2016 yılı bütçesi TBMM Genel Kurulunda

2016 yılı bütçesi TBMM Genel Kurulunda
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: (2)- "Yüzlerce insan öldü bir Allah'ın kulu çıkıp, şu kabinede bir yürekli adam çıkıp; 'Lanet olsun, ben istifa ediyorum' demedi, diyemedi. Böyle bir kabine mi olur? İnsanda biraz vicdan, ahlak olur. Sorumluluk ve görev atb

TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, son günlerde yaşanan terör olaylarına değinerek, "Yüzlerce insan öldü bir Allah'ın kulu çıkıp, şu kabinede bir yürekli adam çıkıp; 'Lanet olsun, ben istifa ediyorum' demedi, diyemedi. Böyle bir kabine mi olur? İnsanda biraz vicdan, ahlak olur. Sorumluluk ve görev atbaşı gider. Bir kişinin görevi varsa, sorumluluğu da vardır" dedi.

Kılıçdaroğlu, 2016 yılı bütçesinin TBMM Genel Kurulundaki görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, iktidarın sık sık olumsuzluklarla ilgili faiz lobisini işaret ettiğini dile getirerek, bütçeden ödenen faizin 1980 ile 2002 yılları arasında 135 milyar lira, AK Parti iktidarları döneminde ise 649 milyar lira olduğunu söyledi.

"Faiz lobisinin yandaşı kim? Bunlar" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, AK Parti iktidarları döneminde faiz ve repo gelirinden vergi alınmamasına ilişkin yasal düzenlemeler yapıldığını, belirli süreler için çıkarılan bu düzenlemelerin sürekli yenilerek uygulandığını anlattı. Kılıçdaroğlu, "Kuru ekmek yiyenden, kefenden vergi alıyorsun ama diyorsun ki 'Faizci mi? Ben ondan vergi almam'. Söyleyen bu kadro, onay veren de sizlersiniz. O nedenle sizlere söylüyorum; elinizi vicdanınıza koyarak karar verin. Evet yönetemiyorlar bunlar. Yönetemezler Türkiye'yi. Kendisi sorun olan bir iktidar Türkiye'yi yönetemez. Kendisi sorun olmaya başladı" diye konuştu.

İktidarın yanlış politikaları nedeniyle Türkiye'nin enerjide dışa bağımlı hale geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Türkiye'yi siz, Rusya'ya yüzde 55 oranında bağımlı hale getirdiniz. Yetmedi, övündüğünüz nükleer santrali de ona verdiniz. Bağımlılık oranı kaça çıkacak biliyor musunuz? Yüzde 60, 70, 80'lere çıkacak" dedi.

CHP'nin enerji konusundaki uyarılarının dikkate alınmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bir yönetici en az 50 yıl sonrayı düşünmek zorundadır. Bunlar üç adım ötesini bile göremiyorlar" değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de adaletsiz bir gelir dağılımı olduğunu ileri sürerek, şunları kaydetti:

"Yıl 2002, Türkiye nüfusunun yüzde 1'i, Türkiye'deki toplam servetin yüzde 34'üne sahip. Bugün, Türkiye nüfusunun yüzde 1'i toplam servetin yüzde 54'üne sahiptir. Kime hizmet ettiğinizi, bu faiz lobisinin nasıl kazandığını bu rakamlar gösteriyor. Tüyü bitmemiş yetimden vergi alacaksınız; trilyonları kazanan faizciden, kanun getireceksiniz diyeceksiniz ki 'Senden vergi almıyorum'. Sonra dönüp CHP'ye 'Faiz lobisi bu hale getirdi' diyeceksiniz. İnsanda biraz insaf olur."

Türkiye'nin katmadeğeri yüksek ürün üretemediğini, hükümetin araştırma geliştirme harcamalarına daha çok kaynak ayırması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, insan aklının özgürce düşünebileceği, sorgulayabileceği bir eğitim sisteminin de uygulanmasının zorunlu olduğunu vurguladı.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de antidepresan ilaç kullanımının 26 milyon kutuya çıktığına, uyuşturucu kullanım yaşının 10'a düştüğüne işaret ederek, bu durumun vatandaşların içinde bulunduğu sıkıntıların göstergesi olduğunu savundu.

- "İktidar siyasi sorumluluğu üstlenmiyorsa ben bu iktidarın etik değerlerini sorgularım"

Türkiye'de dinamitlenen bir barış olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Son 8 ayda 358 şehidimiz oldu. 'Biz sorunu çözeceğiz' dediler. Bu yöntemle bu sorun çözülmez dedik, 'Siz bilmezsiniz' dediler. Eyvallah dedi. Siz çözün, vallahi gelip tebrik edeceğim sizi. Kim bu ülkede kan akmasını ister? Hepimiz huzur içinde yaşamak isteriz. Sadece içeride değil, dışarıda da bu hükümetin yapacağı hiçbir şey yoktur. Yönetemez artık Türkiye'yi. Yönetim gücünü, iradesini ve erkini kaybetmiştir, geleceği düşünemez, projelendiremez" diye konuştu.

