Almanlardan Erdoğan'a Sert Eleştiri

Almanlardan Erdoğan'a Sert Eleştiri
Almanya'da hazırlanan raporda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ağır eleştirilerde bulunularak,2015'de tüm ağır toplardan kurtularak gençlerden kendi kliğini oluşturacağını yazdı.

Alman Uluslararası İlişkiler ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü raporunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve politikalarına ağır eleştirilerde bulunuldu. AB-Dış İlişkiler Araştırma Grubu üyesi Dr. Günter Seufert'in hazırladığı raporda "Erdoğan'ın kendisine biat eden genç kliki yanına alarak AKP'de kendi vesayetini oluşturduğu, Ahmet Davutoğlu'nun ise Erdoğan'ın politikalarını kesintiye uğratmadan devam ettirdiği" belirtildi.

 

"NEFRET DİLİNİ İKTİDARI ELİNDE TUTMAK İÇİN KULLANIYOR"

 

Almanya'nın önde gelen bilim araştırmaları merkezi Uluslararası İlişkiler ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü (SWP) AB-Dış İlişkiler Araştırma Grubu üyesi Dr. Günter Seufert'in kaleme aldığı "Erdoğan'ın 'Yeni Türkiye'si'-Otoriter devletin demokrasi adına restorasyonu" isimli Türkiye raporunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve politikalarına ağır eleştirilerde bulunuldu.

 

"Yeni seçilen Cumhurbaşkanı kendisini sadece devletin başı olarak görmüyor, bilakis halk iradesinin gerçekleşmesinin de garantisi olarak görüyor." diyen Seufert, "Erdoğan, generallerin reel siyasette on yıllarca sürdürdükleri vesayetin yerine 'yabancı güçlerin Türk milleti ve hükümeti üzerine vesayeti' hayalini geçirdi. Böylece muhalefete karşı attığı otoriter adımları ve yargıya müdahaleleri ajanlara ve yurtdışının kuklalarına karşı demokrasinin savunulması tedbirleri olarak sundu." ifadelerine yer verildi. Seufert, Erdoğan'ın kendi ürettiği nefret dilini iktidarını elde tutmak için son yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kullandığını kaydetti.

 

AKP'nin ideolojinin merkezinde Erdoğan'ın olduğunu dile getiren Seufert, "devlet ve millet tasavvurunun merkezinde kendisinin olduğunu" söyledi.

 

"HÜKÜMET, ERDOĞAN'IN DENETİMİNDE"

 

Seufert şöyle devam etti: "Erdoğan ve takipçilerinin kullandıkları sabotajcılar, dış ülkelerin ajanları tanımlamalarının tamamı hak ve özgürlüklerde kısıtlamalara meşruiyet kazandırmaya yönelik olup aynı zamanda şimdiki hükümet partisinin gücünü güvence altına almaya da hizmet ediyor." Seufert, "Mevcut noktadan hareketle Avrupa değerleri denen düşüncenin ve Avrupa'ya yönelmenin açıkça reddedilmesi çok da uzak değil." uyarısında bulundu.

 

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlığındaki hükümetin "halen Erdoğan denetiminde olduğunu" örnekleriyle açıklayan raportör, "(AKP üyesi) Bir şahsın kendisinin ve vizyonunun programa dönüşmesi gibi bir şey yok, çünkü katılımla birlikte belirleme alanı yok, hatta müzakereler için bile yok. Gerçekte parti organlarının AKP'nin farklı siyasi konulardaki pozisyonunun belirlenmesinde hiçbir rolü yok." dedi.

 

"ERDOĞAN BİAT EDEN GENÇ KLİKİ YANINA ALARAK AKP'DE KENDİ VESAYETİNİ KURDU"

 

Erdoğan'ın AKP'nin etkin isimlerini devre dışı bırakmak için kendisine biat eden ve diğer partililere kıyasla daha küçük yaşlarda olan kişileri yanına alarak kendi vesayetini kurduğunu kaydeden Seufert, 2015 genel seçimlerinde de bu kişilere daha fazla bakanlık görevi vererek partiyi dışarıdan tamamen idare etmeyi hedeflediğini dile getirdi. Seufert şöyle dedi: "Erdoğan son yıllarda etrafını genellikle genç yaşlarda olan, kendisine bağımlı ve doğrudan kendisinin seçtiği danışmanlarla çevirdi, çünkü (bunların) partide tabanları bulunmuyor ya da çok az ve nadiren milletvekilliği görevindeler. Bu oldukça genç yaştakilerden oluşan Erdoğan'a bağlı klik, Haziran 2015 genel seçimlerinden sonra kabineye terfi edilmeye ve orada kendi (Erdoğan) politikalarını sürdürmeye hazır."

 

"TÜM AĞIR TOPLARDAN KURTULACAK"

 

AKP'de oluşturulan 3 dönem seçilme şartından dolayı 312 milletvekilinin 73'ünün bir daha aday olamayacağını hatırlatan Seufert, "Mevcut kural yürürlükte kalırsa Erdoğan 2015 seçimlerinden sonra parti içi muhalefet olabilecek parti fraksiyonundaki tüm ağır toplardan kurtulacak." dedi.

