Avrupa’nın en güzel şehirlerinden: Berlin

Avrupa’nın en güzel şehirlerinden: Berlin
Berlin görmek istediğim ilk şehirlerden biri idi. Zira buranın tarihini ve 2. Dünya Savaşı ile yerle bir olan Berlin’di ve kent bir duvarla ikiye bölünmüş, bu haliyle de Doğudan-Batıya kaçış hikâyeleri ile alakalı çok film görmüştük.

Almanya ve Rusya’nın anlaşması üzerine Berlin’i bölen duvarın 9 Kasım 1989 da yıkılmıştı. Bu muhteşem şehri birkaç yazımda ancak anlatırım.

Berlin’e 1990 da ilk seyahatim Berlin Duvarının yıkılmasından hemen 7 ay sonra oldu ve bu ilk gidişim beni çok heyecanlandırdı. Danimarka üzerinden Feribotla Roştok (Rostock)’a üzerinden yapmıştım.

Roştok’ tan itibaren 2 saat kadar yol aldıktan sonra kaliteli yollardan birdenbire kötü yollara düştük. Şaşırmıştım. Beni alanların ifadesi ile Batıdan Doğu Almanya toprağına yani Rusya İşgali altındaki Doğu Berlin bölümüne geçtik. Bir süre sonra bir alt geçitten geçerek tekrar o bakımlı bölgeye yani Batı Almanya-Berlin’e ulaştık. Tüm bunlar kafa karıştırıcı idi. Şoku birkaç gün sonra atlattım.

whatsapp-image-2024-03-15-at-14-55-45.jpeg

whatsapp-image-2024-03-15-at-14-55-51.jpeg

pusula-manset-recovered.jpg

Bu seyahat benim Danimarka’dan sonra ikinci yurtdışı seyahatimdi. O zaman ki Türkiye’m ile bu Avrupa ülkelerini karşılaştırmak mümkün değildi. Bırakın Konya’yı, Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirler bile hava kirliliği bol, doğru dürüst yolu olmayan, seller ve yoğun olmamasına rağmen trafik meseleleri ile uğraşıyorduk. Bu kadar düzenli ve güzel yerleri görmek beni hayli hayıflandırmıştı.

Berlin de kaldığım yer şehrin merkezine yakın Şarlatanburg (Charlottenburg) semtinde idi. İsmini tarihi bu saraydan alan bu yerden şehrin merkezine yürüyerek gitmek de mümkündü. Almanlar İngilizce konuşmayı sevmediği için bazı adresleri bulmada zorlandığım da oluyordu. Bundan önce Danimarka’da da saraylar gördüm. Şarlatanburg çok farklı, oldukça büyük, mükemmel ve bakımlı bahçede yer alıyor. Saray 17. yüzyıllın sonlarına doğru inşa edilmiş ve 18. Yüzyıl da genişletilmiş, barok tarzında ve rokoko tarzında elementler kullanılmış. 2. Dünya Savaşı sırasında ağır darbelerle harap olan saray restore edilerek o zamandan beri Berlin'in en çok turist çeken yerlerinden biri.

Berlin’e bu ilk girişimde şehrin neredeyse tüm tarihi, ticari ve turistik yerlerini görme şansım oldu. Oradaki yakınım (yeğenim) uzun süre Berlin de yaşıyor, bu nedenle de tüm önemli yerlerini biliyordu. Bu durum bana büyük bir verse de, Berlin’e her gidişimde heyecanlandığımı söyleyebilirim. Başlıkta da olduğu gibi Berlin gerçekten de Avrupa, hatta dünyanın en güzel şehirlerinden biri. Bu İlk gidişimde şehrin Doğu tarafına geçememiştim, zira duvar yıkılalı 1 sene dahi olmamış, güvenlik adına buraya geçiş yasaktı. Birkaç sene sonra Doğu restore edilerek Doğu-Batı Belin, sadece Berlin ismini aldı.

whatsapp-image-2024-03-15-at-14-55-53-1.jpeg

whatsapp-image-2024-03-15-at-14-55-53.jpeg

Bu arada bu seyahatimde henüz tam yıkılmamış Berlin Duvarından ellerimle kırdığım beton parçaları Danimarka’da ki iş arkadaşlarıma verdim. Duvarı kırarken ki resmimi de ekleyince onlar için de parçaların orijinal olduğu hususu ile bir belge oldu. Bizim için bu tür orijinal parçalar çok önemli olmasa da Danimarkalılar için kendi ifadeleri ile “tarihi bir belge” olacağını ifade etmişlerdi.

Berlin resimleri tamamen kendi tarafımdan çekilmiş ve orijinal fotoğraflar olup benim için de önemli. 1990 öncesi tarihi Brandenburg Kapısından öte (Doğu kısmına) geçilemezdi. Buradan geçiyor ilk AlexanderPlatz dan ve resimlerde de görülen Televizyon Kulesine ulaşıyoruz. 368 metrelik Berlin TV Kulesi Berlin’in 1. Avrupa’nın 4. En uzun kulesi olup oldukça zarif bir mimariye sahiptir. Çevrede halen yıkılmayı beklenen Berlin Duvarı kalıntılarını, duvardan taş alan ve boyayan insanlar dikkat çekiyor. Buranın en önemli yerlerinden ve Doğu-Batı geçiş noktası olarak görülen Check Point e ulaşıyoruz.

Berlin Türklerin en çok yaşadığı şehirlerden biridir. Öyle ki bir zamanlar Berlin Duvarı yanında olan yerlerden ve Almanlar kendileri için emniyetli olmadığı düşüncesiyle Türklere tahsis etiği yerlerden biri de Kreuzberg semtidir. Tamamen Türklerle anılan Kreuzberg gibi sanki Türkiye’den bir bölge.

Kreuzberg; öğrencilere, sanatçılara ve büyük bir Türk nüfusuna ev sahipliği yapan geniş bir semttir. Sıra dışı; ikinci el mağazalar, keyifli kafeler ve oldukça bakımlı Viktoriapark ile bilinir. Görlitzer Park civarındaki bölge; sokak sanatı, mütevazı barları ve yiyecek tezgâhlarıyla öne çıkar.

whatsapp-image-2024-03-15-at-14-55-54-2.jpeg

whatsapp-image-2024-03-15-at-14-55-54-3.jpeg

pusula-manset-recovered-001.jpg

Landwehr Kanalı kıyısındaki gölgelikli patikalar yürüyüşçüler, bisikletliler ve huzurlu vakit geçirmek isteyenler içindir. Bunun yanında her sokakta, ana yollarda bir Türk ve onlara ait işyeri görebilirsiniz. Hafta sonu bir yerden davul sesi duyarsanız, bilin ki orada bir Türk düğünü vardır. Yine Türklere ait dükkân-manav, lokanta, kafe gibi işyerlerine rastlar, tüm Avrupa ve Almanya’ya öğrettiği gibi bir bize ait bir marka olan dönerci işyeri ile karşılaşabilirsiniz.

Berlin’in Almanya’nın başkenti olmasına rağmen merkezde veya çevresine nereye giderseniz gidin, bir Türk’e rastlarsınız. Berlin Türkleri çalışkanlığı ve becerisi ile aynı zamanda Alman devleti ve yerlilerin bir nevi emniyet supabı ve de en çok güvendiği yabancılar arasındadır, denebilir.

whatsapp-image-2024-03-15-at-14-55-54.jpeg

whatsapp-image-2024-03-15-at-14-55-55-1.jpeg

whatsapp-image-2024-03-15-at-14-55-55.jpeg

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.