KAMU ALACAKLARI DAHİL EDİLMEDİ

KAMU ALACAKLARI DAHİL EDİLMEDİ
Covid-19 salgını sebebiyle, Cumhurbaşkanlığı kararı ile Türkiye genelinde icra ve iflas takipleri 30 Nisan'a kadar durduruldu. Açıklama yapan Avukat Özkan Öztürk, bu durumun kötü niyetli borçlular tarafından suistimal edilebileceğini söyledi.

Covid-19 salgınına karşı alınan önlemler kapsamında Cumhurbaşkanlığı kararı ile Türkiye genelinde icra ve iflas takiplerinin 30 Nisan'a kadar durdurulması kararı Resmi Gazetede yayımlandı. Kararı değerlendiren Avukat Özkan Öztürk, bu durumun kötü niyetli borçlular tarafından suistimal edilebileceğini ifade etti.

Öztürk yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanının kararıyla icra işlemlerini, icraya dayalı taraf işlemlerini erteleme tatili noktasında kanun maddemiz 330. maddemiz Cumhurbaşkanına açıkça bir yetki vermiştir. İflas kanunun vermiş olduğu bu yetkiye dayalı olarak, tüm icra işlemleri, haciz işlemleri ve aynı zamanda iflas işlemleri de bu süre zarfında tedbiren durduruldu. İcra dairesinde dosyalar noktasında da bir durdurma kararı verildi. Örneğin, bugün itibariyle alacağı olan bir alacaklı artık Nisan 30’a kadar ya kendisi ya da bir vekili vasıtasıyla adliyede bir ihtiyati haciz işlemi yaptıramayacak. Yine söz konusu dosyasını icra dosyasına götürüp borçlunun mallarını haccettirme noktasındaki talepleri kabul görmeyecek. Daha evvelinden icraya girmiş bir şekilde haciz aşamasına geçilmiş dosyalar da icra işlemleri yapılamayacak. Yani hem taraf işlemleri açısından bir sınırlama getirilmiş hem de icra işlemleri açısından bir sınırlama getirilmiştir” dedi.

“TEK TARAFLI KISITLAMA”

Alınan bu kararın tek taraflı bir kısıtlama olduğunu dile getiren Öztürk, “Burada bir eleştirel yaklaşımda sunmak istiyoruz. 6183 sayılı kamu alacaklılarının tahsili hakkındaki, tahsilat sürecini belirleyen ve tahsilata dair usul işlemlerini belirleyen bir kanun maddesi var. Cumhurbaşkanlığı kararnamesindeki 330. maddesi sadece icra iflas kanununu yani özel şahısların, hükmü şahısların kendi aralarındaki iflas işlemleri noktasında ki iş ve işlemlere, kısıtlama, bir sınırlama, bir yasaklılık hali getirildi. Ama bu kararnamede kamu alacaklıları noktasında bir kısıtlama ve bir sınırlama halini göremiyoruz. İnsan hakları açısından ve eşitlik ilkesi açısından bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. En yakın zamanda bu eksikliğin de giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.

“KÖTÜ NİYETLİLER İÇİN NİMET”

Durdurulan icra ve iflasların kötü niyetli borçlular tarafından bir nimet olduğunu kaydeden Öztürk, “Trafikte kayıtlı bir aracı olduğunu düşünebiliriz, üzerine kayıtlı bir gayrimenkulünün olduğunu düşünebiliriz. Yine bankalar nezdinde nakdi bir parasının olduğunu düşünebiliriz. Böyle bir durumda kötü niyetli bir takım borçlular, notere gidip üzerindeki araçların devrini yapabiliyorlar. Bunu tabii herkesin yapması mümkün değil. Borcunu ödemek istemeyen kötü niyetli borçlular bu yönde bir kötü niyet sergileyebiliyorlar. Noterler, Tapu daireleri, bankalar açıkken bu yönde bir sınırlama ve kısıtlama getirilmesi adete kötü niyetli borçluların, kötü niyetlerini gerçekleştirmesine vesile olabilir. Yapılması gerekli olan husus, bu anlamda noterdeki işlemlerin de Nisan’ın 30’una kadar kısıtlama altına  alınması, tapu işlemlerinin kısıtlama altına alınması ve aynı zamanda banka işlemlerinin de kısıtlama altına alınması gerekirdi. Kime devrederlerse devretsinler, bu tasarrufların da iptale konu olacağını, yani alacaklının alacağını almasını engellemeye yönelik bu tarz tasarrufi işlemlerin de icra iflas kanununda iptale tabii olduğunu beyan etmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

“VADE FARKI TALEP EDİLEMEZ”

İcra ve iflasta yapılan düzenleme içerisinde 1 aylık bekleme süresi içerisindeki, vade farkı ve gecikme zammının alınıp alınamayacağı ile ilgili konuşan Öztürk, “Bunlar hukukçular tarafından tartışılmaya başladı. Benim şahsi yorumum, icra iflas kanunun 300. maddesindeki bu düzenleme kamu güvenliği gerekçesiyle, kamudaki ekonomik istikrarı yada ülkedeki genel ekonomik istikrarı sağlamak amacıyla bu yönde bir yasal düzenleme ile süreler de durduruldu şeklinde bir kararnamede açık bir hüküm olduğundan dolayı bu dönem içerisinde işleyecek vade farkları talep edilemez. Talep edilse bile borçlu tarafından yapılacak itiraz ile bu talebi hukuki manada engellenecek” ifadelerini kullandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.