Çocuğunuz sessizleşti mi? Konya’da uzmanlar akran zorbalığının işaretlerini bir bir anlattı!
Okullarda akran zorbalığı artıyor! Uzmanlar, özellikle ilkokul sonları ve ortaokul döneminde çocukların sözel, fiziksel, ilişkisel ve siber zorbalığa daha fazla maruz kaldığını, ailelerin ise küçük ama önemli sinyallere dikkat etmesi gerektiğini vurguluyor.

OKULLARDA AKRAN ZORBALIĞI VAKALARINDA ARTIŞ GÖZLEMLENİYOR
Psikolog Yusuf Baran Kızılkaya, “Genel olarak hem uluslararası hem Türkiye düzeyinde araştırmalar, zorbalığın azalmaktan ziyade artma eğiliminde olduğunu ama bu artışın her okulda veya her düzeyde aynı şekilde seyretmeyebileceğini gösteriyor. Ayrıca gözlemlerimize göre, herhangi bir ruh sağlığı uzmanına başvuran okul çağı çocuklarında akran zorbalığına maruz kaldığını çok sık görmekteyiz. Bu gözlem bizlere bu durumun ciddiyetini göstermektedir. Yine gözlemlerime dayanarak son yıllarda akran zorbalığının çeşitlendiğini söyleyebilirim. Sadece okulda değil, siber veya dijital diyebileceğimiz bir akran zorbalığının ortaya çıktığını ifade edebilirim. Bunun yanında sözel, ilişkisel ve fiziksel akran zorbalığını da bu çeşitlemeye ekleyebilirim. Yani özetle akran zorbalığının artış gösterdiğini ve çeşitlendiğini ifade edebilirim” dedi.
![]()
AKRAN ZORBALIĞININ EN SIK GÖRÜLDÜĞÜ YAŞ GRUPLARI HANGİLERİ?
Akran zorbalığı aslında okul öncesi dönemden lise son sınıfa kadar her yaşta karşımıza çıkabilen bir sorun olduğunu ifade eden Kızılkaya, “Araştırmalar, zorbalığın özellikle ilkokulun son yılları ile ortaokul döneminde belirgin şekilde yoğunlaştığını gösteriyor. Yaklaşık 6–7 yaş civarında zorbalık davranışlarının ilk örnekleri görülmeye başlarken, 5., 6. ve 7. sınıf öğrencileri maruz kalma açısından en riskli grup olarak öne çıkıyor. Bununla birlikte lise döneminde de hem fiziksel hem psikolojik zorbalığın devam ettiği; özellikle altını çiziyorum, ilişkisel ve siber zorbalığın ise bu yaşlarda daha görünür hâle geldiği biliniyor. Kısacası riskin en yüksek olduğu dönem ilkokul sonları ve ortaokul olsa da, her eğitim kademesi kendi dinamikleri içerisinde belirli türde zorbalıklara açık bir yapı taşıyor” dedi.

