Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD'de

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD'de
Erdoğan, Brookings Enstitüsünde konuştu: (2)- "Kendi ülkelerine yönelik terör tehditleri karşısında tüm hak ve özgürlükleri askıya alacak düzeyde sert önlemlere başvuranların, ülkemizdeki demokratik standartlarla ilgili söyleyecekleri bir şey olamaz"- "Tü

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kendi ülkelerine yönelik terör tehditleri karşısında tüm hak ve özgürlükleri askıya alacak düzeyde sert önlemlere başvuranların, ülkemizdeki demokratik standartlarla ilgili söyleyecekleri bir şey olamaz.s" dedi.

ABD'nin Washington kentinde temaslarını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brooking Enstitüsünde, "Küresel Sınamalar ve Türkiye'nin 2023 Hedefleri" temalı bir konuşma yaptı.

Erdoğan, 100’üncü yılını kutlayan saygın düşünce kuruluşunda katılımcılarla bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti ifade etti.

Bugün insanlığın bilimde, teknolojide, tıpta ve daha pek çok alanda tarihteki en ileri noktasında olduğunu belirten Erdoğan, uzayın derinliklerinden insan vücudundaki en ince ayrıntılarına kadar geniş bir ilgi alanına sahip olunduğuna dikkati çekti.

Dijital devrim ve internetin hayatı giderek daha da kolaylaştırdığını dile getiren Erdoğan, bu durumun aynı zamanda yeni güçlükler ve başta güvenlik olmak üzere, yeni ve karmaşık sınamaları da ortaya çıkardığını söyledi. İklim değişikliği, gelir adaletsizlikleri, yoksulluk, açlık, düzensiz göç ve terörizm gibi ortak sorunların tüm dünyayı derinden etkilediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların hepsinin birbiriyle yakından alakalı ve aynı öneme sahip meseleler olduğunu bildirdi.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Uluslararası toplum olarak yapmamız gereken, küresel sorunlara nasıl kapsamlı çözümler bulabileceğimizi tartışmaktır. Oysa bugün uluslararası toplumun, eli kanlı diktatörleri durdurmak bir yana, gözünü kırpmadan masumların kanını akıtan teröristlere 'terörist' demekte bile zorlandığı bir dönemden geçiyoruz. Türkiye, dünyadaki en belirgin coğrafi, siyasi, ekonomik ve kültürel fay hatlarının kesişim noktasında yer alan bir ülkedir. Bugün dünya gündemini meşgul eden en önemli krizler Türkiye’nin etrafında yaşanıyor. Suriye ile olan sınırımız 911 kilometre, Irak ile olan sınır 350 kilometredir. Öbür tarafta kuzeyde Rusya ve şu anda sıkıntı içinde olan Ukrayna. Bütün bunlarla beraber adeta kuşatılmış bir ülke konumunda. Etrafımızdaki krizler bizim insan odaklı yaklaşımımızda bir sapmaya neden olmadı ve olmayacaktır. Bilakis, bu yaklaşımın, uzun vadede bölgemizde ve hatta küresel düzeyde barış ve istikrarın yerleşmesi için şart olduğuna inanıyoruz. Bu öz güvenimizin gerisinde, kadim tarihi ve kültürel birikimlerimizle özellikle son 13 yılda her alanda kaydettiğimiz çok önemli ilerlemeler var."

Türkiye'nin 2000’li yıllara dış yardım alan bir ülke olarak girdiğini hatırlatan, bu bilgilerin Brookings Enstitüsünün arşivlerinde de bulunabileceğini belirten Erdoğan, "Bugün geldiğimiz noktada Türkiye, milli gelirine göre dünyada en fazla insani kalkınma yardımı yapan ülkedir. Yardımların miktarı bakımından da dünyada üçüncü sıradayız. Eğer bunu milli gelire oranla söyleyecek olursak Türkiye dünyada birinci sıradadır." diye konuştu.

