İmam Hatipliler Hak Yolunun Yolcuları: 87 Kamil Yaylalı (1)

İmam Hatipliler Hak Yolunun Yolcuları: 87 Kamil Yaylalı (1)
Kamil Yaylalı’nın İmam Hatip Okullarına bakışını ve o yıllara ait anlattıklarını ve hatıralarının birinci bölümünü sizlerle paylaşıyoruz.

Konya İmam Hatip Okulunun ilk mezunlarından, okulun 87 nolu öğrencisi, mezun olduğu Konya İmam Hatip Okulunda ve Konya Yüksek İslam Enstitüsünde uzun yıllar Hocalık yapmış, şair, yazar, aynı zamanda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da Hocası olan rahmetli Kamil Yaylalı’nın İmam Hatip Okullarına bakışını ve o yıllara ait anlattıklarını ve hatıralarının birinci bölümünü sizlerle paylaşıyoruz.

BU OKULDA İSTİKBAL YOK DEMİŞLER!

Çumra’nın Alibeyhüyüğü kasabasında 1933 yılında dünyaya geldim. Babam rahmetli ben dört yaşlarındayken, 1937 yılında Konya’ya göçmüş.

Onunla beraber bizde geldik.

İlkokulu Hakimiyet-i Milliye İlkokulunda okudum. 1945 senesinde oradan mezun olduktan sonra 1945-1948 yılları arasında Tuzcular içerisinden bulunan Bulgur Tekke Kuran Kursuna yani Hafız Mektebine devam ederek Hafızlığımı tamam ettim.

Daha sonra yine Çumra’nın Dorla Köyünden Abdülnasır Koçak’ın Arapça derslerine devam ettim. Üç yıl kadar Arapça okudum.

Biz Nasır Hocaya devam eden beş-altı arkadaştık. İsimlerini hatırlayabildiğim kadarıyla bu arkadaşlarım şunlardı ; Ahmet Baltacı, Haydar Albayrak ve Ahmet Ortakavak…

Hocamız 40 yaşında Hacı İsa Efendiden, Arapçaya başlamış, icazet almış, kabiliyetli bir insandı

1951 yılında Konya’da İmam Hatip Okulu açıldı.

Babam rahmetliye biri demiş ki, Ahmet Ağa, bu çocuğun yaşı geçmeden sanata ver, bu okulda istikbal yok. Babam da bu durumu bana iletti. Baba dedim bu okulda istikbal var, ya da yok gidip bakacağım.

Rahmetli bir şey demedi.

18 yaşındayım. Okul beni kayıt etmiyor. Mahkemeye başvurup yaşımı bir yaş küçültmem lazımdı. 40-45 yaşlarında Çumralı bir Hakim davaya bakıyordu.

İki şahidi de dinledikten sonra, bak evladım dedi, biz işimizi yapıyoruz. Okuyacaksın, adam olacaksın, bu millete hizmet edeceksin.

Hakime teşekkür ettim. İmam Hatip Okuluna kaydımı yaptırdım.

img-0532.jpg

O GÜNLERİ YAZDIĞIM İKİ DÖRTLÜKTE ŞÖYLE ANLATTIM;

Dokuzyüzellibirde açıldı mektep

Çekildi geldi talebe tek tek

Köylü ve şehirli pek çok hemşehri

Yazdırdı evladın etmeksizin şek

*****

Herkes sorardı bu nasıl mektep

Ne çıkacak buradan, ne yetişecek

Allah’ın izni ve keremiyle

Çıkanlar dine hizmet edecek

YEDEK YAKA

İmam Hatip Okulunda eğitime başladım. 25 yaşına kadar okudum.

Giyim kuşamda arkadaşlarımla aynı değildim. Fakir bir ailenin çocuğuyum. Gömlek diktiriyoruz, yanında birde yedek yaka dikiyorlar.

Cumhuriyet Bayramında resmi geçit yapacağız. Alaaddin’in oralardayız. Ben yedek yakayı ters bir şekilde düğmeye iliştirmiştim.

