Cezayirliler Tunus'un Seçim Tecrübesini Tartışıyor

Cezayirliler Tunus'un Seçim Tecrübesini Tartışıyor
Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika'yı istifaya zorlayan Cezayirliler, geleneksel siyasetin dışından iki adayın ikinci tura yükseldiği Tunus'taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini tartışıyor - Ordunun süreci hızlandırmasıyla 12 Aralık'ta Cumhurbaşkanlığı seçimin

CEZAYİR (AA) - HÜSAMEDDİN İSAM - Çalkantılı bir geçiş döneminin ardından 12 Aralık'ta seçimlere gitmeye hazırlanan Cezayir'de, Tunus'taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde geleneksel siyasetin dışından gelen iki adayın ikinci tura kalması tartışılıyor.

"Arap Baharı" adı verilen sürecin doğum yeri olması ve bu süreçte demokrasi alanında elde ettiği ilerlemeyi koruması açısından "Arap Baharı'nın son kalesi" olarak görülen Tunus, 15 Eylül'de cumhurbaşkanını seçmek üzere sandığa gitti. Tunus'ta seçimleri yöneten Yüksek Seçim Komisyonu (YSK), bağımsız aday Anayasa Profesörü Kays Said'in yüzde 18,4 oyla birinci, Nebil el-Karvi'nin ise yüzde 15,6'lik oyla ikinci olduğunu ve bu iki ismin ikinci tura kaldığını açıkladı.

Buna karşın Tunus'un en güçlü parti teşkilatlarından İslami muhafazakar siyaseti savunan Nahda Hareketi'nin adayı ve Meclis Başkan Vekili Abdulfettah Moro oyların yüzde 12,9'unu, Nida Tunus Partisi'nin adayı eski Savunma Bakanı Abdulkerim ez-Zubeydi yüzde 10,7'sini alırken, Başbakan Yusuf Şahid ise oyların yüzde 7,4'ünü elde etti.

Tunus'un önde gelen partilerinin ve devletin üst kademelerinde yer alan adayların seçimde bu kadar geriye düşmesi ülkede "siyasi deprem" olarak tanımlandı.

"Arap Baharı" isimli süreçte devrimlere sahne olan bir çok ülkede karşı devrim, iç savaş, dış müdahale ve askeri darbeler yaşanırken, Tunus'taki Cumhurbaşkanlığı yarışı, adayların televizyon münazarası, akademisyen bir bağımsız adayın sandıktan birinci çıkması, seçmenin sandık üzerinden mesaj vermesi gibi unsurlarıyla Tunus'un demokrasi alanında katettiği ilerlemenin kanıtı olarak gösterildi.

- Cezayir'de değişim rüzgarları

Cezayir, şubat ayında Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika'nın 20 yıl iktidarda kaldıktan sonra kötü giden sağlığına rağmen yeniden aday olması üzerine kitlesel protestolara sahne oldu. Buteflika, sokaktaki protestoların da ivme kazanmasının ardından nisan ayında ordunun " sözlü müdahalesiyle" istifa etmek zorunda kaldı. 1990'lı yıllar boyunca yaşadığı iç savaş nedeniyle "Arap Baharı" isimli süreçteki devrim dalgasına katılmayan Cezayir sokağı, Buteflika'nın kitlesel protestolarla istifa etmeye zorlanmasını "geç gelen Arap Baharı" şeklinde tanımladı.

Buteflika'nın istifası sonrasında da Cezayir sokağı ve muhalefeti, Buteflika çevresinde kümelenmiş siyaset, bürokrasi, ordu ve iş dünyasından yolsuzluğa bulaşanların görevden alınması ve bu kişilerden yargı önünde hesap sorulması talebiyle protestolarını sürdürdü.

Ülkede Buteflika'nın istifasının ardından yönetim tarafından 4 Temmuz seçim tarihi olarak açıklandı. Ancak Cezayir sokağında protestoların sürmesi ve muhaliflerden hiçbir aday çıkmaması üzerine seçimler haziran ayında "ucu açık" bir biçimde ertelendi.

Öte yandan Buteflika'yı sahne dışına iterek daha da güç kazanan Genelkurmay Başkanı Kayid Salih'in yargıya yeşil ışık yakmasıyla birlikte, eski Cumhurbaşkanı'nın kardeşi Said Buteflika, eski istihbarat başkanları, iş adamları, başbakanlar ve üst düzey siyasi isimleri de kapsayan yolsuzluk soruşturmaları açıldı ve üst düzey isimler bu soruşturmalar kapsamında tutuklandı.

Cezayir'de bazı kesimler baş döndürücü hızda seyreden yolsuzluk soruşturmalarını desteklerken, bazıları ise bu soruşturmaların yolsuzlukla mücadeleden ziyade yönetimde tasfiye için kullanıldığı eleştirisinde bulundu.

