Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerle buluştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerle buluştu
Erdoğan: (5) - "İnancına güvenen, inanç hürriyetinden korkmaz. Düşüncesine güvenen, düşünce hürriyetinden korkmaz. Fikrine güvenen, fikir hürriyetinden korkmaz, olay bu kadar basit. Bizim böyle bir sıkıntımız yok ki"- "Onun için de kararlı bir şekilde nas

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İnancına güvenen, inanç hürriyetinden korkmaz. Düşüncesine güvenen, düşünce hürriyetinden korkmaz. Fikrine güvenen, fikir hürriyetinden korkmaz, olay bu kadar basit. Bizim böyle bir sıkıntımız yok ki. Onun için de kararlı bir şekilde nasıl bu yola çıktıysak, aynı kararlılıkla yolculuğumuzu devam ettiriyoruz. Sizlerin de bu kararlılığınız inşallah bu şekilde devam etmeli. Hiçbir endişeye kapılmayacağız. İnanıyorum ki bu ülkenin geleceği parlak olacaktır, aydınlık olacaktır" dedi.

Erdoğan, TRT'de yayımlanan "Cumhurbaşkanı'nın Gençlerle Buluşması" isimli programda gençlerin sorularını cevapladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda Türkiye'de spor denilince akla ilk gelen şeyin futbol olduğunu belirterek, okçuluk, at binme gibi ata sporlarını devam ettirmenin de çok faydası olduğunu söyledi.

Bir öğrencinin "Gençlik yıllarını spora adayan birisi olarak şu anda da yoğun programınız içinde spora hayatınızda yer veriyor musunuz? şeklindeki sorusuna Erdoğan, "Çok teşekkür ediyorum. Şu anda açık alanda sporla meşgul olmak biraz da mevsimsel bir konu. Ben şu anda kapalı salonda özellikle aletli olarak haftada 2 gün, 3 gün yapıyorum. Çünkü onu yapmazsam o zaman tabii sıkıntımız daha da farklı olabilir ama dediğinize aynen katılıyorum. Olayı spor dediğiniz zaman sadece futbol olarak değerlendirirsek bu tabii çok çok yanlış olur" dedi.

Türkiye'de futbola düşkünlüğün çok fazla olduğunu aktaran Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu hakikaten farklılık arz ediyor ama başarıya gelince ne yazık ki o oranda bir başarı söz konusu değil. Orada da dökülüyoruz. Bunu tabii aşmak gerekiyor. Örneğin güreşte bir zamanlar çok çok iyiydik. Örneğin güreşte bir zamanlar çok çok iyiydik. Güreşte de yani şu anda iyiyiz diyemem. Asrın güreşçisi Hamza Yerlikaya, şu anda benim danışmanım, onu yanıma aldım. Dedim ki güreşe yeniden bir ivme kazandıralım, bir hareket getirelim dedim. Baskette iyi bir gelişmemiz var. Bu konuda da Hidayet arkadaşımızı, yine Cumhurbaşkanlığı danışmanı olarak onu ayrıca yanıma aldım. Yani bu geleceği olan spor branşlarına biraz yüklenelim istiyorum. Mesela bizim bireysel güreş ve kolektif sporlarda bir adım atmamız lazım. Bireyselde güreşten çok madalya toparlarız. Yüzmede aynı şekilde çok madalya toparlarsın. Okçulukta aynı şekilde çok çok madalya toplama şansımız var. Basket takımı öyle olduğu için orası farklı ama sesi onun da çok iyi çıkıyor."

Erdoğan, bu konularda bütün federasyonların çok daha ciddi bir şekilde işe eğilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Gençlerimizi de bizim spora yöneltmek suretiyle birçok kötü alışkanlıklardan kurtarmamızın mümkün olabileceğine inanıyorum. Bundan dolayı sporun faydasına inancım var ve kendim de faydasını gördüm. Mesela futbol bana bir şey kazandırdı. Kolektif düşünmeyi kazandırdı. Kolektif oynamayı ve kolektif hareketi özellikle kazandırdı. Eğer kolektif dayanışma içerisinde siyaseti de yaparsanız, orada da bunun neticesini görürsünüz" ifadelerini kullandı.

