YIL 1919’DU…MAYISIN ON DOKUZUYDU!

Erol Sunat

Samsun umutların yeşerdiği, umut çiçeklerinin açtığı, hürriyet meşalesinin yakıldığı, istiklal rüzgarlarının vatan topraklarında esmeye başladığının nişanesi bir şehirdi.

Dünde öyleydi, bugünde...Dileriz yarın da öyle olacak…

101 yıl öncesini görebilseydik, o havayı ciğerlerimize çekebilseydik, o heyecanı, o coşkuyu yaşayabilseydik, yaşatabilseydik 19 Mayıs bir başka farklı olurdu!

O gün, ayrı-gayrı olmanın, sen-ben diye kenarda durmanın, sizden-bizden diye ayrışmaların günü değildi.

O gün, tefrikaların, dedikoduların, yalanların, yalancıların, atıp-savuranların günü değildi.

O gün, hiç olmadığı kadar birlik olmanın,  omuz- omuza vermenin günüydü.

O gün, dağılmanın, ayrışmanın değil, bir bayrak altında işgale karşı koyma mücadelesi verme günüydü.

O gün, adına İstiklal Mücadelesi dediğimiz bir mücadelenin başlangıcıydı.

İstanbul işgal edilmiş, Antep, Urfa, Maraş, Adana işgal edilmiş, İzmir düşmüş, Yunanlılar İç Batı Anadolu’ya Manisa’ya, Aydın’a girmeye başlamışlardı.

Onlarca yıldır savaşmaktan bitap düşmüş, kelimenin tam anlamıyla her biri yorgun savaşçı olan vatan evlatları, vatan aşkına, bayrak aşkına ayağa kalktılar, tekrar silahlarını ellerine aldılar.

Bu savaş cephe, cephe koştukları bir savaş değildi.

Vatanın bağrına hançerini dayayan düşman, elindeki kanlı hançerini rast gele savurmaya başlamıştı bile.

Vatanın evlatları, “ Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” dediler ve o gün Mustafa Kemal’le birlikte Samsundan itibaren başladılar yürümeye….

 

BİZ TÜRK MİLLETİYİZ!

Mustafa Kemal Samsun’ çıkmıştı. Mustafa Kemal Amasya’ya,  Sivas’a varmıştı, Erzurum’a ulaşmıştı. Ve Mustafa Kemal ordusunun başında, “ Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır” demişti.

Birinci İnönü’de, İkinci İnönü’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da destan yazdı Mehmetçik.

Çünkü, başlarında Mustafa Kemal vardı.

Defalarca alınan-verilen, yeniden geri alınan, sonunda bir daha geri verilmeyen vatan toprağını ölümüne savundular.  Şahadete erdiler, vatan toprağını terk etmediler.  İlerleyemedi düşman, geri çekildi. Sonunda canını kurtardığına sevindi, döküldü kaldı denize!

İşte biz o ecdadın torunlarıyız.  İşte biz  o eli öpülesi, alnı öpülesi, arkalarından gözü yaşlı dualar edilen o kahramanların izinden gidenleriz.

Biz Türk Milletiyiz! Samsunluyuz, Sivaslıyız, Erzurumluyuz, Ankaralıyız,  Konyalıyız, Sakaryalıyız, Aydınlıyız,  Afyonluyuz, Uşaklıyız, Manisalıyız, İzmirliyiz, Biz Türkiye’yiz.  Biz, “ Ne mutlu Türküm diyene” demenin o eşsiz güzelliğini ve duygusunu yaşayanlarız. 19 Mayıs 1919 ruhunu yüreğinde dolu dolu yaşayanlarız

 

“ KUZUM MUSTAFA SEN DELİ MİSİN?”

Milli Mücadele boyunca, Milli Mücadelenin aleyhinde yazılar yazan, küçümseyen, bu mücadelenin başarılı olamayacağını savunan bir isim vardı.

Gazeteci Ali Kemal!