AKRAN ZORBALIĞININ BAŞLICA NEDENLERİ
Zorbalığın tek bir nedeni olmadığını belirten Kızılkaya, “Birçok faktör bir araya geldiğinde ortaya çıkan karmaşık bir davranıştan söz ediyoruz. Ama genel olarak üç ana başlık altında toplamak mümkün. Birincisi güç dengesizliği. Çocuklar arasında fiziksel, sosyal ya da duygusal anlamda bir güç farkı oluştuğunda bazı çocuklar bu gücü kontrol sağlamak ya da kendini daha üstün hissetmek için kullanabiliyor. Bu, zorbalığın en klasik ve en sık gördüğümüz başlangıç noktası diyebilirim. Buna bir onay arayışı da diyebiliriz. Ya da toplumda bir kabul alıp kendine bir akran grubunda yer hazırlamakta diyebiliriz. İkinci başlık ise aile ortamı. Aile içi iletişim ve ebeveyn tutumları çocuğun sosyal davranışlarını doğrudan şekillendiriyor. Çok otoriter ya da tam tersi ilgisiz ebeveynlik tutumları, hatta evde yaşanan şiddet ya da duygusal ihmal, hem zorbalığa maruz kalma hem de zorbalık yapma riskini artırabiliyor. Buna karşılık, demokratik ve tutarlı bir ebeveynlik modeli çocuğun sosyal becerilerini güçlendirdiği için koruyucu bir etki yaratıyor. Üçüncü olarak okul ve sosyal çevreyi sayabiliriz. Okul iklimi güvenli değilse, kurallar net değilse ya da denetim zayıfsa zorbalık vakaları doğal olarak artıyor. Bir de arkadaş grubu baskısı var; bazı çocuklar sırf ‘gruba uyum sağlamak’, kabul görmek ya da popüler görünmek için zorbalığa katılabiliyor. Son yıllarda bir etken daha eklendi: sosyal medya. Maalesef en hızlı gelişen etki, çocukların çevrim içi ortamda oluşturdukları kimlik; bazen gerçek hayatta sergilemedikleri bir sertliği ya da agresyonu tetikleyebiliyor” diye konuştu.
ÇOCUKLARDA AKRAN ZORBALIĞI BELİRTİLERİ
Aslında ailelerin fark edebileceği pek çok küçük ama önemli sinyal olduğunu dile getiren Kızılkaya, “Öncelikle çocuğun duygusal hâline dikkat etmek gerekiyor. Mesela çocuk birden okula gitmek istemiyorsa, sürekli bahaneler üretiyorsa ya da eve geldiğinde huzursuz görünüyorsa, bu durumun altında zorbalık yatıyor olabilir. İçine kapanma, kaygı, gece kabusları ya da özgüvende belirgin bir düşüş de bize ‘bir şeyler yolunda değil’ diyen işaretlerdir. Fiziksel belirtiler de çok önemli. Vücudunda açıklayamadığı morluklar, çizikler olması ya da eşyalarının sık sık kaybolması ya da bozulmuş gelmesi, bazen çocukların dile getiremediği zorbalık deneyimlerini açığa çıkarır. Davranış tarafına baktığımızda ise ders başarısında hızlı düşüşler, odaklanma sorunları, arkadaş çevresinden uzaklaşma ve sosyal etkinliklere katılmak istememe gibi değişimler mutlaka ciddiye alınmalı. Bazı çocuklar evde de davranış değişiklikleri gösterebilir; mesela odasına kapanma, sessizleşme ya da iştahsızlık gibi. Son yıllarda bir başka önemli alan da dijital dünya. Çocuk telefonu eline aldığında bir anda geriliyorsa, sosyal medya kullanımını aniden azaltıyor, hesaplarını siliyor ya da gizliyorsa, bu da siber zorbalığın önemli bir göstergesi olabilir. Bu sinyallerin her biri tek başına bir zorbalık kanıtı değil ama aileler için ‘durup bakma’ çağrısı niteliğinde. En kritik nokta ise çocuğun duygularını ifade edebileceği güvenli bir iletişim ortamı oluşturmak. Çünkü çocuk kendini güvende hissettiğinde yaşadığı olumsuzlukları paylaşma ihtimali çok daha yüksek oluyor. Ayrıca okulundan, rehber öğretmeninden ve sınıf öğretmeninden çocukları için uyarı alan velilerin durumu ciddiye almaları, çocuklarının akran zorbalamasını fark etmeleri açısından çok önemlidir. Son olarak, çocuklar üzerindeki etkiler… Araştırmalar, zorbalığa maruz kalan öğrencilerin duygusal ve davranışsal olarak ciddi zorlanmalar yaşayabildiğini ortaya koyuyor. Kaygıdan depresif belirtilere, özgüven düşüklüğünden travmatik etkilere kadar geniş bir yelpazeden söz ediyoruz. Bu yüzden erken fark etmek ve hızlıca destek sağlamak çok önemli” ifadelerini kullandı.

Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.