Siyasette de bireyselliğin netice getirmeyeceğini kaydeden Erdoğan, "Eğer kolektif siyaseti yaparsanız orada da neticeyi yakalarsınız ve bunun da bütün çalışmalarda gerek belediye başkanlığımda, gerek daha sonra Başbakanlığımda, Cumhurbaşkanlığımda, aynı şekilde neticelerini aldık, bundan sonra da alacağımıza inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.

- "Siz haykırdıkça ülkede tabular yıkıldı"

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi Kerim Aksoy'un, "İktidara geldiğiniz 2002 yılından bu yana ülkemizde demokratikleşme alanında önemli adımlar atıldı. Ülkede daha önce hiç anılmayan sorunları, siz miting meydanlarında yeri geldiğinde sesiniz kısılıncaya kadar haykırdınız. Siz haykırdıkça ülkede tabular yıkıldı. Konuşulamayan, tartışılamayan sorunlar, konuşulmaya, tartışılmaya başladı. 80 yıldır birçok siyasi liderin gelip de yapamadığı şeyleri, siz 10-12 sene içinde gerçekleştirdiniz. Bu süreç çok büyük mücadeleler gerektiriyor böyle kısa bir süre içerisinde. Peki, sayın Cumhurbaşkanımız bu büyük mücadele içerisinde bugün kendini nasıl hissediyor ve bu mücadeleler için gerekli enerjiyi nereden buluyor?" şeklindeki sorusu üzerine Erdoğan, bütün meselenin önce azmetmek, ondan sonra da tevekkül etmek olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun çok önemli olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer azmederseniz, ondan sonra da tevekkül ederseniz bilesiniz ki onun neticesi Allah'ın izniyle gelir. Biz azmettik ve Rabbimize de tevekkül ettik ve neticesini de görmeye başladık. Tabii bir defa düşman her zaman olacak. İçeride de olacak, dışarıda da olacak. Bu olmaz dersek yanılırız. Üstadın çok güzel bir ifadesi var. 'Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.' Şimdi olaya bir defa buradan bakacağız. Buradan baktığımız zaman o size ne kazandırıyor? Bir hız kazandırıyor, bunu biliyorsunuz, bu var. Öyleyse çalışmayı da buna göre sürdüreceksiniz. Şimdi biz bu işe kendimizi adadık. Buna bir dava olarak baktık. Eğer bir dava olarak bunu kabullenmezseniz, öyle bakmazsanız, o zaman zaten yapacağınız hiçbir şey yoktur ama 'bu benim davamdır' derseniz, buna böyle inanırsanız, oradan neticeyi de alırsınız. Bu beslenmek, şu, bu gibi birçok şeyler söyleniyor da. Hep bana söylerler, hangi gıdalarla besleniyorsunuz? Ya biz öyle günler geçirdik ki hiçbir şey bulamadık, yemedik öyle günlerimiz oldu. Sabah evden çık bir kahvaltı. Bir de akşam, arada hiçbir şey yok. Herkes bize bir şeyler söyler işte 'şunu ye, bunu ye' onu yemeye fırsatımızın olmadığı günler olmuştur. Mesele o değil, mesele ruh. Yani bu işi bu noktada azmedip, kavramak, buna inanmak, buna kendini adamak. Hele bu vatan olunca, bu millet olunca, olay tabii çok daha seyri değişiyor, akışı değişiyor. Şimdi bizim gençler olarak yani sizlerden beklediğimiz bu. Kendinizi buna adayın. Diğerlerinin hepsi teferruattır ve ben sizin gözlerinizde de bunu görüyorum. Adanmak, nereye vatana, nereye millete. Bunu yaptık mı mesele bitti."