Yürürken birde baktım, benim yaka meydanın ortasında.

Yakayı aldım bir iğneyle yakama iliştirdim.

Bu türden imkansızlıklarla okulu bitirdik.

NEREDEN MEZUNSUN? İMAM HATİPTEN…ÇIK SIFIR!

Okul bitti. Gidecek Yüksek Okul yok. İlahiyat bizi almıyor. 6-8 arkadaş Lise fark derslerini verelim dedik.

Mehmet Ali Aldur, Mehmet Ali Uz, Mustafa Uzunpostalcı hep birlikte bitirmelere girdik.

Soruyorlar;

Nereden mezunsun?

İmam Hatipten…

Çık, sıfır!

Biyolojiden geçebilmek için Gazi Lisesi Öğretmenlerinden rahmetli Ömer Mesci’den de ders aldık. Ömer Mesci Matematikçiydi.

Ona rağmen bizi Biyoloji dersinden geçirmediler. Bilahare Biyoloji dersi, Lise Fark derslerinden düştü. Böyle olunca, o dersten muvaffak olmuş sayıldık.

SEKSEN ÖĞRENCİ ALACAĞIZ, SEKSEN BİR OLMAZ

İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü imtihanlarına girmek için, İstanbul’a gitmiştim. İstanbul İmam Hatip Lisesinde, Türkiye’de ki yedi İmam Hatip Okulundan mezun 300 kadar öğrenciyi imtihan için gelmişlerdi.

Sabri Üretmen, Sabri Ülker, Mehmet Üretmen, Dr. İsmail Bey ve Ali Kemal Belviranlı, Bakan Tevfik İleri’yi sıkıştırdılar.

Bir gecede iki dershane birden yaptırdılar.

İşte dershane, bu çocukların hepsini alın dediler.

Maarif Vekili ( Milli Eğitim Bakanı )Tevfik İleri, bana verilen talimat 80 öğrenci için. Gerekirse istifa ederim. Ancak bu sayı 81 olmaz dedi.

İmtihana girdik, benimle birlikte imtihanı kazanan toplam seksen öğrenci, Fatih Fındıklı’daki, Namık Kemal İlkokulunun çatı katında bulunan iki sınıfa yerleştirildik.

Okulda aynı zamanda İlkokul öğrencileri de ders yapıyordu.

Dört yıl, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü olarak Namık Kemal İlkokulunun çatı katında, okuduk ve buradan mezun olduk.

1953 yılında İmamlık imtihanını kazanmıştım. Konya İmam Hatip Okulunda okurken Karakayış mahallesi Camiinde’de imamlık yapıyordum.

Benden önce İstanbul’a giden bir arkadaş, imtihanı kazanamadı.

Onunla becayiş yaptım. O Konya’da Karakayış Mahallesindeki Camiye bende İstanbul’da da Kabataş Vapur İskelesinin tam üstünde, set üzerinde bir cami olan Ömer Avni Camiinde İmamlık yaptım.

Buradaki görevim Yüksek İslam Enstitüsünden 1963 yılında mezun olmama kadar devam etti.

Enstitüyü bitirdiğimde ilk görev yerim olan Konya İmam Hatip Okuluna geldim.

kamil-yaylali.jpg

SINIFIMIZIN ÜÇTE BİRİ HAFIZDI

Öğretmenlerimiz arasında Osmanlı Döneminde Islah-ı Medaris’te okumuş Hocalarımız vardı.

Tahir Elliiki, Abdullah Ulubay, Fatih Oktay derslerimize gelirlerdi.

Bizim sınıfımızın üçte birine yakını hafızdı.

Bizim gibi hafız olup okul açılınca okula gelenlerdendi.

1963 ile 1966 yılları arasında Konya İmam Hatip Lisesinde Öğretmenlik yaptım.

1966 yılında askere gittim. Levazım okuluna Yedeksubay adayı olarak İstanbul, Halıcıoğlundaki Yedeksubay Okuluna gittim.

