İmam Hatipliler Hak Yolunun Yolcuları: Halil İbrahim Sayar (2)

İmam Hatipliler Hak Yolunun Yolcuları: Halil İbrahim Sayar (2)
Konya İmam Hatip Okulunun ilk binası olan Polis Okulu binasının kiralanmasından, yeni Okul binasının temelinin atılmasına, Konya Yüksek İslam Enstitüsünün şehre kazandırılmasından yurt binalarına varıncaya kadar babası rahmetli Hacı Sıtkı Sayar ve arka..

Konya İmam Hatip Okulunun ilk binası olan Polis Okulu binasının kiralanmasından, yeni Okul binasının temelinin atılmasına, Konya Yüksek İslam Enstitüsünün şehre kazandırılmasından yurt binalarına varıncaya kadar babası rahmetli Hacı Sıtkı Sayar ve arkadaşlarıyla birlikte çalışan, bir asra yakın olayı gören yaşayan, Konya’nın efsane isimlerinden, hayırsever isimlerinden yaşayan bir tarih olan Halil İbrahim Sayar’ın o yıllara ait anlattıklarının ve hatıralarının ikinci bölümünü sizlerle paylaşıyoruz.

Ben Hacıveyiszade Hocaefendiyle 1946 yılından beri tanışırım. Babasının Dolav’da bir mescidi vardı. Üzeri toprak örtülü bir mescitti. Mevlana İhtifallerinin yapıldığı yere yakındı, Hacıveyisin Camii. Üçler Mezarlığı biter bitmez. Şimdi modern bir cami oldu. Cami üzerindeki toprak örtüyü birlikte kaldırdık. Duvarlar kaldı, üzerini yıkarak, çatı koyduk. Hacıveyiszade Hocam, Hafız Yetiştirme ve İlerletme Derneğinin listesine baktı ve sen niye yoksun dedi. Hocam dedim ben size hizmet edeceğim, Babam da derneğin içinde, yok dedi, sen de derneğe gireceksin. 29-30 yaşındaydım. Ve bu üyelerin en genci bendim. Listenin en sonuna benim ismimi yazdılar. 1951 yılında Konya Valisi Kemal Hadımlı’nın onayı ile hizmete başlayan Hafız Yetiştirme ve İlerletme Derneğinin Başkanı rahmetli Hacı Kaymak Kasım Amca dediğim, Kasım Kaymak’tı. Şu anda benim haricimde tamamı rahmeti rahmana kavuşan üyeler şunlardı; Mehmet B. Bozkırlı, Ali Ersoy, Hasan Ay, Mehmet Söken, Rüstem Sungur, Hacı Mehmet Kuzucu, Hasan Şensoğancı, Mehmet Civelek, Tahir Mumcu, İbrahim Gedik, Ali Hotamışlı, İsmail Hotak, Mehmet Avcı, Sıtkı Sayar, Hacı Halil Özkan, Hacı İbrahim, Hüseyin Mumucu, Mümtaz Bahri Koru, Devriş Sinangil, İsmail Çalışkan, Ahmet Haşhaş, Feyzi Çelik, Ali Naci Özyalvaç, Ahmet Türksoy, Hacı Ali Haydaroğlu, Nuri Keleş, Mehmet Büyükkürkçü, Mehmet Karaciğan, Salih Civelek, İsmail Yakutlu, Mehmet Tunçer, Hacı Emin Eröğüt, Süleyman Taşpınar, Mustafa Işık, Hilmi Erdede, Niyazi Terzioğlu, Mehmet Çorapçı, Ahmet Yapıcı, Ahmet Ergun, Mustafa Yazıcı… İdare Kurulunda ise şu isimler vardı; Başkan: Kasım Kaymak Başkan Vekili : Mehmet Civelek Vezneci: Ahmet Türksoy Muhasip : Mehmet Çorapçıoğlu Katip : Ahmet Ergun Üye : Sıtkı Sayar Üye: İbrahim Gedik Murakıp Kurulunda ise Rüstem Sungur, Feyzi Çelik ve Nuri Küçükkeleş bulunuyordu.

