zeynep Arkan, Ertuğrul Rast, Eray Sarıçam, Kaan Eminoğlu, Ali Oturaklı, Enes Talha Tüfekçi, Kadir Tepe ve Turgay Demirel’in cevaplandırdığı 21. yüzyılın ilk bölümündeki Türk şiiri üzerine bu soruşturmayı çok mühim gördüğüm için hakkında okuduğunuz satırlara dökmeyi istedim. Hakkı Yanık’tan mülhem; “işin güzelliği muhataplarına yöneltilen sorularla bağlantılı.” Kelebek’i ben de tebrik ediyorum.
Soruşturmanın çerçevesini belirleyen altı soruya verilen cevaplar pek iç açıcı olmasa da sistemli bir yol haritası ortaya koyacağından oldukça yararlı.
Aykut Nasip Kelebek, soruşturmada dokuz şair-eleştirmene şu soruları sormuş:
1. Türk şiirinin 21 yüzyılın ilk çeyreğindeki genel durumunu, bilhassa da şiirimizi etkilediğini düşündüğünüz şairler ve şiir kitapları üzerinden ana hatlarıyla değerlendirir misiniz?
2 21. yüzyılın ilk çeyreğinde özellikle de 2000’li yıllarda bazı şairler tarafından şiir akımı kurma girişimlerinde bulunuldu ve çok sayıda manifesto yayımlandı; bugünden bakıldığında söz konusu girişimlere dair fikirleriniz nelerdir?
3. Sizce 21 yüzyılın ilk çeyreğinde şiir eleştirisinde önemli anlatılar gerçekleşti mi? Önemli bulduğunuz şiir eleştirmenleri ve kitaplaşmış ya da henüz kitaplaşmamış eleştiri metinleri üzerinden şiir eleştirimizin bu dönemini yorumlar mısınız?
4. Şiir dergiciliğinin bu dönemdeki genel gidişatına ve şiirimize kendine özel yer açtığını düşündüğünüz şiir dergilerine dair neler söylersiniz?
5. Gezi olayları ve 25 Temmuz darbe girişimi başta olmak üzere siyasi-sosyal olaylar şiirimiz ve şiir ortamımız üzerinde sizce ne gibi etkilere yol açtı?
6. 21 yüzyılın bundan sonrasına dair şiirimiz özelinde bizimle paylaşmak istediğiniz öngörüleriniz var mı?
Yazımın başında belirttiğim gibi edebiyata, özelde şiire ilgi duyan, bu hususta sorumluluk taşıyan bir okur yazarsanız soruşturmayı baştan sona dikkatle okumalı, arşivinize kaldırmalı, dönüp dönüp üzerinde düşünmeli, yolculuğa safha safha eşlik ve şahitlik etmelisiniz.
İKİNCİ YENİ EKSİKLİĞİ
Türk şiirinde İkinci Yenicilerin tesiri ve mirasının büyüklüğü soruşturmaya katılan herkesin kabul ettiği bir gerçek. Günümüzde 2. Yenici ustaların eksikliğinin hissedildiği, yapılan çalışmaların çoğunun cılız kaldığı sanırım hepimizin malûmu. Hüseyin Peker’in dediği gibi dünyanın hızla kirlendiği bir ortamda 2. Yeni şairlerinden ayrı kalmamak gerekiyor, gene onların bizi besleyeceğini, iyi temelden doğru gidişler çıkacağımızı idrak etmek gerekiyor. Ancak Zeynep Arkan’ın ifade ettiği gibi yenilenme ve yinelenme arasında gidip gelen Türk şiirinin, ne yaptığını bilen şairlerle yükseleceğinin de farkına varmak zaruri.
Ertuğrul Rast’ın söylediği üzere günümüzde özerk şiir ve toplumsal şiir ayrımının net olarak görüldüğünü, absürt şiirin yaygınlaştığını ve bunun olumlu olduğunu fark etmeli şiir severler. Hüseyin Peker buna itiraz ediyor, ben de Peker tarafındayım doğrusu. Çünkü; yazarvâri, boş şiirlerin, resimlerle doldurulmuş uç deneylerle geleneksel şiirden uzaklaşılan denemelerin, akılda kalacak mısraların eksikliğini ve neticelerini iyi hesap etmek de bir hayat memat meselesi.
Güncel şiirimizin politik okumalarını zayıf bulan Zeynep Arkan’ın, politik duruşla şiirsel estetiğin yan yana gelemediği iddiasına katılmayan biri var mıdır acaba? Poetik olarak şiirimize hiçbir şey kat(a)mayan Gezi, 15 Temmuz gibi olaylar, aksine kamplaşmayı alabildiğine çoğalttı.