Altı aylık yedeksubay okulunda 182 kişiydik.

Bu 182 kişi arasında Profesörler, Doçentler, Doktorlar, Veterinerler, Hakimler ve Avukatlar çoğunluktaydı.

Burada çektiğim gurbeti ömrüm boyunca hiçbir yerde çekmedim. Üçü geçmeyen arkadaşım oldu.

Beni en çok müteessir eden olayı burada yaşadım.

Burada yanlış hatırlamıyorsam Vehbi Koç’un damadı Nusret Arsel, beni kıtaya göndermek ve er yapabilmek için çok uğraştı.

İstanbul gazetelerinde;

Yüksek Tahsilli gericiler…

Yeni bir 31 Mart Vakası…

İslam Enstitüsü mezunları Yedek Subay olmamalı…

Başlıklı makaleler yazdı.

Fakat işin garibi Sebati Asarkaya diye bir Binbaşımız vardı. Tabur Komutanımızdı.

Bu yazılanlara aldırmadı. Dikkate almadı.

Onun üzerine ona ithafen dedim ki;

ASARKAYA

Tabur Komutanı Asarkaya

Tanımak için bakmaz yakaya…

Disiplin babında yoktur şakası

Binbaşı hakikat kaya mı kaya

Kura çekiyoruz, sonlara kalmıştım. O adamlar Kars…Kars…Kars diye bağırmaya başladılar.

Kur’ada, İstanbul Hadımköy Askeri Hastanesini çekince, şansa bak yahu demeye başladılar.

Bir buçuk yıl Hadımköy’de askerlik yaptım.

37 AY AÇIKTA KALDIM

Asker dönüşü Mahir Hoca bana teveccüh gösterdi. Beni Ankara İlahiyat Fakültesi Hocalarından Prof. Dr. İbrahim Agah Çubukçu’ya bağladılar. İslam Enstitülerine Hoca olabilmek için iki yıl onun yanında çalıştım.

1969 yılında, tezimi tamamladım. Kabul gördü. İslam Enstitüsü Hocası oldum.

1969’dan 1982 yılına kadar Konya Yüksek İslam Enstitüsünde kaldım. Branşım Tasavvuf ve İslami Türk Edebiyatı idi.

İki derse giriyorum.

1982 yılında iki aylığına izin alarak hacca gittim. Ben hacdayken İslam Enstitüsü, İlahiyat Fakültesi olmuş, tam gün yasası çıkmış.

İzin dilekçem gelinceye kadar gösterilmemiş.

Diyanetten 20 gün rapor aldım geldim.

40 yıllık arkadaşım, aldığım raporun sahte olduğunu ileri sürdü. Beni müstafi saymaya kalktılar.

Erol Güngör, Selçuk Üniversitesi Rektörü.

Durumu ona anlattım. Arkadaşlar bir gayretin içine girmişler beni müstafi saymaya çalışıyorlar dedim.

Dilekçeni ver, Senatoda görüşelim dedi.

Dilekçemi verdim. Görüşüldü mü, görüşülmedi mi bilmiyorum ancak sonunda on gün üst üste devamsızlıktan müstafi sayıldım.

Beni beş kuruşsuz gezdirdiler. Tam 37 ay açıkta kaldım.

Otuz yedi ay sonra, beni Konya İmam Hatip Lisesine verdiler. İki ay kadar çalıştım. Baktım ki, okul da, ne öğretmenlik yaptığım, ne de öğrencilik yaptığım hava yok.

Emekliliğimi istedim.

Bereket versin Diyanette on yıl kadar çalışmışlığım vardı.

Hizmetlerimi toplattırınca, Emekli olmama mani bir hal kalmadı.

1987 yılında emekli olabildim.

Bu tarihten beri emekliyim.

Benim müstafi dilekçemde 30-40 yıllık beş arkadaşımın imzası var.

Bir tanesi arkadaşız falan dedi. Arkadaşım olsan bu dilekçenin arkasına muhalefet şerhi yazardın dedim.

(EROL SUNAT)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.