"Bizim özgürlükler noktasında bir sıkıntımız yok" diyen Erdoğan, "İnancına güvenen, inanç hürriyetinden korkmaz. Düşüncesine güvenen, düşünce hürriyetinden korkmaz. Fikrine güvenen, fikir hürriyetinden korkmaz, olay bu kadar basit. Bizim böyle bir sıkıntımız yok ki. Onun için de kararlı bir şekilde nasıl bu yola çıktıysak, aynı kararlılıkla yolculuğumuzu devam ettiriyoruz. Sizlerin de bu kararlılığınız inşallah bu şekilde devam etmeli. Hiçbir endişeye kapılmayacağız. İnanıyorum ki bu ülkenin geleceği parlak olacaktır, aydınlık olacaktır" ifadelerini kullandı.

- "Öğretimle, eğitimi bizim beraber götürmemiz lazım"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yola çıktıklarında 76 üniversitenin olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Şu anda 193 üniversitemiz var. Bize ne dediler? Yanlış iş yapıyorsunuz. Niye? 'Üniversite açmak meseleyi çözmüyor ki.' Ben kendilerine o zaman bir şey söyledim ve bunu söyleyenler hocalarımız. Dedim ki 'hocam Hakkari'deki öğrenci İstanbul'a nasıl gelecek? Parası var mı? Onu buraya anası gönderebilecek mi? Babası gönderebilecek mi?' Biz ilmi Hakkari'deki öğrencinin ayağına götürelim istedik. Muş'taki öğrencinin ayağına götürelim istedik. Biz bu adımı attık. Onun için 193 tane üniversiteyi kurduk. Bundan sonrası da size ait dedim. Siz de hocaları yetiştirin. Hocayı yetiştirmek benim görevim görevim değil ki ve bugün bir toplantıdaydım orada söyledim. Artık dedim 'düz ortaokul ve liselerde müdür olmaya talip profesör var mı? Doçent var mı? İlla üniversitede akademisyen olmak şart mı? Gelin lisede, ortaokulda okul müdürü olun. Böyle bir adım atın, bak bu da bir reformdur. Böyle bir şey yapalım. Bundan dolayı tabii eleştirenler olabilir ama mesele inanmak. Dünyanın en ileri bazı kolejleri vardır ki bu kolejlerde, kolejin başında bakıyorsunuz bir tane profesör var, bakıyorsunuz bir tane doçent var."

Bunun, eğitim ve öğretimde bir kırılma noktası olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bizde bir de bir sıkıntı var. Biz de öğretim var ama eğitim yok. Öğretimle, eğitimi bizim beraber götürmemiz lazım ki mezun olduğu zaman eğitimiyle, öğretimiyle yetişmiş gençlik... Bunu başarmamız lazım. Şimdi bana talipliler gelmeye başladı. İki tane profesör, bir tanesi de rektör 'ben varım' dedi. Şimdi inşallah çalışıyorum onları hemen bir yerlere yerleştireceğiz. Bizim proje okullarımız var biliyorsunuz. Pilot okullar, o okullardan birilerine bunları yerleştireceğiz. Tabii ama diyor 'benim de seçme hakkım olacak.' Neyi? 'Müdürlerin yardımcılarını ben seçeyim. Bana atama yapılmasın. Öğretmenlerimi istediğim yerden ben alayım.' Biz de hay hay... Milli Eğitim Bakanıma da söyledim. Bunları konuşalım ve oraları hakikaten proje okulu olarak oralardan hem kalite hem başarı bunları yakalayalım. İnşallah bunları da başaracağız ve Türkiye bu standartları inşallah aşacak. Ben buna da inanıyorum ama hepsinden ötesi size inanıyorum. Sizin başarınız inşallah Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak olacaktır. Onun için bu akşam ki nezaketinize, buradaki heyecanınıza da özellikle tebriklerimi sunuyorum. Ayrıca nevruzunuzu da kutluyorum. İnşallah bu nevruz, bahar ile bütünleşen bir nevruz olur ve bu bahar şenliklerine kan bulaşmaz."

(Bitti)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.