ŞAİR, SEÇİMİNİ YAPMALI
Tam da bu noktada Eray Sarıçam’ın soruşturmada söylediği şu cümlelerin altını çizmek isabetli olacaktır; “Türk şiiri inanılmaz bir şekilde ve hızla liberalleşiyor. Şairler dünya vatandaşı, yeryüzü şairi olmak için birbiriyle yarışıyor. Kutuplaşmayı kırma adına kendi değerlerini bile hiçe sayıyorlar. Beş vakit namaz kılan adam Queer özel sayısıyla çıkan bir dergide şiir yayımlıyor. Türk şiirinin bundan sonrası için önündeki en büyük mesele şudur: Yeryüzü şairi mi olacağız, Türk şairi mi?”
25 yıllık dönemde en başarılı girişim olarak Neo Epik Şiir’i ortaya koyuyor Eray Sarıçam; çünkü Neo Epik’in altyapısı hazırlandı, kuramı yazıldı, örnekleri verildi ve de etkisi sürüyor.
Soruşturma cevaplarını kendime yakın ve diğerlerine göre daha isabetli bulduğum Eray Sarıçam’a torpil geçmekte bir beis görmüyorum. Devam edeyim ondan… Sarıçam, 21. Yy. Türk şiiri fotoğrafını şöyle toparlıyor; “90’lı yılların sonunda soyut şiire karşı çıkan somut imgeci 90 kuşağı şairleri, 2000’li yıllara siyasi şiiri taşıdılar. Bilgisayarın hayatımıza girmesiyle de tekno şiirle tanıştık. Deney ve dille çok güzel işler yapılırken, siyasi şiirin küçük görülmesini yanlış buluyorum.”
21 yüzyılın bundan sonrasına dair şiirin ise değişmekten korkmaması, şiir tarihine katkı sağlayacağına ve yaşayacağına inanması, çağın değişen yüzünü okuyabilme becerisi kazanması gerektiğini de akıldan çıkarmamak gerek.
ŞAİR-ELEŞTİRMEN Mİ, ELEŞTİRMEN Mİ?
Şiir eleştirimizin genellikle şairler eliyle yürüdüğüne dikkat çeken katılımcılar bu hususta da farklı tavır takınıyorlar. Eray Sarıçam, şair olmayanların şiir eleştirisinde öncü olmadığını iddia ediyor, son 25 yılın şiir eleştirisi adına verimli geçtiğini söylerken Kaan Eminoğlu tam tersi bir görüşü savunuyor.
Cevaplarda esaslı literatür önerileri de soruşturmayı değerli kılan amillerden. Misal, Ertuğrul Rast’ın göndermede bulunduğu Türk Edebiyatı dergisinin 597 ve 598. sayılarındaki ‘Genç Şairlerin Gözünden Türk Şiirnin İstikameti’ soruşturmasında bağımsız hareket eden şairlerin hem şiir ortamını, hem de poetik zemini tamamlamada adlarının anılmasının oldukça önemli olduğunu dillendiren satırlar…
Dergicilik hakkında genel kanaat maalesef olumsuz yargılar barındırıyor. Dijital dergilerde maddi kolaylıklar yanında editoryal sürecin olumsuzluklar taşıması, matbu dergiciliğin hiçbir zaman ölmeyeceği üzerinde uzlaşılan hükümlerden biri. Şiir dergilerimizde “yaptım oldu” anlayışı, belli dava amaçları ve mektep olma vasfının unutulması, yığmacı bir yapının benimsenmesi eleştiriliyor.
Arkan da Peker da, diğer pek çok şair de şiir eleştirisi hakkında karamsar, çünkü eleştiride çeşitliliğe imkân vermeyen pek çok unsur var günümüz şiirinde.
Günümüz şiir dergileri ile geçmişin ve bugünün önemli şair- eleştirmenleri noktasında uzlaşma var cevaplarda: Buzdokuz, Memet Fuat, Hüseyin Cöntürk, Mehmet H. Doğan, Yücel Kayıran, Enis Akın, Hayriye Ünal, Osman Özbahçe, Eray Sarıçam, Hakan Arslanbenzer vd. Hüseyin Peker günümüz eleştirmenleri içinde Yücel Kayıran’ı Türk şiirini sahiplenme namına çok önemli buluyor.
Başta da dediğim gibi sorular, cevaplar ve Olağan Şiir’in bu soruşturması hakkında daha çok şey söylenebilir. Misal soruşturmaya cevap verenler arasında Bir Osman Özbahçe’yi, Osman Çakmakçı’yı, Enis Batur’u, Yücel Kayıran’ı vd. aradı gözlerimiz. Ama buna da şükür! Şartları ve yaşananları bilemeyiz.
Bize düşen Olağan Şiir ekibine teşekkür etmek…