Son dönemde meydana gelen terör saldırılarına değinen ve Anayasa'nın 112. maddesinin Bakanlar Kurulunun görev ve siyasi sorumluluklarını düzenlediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Görev var. Peki siyasi sorumlu kim? Bu kadar masum insan öldü, bunun siyasi sorumlusu kim? Bir iktidar siyasi sorumluluğu üstlenmiyorsa ben bu iktidarın etik değerlerini sorgularım. Japonya'da 4 saat sular akmadı diye belediye başkanı istifa ediyor. Yüzlerce insan öldü, bir Allah'ın kulu çıkıp, şu kabinede bir yürekli adam çıkıp; 'Lanet olsun, ben istifa ediyorum' demedi, diyemedi. Böyle bir kabine mi olur? İnsanda biraz vicdan, ahlak olur. Sorumluluk ve görev atbaşı gider. Bir kişinin görevi varsa, sorumluluğu da vardır. Görev ama sorumsuzluk, dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. En ilkel kabilelerde bile yoktur ama bizde var" değerlendirmelerinde bulundu.

- "Mahkemeler kurdular, vergi daireleri kurdular, Hendekler kazdılar, bunlar seyretti"

Kılıçdaroğlu, iktidarın terörle mücadelede yanlış yaklaşımlar sergilediğini ileri sürerek, şöyle konuştu:

"Mahkemeler kurdular, bunlar seyretti. Vergi daireleri kurdular, bunlar seyretti. Hendekler kazdılar, bunlar seyretti. Trafik kontrolleri yaptılar, askere alma daireleri kurdular, yine bunlar seyretti. Hepsini seyrettiler. 2014 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri 290 kez yazı yazıyor, 'Falan yerde silahlı terör unsurları var, bana yetki verin' diye. 282'sinde diyorlar ki 'Dokunmayacaksınız'. Bunun adı nedir? Bunun adı Türkçede, Ceza Hukuku'nda terör örgütlerine yardım ve yataklık yapmaktır. Sonunda şu noktaya geldik; 'Terör örgütü bizi kandırdı'. Siz çocuk musunuz? Yeri geldiğinde 'Bakanım' diyorsunuz, kırmızı plakalı araçlara biniyorsunuz. Sizi onlar kandırdıysa, siz bu ülkeyi nasıl yöneteceksiniz? Sizin yönetim erkiniz kaybolmuştur.

Ankara'da bomba patladı, yıldırım hızıyla faili buldular, 'falan terör örgütü üyesi'. Peki kardeşim bu adam bilmem kaç bin kilometre yol katetti, en az 10 vilayete gitti, trafik cezası kesildi, 22 kez telefonda konuştu, sen bu adamı neden yakalamadın madem terör örgütü üyesiyse. İsmi açıkladılar. Doğru ismi nereden öğrendik? Bir başka terör örgütünün yaptığı açıklamadan. Belki diyeceksiniz ki 'Ne fark eder, o da terörist bu da terörist'. Ama bu açıklamayı Yalova kaymakamı, herhangi bir vatandaş yapmıyor. Bu açıklamayı ülkenin cumhurbaşkanı ve başbakan yapıyor."

Emniyet Genel Müdürlüğünün yazısında örgütün adının ve eylemin yerinin yer aldığını, ancak gerekli önlemin alınmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, iktidarın yönetme gücünü kaybettiğini öne sürdü.

- "Elli sefer söyledim, yangına benzinle gidilmez"

İktidarın dış politikasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Suriye'yle kavga ettik, durup dururken. Durup dururken Mısır'la kavga ettik. Suriye'de bizim ne işimiz var? Niye Suriye'yle kavga ediyoruz, hangi gerekçeyle Suriye'yle kavga ediyoruz?" diye sordu.

Suriye'deki insan hakları ihlallerine Fransa gibi, Almanya gibi, ABD gibi karşı çıkmak gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Silah gönderdik oraya. Elli sefer söyledim, yangına benzinle gidilmez, silah gönderirseniz olmaz. Bakın orada Müslümanı Müslümana kırdırırsınız, yazık günahtır. 'Efendim, siz Baasçısınız'. Ne Baas'ı kardeşim. Ben insanı düşünüyorum. Bunlar yazık günahtır. Ne oldu, ne oldu sonunda? Emevi Camisi'nde bunlar namaz kılacaktı, birkaç haftalık ömrü kalmıştı. Tam camiye gidecekler, 2,5 milyon Suriyeli Türkiye'ye geldi. Ve bir ayıp daha; arkanıza bakmadan Süleyman Şah Türbesi'ni kaçırdınız. Bu mudur büyük devlet ? Bir türbeyi koruyamayan devlet. Ne diyordu Sayın Davutoğlu? 'Kimse Türkiye'nin gücünü test etmeye kalkmasın'. Eyvallah, güzel bir laf, kutlarım kendisini de ayrıca ama bu laftan sonra Ortadoğu'daki kabile şeyhleri bile Türkiye'ye karşı söylem geliştirdiler. Şimdi, buyurun bakalım gidin, ne yapacaksınız? Türkiye'yi bu hale kim soktu? Yazık günah değil mi?"

