Bakanlar Kurulu Toplantısı

Bakanlar Kurulu Toplantısı
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç soruları yanıtladı.

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, MİT tırlarının terör örgütlerine silah ve mühimmat taşıdığı iddialarına ilişkin, "Bu konuda hiçbir askeri rapor yok.  Askeri rapor olarak ifade edilen şey, hiçbir geçerliliği olmayan bir tutanaktır. O tutanağın nasıl ve hangi şartta hazırlandığını hep beraber biliyoruz. Bu tutanağı hazırlayanlar, ciddi olduğunu söyleyen şu anda bir adli yargı süreciyle karşı karşıyadırlar. Bunların bir resmi ve gayriresmi niteliği yoktur. Bunların ciddiye alınması doğru değildir" dedi.

Arınç, Bakanlar Kurulunun ardından açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. Toplantıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın faiz indirimi konusunda bir değerlendirme yapıp yapmadığının sorulması üzerine Arınç, bu konuda bir değerlendirmede bulunduklarını söyledi.

Ekonomi Bakanı Ali Babacan'ın sunumunda çok müspet bir tablonun ortaya çıktığını belirten Arınç, "Yani faizler düşme istidadı gösteriyor. Bildiğiniz gibi bizim cari açığımızda en önemli rolü oynayan akaryakıt fiyatları 106 dolarlardan neredeyse 45-50 dolarlara düşme gösteriyor. Dünyadaki gidişat içinde bizim üretimimizi arttırmamız, sanayiye can suyu vermemiz, yeniden istihdamın artması noktasında, enflasyonun düşmesi noktasında, faizlerin indirilmesinin beklendiği ifade edildi" diye konuştu.

Arınç, toplantıya katılan bakanların, Para Piyasası Kurulunda muhtemelen faiz indirimine gidileceğini temenni olarak ifade ettiklerini de bildirdi.

Merkez Bankasının bağımsız bir kurum olduğunu, yılda iki defa Bakanlar Kuruluna sunum yaptıklarını ve enflasyon hedefini tutturamazsa da bir mektupla hatayı kabul ettiklerini dile getiren Arınç, şunları söyledi:

"Bunlar basit işlemlerdir. Ama doğru olanı faiz politikalarında da elbette zamanı iyi takip etmek ve Türkiye'de iş adamlarına, yatırımcılara ve piyasaya rahatlık sağlayacak tedbirleri de alabilmektir. Türkiye'de talep enflasyonu değil, maliyet enflasyonu olduğuna göre, maliyet enflasyonunun da en önemli girdisi faizler olduğuna göre, faizlerde bugünlerde mutlaka bir düşüşün olması gerektiğini bakan arkadaşlarımız ifade ettiler."

-Cizre'deki olaylar-

Cizre'de 3 emniyet görevlisinin olayları kışkırttığına dair iddialar hatırlatılarak, "Hakkari ve Cizre'de yaşananlarda paralel yapı olarak ifade ettiğiniz oluşumun etkili olduğuna dair size gelen bilgiler var mı" sorusu yöneltilen Arınç, sadece Hakkari ve Cizre değil, daha önce de Şırnak ve Yüksekova'da meydana gelen bazı olaylarda paralel yapının da işbirliği içinde olabileceğinin, istihbaratı saklama veya operasyon yapmama konusunda bazı eylemlerinin tespit edildiğinin konuşulduğu bildirdi.

Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kümülatif bir rakam vermek istemiyorum ama farklı sebeplerle kolluk güçleri hakkında açılan idari soruşturmalar var. Meslekten ihraç edilenler var. Yargıda hakkında iddianame tanzim edilenler var. Tutuklananlar var. Şüphesiz bunların hangi suçları işlediği, bu suçlara ait delillerin neler olduğu dosyalarında açıkça yazılıdır.

Hakkari ile ilgili olarak spesifik bir şey söylemeyeyim ama bize verilen tablo içinde maalesef bazı iş birliklerinin olabileceği, bu işbirliği neticesinde de olaylara müdahale etmekte veya büyümesini önlemekte gecikmiş olabileceğimiz veya bu konuda bir tereddüt, bir zafiyet oluştuğu, buna yönelik de mülkiye müfettişlerinin, polis başmüfettişlerinin inceleme yaptığını, bazı çok açık hareketleri tespit edilenlerin de hatırlayabildiğim kadarıyla 200 civarında meslekten ihraç, 700 civarında da memuriyetten çıkarılmayla ilgili soruşturmanın devam ettiğini ifade ettiler.

Biz bir hukuk devletiyiz. Hukuk içinde herkes yaptığının karşılığını mutlaka görecektir. Ama o bölgede yaşanan olaylarda eğer paralel devlet yapılanmasıyla ilgili bir irtibat söz konusuysa bu gerçekten yaşadığımız olayların vahametini göstermesi bakımından da ilginçtir. Paralel devlet yapılanması adı ne olursa olsun mücadele etmemiz gereken ve kesinlikle müsamaha etmeyeceğiz bir yapıdır. Esasen bu ayrıntılı olarak görüşülmüş, daha öncesinde de Milli Güvenlik Kurulunda da tartışması yapılmış, karara bağlanmış bir konudur. Bu konuda MİT Müsteşarı da bakanlarımız da neler yapıldığı ve neler yapılacağı konusunda ayrıntılı bilgi vermişlerdir."

-Gülen'in iadesi-

Bülent Arınç, Fethullah Gülen'in iadesine ilişkin soru üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bakanlar Kurulundaki konuşma ve değerlendirmelerinde Fethullah Gülen veya kırmızı bültenle ilgili biri cümle bulunmadığını bildirdi.