- "Asılsız iddiaları üzülerek takip ediyorum"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, imkanlar geliştikçe bunu bölgedeki ve tüm dünyadaki mağdurlara, mazlumlara el uzatmak için kullandıklarını vurgulayarak, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu sayede bugün, Afrika ve Güneydoğu Asya gibi nispeten uzak coğrafyalarda dahi, dürüst ve güvenilir bir ortak olarak görülen, ikili sorunların çözümünde yardımı aranan bir ülke konumundayız. Gelecekte dünyanın daha güvenli, huzurlu, müreffeh hale gelebilmesinin yolunun, tüm ülkelerin bu politikalara sahip çıkmasından geçtiğine inanıyorum. Bu açık gerçeğe rağmen, insan hakları ve demokratik standartlar bakımından Türkiye’ye yönelik asılsız iddiaları üzülerek takip ediyorum. Bu konuda sadece birkaç hususu gündeme getirmekte fayda görüyorum. Son 13 yılda, toplumun her kesiminden vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin daha da ileriye taşınması için kapsamlı reformları hayata geçirdik. 2010'da halkoyuna sunularak kabul edilen Anayasa değişikliği paketiyle, 26 maddedir bu, bir yandan vatandaşlarımız yeni haklara kavuşurken, diğer yandan da anayasal hakları koruyacak ilave mekanizmalar getirdik. Böylece hukuk devleti ilkesini güçlendirmiş olduk. Kamu Denetçiliği Kurumunu ve Türkiye İnsan Hakları Kurumunu ihdas ettik. Bu iki kurum faaliyetlerini bağımsız olarak yürütüyor. Aynı dönemde pek çok reform paketini hayata geçirdik."

Erdoğan, Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü alanlarının genişletilmesi için de çeşitli hukuki düzenlemeler yaptıklarını, ayrımcılıkla mücadele amacıyla yeni açılımlar başlattıklarını anlattı.

-"Hak ve özgürlükler bakımından Türkiye"

Farklı inanç guruplarına mensup olanların yanı sıra farklı kökenlere sahip vatandaşların da talep ve beklentilerinin karşılanması için çok sayıda adım attıklarının altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:

“2013 yılında bizzat açıkladığım Demokratikleşme Paketi ile bu alanlarda önemli mesafe kaydettik. Eğer bu süreç demokratikleşmeden uzaklaşma olarak görülüyorsa, ortada çok ciddi ve bizden kaynaklanmayan bir sorun var demektir. Kendi ülkelerine yönelik terör tehditleri karşısında tüm hak ve özgürlükleri askıya alacak düzeyde sert önlemlere başvuranların, ülkemizdeki demokratik standartlarla ilgili söyleyecekleri bir şey olamaz. Türkiye şu anda dünyanın en eli kanlı terör örgütlerinin ortak hedefinde bulunan bir ülkedir. Buna rağmen demokrasiden, özgürlüklerden, hukuk devletinden taviz vermeden mücadelemizi sürdürüyoruz. Maruz kaldığı birçok yüksek terör tehdidiyle mukayese edildiğinde, hak ve özgürlükler bakımından Türkiye’den daha ileri standartta bir ülke yoktur. Bu hakkın ülkemize, milletimize teslim edilmesini özellikle bekliyoruz.”

- Türk-Amerikan ilişkileri

Türk-Amerikan ilişkilerini de değerlendiren Erdoğan, “Türk-Amerikan ortaklığı, etkin kullanıldığında, pek çok önemli meselede pozitif sonuçlar doğurabilen bir ilişkidir. Kore’den itibaren Bosna Hersek, Afganistan ve Somali krizlerinde aynı saflarda mücadele verdiğimiz Amerika ile bugün dünya kamuoyunu meşgul eden önemli meselelerde kapsamlı işbirliği içindeyiz. Bu ilişkinin her zaman canlı ve dinamik tutulması gerektiğine inanıyoruz. Şüphesiz bazı meselelerde görüş ayrılıkları olabilir. Bu makuldür, olması da lazım. Ancak Türk-Amerikan ilişkileri, bu sıkıntıları diyalog yoluyla çözebilecek derinliğe ve güce sahip olduğunu geçmişte defalarca göstermiştir. Bugün de aynı şekilde ilişkilerimizi güçlendirebileceğimiz zemine sahip olduğumuzu görüyoruz.” şeklinde konuştu.

ABD’deki başkan adayı belirleme sürecine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Aday belirleme sürecinde geçilen, böyle bir süreci yaşayan ve başkanlık seçimlerini yakından ilgiyle takip ettiğimiz Amerika’da, inanıyorum ki şu önümüzdeki 8 ay gerçekten çok çok hareketli süreç olacaktır. Amerikan halkının tercihlerini yansıtan yönetimle geçmişte olduğu gibi bundan sonra da ortak çıkarlarımız bağlamında ilişkilerimizi sürdüreceğiz. Tabii ilişkilerimizin seyrini belirlemede, özellikle önümüzdeki güncel meseleler karşısındaki yaklaşımlarımız büyük önem taşıyor. Türkiye olarak şu anda öncelikli sorunlarımızın başında ülkemizi tehdit eden terör eylemleri ile güney sınırlarımızda süren insani kriz ve güvenlik sorunları geliyor. Bu krizler karşısında bugüne kadar samimi ve fedakar bir duruş sergiledik, sergilemeye de devam ediyoruz.”