MÜDÜRLÜK İÇİN EN UYGUN İSİM RÜSTEM SUNGUR’DU

İmam Hatip Okulunu açabilmek için bir bina lazımdı. Küllükbaşına girerken Şems mezarlığının önünde eski Polis Okulu binası vardı. Bina Kadınhanılılarındı. Hazır elbise alıp satarlardı. Onlara Bonmarşe derlerdi. Babam o binayı onlardan yıllığı 300 liraya kiraladı. Hatta o binayı al dediler. Alırsan sana falanca yerde bir yerimiz var, onu da hediye edelim diye teklifte bulundular. Babam bu binanın küçük geleceğini, yeni yer alacaklarını ve oraya taşınacaklarını söyleyerek teklifi kabul etmedi. Okula bir Müdür lazımdı. Bu iş için en uygun isim Hacı Rüstem Sungur’du. Medrese tahsili yapmış, Arapçası olan, irticalen saatlerce konuşabilen bir ilim adamıydı. Başkan Hacıkaymak Kasım Amcanın da akrabasıydı. Onu Müdür yapalım dediler. Teklifi götürdüklerinde bana bir hafta müsaade edin dedi. Bir hafta sonra Milli Eğitim Müdürlüğünde karar verilecekti. Rüstem Sungur, koyu Halk Partiliydi. Hükümet Demokrat Parti. Ben bunu yapamayacağım dedi. Benim düşüncelerim başka, icraatım başka. Kasım Amcanın sözünden çıkmazdı. O ne derse mutlaka yapardı.

O ZAMAN BENDE ŞAHİT OLUYORUM

Ne kadar dürüst bir insan olduğunu anlatmak için şöyle bir hatırayı nakledeyim. Kasım Amca Demir Ticareti yapardı. Aynı zamanda Süt Makinesi de satıyordu. Bir köylüye yüz liraya bir süt makinesi satmış. Adam 50 lirasını vermiş, elli lirayı da borçlanmış. O zamanlar senet falan kimse bilmez. Kasım Kaymak bir senet yapın demiş. Rüstem Sungur’da orada oturuyor. Sende şahit ol demiş. Rüstem Sungur, sormuş: Kim aldı süt makinesini? Köylü, Rüstem Sungur’a dönmüş; Ben aldım. Adın ne? Ahmet… Nerelisin? Çumralı… Buraya niye geldin? Süt makinesi almaya… Para verdin mi? Evet… Kaç lira verdin? Elli lira…Elli lirada borcum var. Borçlunun ne aldığını ne verdiğini duyduk. O zaman bende şahit oluyorum. Diyerek imzalıyor senedi. Şu nizama, şu intizama bakın. İşte böyle bir adamı İmam Hatip Okuluna Müdür yapacaklar, ancak Parti değişikliğinden dolayı yapamıyorlar.

KEÇİMUHSİNELİ ALİ RIZA UĞURLU

Keçimuhsineli Ali Rıza Uğurlu’nun yanına köylüsü bir çocuk gelir. Ömer Ali Güneş. Ömer Ali, Sephevan Mahallesindeki Kuran Kursunu bitirmiş, İmam Hatip Okulunun açılacağını duymuş ve doğrulatmak için Ali Rıza Uğurlunun yanına gelerek amca, İmam Hatip Okulu açılacakmış doğru mu diye sormuş. Bunun üzerine bunu en iyi Milli Eğitim Müdürü bilir diyerek yanında, Ömer Ali Güneş’le birlikte çıkıp Milli Eğitim Müdürlüğüne gelmiş. O günkü cemiyetin idare heyeti İmam Hatip Okuluna Müdür seçmek için Milli Eğitim Müdürünün yanındalar. Rüstem Sungur ben bu işi yapamayacağım dediği esnada, kapıda Ali Rıza Uğurlu ve yanında Ömer Ali Güneş içeriye girerler. Heyettekiler hah… derler, işte İmam Hatip Okuluna Müdür olacak adam geldi. Ali Rıza Uğurlu; Estafurullah…estağfurullah der. Konya’da bu kadar Ulemayı Kiram dururken Müdürlük benim ne haddime. Bu çocuk der benim köylüm, babası yumurta satar, bunları okutmaya çalışır. Hafızlığı bitirmiş, İmam Hatip Okulunun açılacağını duymuş, kime gitsem acaba diye düşünürken, benim yanıma geldi, böyle bir şey varsa, beni yazdırır mısın Ali Rıza Amca dedi, bende bunu bilse bilse Maarif bilir dedim, kalktık buraya geldik. Heyet ısrar eder. Bunun üzerine Ali Rıza Uğurlu, madem ki teveccüh gösteriyorsunuz, nasıl yapılması gerekiyorsa bu Müdürlüğü yapayım diyor. Ondan sonra, başlıyorlar Milli Eğitimde bir araya gelmeye. Meslek dersleri öğretmenleri haricinde, hangi Fizikçiyi alalım, hangi Matematikçiyi alalım diye tespite başlıyorlar. İmam Hatip Okuluna yakın olan öğretmenler seçiliyor. Konya’daki mevcut öğretmenlerin en seçmeleri İmam Hatip Okuluna seçilirken, bizde babamla birlikte gecemizi gündüzümüze katarak Şems mezarlığı civarındaki eski Polis Okulunu tamir etmeye eğitime hazırlamaya çalıştık.