- Cezayir'de ordu seçim konusunda ısrarcı

Cezayir'de yönetim ve muhalefet, yol haritası belirlemek üzere bir müzakere heyeti oluşturdu. Bu süreçte, hükümet yeni bir seçim yasası ve "Ulusal Bağımsız Seçim İdaresi" isimli bağımsız bir yapı oluşturulması için kolları sıvadı

Cezayir Genelkurmayı, 15 Eylül'de, yeni bir seçim tarihi açıklaması yönünde hükümete baskı yaptı. Bunun üzerine Cezayir Geçici Cumhurbaşkanı Abdulkadir bin Salih, 12 Aralık'ta seçime gidileceğini duyurdu.

Hükümet, 1952'de kazanılan bağımsızlığın ardından ilk kez kurulan "Ulusal Bağımsız Seçim İdaresi" isimli yapıyla, seçimlerin şeffaf ve adil bir biçimde tamamlanacağı vaadinde bulundu.

Seçim tarihinin netleşmesiyle, ülke kamuoyunda doğudaki komşusu Tunus'un geçirdiği seçim sürecinin bir benzerinin Cezayir'de de gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine ilişkin tartışmalar sıkça gündeme gelmeye başladı.

- "Tunus tecrübesi övgüyü hakediyor"

Cezayirli gazeteci Kade bin Ammar, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, Tunus'un elde ettiği başarının sadece Tunuslulara ait olduğu, Cezayir'in ise komşusunun yıllarca gerisinde kaldığı değerlendirmesinde bulundu.

Tunus'ta yaşayan Cezayirli gazeteci Fetiha Zemamuş da sosyal medya paylaşımında, "Tunus tecrübesi, övgüyü ve dersler çıkarılmayı hakediyor." ifadelerini kullandı.

Cezayirli siyasi aktivist Lezhar Mani ise Tunus'ta geleneksel siyasetten gelen başbakan, meclis başkan vekili, eski savunma bakanı gibi adaylar karşısında bir anayasa profesörünün sandıktan birinci çıkmasını "seçimlerin şeffaf ve temiz bir şekilde gerçekleştiğinin göstergesi" olarak değerlendirdi.

- Kıyaslama doğru olmaz

Tunus ve Cezayir seçimlerini AA muhabirine değerlendiren Cezayirli Sosyolog Yusuf Antepli, iki ülkenin içinde bulunduğu şartların farklı olduğunu ve bu nedenle seçimlerin kıyaslanamayacağını söyledi.

Antepli, "Tunus örneğinin Cezayir'e uygulanması" yorumlarını yanlış bulduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Tunus senaryosunu, Cezayir'de uygulamak ya da onu taklit etmek mümkün değil. Çünkü Tunus tecrübesi Arap Baharı isimli süreçteki devrim ve sonrasındaki geçiş sürecinin bir ürünü. Tunus'un 2011'den bugüne attığı adımlar, yaptığı tercihler, başbakanın, bakanların, bağımsız adayların, anayasa profesörlerinin aday olduğu bugünkü cumhurbaşkanlığı seçim sürecini doğurdu."

- "Cezayir'de seçim bir gerilim konusu"

Ülkesinde yaşanan seçimlerin tartışmalı bir dönemin ardından geldiğine dikkati çeken Antepli, "Cezayir'de Tunus'taki gibi bir seçim süreci mümkün değil. Çünkü Cezayir'de seçimler başlı başına bir toplumsal endişe ve gerilim konusu. Cezayir'de kim aday olursa olsun Tunus'takine benzer bir seçim tablosuna sahip olmak mümkün değil." ifadelerini kullandı.

Antepli, "Bir ülkenin seçim tecrübesi, iki ülke her ne kadar benzerlikler taşısa dahi, kopyala-yapıştır biçiminde başka bir ülkeye uygulanamaz. Seçimler, her ülkenin kendi siyasi deneyimini ve birikimini yansıtır." diye konuştu.

- Cezayir'de yönetim ve ordu "seçim", sokak ise "dönüşüm" istiyor

Genelkurmay Başkanı Salih, Cezayir sokağından gelen rejimde dönüşüm çağrılarına seçimlerin tamamlanmasıyla bunun gerçekleşeceği karşılığını verdi. Salih, son dönemde protestoların sonlanması gerektiğine ilişkin uyarılarını sıklaştırdı. Protestolarda öne çıkan muhalif aktivistlerin bazılarının son haftalarda "ordunun moralini düşürmek ve ulusal güvenliğe tehdit" gibi suçlamalarla tutuklandığına ilişkin haberler de gelmeye başladı.

Cezayir sokağı ve muhalefet, yönetimin baskılarına karşın her hafta kitlesel gösterilerine devam ediyor. Muhalefet, "kalıcı bir geçiş süreci tamamlanmadan ordu ve yönetimin seçimleri hızla öne çekerek, Cezayir yönetiminde hakim eski rejimin kendisini yeniden tesis edeceği" itirazını yöneltiyor.

Buna karşı yönetim, protestoların ve anayasal boşluğun devam etmesi durumunda ülkenin bir "kaosa" sürüklendiği gerekçesiyle bir an önce sandığa işaret ediyor.

Tüm bu tartışmalar devam ederken ülkede Cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylık başvurularının geçen perşembe günü başlamasıyla birlikte seçim takvimi işlemeye devam ediyor.








Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.