Türk mühendisler güvenli İHA'nın peşinde

Türk mühendisler güvenli İHA'nın peşinde
Türk mühendisler, kullanım alanları ve sayıları hızla artan İHA'ların güvenliğini artırmaya yönelik çözümler geliştiriyor- ODTÜ Teknokent'te İHA’ların güvenlik seviyesini 3 kat artırmayı başaran mühendisler, geliştirdikleri yeni ürünlerle ABD pazarına gir

ANKARA (AA) - GÖKSEL YILDIRIM - Türk mühendisler, kullanım alanları ve sayıları hızla artan insansız hava araçlarının (İHA) güvenliğini artırmaya yönelik çözümler geliştiriyor.

Türkiye'de yerli İHA üretiminin yanı sıra bu araçların güvenlik seviyelerinin artırılmasına yönelik çalışmalar yürütülüyor.

ODTÜ Teknokent'te Ar-Ge çalışmalarını sürdüren ANDAR Elektromekanik Sistemler bünyesinde çalışan mühendisler de bu çabalara geliştirdikleri özgün ürünlerle destek oluyor.

Şirketin İş Geliştirme Müdürü Gökhan Koyuncu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2000 yılından beri beraber çalışan bir ekibe sahip olduklarını ve İstanbul Teknik Üniversitesinde öğrenciyken uluslararası uçak yarışmalarına katılarak başlayan ve ABD'de ikincilikle devam eden serüvende elde ettikleri birikimi Kara Kuvvetlerine hizmet vermek üzere tasarlanan yeni bir İHA Projesi'ne taşıdıklarını söyledi.

Şirket olarak İHA'larda kullanılan elektronik ve mekanik parçalar ile bunların oluşturduğu sistemler üzerine çalıştıklarını anlatan Koyuncu, geliştirdikleri ürünlerin dünya pazarında yeni olduğunu ifade etti.

Yolcu uçaklarının hidrolik sistemler üzerine inşa edildiğini dile getiren Koyuncu, bu sistemlerin yeterli emniyet seviyesini sağladığını ve sertifikasyonda da sorun çıkmadığını belirtti. Genelde İHA'lar küçük oldukları için bir hidrolik sistem konulamadığını kaydeden Koyuncu, şöyle konuştu:

"İHA'larda kanadı, kuyruğu elektrik ile hareket ettiren sistemlerle uçmak zorundasınız ama bu ürünler şu an için dünya çapında emniyeti tam olarak ispatlanmış ürünler değil. Biz de elektrikle çalışan, emniyeti artırılmış, hidroliğe alternatif hareket sistemleri ailesi ortaya çıkarmaya karar verdik. Türkiye'de geliştirilen İHA'lara entegre edilen ürünler, 10 bin saatin üzerinde uçuş sürelerine ulaştı. Sahadan gelen bilgilerle sürekli iyileştirmeleri yapılıyor.

Çözümlerimiz insansız sistemler için geliştirilmiş olsa da yolcu uçaklarına da uygulanabilecek şekilde. Şu anda insanlı tarafa, sivil havacılığa da geçmek için adımlar atmaya başladık. Olabildiğince sertifikasyona uygun ürünler yaptığımız için az bir eforla insanlı ya da sivil havacılık tarafında da ürün yapabilecek potansiyelimiz var. Son dönemde sertifiye edilebilecek ürünler için aldığımız projeler üzerinde çalışıyoruz. Yurt içinde insanlı ve insansız hava araçlarına ve yer sistemlerinde hassasiyet ihtiyacı olan ürünlere yönelik çözümler üretiyoruz. Hareketlendirici sistemlerin kendisini veya bir üst sistemini üreticilere sağlıyoruz. Amacımız İHA'ların risklerini azaltmaya yönelik alt bileşenler üretmek. "

Hedeflerinin yurt içi pazarlarla sınırlı olmadığını, yurt dışı pazarlama olanakları üzerinde çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Koyuncu, "Uçak üreticileri ya da İHA entegratörü gibi firmalar potansiyel müşterimiz. Bu da Avrupa ve Amerika'yı doğal pazar haline getiriyor. Kuzey Amerika'da ofis açmayla ilgili fizibilite çalışmaları yapıyoruz. Amerika'da ofis açma olanaklarını, potansiyel müşterilerle iletişim kanallarını ve yatırım koşullarını değerlendiriyoruz. Amacımız bu yıl Amerika'da ofis açabilmek. Kısa zaman içerisinde Amerika'yı hedefleyen bir büyüme amaçlıyoruz" diye konuştu.