Türkiye'nin Mısır'la da yanlış politikalar nedeniyle kavgalı hale geldiğini, şimdi de Bulgaristan ile kavgalı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bu yaklaşımları anlamanın mümkün olmadığını söyledi.

Ankara'daki terör saldırısının ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu ile bazı bakanların yaptığı ilk açıklamaları ve sosyal medya paylaşımlarını aktaran Kılıçdaroğlu, bütün yaşananlardan sonra Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın, Türkiye için "Bu güzel ülke en güvenli ülkedir" dediklerine dikkati çekti.

- "Yasama organını bir kanun fabrikası olarak düşünmek de doğru değildir"

Yasama faaliyetlerinde torba kanun ve temel kanun uygulamalarını da eleştiren Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bir daha torba kanun uygulaması yapılmayacağını söylemesine karşın 1 Kasım seçimlerinin ardından Meclis'te kabul edilen 23 yasa tasarısından 17'sinin uluslararası sözleşme, 6'sının da torba kanun olduğunu hatırlattı. Kılıçdaroğlu, "Yasama organını bir kanun fabrikası olarak düşünmek de doğru değildir. Burası bir kanun fabrikası değildir. Her olay için kanun çıkmaz burada. Burası yasama organıdır, Türkiye'nin en önemli merkezidir burası ve burada bütün yasalar, bütün ayrıntılarıyla tartışılır. Sayın Davutoğlu böyle bir talimat vermişse her bakan o talimatın arkasında durmak zorundadır" diye konuştu.

Devlette liyakat sistemine dikkati çeken ve iktidarın bu sistemi sıfırladığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Eğer bir bürokrat bakanını, müsteşarını, başbakanını aşıp başka bir organa bilgi veriyorsa orada liyakat sistemi yoktur arkadaşlar, orada çok başlılık vardır. Suriye uçağı düşürüldü, ilk açıklamayı kim yaptı? Sayın Cumhurbaşkanı yaptı ilk açıklamayı 'Rus uçağını vurduk' dedi. Çünkü olur ya Sayın Davutoğlu ya erken açıklarsa ne olur, ben ikinci plana mı düşerim? Böyle bir devlet anlayışı olur mu? On dakika sonra, aynı saray ikinci bir açıklama yaptı, 'Biz 'Rus uçağı vurduk dedik ama henüz kimliğini tam tespit edemedik'. Olur mu arkadaşlar bu? Devlet ciddiyetiyle bağdaşır mı?" değerlendirmesinde bulundu.

- "Elbette birbirimizi eleştirebiliriz ama sonuçta hepimiz aynı gemideyiz"

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin basın özgürlüğü açısından son derece kötü bir durumda olduğunu ifade ederek, "Dün 2 gazetecimiz serbest bırakıldı, iki gazeteci de yarı açık cezaevine geldikleri için, onlarla beraber olduğumuz için son derece mutluyum. İnşallah, hiçbir gazeteci içeride kalmaz. Bakın, değerli arkadaşlar, en sert eleştirilen genel başkanlardan birisiyim, hakaret olmadığı sürece hiç ama hiçbir gazeteciye bir şey söylemedim çünkü onun kamu adına bizleri eleştirme hakkı vardır. Medya 4'üncü güçtür çünkü" diye konuştu.

Türkiye'nin cinsiyet eşitliği, küresel kölelik endeksi, demokrasi endeksi gibi verilerde bulunduğu yerlere ilişkin rakamlar veren ve giderek geriye giden bir tablo olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bu manzara içinde biz görevimizi yapmaya çalışıyoruz. Eksiğimiz olabilir, yanlışımız da olabilir ama iyi şeylerin hep yanında olduk. Ne zamanki yanlış oldu, yanlışa karşı durduk" dedi.

Kılıçdaroğlu, terörle mücadelede birlik olunması gerektiğini de belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ülkenin birliği ve dirliği açısından. Bütün siyasi partilerin teröre karşı açık ve net, amasız, fakatsız ve lakinsiz, teröre karşı açık ve net tavır takınmaları lazım. Terör bir insanlık suçudur, Türkiye'nin belasıdır. Bir bela yetmedi ikinci belayı da bunlar getirdiler, IŞİD terörü de geldi. 70 ilden, IŞİD'e eleman devşiriliyor. Hükumetin aklını başına alması lazım. Burası Vahhabi zihniyetinin at koşturacağı bir alan değildir, İhvan anlayışının at koşturacağı bir alan değildir. Anadolu Müslümanlığı bizim neyimize yetmiyor? Kendi ülkemizde huzur içinde yaşamak istiyoruz. Açık ve net tavır koyalım derken hiçbir milletvekilinin bir teröristin taziye evine veya çadırına gitmesini de asla kabul etmiyoruz. Tarihi bir görev olarak ben bunu söylemek zorundayım. Hepimiz ülkemiz için çalışacağız. Elbette birbirimizi eleştirebiliriz ama sonuçta hepimiz aynı gemideyiz ve bu geminin hızlı yürümesi lazım, beraber çalışmamız lazım, bir şeyler yapılması lazım ama bu Hükumet'le mi? Bunlardan umudunuzu kesin."

(Bitti)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.