İnadı milli takımı getirdi

İnadı milli takımı getirdi
Bazen en ufak durumda bile inat eder insan. Onu yapmadan rahat edemez. Konyalı Emine de judo için inat etti. Sakatlığını gizleyip maçlara çıktı, milli takıma seçildi. Henüz 17 yaşında olmasına rağmen 10 yıldır judo yapan Emine Tekin'in hikayesi

ÖNCELİKLE BİZLERE KENDİNİ TANITIR MISIN?

Adım Emine Tekin. 2000 yılında Konya’da doğdum. Babam Akörenli, annem ise Dokuzlu... 10 yıldır judo yapıyorum. Çeşitli turnuvalarda 61 tane madalya kazandım. Bu sırada milli takıma seçildim. Aynı zamanda da Mehmet Halil İbrahim Hekimoğlu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde 12. sınıf öğrencisiyim.

JUDOYA NASIL BAŞLADIN?

Komşumuzun çocukları vardı. Eskiden birlikte oyun oynardık. Onlar judoya gidiyordu. Daha sonra onlarla birlikte judoya başladım. O gün de hoca antrenmanda sporculara oyun oynattı. Benim de hoşuma gitti zaten. Daha sonra bende judoya başlamak istedim. Babam da eskiden karate ile uğraştığı ve sakatlandığı için bu isteğime pek katılmadı. Bize de hayli düşkün olduğu için sakatlanmamızdan korktu. Durumu hocamız Hakan Aydoğan’a anlattıktan sonra o da ailelerle bir toplantı düzenledi. Toplantıda milli takıma seçilecek potansiyelde olduğumuzu ve bunu başarmamız halinde birçok avantaj yakalayacağımızdan söz etti. Haliyle babam da judoya gitmeme izin verdi.

İLK MAÇINI HATIRLIYOR MUSUN?

Evet. 2009 yılında ilk yarışmama girdim. O zamanlar daha küçüktüm ve 18 kilo geliyordum. Karaman’da yapılan iller arası bir yarışmaydı. Burada derece aldım. Hocamız da bendeki ışığı görüp daha fazla üzerime düştü. Daha sonra Ankara’da bir turnuva oldu. Burada 1. oldum. Akabinde yine Ankara’da bir turnuva oldu ve yine 1. oldum. Başarılar peş peşe gelince benim de özgüvenim hayli arttı.

MİLLİ TAKIM SERÜVENİN NASIL BAŞLADI?

Judo gibi branşlarda Türkiye şampiyonu olunca otomatik olarak milli takıma seçiliyorsunuz. Ben de 2010 yılında Denizli’de yapılan Minikler Türkiye Şampiyonası’na katılmıştım. Buraya ilk kez katılmama rağmen iyi bir performans sergilemiştim. Hayli heyecanlı geçmişti. Hocamız da judo antrenörlüğüne bizimle birlikte başladığı için o da bizim kadar heyecanlıydı. Burada 4 maç yaptım. Hocam finale çıkacağım maçta “Kendine güven. Sen benim sporcumsun. Yensen de yenilsen de devam edeceksin” dedi. Ben de heyecanımı biraz daha yendim. Grup finalinde yendiğim bir kız vardı. Finalde de bu kızın ablasıyla karşı karşıya geldik. Korkmaya başladım çünkü rakibin daha önce de Türkiye’de dereceleri vardı. Maça çıktım ve maçı kazandım. Sevincimden hocama nasıl koştum hatırlamıyorum. Burada kocaman bir madalya verdiler bana. Özel turnuvalarda aldığım madalyalar küçüktü ama benim için gurur kaynağıydı. Bu madalya da hayli önemliydi benim için. Bir an bunu nereye koyacağım diye de düşünmedim değil (Gülüşmeler).

BUNDAN SONRA NASIL GELİŞMELER YAŞANDI?

Türkiye şampiyonu olduktan sonra ardı arkası kesilmedi. Birkaç belge verildi ve devamı gelmeye başladı işte. 2011’de Türkiye 2. oldum. 2012-13’te 5. oldum. 2014’de tekrar Türkiye şampiyonu oldum. Kendime olan özgüvenim arttıkça başarılar da arttı.

BAŞARILARIN ARTTIKTAN SONRA TÜM DİKKATLERİ ÇEKMİŞ OLMALISIN. DAHA SONRA NELER OLDU?