Gazeteci Ali Kemal diyordu ki, “ Avrupa ile başa çıkmayı yüzyıllardan beri Asya’nın hangi kavmi, başarabildi ki, biz başarabilelim!”

“ Kuzum Mustafa, sen deli misin?”

Ali Kemal’in, “Sen deli misin?” dediği Mustafa Kemal ve arkadaşları, gurur ve kibir abidesi İngilizleri, Fransızları, onların desteklediği Yunanlıları ve İtalyanları her biri ayrı destan yazan isimsiz kahramanlarıyla vatan topraklarını işgal ettiklerine pişman etmişti.

Şu andaki İngiltere Başbakanı Alexander Boris de Pfeffel Johnson, Damat Ferit Paşa hükümetlerinde kısa süreler İçişleri ve Milli Eğitim Bakanlığı da yapan gazeteci Ali Kemal’in torununun oğlu.

 

O GÜN NASIL BİR GÜNDÜ DİYE SORUYORLAR!

Yıl 1919’du…

Mayısın on dokuzuydu!

O gün nasıl bir gündü diye soruyorlar!

O gün var ya o gün;

Vatan topraklarının üzerinden gitmeyen  karardıkça kararan kapkara bulutlar arasından  çakan şimşeklerin, esen deli rüzgarların, bulutları dağıttığı, hürriyet yağmurlarının Türk Milletini sırılsıklam ıslattığı ve ardından güneşin doğduğu anlatılmaz yaşanır bir gündü!

Tarifi de zordu, anlatımı da…

O günün muradına erenler, o günü iliklerine kadar hissedenler, takıldılar Mustafa Kemal’in ardına, yürüdüler İzmir’e kadar!

19 Mayıs 1919 güneşin doğduğu, 9 Eylül 1922 İzmir’in dağlarında çiçeklerin açtığı gündü.

İlk günden son güne kadar bambaşka bir düğündü!

 

O GÜN, TAŞIN ALTINA EL DE, YÜREK DE BÖYLE KONUR DENEN BİR GÜNDÜ!

Yıl 1919’du…

Mayısın on dokuzuydu!

Diriliş günüydü!

Milli mücadelenin başlangıç günüydü.

Ters giden talihin dönme günüydü

Bir olma, birlik olma günüydü.

El ele verme günüydü!

Omuz omuza olma, omuz omuz verme günüydü!

Ümitsizlik gözyaşlarının sevinç gözyaşlarına dönme günüydü.

Türk Milletinin şahlanış günüydü,

O gün taşın altına el de, gövde de, yürek de böyle konur denen istisnai bir gündü!

Ayyıldız fedailerinin Mustafa Kemal’in etrafında yedi düvele karşı koymaya karar verdiği, söz verdiği, yemin ettiği  namus ve haysiyet günüydü.

 

BİZ O GÜNE, O GÜNDEN BERİ SEVDALIYIZ!

Yıl 1919’du…

Mayıs’ın on dokuzuydu!

Yüzyılı aşan bir hakikatti.

İşgaller karşısında, yalandan değil, göstermelik değil, laf olsun diye değil,  nasıl her şeyi unutup kenetlendiğimizin  en samimi ve en içten bir göstergesiydi.

Türk Milletinin ardından yürünecek bir lider bulduğunda, nelerin üstesinden gelebileceğinin de bir ispatıydı.

Biz o güne, o günden beri sevdalıyız!

Sevda ne kelime, körkütük aşığız!

101 yıldır aynı aşkı, aynı sevdayı büyüterek geliyoruz.

Sözümüz söz olsun ki…

Bu sevda silinmez,

Bu sevda tükenmez,

Bu sevda ne lafta kalır, ne de yarı yolda!

Ne demiştik!

Yıl 1919’du…

Mayıs’ın on dokuzuydu!

Bayramdı, bayramımızdı ve bayramımız olarak kalmaya ve yaşamaya devam edecek!

Muhtaç olduğu kudret damarlarındaki asil kanda mevcut olan Türk Gençliğine ve Yüce Türk Milletine kutlu olsun!

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.