“ÇİNİ SANATI’NA SAHİP ÇIKAN KÜTAHYA’DIR”

“ÇİNİ SANATI’NA SAHİP ÇIKAN KÜTAHYA’DIR”
O kendisini çini sanatına adamış bir sanatkâr… Unutulup gidilen bir sanat olmasına rağmen gündemde tutmak için sürekli direnen bir üstat.

O kendisini çini sanatına adamış bir sanatkâr… Unutulup gidilen bir sanat olmasına rağmen gündemde tutmak için sürekli direnen bir üstat. Sevgisini katarak ortaya çıkardığı birbirinden şahane eserlerle kendisine hayran bıraktı beni. 1980 yılından beri çini yapımı ile uğraşan, Türkiye’de ilk 35 ustanın içinde yer alan Kültür Bakanlığı Sanatçısı Kütahyalı Mehmet Yıldırım’dan bahsediyorum. Herkes onu “Efsane Mehmet” diye tanır. Harbiden de yaptığı sanatın güzelliğiyle efsane olmaya aday. Onun gibisi belki de bir daha dünyaya gelmeyecek. Gerek oturup kalkması, gerek konuşma tarzı, gerek düşünceleri, gerekse icra ettiği sanat ile çok değerli bir insan. Oğlunu, 16 profesyonel ustayı ve onlarca insanı bu sanat dalında yetiştiren, üniversitelere konferans için çağrılan, saygıdeğer ustayla fevkalade bir söyleşi yaptık.

Röp: Emine Şeyma Yıldız

Çini Yapımı sanatını yakından tanımak isteriz…

Osmanlı tarihinden günümüze kalan en özel ve nadide miraslardan biri olan çini sanatı, hala özelliğini korumaktadır. Cami ve türbelerin duvarlarında karşılaştığımız bu sanat dalı, köşk ve sarayların dış ve iç cephelerini de süslemektedir. Seramik sanatı olarak da adlandırılmaktadır. İnce detaylar ile işlenen objelere hayat veren Osmanlı tarihinin en gözde sanat dalı, günümüze kadar değerinden bir şey kaybetmeden devam etmektedir. Osmanlı ve Selçuklu sanatı olan çinicilik fars kökenlidir. Kütahya 14.yüzyılın sonundan bugüne kadar bu sanatın sancaktarlığını yapmıştır. Bu sanata Kütahya sahip çıkmıştır. Kütahya bu konuda minnet duyulması gereken bir şehirdir. Ecdadımızın sarayları, hanları, hamamları, camileri vs. hep çini ile kaplıymış. Bulunduğu yerde statik elektriği yok edermiş. Zaten seramik ve toprakla uğraşan insanlara baktığınızda hepsinde bir sakinlik, sükûnet görürsünüz. Toprak çok şey anlatır, sadece süs objesi olarak bakmamak lazım.

sam_1128-(copy).jpg

Çini sanatının yapım sürecinden bahsedelim. Ne kadar zaman alıyor? Meşakkatli bir iş olsa gerek…

Tebeşir, kum, kaolen gibi doğal malzemeler karıştırılıp hamur haline getirilir. Ve bu hamur şekillendirilerek kuruması için bir süre beklenir. İstenilen kuruluğa sahip olan hamura astarlama çalışılması yapılır. Ve bu astarlama işi, hamura beyaz bir görünüm kazandırır. Parçalar çok yüksek derecede fırında bir gün boyunca pişirilir. Pişirilen parçaların pürüzlü yüzeyi, zımpara yardımıyla düzeltilir ve pürüzsüz bir zemin elde edilir. Sonra kara kalem ile çizilen beyaz bir kâğıt ile üzeri kaplanarak, diğer işlemleri yapmak için zemin oluşturulur. Desen, iğne ile delinir ve kömür tozu yardımıyla yapılacak çini yüzeyine aktarılır. Çini sanatına uygun kobalt ve siyah renkten oluşan boya yardımı ile desen kontürleri oluşturulur. Ve sanatçının zevkine veya hayal dünyasına uygun renkler ile iç zemin boyanmaya başlanır. Boyanan obje camsı bir sır ile kaplanarak, pişirilme aşamasına getirilir. Parçaların ayrı ayrı pişirilmesi sağlanır ve tekrar ikinci bir pişirilme aşamasına tabii tutulur. Ve yavaş yavaş soğutularak kırılması önlenir. Zorlu ve zahmetli aşamalardan geçse de bu sanatı zevkle yapan kişiler için muhteşem bir uğraştır. Çini sanatının çeşitli teknikleri bulunmaktadır. Bunlar Mozaik çini tekniği, sır altı boyama tekniği, renkli sır tekniği ve perdah tekniğidir. Her bir teknik çok güzel bir görünüm sunmaktadır. Perdah tekniği, altın ve gümüş tozları kullanarak yapılmaktadır. Beyaz ve saydam astar levhalar üzerine oluşturulan desenler, sonradan fırınlanmaktadır. Sır altı boyama, Osmanlı Devletinde kullanılmaya başlanan ve hala gündemini koruyan bir yöntemdir. Mozaik çini tekniği, ilk gelişmeye başladığı yıllarda kullanılmıştır. Tuğla süslemesi olarak da adlandırılmaktadır. Renkli sır tekniği, renkli sır üzerine yapılan desenler ile oluşmaktadır. Krom oksit ile desenlerin üzeri, kontür tarzında tekrar çizilerek fırınlanır.

