2016 yılı bütçesi TBMM Genel Kurulunda

2016 yılı bütçesi TBMM Genel Kurulunda
Başbakan Davutoğlu: (5)- "Gelin iki ayrı komisyon kuralım. Anayasa Komisyonu yoluna devam ederken darbe hukukunu da tümüyle temizleyelim"- "29 canımızı alan bir caninin taziye ziyaretine gitmek, bütün insanlığı katleden birisini kutsamaktır"- "Terör örgüt

TBMM (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, partilere, "Gelin iki ayrı komisyon kuralım. Anayasa Komisyonu yoluna devam ederken darbe hukukunu da tümüyle temizleyelim" diye seslendi.

Davutoğlu, 2016 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı üzerinde yaptığı konuşmada, 20 Temmuz'da Suruç'ta DAEŞ saldırısı yapıldığını, aynı gün PKK'nın Adıyaman'da 1 askeri şehit ettiğini, 21 Temmuz'da DHKP-C'nin İstanbul'da silahlarla sokağa çıkmaya cüret ettiğini belirtti.

Davutoğlu, "22 Temmuz, hani şimdi Cizre'de devleti suçlayanlar var ya, onlara dönüp, bir şey söylemeyip bize saldıran anamuhalefet partisi var ya, o günlerde hepsi yeni bir ayaklanma çağrısı yapan PKK'ya karşı suspustular" diye konuştu.

Sözlerini "İşte, şimdi, çok konuşan ve sanki bu olaylarda hiç payı yokmuş gibi olan HDP'lilere sesleniyorum" diye sürdüren Davutoğlu, "15 Temmuz'da 'Bakın, ne yapmak istediğinizi görüyoruz. Ateşle oynamayın. Bu milletin sabrını taşırmayın' diye konuşmuştuk. Ben orada o görüşmeyi yaparken Kandil'den isyan çağrıları, 'silahlanın' çağrıları geldi. 20 Temmuz-23 Temmuz arası Ceylanpınar'da 2 polisimiz haince, kalleşçe, alçakça enselerinden şehit edildiğinde herhalde susmamızı bekliyorlardı. Biz 23 Temmuz günü alınması gereken kararı aldık. Madem ki bu ülkeye meydan okunmuştur, meydan okuyan kim olursa olsun, bulundukları inlerde cezalandırmak bizim boynumuzun borcudur" değerlendirmesinde bulundu.

Demokrasinin esasının meşruiyet, meşruiyetin makamının da yüce Meclis olduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Hem Mecliste olacaksınız hem de Cizre'de, Sur'da, o aldatılmış masum çocukların cesetleri üzerinde bir başka ülkenin piyonları şeklinde rol üstlenen terör baronlarının sözcülüğünü yapacaksınız. Bu olmaz. Herkes yerini, yurdunu, konumunu tespit etmek durumunda. O günden bu güne şöyle dediler, bizi tanımadıkları, kendileri gibi olduğunu zannettikleri için 'Bu, yeni bir seçimi kazanmak için yapılan bir manevradır, bir taktiktir' diye düşündüler ve '1 Kasım'dan sonra bu durur, onun için yapıldı' dediler. İşte gördünüz, 1 Kasım'dan sonra da 2 Kasım günü halkından yüzde 50 destek almış, Kürt vatandaşlarımızın desteğini de almış bir Başbakan olarak aynı talimatı verdim: '23 Temmuz'daki talimatımız geçerlidir bütün güvenlik birimlerimize. Bu ülkenin dağları, ırmakları, vadileri, şehirleri, kasabaları, sokakları temizleninceye kadar bu mücadeleye devam edeceksiniz' dedim.

Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir demokratik ülke, kendi sınırları içinde bırakın bir ilçeyi, sokağı, bir evin içinde dahi gayrimeşru bir silaha izin vermez. 2013 yılında Çözüm Süreci ki Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakan olarak onurla başlatmıştı, 'Baldıran zehiri içmeye hazırım' demişti. 'Bütün asimilasyon ve eski retçi politikaları reddederek yola çıktık' demişti, biz de aynı şeyleri söylüyoruz. Kim bu ülkenin tek bir insanına yan gözle bakarsa 'Sen Türksün, Kürtsün, Alevisin, Sünnisin' derse o yan gözü oyarız. Hiç kimseyi birbirinden ayırt etmeyiz."

- "Kıyamete kadar emanet aldık"

2013 nevruzunda "Biz silahları bırakacağız, bütün ülkeden silahlı unsurlar çekilecek" dedikten sonra 2015'te silahlanma çağrısı yapılmasının gerekçesini soran Davutoğlu, "Kim size talimat verdi? Hangi güçlerin piyonlarının parçası oldunuz? Biz bu coğrafyayı dedelerimizden geçici bir şekilde emanet almadık, kıyamete kadar emanet aldık" diye konuştu.

Eğer demokratik ortamda bir şey söylenecekse, Meclis kürsüsünde her şeyin ifade edildiğini dile getiren Davutoğlu, "15 sene önce bir odada sessizce kendi kendinize söylemeye bile çekindiğiniz şeyleri bu kürsüde açık açık söyleyebiliyorsunuz. Kim getirdi bu ülkeye bu demokrasiyi? Biz getirdik" ifadesini kullandı.

Bu kürsünün dokunulmazlığını sonuna kadar koruyacaklarını, herkesin fikrini söyleyeceğini, hiçbir sınır olmayacağını belirten Başbakan Davutoğlu, "Ama 29 canımızı alan bir haine... Ben gittim, o ailelerin ellerinden tuttum. Türkiye'nin her köşesindendiler, kimi Sünni, kimi Alevi, kimi Kürt, kimi Türk. Bazı ailelerin toplu olarak dahi göremeyecekleri kadar o bedenleri parçalayan bir caninin taziye ziyaretine gitmek, bütün insanlığı katleden birisini kutsamaktır. Biz buna sesiz kalır mıyız? Peki buna anamuhalefet partisi sessiz kalacak mı?" diye sordu. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayın Kılıçdaroğlu bizi eleştiriyor. Patlama olduğu andan itibaren yaptığımız her açıklamayı başta sona okuyun. Parça parça okuyup bağlamından koparmayın, bu yakışmaz. Patlamanın ertesi günü Genelkurmay Başkanlığında verdiğim bütün istihbari bilgiler doğrudur. Türkiye'ye Salih Neccar ismiyle girmiş olan ve parmak izi belli olan şahıs aynı şahıstır daha sonra bu cinayeti işlediğini ailesi üzerinden itiraf edenle.

Şunu soruyorum Sayın Kılıçdaroğlu'na: Bu hikayeyi burada anlatırken niye PKK'yı PYD'den ayırt ettiniz? 'Başka bir terör örgütü' dediniz? Niye dönüp Türkiye'ye bu caniyi sokan ve gidip orada YPG militanlarıyla yetişmiş bu cani karşısında 'YPG de PKK da aynıdır' deme cesaretini göstermiyorsunuz? Terör örgütü dahi sahiplenmedi bu cinayeti, TAK diye bir başka alt örgüte verdi, HDP'nin meşru siyasetçi olması gereken milletvekili gitti sahiplendi. İşte bunlar hepimize ders oldu. Teröre karşı tek vücut olmadıkça bu ülkenin hukukunu koruyamayız. DAEŞ terörünü PKK teröründen, YPG terörünü diğerinden ayırt ederek bu ülkede insanımızın hukukunu koruyamayız."

-"CHP ikinci toplantıda çark etti"

"Demokrasimizi taçlandırmamızın bir diğer yolu da yeni bir anayasayı birlikte yapmamızdır" diyen Davutoğlu, seçimlerden sonra terörle mücadele, ekonomik reformlar, vaatlerin yanında yeni anayasa ile ilgili süreci başlattıklarını anımsattı.

Konuyla ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi ziyaret ettiğini hatırlatan Davutoğlu, "Bu sefer herhalde bu iş olacak" diyerek ümitlendiğini kaydetti. Çünkü her iki genel başkanın da "Evet bu anayasaya biz de karşıyız, gereğini birlikte yapayım" dediğini; Kılıçdaroğlu'nun "Darbe hukukunu da tümden temizleyelim" dediğini aktaran Davutoğlu, "(Buyurun, hazırız) dedim fakat daha CHP komisyonun ikinci toplantısında hemen çark etti. Gerçekten alışkanlıklar değişmiyor. CHP'yi değiştirmek çok zor. Kalıplaşmış. İlla ve mutlaka darbe anayasasına öyle ya da böyle sahip çıkacak dolaylı olarak. Şimdi buradan çağrıda bulunuyorum: Hiç birbirimize sınır koymayalım. Siz istediğinizi söyleyin, bizim arkadaşlarımız istediklerini söylesinler. Özgürlükçü, katılımcı, güçler ayrılığı prensibine dayanan, insan hak ve özgürlüklerine saygılı yepyeni bir anayasayı beraber yazalım" diye konuştu.

CHP'nin ayak oyununa gelmeyip komisyonun devamı için beyanda bulunan diğer partilere teşekkür eden Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Sayın Meclis Başkanımız tekrar çağrıda bulunacağı kanaatini bize söylemişti. Ümit ederim ki bu çağrıya herkes cevap verir, bir araya geliriz. Siz 'Parlamenter sistem' dersiniz biz 'Başkanlık sistemi' deriz. Özgürce tartışırız ama sansürle bu iş olmaz. Burada 'Başkanlığı tartışmayız' demek bir sansürcü zihniyettir. Biz 'Parlamenter sistemi tartışmayız' diyor muyuz? Gelin her şeyi tartışalım. Yeter ki öyle bir anayasa yazalım ki gelecek nesiller 26. dönem milletvekillerini hayırla yad etsinler. Biz, buna hazırız. Darbe hukukunu temizlemek anlamında ise bu çok daha kolay. Biz gereğini yaptık, yapıyoruz. 2007 yılında 1085, 2010 yılında 17 darbe döneminden kalan genelgeyi iptal ettik. Şimdi de gerekli taramaları yaptık. 457 kanun, 405 Kanun Hükmünde Kararnameyi taradık, elimizde envanter hazır. Anayasa gibi değil, 330 gerektirmiyor, çok daha kolay. Gelin iki ayrı komisyon kuralım. Anayasa Komisyonu yoluna devam ederken darbe hukukunu da tümüyle temizleyelim. Öyle temizleyelim ki kimse bir daha darbe kelimesini telaffuz bile etmeye cesaret bulamasın. Bir ümitleniyorum sonra Sayın Kılıçdaroğlu buraya geliyor, Mısır'daki darbeyi neredeyse savunurcasına 'Türkiye-Mısır arasında ne problem var ki ilişkiler bozuluyor?' diyor. Biz Mısır'da demokrasiyi, Mısır halkının iradesini savunduk. Biz Mısır'da aslında 27 Mayıs'ta asılan Adnan Menderes'i savunduk."

(Sürecek)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.