- "İHA'ların emniyet seviyesi artacak"

Uçağın kendisinden başlayarak parçalara kadar inen emniyet hedeflerinin olduğuna dikkati çeken Koyuncu, böylece uçağın düşme ihtimalinin minimize edilmeye ve olumsuz bir durumda da zaiyatın en az olmasına çalışıldığını ifade etti. Sivil havacılık ile İHA'ların hedefleri arasında önemli farklılık bulunduğuna işaret eden Koyuncu, şunları kaydetti:

"İnsansız hava araçları içinde insan olmaması, özel izinle askeri hava sahasında uçması ve sivil uçaklarla çok da yakın kullanılmaması nedeniyle düşük emniyet seviyesine tüm dünyada şu an için tamam deniliyor. Çok yakın zamanda sivil uçak inecek, arkasından insansız hava aracı inecek, arkasından tekrar sivil uçak inecek şekilde bir kullanım hedefleniyor. Dolayısıyla bunun için emniyet seviyesinin yükselmesi bekleniyor ve birçok ekip bu konuda çalışıyor. Bunun için birincisi uçakta kullanılacak tüm parçaların uçağın emniyetini sivil havacılıktaki seviyeye yükseltmesi, ikincisi pilotun gözüyle görüp birtakım şeylere karar vermesi gibi, havada karşılaşılabilecek planör, paraşütçü gibi unsurları tespit edip ondan kaçınılması gerekiyor. Tüm bu ihtiyaçlara yönelik olarak İHA'lar açısından yeni teknolojilerin geliştirilmesi gündeme gelecektir."

Koyuncu, mevcut İHA'ların güvenlik kriterlerine ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:

"Drone denilen çok pervaneli uçaklar ve büyük ölçekli İHA'lar olarak olarak ikiye ayırmak lazım. Zaten sertifikasyonları da ayrılıyor. Tecrübeler her iki tarafta da kazalarının yol açtığı zaiyatın sanıldığı kadar küçük olmadığını gösteriyor. Cana ve mala tesadüf etmediği için iş büyümüyor belki ama uçan İHA sayısı arttıkça bu ihtimal doğrudan artacak. İHA'lar açısından kamuoyundaki tartışmalar izinsiz fotograf çekimi gibi kişisel hakların ihlali çevresinde yoğunlaşsa da öncelikli olarak düşünülmesi gereken üzerinde uçuş yapılan kişilerin ve tesislerin güvenliği. İHA'ların teknolojisi üzerimizde uçabilecekleri kadar emniyetli değil."

İHA’ların kritik bileşenlerinden olan ve özgün olarak geliştirilen servo eyleyiciye ilişkin de bilgi veren Koyuncu, şunları kaydetti:

"Uçuş esnasında, ürünümüz içerisindeki elektronik kartlarda veya elektrik motorunda bir arıza gelse bile uçak hiç bir fonksiyonunu kaybetmesin ve sağlıklı bir şekilde inebilsin diye her bir ürün içinde 2 ayrı sistem kullanıyoruz. Bunların elektronik kartlarını farklı tasarlıyoruz, üzerindeki yazılımlar ve işlemciler farklı oluyor. İki farklı kart tasarlıyoruz bunlar birer motoru sürüyorlar. Aralarında sadece durum bilgisi paylaşılıyor. O da izole. Kartlardan biri çalışamaz hale geldiğinde diğer kartın tasarımı ve üretimi farklı olduğu için aynı arıza onda da meydana gelmiyor ve çalışmaya devam ediyor. Böylece uçak güvenle seyrine devam ediyor. Pilota arıza bildiriminde bulunmasıyla da uçak güvenli bir şekilde indirilebiliyor ve bakım sırasında arızalı kısım değiştirilebiliyor. Buradaki temel amaç herhangi bir arıza durumunda uçağı düşmemesi ve güvenle yere indirilebilmesi. Sistem kendi içinde yedekli olması dolayısıyla özgün bir nitelik taşıyor. Bu işlemi tek bir servoyla yapan bir ürüne karşı da 3 kat daha güvenli bir kullanım sağlıyor."

Geliştirdikleri çözümün performansını artırmak için TÜBİTAK projeleri yaptıklarını ve ODTÜ'den danışmanlık aldıklarını anlatan Koyuncu, ürünü daha emniyetli ve ufak hale getirmek için çabalarken hidrolik tipler ile doğrudan değiştirilebilecek bir ürün ortaya çıkardıklarını, insansız helikopterde kullanılabilecek nitelikteki bu ürünün yurt dışında da çok ilgi çektiğini belirtti.

Koyuncu, uçak ve yer sistemlerinde yönlendirme, hava aracı kontrol etmeye yönelik olarak Vestel Savunma, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ ve ASELSAN gibi alanında Türkiye'nin önde gelen şirketlerine ürünler verdiklerini bildirdi.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.