Kamuoyunda trafik kültürünün oluşması, trafik düzeni ve güvenliğinin sağlanması, trafikte yaşanan can ve mal kayıplarının azaltılması amacı ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin ilgili hükümleri doğrultusunda ülkemizde her yıl Mayıs ayının ilk haftası “Karayolu Trafik Haftası ” olarak kutlanmaktadır.

“Trafik; sevgi, saygı ve hoşgörüyle güzeldir." ve "Trafikte önce siz örnek olun! Diğerlerinin Değiştiğini Göreceksiniz." bilinciyle vatandaşlarımızın huzurlu ve güvenli bir trafik ortamında ulaşımlarının sağlanması amacıyla yapılan etkinliklerde sadece mevzuat değil, kişilerin kendi vicdanlarının ön planda olduğu gerçeğinin ortaya konmasıdır. Her sürücü trafikte SES kuralını unutmamalıdır. Saygı, Empati ve Sabır.

Bunun için önce karşımızdakinin yerine kendimizi koyalım ve empati yapalım lütfen. Trafikte en önemli sorun “önce ben” diyen sürücülerin hırsını yenmemiz gerek. Yolların sadece kendine tahsisli olduğunu düşünenlerin ve trafik kurallarını hiçe sayanların sorumsuzlukları telafisi imkânsız yaralar açıyor maalesef.

Ülkemizde trafik kazalarında, yılda dört binin üzerinde insanımız canını kaybettiği ve yüz bine yakın yaralı olduğu dikkate alındığında bu konu hepimizin kanayan bir yarasıdır. Onun için önce insan kendi hayatını sonra ailesini ve tabii ki  diğer sürücülerinde bekleyeni olduğunu düşünmeli ve direksiyona geçtiğinde ona göre hareket etmelidir.

Aslında bu etkinlikler bir kutlama değil, anma ve kamuoyunda farkındalık oluşturma çabalarıdır. Bir tarafta Emniyet Genel Müdürlüğü bir tarafta ise duyarlı sivil toplum örgütleri çeşitli etkinliklerle kamuoyunun dikkatini çekmekteler bu senaryo her yıl tekrar ediliyor ama maalesef her gün trafik kazası haberi eksik olmuyor..

Yıllar geçtikçe ülkemizin nüfusu artıyor, motorlu taşıt sayısı artıyor ve trafiğe çıkan araç sayısı artıyor. Örneğin Konya’nın nüfusu 2..5 milyona vardı,  araç sayısı 650 binin üzerine çıktı. Neredeyse 1 trafik polisine 1000 araç düşüyor. Trafik güvenliği için trafik denetimlerinin önemi büyük. Bu arada Fahri Trafik Müfettişliği müessesesi ihtiyacı doğuyor.

Pek çok sürücü tarafından eleştirilseler de trafikte iyiye gidişin mimarlarından biride Fahri Trafik Müfettişleridir. Ülkesinin kanayan bir yarasını dert edinen duyarlı vatandaşlarımızdan oluşan bu gönüllü denetçilerin nefesini her an her yerde hissedeceğini bilen veya daha önce cezaya muhatap olan sürücülerimiz trafik kurallarına daha fazla riayet ediyorlar.

Her ne kadar millet olarak,  “Adam Sende Bize Bir Şey Olmaz” “Atın Ölümü Arpadan Olsun”, “Kaderden Kaçılmaz Başımıza Gelecek Varsa Gelir”, “Hızlı Yaşa Genç Öl Cesedin Yakışıklı Olsun”,  “Hedefim İbre Sonu, Allah’ım sen Bizi Koru”, “Ölüme Gidelim Dedin de Mazot mu Yok Dedik Usta” gibi kamyon arkası anlayışını benimsemiş olsak da unutmayalım ki insan hayatının bedeli yoktur. Kaza en ağır cezadır.

Yeni Büyükşehir yasasıyla birlikte şehir içi trafikte Belediyelerimizin sorumlulukları arttı. Trafik kültürün halkımızda ve şehrimizde tam olarak yerleşti mi Trafik akışında ve yol güvenliğinin sağlanmasında ilerleme kaydedildi mi? Hayır. Belediye Trafik Zabıtalarına ve tabii ki Trafik Polislerimize çok iş düşüyor.

Konya şehir içi trafiği özellikle belli merkezlerde her saat yoğun. Örneğin Zindankale caddesi, Aziziye camiinin yanından İstanbul Caddesine gidiş ve geliş, Alâeddin bulvarı ve Rampalı çarşı civarı her saat karmakarışık. Larende’den geçiş usta işi. Saymakla bitmez. Ancak öyle anlar oluyor ki trafik polisi veya zabıtası da olsa çık işin içinden çıkabilirsen. Burada iş yine sürücünün kendinde bitiyor. Saygı, sabır ve empati olmayınca olmuyor.

Sürücüler olarak empati yapmayı bilmezsek, karşımızdakine saygı duymazsak, trafik kurallarına uymazsak, yol kenarına, bisiklet yoluna park edersek, kaldırımları işgal edersek, her yere araçla gitmeye çalışırsak, toplu ulaşımı kullanma konusunda istekli olmazsak sorunlar büyüyerek devam edecektir. Bu bize yakışıyor mu? Kalın sağlıcakla.

ÇEVRECİ SÖZÜ: Saygı, Empati ve Sabır Trafikte Her Yolu Açar.