1 kutu kanser ilacı 4 buzdolabına bedel

1 kutu kanser ilacı 4 buzdolabına bedel
Bir kutusu için bir kamyon aspirin ya da 4 buzdolabı satılması gereken biyoteknolojik ilaçların Türkiye’de de üretimi için kollar sıvandı. İzmir’de önce kanser ilaçları üretilecek

İran bile geliştirdi ama Türkiye’de henüz yok. Biyoteknolojik ilaçtan bahsediyoruz. Kanser, diyabet, romatizma ve kan hastalıkları başta olmak üzere çok sayıda rahatsızlığın tedavisinde kullanımı hızla artan biyoteknolojik ilaç üretimine ilk olarak ABD’de başlandı. Avrupa ülkeleri, Japonya, Çin ve Güney Kore derken komşu İranda 20 kadar kendi biyoteknolojik ilaçlarını geliştirdi.

Nihayet uyandık

“Türkiye de bu konuda nihayet uyandı” diyor Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde kurulan İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi’nin (İBG-İzmir) Müdürü Prof. Dr. Mehmet Öztürk. Başına geçtiği İBG-İzmir’de Türkiye’nin biyoteknolojik ilaçları üretilecek. Öncelikli olarak kanser hastalıkları için ilaç geliştirmeye başlayan merkezde kök hücre konusunda da dünyada ses getirecek tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi hedefleniyor.

Prof. Dr. Öztürk, Türkiye’nin ithal ilaç faturasına dikkati çekerek araştırmaların yakın dönemde bu faturanın azaltılmasında etkili rol oynayacağını ifade etti.

Türkiye’de devletin yıllık yaklaşık 8 bin ilaç için 15 milyar lira ödediğini, bu ilaçlardan 200’e yakınının biyoteknolojik ilaç olduğunu belirten Öztürk, miktar olarak çok az bir pay tutsa da toplam faturanın yüzde 20’sini bu ilaçların oluşturduğunu vurguladı.

 

Sıfırdan başlansa 5 yıl

 Yaklaşık bir hafta kullanımı olan bir kutu biyoteknolojik ilaç  alabilmek için Türkiye’nin bir kamyon aspirin ya da 4 buzdolabı satması gerektiğini kaydeden Öztürk, geleneksel ilaçların tedaviler içindeki payının giderek azaldığını, biyoteknolojik ilaç devrinin başladığını ifade etti. Biyoteknolojik ilaçların alternatifinin bulunmaması ve çok pahalı olması nedeniyle her ülkenin bu konuda bağımsızlığını elde etmeye çalıştığını belirten  Prof. Dr. Öztürk, Türkiye’nin bu konuda geç kaldığını kaydetti. Prof. Dr. Öztürk, “Biyoteknolojik ilaç geliştirme çalışmalarına sıfırdan başlanırsa 5 yıllık süreçte sonuç almak mümkün olabiliyor. Ancak biz kendimize sembolik bir hedef koyduk. Hedefimiz Cumhuriyet’in 100. yılı olan 2023 yılına  kadar en az bir biyoteknolojik ilaç üretmek” dedi.

İzmir’de öncelikle kanser ilaçları üreteceğiz

Biyoteknolojik ilaç geliştirmek için Türkiye’de son 2-3 yıldır müthiş bir heyecan olduğunu, devletin büyük destek sağladığını, özel sektörün de çok istekli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Öztürk, merkezde öncelikle kanser ilaçları olmak üzere Türkiye’de yoğun görülen diyabet, romatizma, kan hastalıkları ve yaşlılığa bağlı sinir sistemi hastalıklarının tedavisi için biyoteknolojik ilaç geliştirilmeye çalışılacağını belirtti. Kök hücre tedavileri konusunda Türkiye’nin ilaca göre daha iyi konumda olduğunu anlatan Öztürk, merkez olarak Türkiye’de daha önce denenmemiş uygulamalar üzerinde çalışacaklarını bildirdi.

Beyin takımına yabancı bilimcilerden şaşırtan ilgi

Merkezde çok güçlü bir beyin takımı oluşturmayı amaçladıklarını bildiren Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:   “Özellikle Türkiye’den yurt dışına gitmiş Türk diasporası dediğimiz yetişmiş insan kitlesi var. Onları tersine beyin göçüyle İzmir’e kazandırmak istiyoruz. Bu amaçla dünyaca tanınan bir bilim dergisinde ilan verdik. Beklentimizin çok üzerinde dönüş aldık. Özellikle yabancıların ilgisi bizi çok şaşırttı. Başvuruların yüzde 60’ Türk yüzde 40’ı yabancılardan. Bilim insanları İzmir’de çalışmak istediğini ifade etti.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.