Antikorla koronavirüs tedavisi

Antikorla koronavirüs tedavisi
Sağlık Bakanlığı ve Kızılay harekete geçti, üniversiteler destek verdi; Corona Virüs salgınıyla mücadelede iyileşmiş hastalardan alınacak plazma kan ürünü ile kritik durumda olan hastaların tedavisine başlanacak.

Korona Virüs salgınında ağır durumdaki hastalar için çare olabileceği düşünülen pasif antikor tedavisine Türkiye’de de start veriliyor. Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda Kızılay ve Hacettepe Tıp Fakültesi başta olmak üzere çeşitli üniversitelerin desteği ile çok yakın bir tarihte Covid-19 geçirip sağlığına kavuşmuş ve testleri negatif sonuç vermiş gönüllü donörlerden alınacak kandan, hastalığa karşı gelişen antikorların bolca bulunduğu plazma ayrılarak ağır durumdaki hastalara nakledilecek.

Covid-19 salgınında dünyanın gündeminde olan plazma naklinin ülkemizde de başlatılacağının işaretini ilk olarak, Türk Kızılayı Başkanı Dr. Kerem Kınık, sosyal medya hesabından verdi ve “Bugün önemli bir proje üzerinde çalıştık ve hastalarımız için ümit veren bir noktaya geldik Hacettepe, Kızılay Kan/BioBanka ve Sağlık Bakanlığı Korona Bilim Kurulundan Hocalarımız, Plazma Transfüzyon Tedavisinin etkinliği konusunda görüş birliğindeler” dedi.



Koronavirüs Nedir?

İlk olarak Çin’in Wuhan bölgesinde, 2019 yılı Aralık ayının başında görülüp, bu bölgedeki yetkililer tarafından tanımlandığı için gayri resmi Wuhan koronavirüsü adıyla da bilinen yeni koronavirüs solunum yolu enfeksiyonuna neden olan ve insandan insana geçebilen bulaşıcı bir virüstür.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından virüsün resmi adı SARS-CoV-2 (Şiddetli Akut Solunum Sendromu-Koronavirus-2) olarak belirlenmiştir. Dünya Sağlık Örgütü virüsün neden olduğu hastalığı tanımlamak için COVID-19 terimini kullanmaktadır. 30 Ocak 2020'de Covid-19, Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir sağlık acil durumu ilan edilmiştir. 11 Mart 2020 tarihinde ise virüs pandemi, yani küresel salgın hastalık olarak ilan edilmiştir.

 

Yeni Coronavirus Hastalığı (CoViD-19) Nedir?

Yeni koronavirüs hastalığı (Covid-19), ilk olarak 13 Ocak 2020 tarihinde Çin’in Vuhan eyaletinde yüksek ateş ve nefes darlığı ile tanımlanan yeni viral solunum yolu hastalığıdır. Hastalığın damlacık ve temas yoluyla bulaştığı bilinmektedir. Oluşturduğu küresel salgın durumundan ötürü pandemi olarak tanımlanmaktadır.
 

Yeni koronavirüs hem hayvanları, hem de insanları etkileyebilen koronavirüs ailesinin bir türüdür. Geçmişe bakıldığında koronavirüs ailesinden bazı farklı virüslerin, MERS (Orta Doğu Solunum Sendromu) ve SARS (Şiddetli Akut Solunum Sendromu) gibi şiddetli görülen solunum hastalıklarına sebep olduğu görülmektedir.Koronavirüsler, elektron mikroskobuyla bakıldığından yuvarlak ve üzerinde çıkıntıları olan bir taça benzetildiği için, Latince’de taç anlamına gelen koronadan kelimesiyle adlandırılmışlardır 

Toplumumuzda yıllardır koronavirüsler görülmektedir. Bunların en basitleri ve en sık görüleni nezledir. Burun akıntısıyla birlikte üst solunum yolu enfeksiyonuna neden olan, 20 farklı virüs türünün bir grubu da koronavirüstür. 

Koronavirüs ailesinden pek çok diğer koronavirüs, yeni koronavirüse göre daha hafif semptomların görüldüğü, daha hafif seyirli hastalıklara neden olmaktadır. Bu nedenle koronavirüsler, konu soğuk algınlığı gibi hastalıklar olduğunda herhangi bir paniğe yol açmamıştır. 