2013 yılında Trabzon’da Olimpiyat Hazırlık Merkezi açıldı. Derecelerimden dolayı hocamız da ben ve birkaç arkadaşımın ismini verdi. 1 yıl sonra da 2014 yılının ocak ayında Türkiye Olimpiyat Hazırlama Merkezi yani TOHM açıldı ve oraya başladık. Artık Trabzon’da yaşamaya başladık ve düzenimiz buraya alındı.

KONYA’YA DÖNÜŞ SÜRECİN NASIL GELİŞTİ?

Babam 2015 yılında bir kaza geçirdi. Ben de Konya’ya dönmek zorunda kaldım. Burada yeniden takımımla çalışmalara başladım. Daha sonra Konya’ya da bir TOHM açıldı ve ben yeniden böyle bir ortama giriş yaptım. Geçen sezon da bir sakatlık geçirdim. Ama çalışmaları bırakmıyorum tabii ki.

SAKAT OLMANA RAĞMEN ÇALIŞMALARINI BIRAKMIYORSUN. JUDO SENİN İÇİN BİR TUTKU OLMALI.

Gerçekten judo benim için bir tutku. Geçen sezondan bu yana sakatlığım var. Bu sene de sakatlığım git gide arttı. Aslında artması da benim haylazlığım nedeniyle oldu. Sakat olduğum için Avrupa kupalarına girmem yasaktı. Ama ben nasılsa iyileştim diyerek girdim. Burada da tekrar sakatlandım (Gülüşmeler).

BİLAL ÇİLOĞLU GİBİ ÖNEMLİ BAŞARILAR ALMIŞ BİR SPORCU İLE AYNI TAKIMDA YER ALIYORSUN. SENİN İÇİN BUNUN NASIL BİR AVANTAJI VAR?

Biz Bilal abi (Çiloğlu) ile Hakan Hoca’nın ilk öğrencilerindeniz. Bilal abi antrenmanlara geldiğinde onunla birlikte çalışmaya gayret gösteriyorum. Tabiri caiz ise ondan bir şeyler kapmaya çalışıyorum. Sürekli konuşuyoruz ve iletişim halindeyiz. Sakatlığımla da yakından ilgileniyor ve bana tavsiyeler veriyor.

ŞU AN SAKATLIĞIN NE DURUMDA?

Geçen sene 2 dizimden de ameliyat oldum. Fakat istemsiz kas çalışması başladı. Şu an bunun bir tedavisi yok. Dinlendirmem gerektiğini söylüyorlar. Fakat aktif spor yaptığım için buna fırsat bulamıyorum. Antrenmanlarda dizlerimi sararak falan çıkıyorum. Son durumu ben de kestiremiyorum. Bekleyip göreceğiz.

ÇALIŞMALARINA DEVAM ETTİĞİNE GÖRE MAÇLARA DA ÇIKACAKSIN.

Evet. Dediğim gibi, judo benim için bir tutku. Bırakamıyorum. Sezonum şubat ayında başlayacak. Ben ümit kategorisinden gençler kategorisine yükseldim. Derece alırsam ilerleyen günlerde Balkan Şampiyonası, Avrupa Şampiyonası’na katılma hakkı kazanacağım. Bunu da gerçekten çok istiyorum. Bir de ilerleyen günlerde Liseler Türkiye Şampiyonası var. Aralık ayının son haftasında yapılacak bu turnuvayı da dereceyle kapatmak istiyorum.

PEKİ, SAKATLIĞIN SENİ KORKUTMUYOR MU?

Aslında korkutuyor. Ben maçta yaptığım gibi antrenmanlarda yapamıyorum. Elit bir sporcu kendini korumasını bilmeli. Ben ilk başladığımda kendimi korumayı pek bilmiyordum. İlk başlarda benim de kolum çıkıyordu bacağım çıkıyordu falan. Fakat şimdi büyüklerle de çalışmaya başlayınca nerede ne yapmam gerektiğini biliyorum. Judo gerçekten zor bir spor...

61 TANE MADALYAN OLDUĞUNU SÖYLEDİN. YEREL OLARAK DA HAYLİ BAŞARILARA İMZA ATTTIN GALİBA.

Evet, biraz (Gülüşmeler). Dediğim gibi, 61 tane madalyam var. 8 tanesini 2. olduğumda kazandım. Geri kalanları hep 1. olarak kazandım. Aslında ben 3. olmayı hiçbir zaman istemedim. Ama fark ettim ki 3. olmak da bir avantajmış. Ben 2012 ve 13’te 5. oldum. Nasılsa 1 ve 2. gitti diye finalde bazı maçları bilerek verdim. Burada da milli takıma ilk 3 alındı. Haliyle ben seçilemedim.