Arınç, "Sulh Ceza Hakimliği bu konuda bir karar verdi ve kırmızı bültenle takip edilmesi konusunda Adalet Bakanlığımıza bildirimde bulundu. Adalet Bakanlığımızın bu konuyla ilgili yaptığı çalışma henüz sonuçlanmadı. Sonuçlandığında hukuk içinde bunun gereği neyse yapılacaktır. Ama bugünkü gündemimiz içinde böyle özel bir konu olarak bunu görüşmedik" diye konuştu.

Bülent Arınç, Sermaye Piyasası Kanunu'nda bir değişiklik yapılıp yapılmayacağının sorulması üzerine, toplantıda özel olarak Sermaye Piyasası Kanunu'nda bir değişiklik yapılmasına ilişkin herhangi bir konuşma olmadığını, bir tasarı veya teklif hazırlığından bahsedilmediğini belirtti.

-MİT tırları-

"MİT tırlarının Suriye'deki bazı terör örgütlerine silah taşıdığına ilişkin iddialar Batı basınında yeniden gündeme gelmeye başladı. Bu konudaki değerlendirmenizi rica edebilir miyiz? Özellikle Hollanda'daki muhalefet partisinin bu konuda belgeleri olduğu ve hükümete ilettiği yönündeki açıklamaları üzerine" sorusu üzerine Arınç, ilgili bakanlarla bu konunun konuşulduğunu anlattı. 

iddiaların asılsız olduğunu vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:

"Bu fevkalade çirkin, hiçbiri doğru olmayan iddialardır. Maalesef Hollanda'da bir milletvekilinin de bu işe alet edilmesi ve konuyu parlamento gündemine taşıması birilerinin gayretkeşliği sonucunda olmuştur. Bu konuda geçmişte açıklamalar yapıldı. Hatta Cumhurbaşkanımızın seçilmeden önceki günlerde yaptığı bir konuşmayı hepiniz hatırlayacaksınız. Biz Bayırbucak Türkmenlerine, daha sonra da Irak'a insani yardım amacıyla tırlar dolusu malzeme gönderdik. Bunlar içinde silah ve cephane bulunmuyordu ve iddia edildiği gibi El Kaide veya benzerleri gibi bu örgütlerle de hiçbir ilişiğimiz yoktu.

Şimdi bunları tekrar ısıtıp piyasaya sürmenin elbette amaçları olabilir. Ama tekrar ifade ediyorum: Türkiye'nin El Kaide'ye veya Suriye'de veya Batı basının cihatçı diye tarif ettiği radikal terör gruplarına yardım ettiği konusu bugünün yalanı değildir. En az bir seneden beri konuşulmaktadır. Defalarca yalanlanmıştır. Buna ait hiçbir bilgi ve belgede ellerinde bulunmamaktadır."

Savcı, hakim ve bazı güvenlik güçlerinin de içine katıldığı MİT tırlarına yönelik baskını anımsatan Arınç, "MİT mensuplarının enterne edilmesi gibi bir durum yaşandı Adana ve civarında. Bununla ilgili bir dava var. Bu davanın tutukluları var. Hakkında iddianame tanzim edildiği için mahkeme devam ediyor. Orada görev yapan savcılar ve hakimler de biliyorsunuz HSYK'nın son aldığı kararlarla görevlerinde suçlu kabul edildi, görevlerini yapmadıkları düşünüldü ve haklarında inzibati cezalar verildi veya yer değiştirilmesi yapıldı" diye konuştu.

Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"O zaman bu işleri hükümeti suçlamak için malzeme haline getiren paralel devlet yapılanmasıyla ilişkili birtakım görevlilerin herhalde ellerindeki bu yalanları tekrar ısıtarak yurtdışına servis yaptıkların öğreniyoruz. Hiçbir geçerliliği yoktur. Bununla ilgili İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkların birlikte hazırladığı bir bilgi notu var ama çok uzun. Benim söylemek istediğim şey özetini takdim ediyor. Mesela bu konuda hiçbir askeri rapor yok.  Askeri rapor olarak ifade edilen şey, hiçbir geçerliliği olmayan bir tutanaktır. O tutanağın nasıl ve hangi şartta hazırlandığını hep beraber biliyoruz. Bu tutanağı hazırlayanlar, ciddi olduğunu söyleyen şu anda bir adli yargı süreciyle karşı karşıyadırlar. Bunların bir resmi ve gayriresmi niteliği yoktur. Bunların ciddiye alınması doğru değildir.

Birleşmiş Milletlerin konuyla ilgili bir rapor hazırladığı ve o raporda Türkiye'nin suçlandığı iddiaları var ki zaten o süreci yakinen takip eden Dışişleri Bakanlığımız gerekli ve detaylı açıklamaları ilgili kesimlere çoktan iletmiştir. Hiçbir karşılığı bulunmayan ve doğru olmayan iddialar kesin bir biçimde ispatlanmıştır. Suriye krizi konusunda, insani dram karşısında insani yardımları arttırdık.

Yani hiçbir geçerliliği olmayan iddialar, hükümetimizi ve Türkiye'yi bu konuda mahkum etmeye çalışan, belli bir algı yaratmaya gayret etmeye çalışan çevrelerin yeni bir oyunu olarak düşünülebilir. Bu konuda ellerinde hiçbir bilgi ve belge olmadan, birilerinin altına iki tane imza atıp 'tutanaktır' diye servis ettikleri bir kağıt parçasıyla dünya kamuoyunu aldatmaya çalışıyorlar. Kesinlikle doğru değildir."

(Bitti)

 

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.