O ÇOCUK HAYRETTİN KARAMAN’DI

300’den fazla öğrenci kaydolmuştu. Sıra yok, masa yok… filan yerde fazla sıra var Lisede şunlar fazla, ortaokulda şu malzemeler var diyorlar gidip alıyorduk. Milli Eğitim Müdürlüğü okullara talimat verdi. Nerede fazla sıra var, masa var okullardan toplandı. Yetmeyenler için Sanat Okuluna sıra ve masa siparişi verildi. İşleri düzene koyduk. Netice itibarıyla okul normal okullardan bir ay geç açıldı. Bir ayda tamirat sürdü. Okul başladı. İstisnasız hergün ders bitiminde saat 3 yada 4’te Ali Rıza Amca bizim dükkana uğrardı. Kağıt yok, tebeşir yok, kalem yok, mürekkep yok diye okulun ihtiyaçlarını sayar, Bende onları o gün tedarik eder, ertesi gün masasının üzerine bırakırdım. Bir gün heyecanla geldi. Hacı Sıtkı dedi, bugün bir çocuk geldi. Çorumlu. Babası demirciymiş. Boşa gidecek bir çocuk değil. Her türlü mesuliyeti üzerime aldım kaydettim.

O çocuk Hayrettin Karaman’dı. Prof. Hayrettin Karaman. Konya İmam Hatip Okulunu bitirdikten sonra, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünü bitirdi. 1958-59 da ilk mezunlarını verdi, Konya İmam Hatip Okulu. O mezunların bir kısmı İstanbul’a gitti. İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü Konya’dan iki sene önce açıldı.

KONYA İMAM HATİP OKULU MÜDÜRÜNÜ TANIMAK İSTİYORUM

Okul tatil oldu. Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri. Bakan Konya İmam Hatip Okuluna gönderilmek üzere Milli Eğitim Müdürlüğüne bir yazı göndermişti. Milli Eğitim Müdürü Nazım Esen, Cemiyeti çağırdı. Milli Eğitim Bakanı yedi İmam Hatip Okulu Müdürünü Ankara’ya toplantıya çağırıyordu. İmam Hatip Okulu Müdürü Ali Rıza Uğurlu, bu yazı Konya’ya gelmeden bir hafta önce vefat etmişti. Cemiyet olarak, Milli Eğitim Müdürü Nazım Esen’e Okulu temsilen sen git dedik. Ankara’da yedi İmam Hatip Okulunun Müdürleri toplanmışlar. Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, toplantıya gelmiş ve demiş ki, ben Konya İmam Hatip Okulu Müdürünü tanımak istiyorum. Nazım Esen ayağa kalkarak, Ali Rıza Uğurlu bir hafta önce size ömürler vefat etti. Onun yerine Konya Milli Eğitim Müdürü olarak ben geldim, Sayın Bakanım demiş. Bakan, çok üzüldüm demiş. 35 sene devlet hizmeti yaptım. Birçok tahriratlar yazdım. Tahriratlar aldım. Fakat Konya İmam Hatip Okulundan gelen tahriratlar kadar güzel ifade taşıyanlara rastlamamıştım. Bu ilmi nerede gördün? Nereden mezun oldun diye kendisine sormak ve tanışmak istemiştim. Bu toplantıya da onun için geldim. Başınız sağ olsun. Çocuklarının isimlerini bana verirseniz kendilerine birer taziye göndermek isterim. Ali Rıza Uğurlunun üç çocuğu vardı. En büyük çocuğu Zeliha Hanım 40-45 sene İlkokul Öğretmenliği yaptı. Konya’da birçok kişinin öğretmenidir. Yolda düğmesi açık bir çocuk görse, hiç üşenmez, düğmesini ilikler, başını okşardı. Çocuklara olan sevgisi bambaşkaydı. Oğlu Operatör Doktor Ahmet Sait Uğurlu, uzun yıllar Numune Hastanesinde Doktorluk yaptı. En küçük çocuğu Bilge Uğurlu, eczacıydı. Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri’den her birine ayrı ayrı birer taziye mektubu geldi.

( Erol Sunat )

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum