Afrika'daki silahlı gruplar bölgenin geleceğini tehdit ediyor

Afrika'daki silahlı gruplar bölgenin geleceğini tehdit ediyor
Etnik ve dini çatışmaların yaşandığı, çok sayıda silahlı örgütün faaliyet gösterdiği Büyük Göller bölgesi, Afrika'da ayrılıkçı grupların en yoğun olduğu alan konumunda bulunuyor- Grupların çoğu Burundi, Uganda, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Ruanda'dan g

TUNUS (AA) - SAFWENE GRIRA - GÜLBAHAR SAYIM - Yaklaşık 80 silahlı grubun faaliyet gösterdiği Büyük Göller bölgesi, Afrika'da ayrılıkçı grupların en yoğun olduğu bölge konumunda. Uzmanlar, ayrılıkçı grupların yok edilmesinin birtakım engeller yüzünden çıkmaza girdiğini düşünüyor.

Afrika'daki devlet otoritelerinin zayıflığı, serbest dolaşım, yabancı finansörlerin desteği, doğal zenginlikler ve yeni çatışmaların çıkması, söz konusu gruplara karşı verilen mücadeleyi de etkisizleştiriyor.

Grupların çoğu Burundi, Uganda, Demokratik Kongo Cumhuriyeti (DKC) ve Ruanda'dan geliyor. Şimdilik belirli bir görüşü savunmayan söz konusu grupların bazıları, jeopolitik duruma göre hareket ediyor.

Örneğin, Joseph Kony başkanlığında 1987'de kurulan ve İncil'deki 10 Emir'e göre bir devlet inşa etmeyi hedefleyen "Tanrı'nın Direniş Ordusu" (LRA) adlı Ugandalı ve Hristiyan grup, cinayet, kaçırma, tecavüz ve çocukları zorla silah altına almakla suçlanıyor. LRA, Uganda, Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Demokratik Kongo'nun doğusunda faaliyet gösteriyor.

Yaklaşık 1,5 milyon insanın evini terk etmesine neden olan örgütün, 20 bine yakın çocuğu da kaçırarak asker veya köle olarak yetiştirdiği biliniyor. Örgüt, insan hakları ihlalleriyle kamuoyunun tepkisini çekiyor.

Kısa süre önce ABD Hazine Bakanlığı, LRA ile lideri Kony'nin, ABD’nin yaptırım listesine eklendiğini açıkladı.

Bakanlığın yaptırım kararı çerçevesinde LRA’nın ABD’de bulunan mal varlıkları dondurulurken, Amerikan vatandaşlarının bu kişilerle ticari ilişki kurması yasaklandı.

- Demokratik İttifak Güçleri -

Uganda'da 1986'dan bu yana iktidarda bulunan Yoveri Museveni rejimine karşı kurulan "Demokratik İttifak Güçleri" (ADF-Nalu) adlı diğer bir grup ise son dönemde DKC'nin doğusundaki sivillere saldırılarını yoğunlaştırdı.

Liderliğini, Tanzanya'da yakalanana kadar Cemil Mukulu'nun yaptığı ADF-Nalu, savaşlar nedeniyle Kongo, Demokratik Kongo ve Uganda'nın arasının gergin olduğu dönemde Demokratik Kongo'nun kuzeydoğusundaki Kuzey Kivu bölgesinde 1990'larda faaliyetlerine başladı.

DKC ordusu gruba karşı Kasım 2014'te "Sokola 1" operasyonunu başlattı. Ancak grubun faaliyet gösterdiği bölgenin ormanlık ve dağlık alan olması, operasyonun başarısını etkiledi.

Grup, Uganda'da ve DKC'de bazı çevrelerin desteğini alarak saldırılar düzenledi. DKC ve Uganda arasındaki ilişkilerin düzelmesiyle aralarında Kongoluların da bulunduğu gruba yönelik operasyonların da sayısı arttı.

Yine DKC'nin doğusunda, 90'lı yıllarda Demokratik Kongo ordusunun etkisinin çok hissedilmediği bölgelerde halkı korumak amacıyla ayrılıkçı başka gruplar da oluştu.

Uzmanlar, silahlı grupların DKC'de ortaya çıkmasının ülkedeki doğal zenginliklerden kaynaklandığını belirtiyor. Bilim adamları tarafından hazırlanan rapora göre, cep telefonu ve bilgisayar gibi teknoloji ürünlerinin imalatında kullanılan koltan madeninin dünyadaki rezervlerinin yüzde 80'i DKC'nin doğusundaki Kivu bölgesinde bulunuyor.

- Silahlı gruplar devlet otoritesinin zayıf olduğu ülkelerde etkili

Paris'teki Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü'nden (IRIS) öğretim görevlisi ve Kamerunlu Araştırmacı Samuel Nguembock, AA muhabirine yaptığı açıklamada, silahlı grupların etkisiz hale getirilmesinin yavaşlamasını devletlerin kırılganlığına bağlayarak, "Ayrılıkçı grupların çoğunun oluştuğu Demokratik Kongo, devlet yetkililerin otoritesini sağlamada zorlandığı büyük bir ülke. Yetkililerin ulaşamadığı bölgelerde ayrılıkçıların sözü geçiyor" ifadelerini kullandı.

Nguembock, her şeye rağmen BM İstikrar Misyonu (MONUSCO) sayesinde ülkedeki güvenlik şartlarında gelişme kaydedildiğine ve mevcut durumun 10 yıl öncekinden daha iyi olduğuna işaret etti. Nguembock, sınırların yeterince güvenilir olmamasının silahlı grupların bölgesel düzeyde faaliyet göstermesine yol açtığını vurguladı.

Silahlı örgütlerin yeni milisler kazanmak ve silah elde etmek için doğal kaynakları kullandıklarını dile getiren Nguembock, söz konusu grupların faaliyet durumuna ilişkin iki senaryo üzerinde durulabileceğini söyledi.

Nguembock, "Birinci senaryoda ülkeler, uluslararası ortaklarının desteğiyle yetkililerini ülkenin tüm bölgesinde hissettirecek ve güvenlik güçlerinin kapasitesini güçlendirmek için istihdam konusuna odaklanacak. 'Felaketle' sonuçlanacak ikinci senaryo ise uluslararası güçlerin verdiği desteğin sonu gelecek ve silahlı gruplara ev sahipliği yapan ülkeler yok olacak" değerlendirmesinde bulundu.

- "Son 10 yılda silahlı grupların sayısı arttı"

Demokratik Kongolu araştırmacı Fidele Bafilemba da bölgede 10 yıl önce şimdiki kadar silahlı grubun olmadığını vurgulayarak, "DKC hükümetinin milislerin silahsızlanması için bazı silahlı gruplarla yaptığı anlaşmanın sekteye uğraması da silahlı grupların etkisiz hale getirilmesini yavaşlattı" dedi.

Öte yandan BM'nin 2003'teki bir raporunda, uluslararası güçlerin, silahlı grupların kaçakçılık yapmasına katkı sağladığı da belirtilmişti.

Bölgede ayrılıkçı grupların yayılması ise Nisan 1994'teki Ruanda Soykırımı'ndan itibaren arttı. Bu soykırım kapsamında Büyük Göller bölgesi, Kongo'nun Birinci ve İkinci Savaşı olmak üzere iki önemli savaşa sahne oldu. "Afrika'nın Birinci Dünya Savaşı" adıyla da bilinen Kongo'nun İkinci Savaşı'nda 9 Afrikalı ülke savaştı.

- Sina Vilayeti

Daha önce Ensar Beyt el-Makdis ismiyle tanınan, 2011 yılından itibaren Sina Yarımadası'nın neredeyse tamamında etkin olan ve 2014 yılının sonunda DAEŞ'e biat ettiğini duyuran Mısır'daki "Sina Vilayeti" adlı silahlı örgütün, güvenlik güçlerine, önemli altyapı ve turistik tesislerine yönelik düzenlediği saldırılar bu bölgenin dışına taştı. Mısır ordusu ve polisi, bu örgütü ortadan kaldırmak için Aralık 2013'ten bu yana geniş çaplı bir operasyon yürütüyor.

- Hilafetin Askerleri

Cezayir'deki "Hilafetin Askerleri" ise ülkede aktif olan silahlı bir örgüt. Eylül 2014'te el-Kaide'den ayrılan örgüt "Cezayir Bölgesi'ni" temsil etmek üzere DAEŞ'e biat ettiğini duyurdu. Cezayir ordusu Mayıs ayında liderini ve 30'a yakın teröristini etkisiz hale getirdiği örgütü ortadan kaldırdığını açıklamıştı ancak gözlemcilere göre örgütün Cezayir topraklarında hala "gizli hücreleri" bulunuyor.