 

"DAVUTOĞLU, AKDOĞAN VE KURTULUŞ ÜZERİNDEN DENETLEME"

 

Erdoğan'ın AKP'yi "partide ciddi bir taban desteği olmayan" Davutoğlu, Yalçın Akdoğan ve Numan Kurtuluş üzerinden denetlediğini belirten Seufert, "Erdoğan'ın bununla parti içinde farklı düşüncelerin oluşmasını ve parti üyelerinin parti içinde siyasi karar mekanizmalarında yer almalarını engellediğini" söyledi. Kuruluş yıllarında farklı siyasi görüşleri içinde barındıran AKP'nin "tek adam yönetimine dönüştüğünü" örnekleriyle anlatan Seufert, Türkiye'nin son yıllarda Erdoğan tarafından otoriterleştirildiğini belirterek, "AKP kuruluş yıllarında sadece muhafazakar Müslüman kesimin çıkarlarını savunan bir parti değildi, aksine merkez sağda bulunan birçok siyasetçiyi, etkili Kürtleri, bazı sosyal demokratları ve kuvvetlice batı eğilimli olan Müslümanları da entegre eden bir partiydi." dedi.

 

Seufert ayrıca, otoriter yönetimle ilgili olarak şu örnekleri verdi: "Erdoğan, Anayasa'nın 101. maddesinin 4. fıkrasında bulunan 'Cumhurbaşkanı seçildikten sonra parti ve parlamento üyeliği biter' hükmünü ihlal ederek keyfi hareket etti; 17 Aralık 2013 rüşvet ve yolsuzluk soruşturmaları sonrası HSYK'ya doğrudan müdahaleler yaptı; soruşturmaları yürüten savcıları sürdürdü; hızlıca çıkardığı yargı reformu ile kendisinin desteklediği savcıları atayarak soruşturmaların üzerini kapattı."

 

"ERDOĞAN'IN 'YENİ TÜRKİYESİ' SADECE AKP"

 

Seufert, "Erdoğan'ın 'yeni Türkiye'sini" tanımlarken "Erdoğan'ın 'yeni Türkiye'sinde siyasi monizm (bircilik) hâkim: Sadece bir parti hükümet oluşturma şansına sahip, yargı gözle görülür biçimde hükümetin içine çekiliyor ve eski aktörler veto gücüyle siyasette bitiriliyor. Hükümetin ve ona yakın medyanın inandırmaya çalışmasının aksine Erdoğan'ın 'yeni Türkiye'si daha fazla demokrasi etiketinden oluşmuyor." ifadelerini kullandı.

 

AKP'nin içinde bulunduğu durumu "hâkimiyetin tek adamda kuvvetlendirilmesi" olarak nitelendiren Seufert, "Hükümet birçok temizleme dalgasıyla bürokrasiyi ve özellikle de polis teşkilatını sıkıca elinde tutuyor." ifadesini kullandı. Basının hükümetin baskısına maruz kaldığının altını çizen Seufert, "Aynı zamanda yargıda da hegemonya genişletildi. Mali ve teknik desteği artırılan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) da fiilen cumhurbaşkanı tarafından denetleniyor." dedi.

 

"DAVUTOĞLU, OTORİTERLİĞİ KESİNTİYE UĞRATMADAN DEVAM ETTİRİYOR"

 

Başbakan Davutoğlu'nun uygulamalarına da sert eleştiriler yönelten Seufert, hükümet programında belirtilen modernleşme ve AB ile entegrasyon söylemine aykırı politikalar yürütme suçlamasında bulundu. Seufert, "Türkiye ile ilgili açıklanan medeniyet tasavvuru Avrupa'yla kuvvetli biçimde farklılık arz ediyor." dedi. Davutoğlu'nun Erdoğan'ın başlattığı otoriterleşmeyi "kesintiye uğratmadan devam ettirdiğini" belirten Seufert, "Tekrardan toplumun devlet tarafından şekillendirilmesi söz konusu. Bu kez ise bu şekillendirme dini-muhafazakârlık kimliği altında yapılıyor." ifadelerini kullandı.

 

"Nostaljik tek büyük devlet özlemlerinden, batı karşıtı nasyonalizm ve muhafazakâr moral anlayışından müteşekkil bir karışımdan ne iç politika için ne de dış politika için açık bir program çıkar." diyen Seufert, "Bu tür bir otoriter devlet ideolojisinin kişi hak ve özgürlüklerini kısıtladığını" söyledi. Davutoğlu'nun 12 Ekim'de yapılacak HSYK seçimleri öncesi ilgili kuruma baskı yaptığının altını çizen Seufert, "Davutoğlu'nun yargının hükümeti denetlemesini istemediğini" söyledi. Seufert ayrıca, Davutoğlu'nun yargının bir kısmının yabancı güçlerin denetimi altında olduğunu belirttiğini hatırlatarak, toplumda bir algı oluşturmaya çalıştığı eleştirisini de dile getirdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.