sam_1124-(copy).jpg

Renklendirme yaptığınız boyaları nasıl elde ediyorsunuz?

İlk bşladığım zamanlarda ustalarım Tavşanlı ilçesinden krom madenlerini getirir, kobalt ile karıştırarak siyah rengi elde ederlerdi. Cebrail Köyü’nden Antimon trioksit getirir, sarıyı öyle elde ederdik. Ayvalık Köyü’nden magnezyum getirir, kahverengiyi elde ederdik. Bakır oksit malzemesinden de yeşil ve turkuazımızı elde ederdik. Hazır boyalar çıktıktan sonra eski geleneğe göre çalışanlar çok az kaldı. Biz de hazır boya kullanıyoruz.

sam_1135-(copy).jpg

Yapımı ne kadar sürüyor?

Eskiden yapımı bir ay sürerken, teknolojinin ilerlemesiyle, daha küçük fırınlar çıkmasıyla 1 hafta ile 1 ay arasında değişir oldu. Bu sanatla uğraşan insanlar zaman denen kavramı unuturlar.

Çini Sanatı adı altında neler yapıyorsunuz?

Vazolar, ibrikler, askı topları, sürahiler, fincan takımları, sofra takımları, takılar, kandiller… Burada saysam bitmez.

Bu kadar güzel eserler ortaya çıkarmanızı sağlayan bir ilham kaynağınız var mı?

Benim kafamda geleneksel demek genel köke sadık kalarak günümüz dünyasına ekleme yapmaktır. Bizim ecdadımız zaten her şeyin en güzelini yaparak son noktayı koymuş. O yüzden biz onlardan esinlenerek, o köke sarılarak günümüz dünyasına uygun tasarımlar tabi ki yapıyoruz.

sam_1139-(copy).jpg

Sadece hobi olarak yapmıyorsunuz sanırım…

Benim Kütahya’da Efsane Çini isminde atölyem var. Uzun yıllardır bu sanat üzerine eğitimler veriyorum, isteyenlere staj imkânı sunuyorum. Kapımız herkese açık…

sam_1140-(copy).jpg

Kişisel sergi açtınız mı hiç?

Evet. Dünyanın birçok yerini gezdim ve sayamayacağım kadar çok sergi açtım. Orada bir bürokrattan daha çok değeri var sanatçının. Onlar gerçekten sanatın değerini biliyorlar. En çok da Macaristan’a hayran kaldım.

sam_1142-(copy).jpg

Kütahya’dan gelen birisi olarak Konya’yı nasıl buldunuz?

Yıllar önce Konya’ya sergi açmaya geldiğimde büyük bir hüsranla dönmüştüm ve “bir daha o şehre gitmem” demiştim. Büyük konuşmuşum. Bugün şunu diyorum, “Konya şu anda sanat konusunda İstanbul ile yarışır.” Konya halkı gerçekten sanatta büyük bir patlama yaşamış. Bu da teknolojinin ve medyanın sayesindedir. Sanata çok fazla değer veriyorlar. Buradan tüm Konya halkına saygılarımı iletiyorum.

 

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum