ZEKÂNIN ÜÇ ÇEŞİDİ!

Yusuf Koç

Efendim! Bir takım mesnetsiz kişiler çıkar ve: “Çıkarsız zekâ, saman çöpü kadar değersizdir” derler. Dünyadaki her şeyi maddi çıkarlara eş değer bir fırsat, kullanılması veya çalınması hiçbir anlam ifade etmeyen, çok doğal bir iş gibi görürler.

 

Bunu yaparken de hiç vicdanları sızlamaz ve gayet rahattırlar. Ama akıllılar zekânın, kafanın içindeki altın madeni olduğunu bilirler. Şu hikâyemizde olduğu gibi… Adam bir yıl içinde bir dükkândan, Amerika’nın bir ucundan diğerine uzanan bir zincir oluşturdu.

 

Bir gün hastalanıp hastaneye kaldırıldı. Doktorlar az zamanı kalmış olabileceğinden endişe ediyorlardı. Üç yetişkin çocuğunu yanına çağırdı ve onlara bir görev verdi:

 

- İçinizden biri yıllar boyu uğraşarak kurduğum şirketimin başına geçecek. Hanginizin bunu hak ettiğine karar vermek için, her birinize birer dolar vereceğim. Şimdi gidip bu birer dolarla ne alabiliyorsanız alacaksınız ama bu akşam geri döndüğünüzde paranızla aldığınız şey hastanene odamı bir uçtan bir uca doldurmalı…

 

Çocuklar bu başarılı şirketi yönetme fırsatı karşısında heyecana kapıldılar. Üçü de şehre gidip parasını harcadı. Akşam geri döndüklerinde babaları sordu: “Çocuğum, bir dolarla ne yaptın?” Birinci çocuğu cevap verdi:

 

- Arkadaşımın çiftliğine gittim, bir dolarımı verdim ve iki balya saman aldım. Sonra odadan dışarı çıktı, saman balyalarını getirdi, açtı ve havaya savurmaya başladı. Oda bir anda samanlarla dolmuştu. Ama biraz sonra samanların tamamı yere indi ancak babanın söylediği gibi odayı bir uçtan öbür uca dolduramadı.

 

Adam ikinci çocuğuna sordu: “Peki, çocuğum, sen paranla ne yaptın?”

 

- Yorgancıya gittim. İki tane yastık aldım. Bunu söyleyen çocuk, yastıkları içeri getirdi, açtı ve tüyleri bütün odaya dağıttı. Zaman içinde bütün tüyler yere düştü, böylece oda yine dolmamıştı.

 

- Sen üçüncü çocuğum, sen paranı ne yaptın ?" diye sordu adam.

 

- Dolarımı cebime koyup senin yıllar önceki dükkânın gibi bir dükkâna gittim. Dükkânın sahibine parayı verdim ve bozmasını istedim. Dolarımın 50 centini İncil’de yazıldığı gibi çok değerli bir şeye verdim. 20 centini şehrimizdeki iki yardım kurumuna bağışladım. 20 centte kiliseye verdim. Böylece bir onluğum kaldı. Bununla iki şey aldım. Çocuk elini cebine atıp bir kibrit kutusu ve bir mum çıkardı.

 

Işığı kapatıp mumu yakınca oda mumun yaydığı ışıkla dolmuştu. Oda samanla veya tüyle değil, bir uçtan öbür uca ışıkla dolmuştu. Baba memnundu;

 

- Çok iyi oğlum! Bu şirketin başına sen geçeceksin, çünkü yaşam hakkında çok önemli bir şeyi, ışığını yaymayı biliyorsun. Bu çok güzel!

 

Nicolo Machiavelli diyor ki: “İnsan zekâsı üç çeşittir: Kendiliğinden anlayanlar... Kendilerine açıklanan şeyleri anlayanlar… Ne kendiliklerinden, ne de başkalarının aracılığı ile anlayanlar…

 

Selam ve muhabbetle…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.