- Suriyeli sığınmacılar

Suriyeli sığınmacıların durumuna da dikkati çeken Erdoğan, ülkelerini terk etmek zorunda kalan 6 milyon Suriyelinin neredeyse yarısının Türkiye’ye sığındığını vurguladı.

Erdoğan, 6 yıl içerisinde 2 milyon 700 bin Suriyelinin Türkiye’ye sığındığını ifade ederek şöyle konuştu:

“300 bin Iraklı aynı şekilde ülkemize sığınmıştır ve biz bunların hiçbirine niçin ülkemize geliyorsunuz deyip kapıları kapatmadık, onları ölümle baş başa bırakmadık. Kendileri ki bunların 280 bini çadır kentlerde, konteyner misafir edilmekte diğerleri de değişik vilayetlerimizde misafir edilmektedir. Dünyanın değişik yerlerinde başta batı olmak üzere biliyorsunuz mülteci krizini şu anda en önemli krizi olarak görmekte ve kapılarını kapatmaktadır. Hatta botlarla, denizde botlar delinmek suretiyle ölüme terk edilenler vardır. Bizim ise Sahil Güvenlik botlarımız 100 bine yakın denizde ölümle baş başa olanları kurtarmak suretiyle hem insani hem vicdani görevini yerine getirmiştir.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre, bizim şu ana kadar oradan aldığımız destek 455 milyon dolardır, faturalı olarak yapmış olduğumuz harcama 10 milyar doları bulmuştur. Burada STK’ların yaptığı harcamaları, ayni yardımları söylemiyorum, belediyelerimizin yaptığı yardımları söylemiyorum, eğer onları da ortaya koyacak olursak en az yüzde 50 daha fazla bu destekler devam etmektedir. Ülkemizde dünyaya gelen Suriyeli bebek sayısı 150 bini geçti, tek başına bu rakam bile birçok Avrupa ülkesinin kabul ettiği Suriyeli sığınmacılardan daha fazladır. Biz bu kardeşlerimizi kabul ederken ne din ne etnik köken ayrımı yapmadık. Ancak bu insanların sorunlarının nasılsa onları kabul eden ülke var denilerek görmezden gelinmesini de doğru bulmuyoruz.”

-“Krizlerin sorumlusu, Suriye’deki diktatördür”

“Yaşanan bir insanlık dramıdır” ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Çözümü için tüm insanlığın ortak çaba gösterilmesi gerekiyor. Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, diğer devletler sorunun daha ziyade düzensiz göç kısmıyla gözükmektedirler. Bu konuda biz Türkiye olarak elimizden gelen hassasiyeti gösteriyoruz. Ancak insani krizlere karşı geliştirilen politikaların sadece güvenlik önlemleri üzerine bina edilmesini doğru bulmuyoruz. İnsanların hatta kalma saikini ve buna yol açan çaresizliği umutsuzluğu sadece güvenlik tedbirleriyle ortadan kaldıramazsınız. Çünkü esas sorun Avrupa’ya doğru bir umut yolculuğuna çıkmaya çalışanlar ve orada hayatını kaybedenler değildir. Bu krizlerin sorumlusu kendi halkının meşru taleplerini şiddetle bastıran Suriye’deki diktatördür. 6 yıl içinde Suriye’de öldürülen insan sayısı 500 bini bulmuştur. Hala bu diktatörle ilgili tespit nedir biliyor musunuz eğer Esed giderse bunun yerine kim gelecek, bu soruyu soracak kadar, gerçekten ülkelerin yönetiminden bihaber olanlar var, bu dünyada.”

-“Kıyıya vuran masum bedenler, hepimizin yüreğini parçalıyor”

“DAİŞ terör örgütü, rejimin adeta kendi elleriyle ortaya çıkardığı ve büyüttüğü bir örgüttür” diyen Erdoğan, “DAİŞ ile birlikte rejimin ve onu destekleyen güçlerin Suriye halkına reva gördüğü emsalsiz şiddet ve dehşet ortadır. Yönetilemeyen bir coğrafyaya dönüşen Suriye’den kaçan insanlar, terörden uzaklaşmak, kendilerinin ve çocuklarının istikbalini başka yerlerde aramak için yollara düşmüştür. Akdeniz’de ve Ege’de yaşananlar, derme çatma botlarla çıkılan ve hazin şekilde biten umut yolculuklar, parçalanan aileler, kıyıya vuran masum bedenler hepimizin yüreğini parçalıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

(Sürecek)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.