- Boko Haram

Birkaç yıldır Nijerya'nın Borno eyaletinde faaliyet gösteren "Boko Haram" , Kamerun'un Uç Kuzey ve Çad Gölü havzasına doğru genişlemiş durumda. Örgüt Çad'da ve Nijer'in güney doğusunda neredeyse her gün saldırılar düzenliyor. Baskın veya intihar eylemi şeklinde yapılan bu saldırılar 2015 yaz döneminde başkent Encemine'ye de ulaştı. Mart 2015'te DAEŞ'e biat eden örgüt, Kamerun, Nijer, Nijerya ve Çad ordularıyla savaşıyor.

- Eş-Şebab-

Eş-Şebab ise Etiyopya'nın Somali'yi işgal etmesinin ardından 2006 yılında kuruldu. Bazı alt gruplarının DAEŞ'e bağlılığını açıkladığı örgüt, geçen yıl nisan ayında düzenlenen ve aralarında liseli öğrencilerin de bulunduğu 148 kişinin ölümüne sebep olan saldırı başta olmak üzere Kenya'daki terör eylemlerinden sorumlu tutuluyor. Örgüt liderlerinden olan Abdulkadir el-Mümin, Ekim 2015'te DAEŞ'e bağlılığını ilan etti.

- El Murabitun

Mali başta olmak üzere Sahel bölgesinde, 2013 yılında Batı Afrika Tevhid ve Cihad Hareketi'yle, İslami Mağrip El Kaidesi'ne (AQMI) baş kaldıran "Kanla İmza Atanlar Tugayı" örgütünün birleşmesiyle ortaya çıkan El Murabitun örgütü, El-Kaide’ye bağlılığını ilan etmişti. Örgütün liderlerinden Muhtar Belmuhtar, Mayıs 2015'te DAEŞ'e biat ettiğini açıklayınca örgüt, DAEŞ ve El Kaide destekçileri olarak bölünmüştü.

Bu grubun üyelerinin bir kısmı kendisini "Mağrib El-Kaidesi" adı altında tanıtıyor ve Cezayirli Muhtar bi'l-Muhtar el-Mekni tarafından yönetiliyor.

- Mağrib El Kaidesi (AQMI)

Mali'nin kuzeybatısındaki Timbuktu kentinde çok sayıda kaçırma ve cinayetten sorumlu tutulan grup, Cezayir, Moritanya ve Batı Sahra'da da etkili.

- Ensaruddin

Mali'deki radikal gruplardan Ensaruddin Ocak 2012'de kuruldu. Grup, Fransız ve BM güçlerini hedef alıyor. Kuzeyde pusu kurmak ve yollara mayın döşemekten sorumlu tutuluyor.

Mağrib El Kaidesi'nin en önemli yandaşı olarak bilinen ve Ocak 2012'de ortaya çıkan grup, çoğunlukla Tuareg kabilesi mensuplarından oluşuyor.

- Azavad Hareketleri Koordinasyonu (CMA)

Mali'de hükümet karşıtı gruplar arasında bulunan ayrılıkçı CMA grubu, ülkenin kuzeyindeki Azavad, Timbuktu, Gao ve Kidal bölgelerinin özerkliğini talep ediyor.

Grubun lideri, İyad el-Gali, bir ses kaydında Haziran 2015'te imzalanan barış anlaşmasını reddederek, Fransa'ya karşı mücadeleye devam edilmesi çağrısında bulundu. İyad el-Gali, Mağrib El Kaidesi'nin en önemli yandaşı olarak biliniyor.

- Batı Afrika Birlik ve Cihat Hareketi (MUJAO)

MUJAO 2012'de kuruldu. Mali ve Nijer sınırı ile Gao ve Kidal kentleri arasındaki Tilemsi bölgesinde etkili olan grup, uyuşturucu kaçakçılığı yapmakla suçlanıyor.

- Tuareg ve Müttefikleri Öz Savunma Grubu (GATIA)

Mali'de hükümet yanlısı gruplar arasındaki GATIA, Mayıs 2014'teki savaş sırasında kuruldu. Grup, muhalif bazı Tuareg liderleri tarafından "etnik milis" olarak adlandırılıyor.

- Ruanda'nın Kurtuluşu Demokratik Güçleri (FDLR)

FDLR, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doğusunda faaliyet gösteriyor. Gruba yönelik Sokola 2 operasyonu düzenleniyor.

Kivu bölgesinde 20 yılı aşkın süredir etkili olan grubun, Tutsilere yapılan soykırımdan sonra Demokratik Kongo'ya göç eden Ruandalı Hutu ayrılıkçılarının haklarını savunduğu belirtiliyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Sylvestre Mudacumura başta olmak üzere FDLR'nin katliamlar nedeniyle sorumlu tutulan bazı liderleri hakkında tutuklama emri bulunuyor.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.