Arıcılar Virüse Yakalanmadı!

Konya Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Veyis Önder, arı üreticilerinin pandemi sürecinde yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yakalanmadığını söyledi. Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin (TAB) yaptığı araştırmada pandemi döneminde 120 bin kayıtlı arıcıdan korona virüse yakalanan kimsenin olmadığının açıklandığını ifade eden Veyis Önder, aile içerisinde görülen karantina süreçlerinde de hiçbir arıcının Kovid-19 semptomlarını yaşamadığını bunun en önemli sebebinin bolca bal ve arı ürünlerinin tüketilmesi olduğunu söyledi.

‘POLEN VE PROPOLİSE YÖNELİM ARTTI’

Pandemi sürecinde insanların vücut dirençlerini korumak için bilinenin aksine baldan daha çok polen ve propolise yöneldiklerini vurgulayan Konya Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı  Veyis Önder, “Yapılan araştırma gösterdi ki arı ürünleri tüketenler Kovid-19’a yakalansa da fark etmiyorlar. İnsanlarda bunun farkında ama bunu sadece bal sağladı diyemeyiz.  Türkiye genelinde ortalama yüzde 30 civarlarında bir bal artışı olsa da polen ve propolis tüketiminde 100’de yüz artış oldu. Arı sütünün bulunması oldukça zordur. Bilinenin aksine bal, arının en önemli ürünü değildir. Hatta değer açısından en düşük olanıdır. Değer olarak düşünürsek; 1 kilo bal 50 TL ise bir kilo polen 150 liradır. 1 kilo propolis 500 liradır. 1 kilo arı sütü 15-20 bin liradır. Bir malzemenin üretilen malın fiyatı ne kadar yüksekse aynı oranda az üretildiği anlamına da gelir ve bilinir ki az olan değerlidir” dedi. 

‘BAL DA ÇOK FAYDALI’

Balın da çok faydalı bir besin olduğunu ve içerisinde bulunan aminoasitler sayesinde vücuttaki hücrelerin yenilendiği ve faydasının herkes tarafından bilindiğini vurgulayan Önder,  “İnsanlar pandeminin başlamasıyla neler yemeliyiz düşüncesine girdiler arı ürünlerine dolayısıyla.  Bala talep gösterdiler. Gerek basında gerek de gerekte vatandaşlar arasında konuşulduğu üzere doktorlar tarafından önemli olduğunu söylendiği için de müthiş bir rağbet gösterildi” şeklinde konuştu.

‘BALDA KALİTEYİ BELGE BELİRLER’

Her ne ürün olursa olsun elinden geldiğince üreticiden almaya çalıştığını söyleyen Önder şöyle devam etti: “Nohudu bile üreticisinden alırım mümkünse. Ama büyük şehirlerde yaşayan insanlar arıcı bulamayabilir Bunun içinse güvenilir ve tahlilleri olmuş bakanlık kodeksi belgesi olan firmalardan almak lazım.  Bakanlık kodeksinde belli şartlar vardır bal için. Örneğin Sükroz oranı yüzde 30’u geçemez. Glikoz yüzde 20’yi geçemez diyor. Zaten iyi balların üzerinde şeker oranları yazar. Bal kodeksine uyan firmalara güvenip alabiliriz ama ben markasız ve belgesiz olanlara garanti veremiyorum.  Bala bakılarak kalitesi anlanmaz! Vatandaş bunu nasıl anlayacak? Ben arılar birliği başkanıyım ben bala bakarak kalitesini anlayamam. Bunun için laboratuvar ortamında bazı testlere tabii tutulması gereklidir.”

‘DÜNYADA ARICILIKTA 2’İNCİYİZ’

Türkiye’de resmi verilere göre 120 bin civarında arıcı olduğunu Toplam 8 milyon adet civarında kovanın olduğunu açıklayan Toprak  “Dünyada Çin’den sonra en fazla kovanı olan ikinci ülkeyiz. Bal üretimi bakımından dünyada 3’ncüyüz. ABD’nin kovan sayısı bizim kovan sayımıza çok yakın ama üretimi fazla.  Dünyada üretilen çam balının yüzde 94’ü Türkiye’de üretiliyor. Çam balı tamamına yakın yurt dışına satılıyor. Fazla ihracat yapılmasının nedeni de bütün besinleri içerdiği halde kalorisinin çok düşük olması. Bu bizim için onur verici bir şey fakat ülkenin arıcığa bu kadar elverişli olması halde üretimin diğer ülkelere oranla inişli çıkışlı olmasının nedeni arıcıların kendi yağında kavrulmalarıdır. Arıcılara destek yönünde yardım ekipleri kurulmalı ve her türlü maddi manevi yardım yapılmalıdır diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.