Zaman zaman koronavirüsler insanlar ve hayvanlar arasında geçiş gösterebilmektedir. Virüslerin genetik bilgisi, RNA’sının mutasyona uğraması sebebiyle değişiklik göstermektedir. Özellikle yüzey proteinlerinde hücreye tutunup, içeriye girmekte kullandığı proteinlerde değişiklik yaratarak, daha önce oluşmuş bağışıklık sisteminden kaçmakta, hem de daha hızlı çoğalıp hücrelere çok daha fazla zarar verebilmektedir.

Daha önce SARS adı verilen virüs, bugünkü yeni koronavirüse çok benzer bir hastalık oluşturdu. SARS ismi, şiddetli akut solunum sendromunun İngilizce karşılığının baş harfleri kullanılarak oluşturulmuş isimdir. Günümüzde gündemde olan koronavirüs için de, ikinci SARS virüsü benzetmesi kullanılmaktadır. 

Bunun dışında koronavirüs ailesinden bir başka virüs de ciddi hastalık oluşturabilme potansiyeli ve neden olduğu salgınlarla dünya gündemine gelmişti. MERS ismi verilen, Orta Doğu Solunum Sendromu, develerden insanlara geçiş gösteren bir koronavirüs türünün neden olduğu hastalık, bir süre Orta Doğu bölgesinde bir epidemi oluşturmuştur.

Ancak MERS’in hastalık bakımından etkileri bütün dünyada görülmediği için pandemi olarak adlandırılmamıştır. MERS hala daha Orta doğu bölgesinde belirli aralıklarla zaman zaman olgular şeklinde görülmektedir.

Şu anda etkilerini gördüğümüz koronavirüs hastalığının, ilk olarak 2019 yılında tanımlanması nedeniyle, küresel olarak kabul gören adı CoViD-19’dur.

 

Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın (COVID-19) Klinik Tablosu 

Yeni Koronavirüs Hastalığı genel olarak yüksek ateş ve öksürük, ilerleyen durumlarda ise solunum güçlüğü ile seyreden bir hastalıktır. Bunlara ilave olarak bulantı-kusma, diyare, kas-eklem ağrısı, iştahsızlık gibi farklı semptomların da ortaya çıkabildiği gösterilmektedir.

Hastalık genç ve sağlıklı kişilerde daha hafif bir klinik tablo ortaya çıkarırken, özellikle akciğer hastalığı bulunan, ileri yaşta, diyabet ve/veya tansiyon hastası, bağışıklık sistemi hastalığı bulunan hastalar gibi kişilerde daha ağır ve hastane koşullarında yönetilmesi gerekebilecek klinik tablolarla ortaya çıkmaktadır.

 

Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) Ölümcül Müdür?

Hastalığa yakalanan kişiler üzerinden elde edilen verilere göre, hastalık yavaş bir seyir izlemekle birlikte 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı kişilerde genç ve sağlıklı kişilere göre daha ağır seyretmekte, neden olduğu solunum yetmezliği sendromuyla özellikle bu grupta ölümlere neden olabilmektedir. 

 

Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın (COVID-19) Ölüm Oranları Nelerdir?

Koronavirüs genç hastalar ve çocuklar üzerinde hafif semptomlarla atlatılırken, 65 yaş üstü kişiler, akciğer, şeker, tansiyon gibi kronik hastalıkları olan kişileri daha fazla etkilemektedir. Çeşitli bilimsel kaynaklarda farklı veriler bulunabilmekle beraber, yaş gruplarına göre ölüm oranları genel olarak;

  • 60 - 69 yaş grubu için yüzde 3.6,  
  • 50 - 59 yaş grubu için yüzde 1.3,  
  • 40-49 yaş grubu için yüzde 0, 4
  • 39 yaş ve altı için ise yüzde 0, 2 olarak belirtilmektedir.

Verilen istatikler doğrultusunda çocuklarda ve gençlerde (10 ila 39 yaş grubunun) koronavirüs nedeniyle ölüm oranlarının en az grup olduğu gözlemlenmektedir. 

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.