MİLLİ TAKIM DEMİŞKEN, AY-YILDIZ ALTINDA YURT DIŞINDA MAÇLARA ÇIKMAK NASIL BİR DUYGU?

Yurt dışındaki ilk maçıma 2014 yılında çıktım. Burada olmak gurur verici gerçekten… Bir de bazı konularda zorluk yaşıyoruz. Mesela konuşmaya çalışıyoruz ama hakemlerle anlaşamıyoruz. Bazen böyle bir sorun oluyor. Bir de benim hakkımı yediler. Romanyalı bir kızla grup finali atıyordum. Benim bir cezam vardı. Maç devam ediyordu ve son saniyede ben kızı attım. Fakat hakemler vermedi. Romanya’nın hocası bile bana destek çıktı ama hakemler kararından vazgeçmedi.

HAKEMLE ANLAŞMADIĞINI SÖYLEDİN. PEKİ, NASIL BİR TEPKİ GÖSTERDİN?

Hakkımı yedikleri için bir hayli kızmıştım. “Sen nasıl hakemsin” falan dedim ama haliyle anlamadı. Genelde maçlarda Türklerin hakkı yeniyor. Türk deyince herkes bir duruyor. Herkes birbiriyle arkadaş ama bize daha temkinli yaklaşıyorlar.

BİRÇOK BAŞARIN VAR. ŞU ANA KADAR SENİ EN ÇOK ZORLAYAN RAKİBİN KİM?

Evet, birçok turnuvaya katıldım ve birçok rakibim oldu. Ama beni en çok zorlayan rakibim Gamze Saymah oldu. Kendisi de aynı zamanda en yakın arkadaşım. Onunla maça çıkmak gerçekten çok zor... Çünkü en yakın arkadaşım ve tüm zaaflarımı biliyor. En ufak bir açığımda beni kırabilir ya da atabilir. Psikolojik olarak da onunla maça çıkmak zor oluyor. (Gülüşmeler).

AYNI ZAMANDA LİSE ÖĞRENCİSİSİN. BİRAZ DA EĞİTİMİNE DÖNELİM. DERSLERİN NASIL?

Ben okulda gazetecilik okuyorum. Ama hayatıma spor üzerinden devam etmeyi düşünüyorum. Çünkü hayatım spor oldu. Okulda hocalarım milli sporcu olduğum için ek puan da sağlıyorlar ama genel olarak zaten derslerim iyi. Okulda çok değişik bir ortam var. “Bu kız judocu yaklaşmayın” muhabbetleri yapıyorlar. Hatta hocalarımız bazı arkadaşlarıma ceza vereceği zaman “Seni Emine’ye yönlendiririm” diyorlar (Gülüşmeler). Bu da hayliyle insanı mutlu ediyor.

ANLAŞILAN BAŞARILARIN OKULDA DA BAYA ÜN SALMIŞ.

Evet, öyle (Gülüşmeler). Aslında ben bu zamana kadar birçok kez pes ettim. Fakat Hakan Hoca beni her seferinde yeniden judoya kazandırdı. Okuldaki hocalarımızla da Hakan Hoca arkadaş... Bu nedenle bir madalya aldığım zaman hemen okulda toplanarak bana madalya töreni yapıyorlar. Herkes “Bu kız yine mi madalya aldı” diyor. Bu durumlar insanı mutlu ediyor.

ŞU AN 12. SINIFTASIN. GELECEK YIL ÜNİVERSİTEDE İÇİN HEDEFİN NEDİR?

Benim hayatım spor olmuş. Üniversitede de Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’nu (BESYO) istiyorum. Çocukları seven biriyim. Kendimde çocuğum ama çocuklara bir şeyler öğretmeyi seviyorum. Haliyle Beden Eğitimi Öğretmeni olmayı düşünüyorum. Artı olarak bir de judo hakemliğe girmek istiyorum. Sakatlandığım zamanlarda falan elimde yedek bir mesleğim olsun diye düşünüyorum.

PEKİ, SON OLARAK EKLEMEK İSTEDİĞİN BİR ŞEY VAR MI?

Ben antrenörüm Hakan Aydoğan’a çok teşekkür ediyorum. Birçok kez hata yaptım. Ama hocam beni her seferinde yeniden judoya kazandırdı. Eminim ki bir gün emeklerimin karşılığını alacağım. Hocama teşekkür ediyorum. İyi ki böyle bir hocadayım. Bizim için çok çalışıyor.

BİZE VAKİT AYIRDIĞIN İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ.

Ben teşekkür ederim.

Röportaj: Hasan Yıldırım

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.