Cüneyt Özdemir'e göre Sünni, Türk ve erkekler için hayat çok keyifli

Cüneyt Özdemir'e göre Sünni, Türk ve erkekler için hayat çok keyifli
Kanal D'de ana haber sunmaya hazırlanan çiçeği burnunda ancorman Cüneyt Özdemir hedeflerini anlattı, politik ortamı değerlendirdi. Özdemir, çok konuşulacak sözlere imza attı... İşte Hürriyet'te yayınlanan o çarpıcı röpottaj...

15 yıl 5N1K programını yaptıktan sonra Kanal D’ye transfer olan Cüneyt Özdemir, yarın akşamdan itibaren ‘anchorman’ olarak karşımıza çıkacak. Özdemir ile son kitabına adını veren ‘Eğlencesini Yitiren Ülke’nin şimdiki halini konuştuk.
Aslında Radikal’deki yazılarını derlediği kitabını konuşmak için buluşacaktık. Ama her şey ışık hızıyla gelişti; biz bir araya gelene kadar o, 15 yıldır 5N1K’yı yaptığı CNN Türk’ten Kanal D’ye geçip ‘anchorman’ oldu. Yarın akşam da yeni kariyerine başlayacak. Kanal D Haber Direktörü Cüneyt Özdemir ile ‘Eğlencesini Yitiren Ülke’ ifadesi, The Economist’teki bir haberden alıntılanmış. “Bu ülke hiç eğlenceli oldu mu” diye soruyorum. Yanıtlıyor: “Eskiden seçenek vardı elimizde. Artık birileri bize bir şeyleri, yaşam formunu dayatmaya başladı. Tercih hakkı azaldı. Onun altını çizmeye çalıştım.”

O zaman, bu ülke kime eğlenceli? Ona cevabı var: “Sünniyseniz, Türkseniz, erkekseniz gerçekten eğlenceli bir ülke. Çünkü sizin istediğiniz gibi bir yaşam biçimi herkese dayatılmaya başladı. Sünni, Türk ve erkekseniz kafanıza göre kadın cinayeti işleyip süper indirim alabilir, erkek egemen dille futbol tartışabilir, inançlarınıza uygun camiyi her köşe başında bulabilir, çocuğunuzu sunulan o sistemde isteğinize uygun şekilde okula gönderebilirsiniz. Ama bu ülkede herkes Sünni değil Aleviler de var; herkes Türk değil, Kürtler de var; herkes erkek değil kadınlar ya da farklı cinsel tercihleri olanlar da var.”
Yine de ümit dolu. ‘Gezi’yi önemsiyor. Gençliğin, hak arama konusunda ‘kliktivizm’i aştığını ifade ediyor. Şöyle: “Haklar, biraz farkındalıkla, ikinci adımda da mücadeleyle alınıyor. Çok diri bir gençlik var. Üzerine çok gittiğinizde sokağa çıkıyor. Bugün Validebağ’da insanlar direniyor. Önceden göremezdin. Eskiden üç tane Greenpeace üyesi olurdu, kimse takmazdı. Şimdi Taksim Meydanı eskisinden fecaat olabilir ama Topçu Kışlası da yapılamadı! AKM, polis karakolu oldu ama neylersin... İktidar ve ülkeyi yönetenler halktan korkuyor. 90’ların yasaları çıkartılmaya başladı. Şubat ayında ‘Özgür anayasa yapalım’ denilip kaldırılan yasaların yeniden koyulduğunu görüyoruz.”

Bunu, aramızdaki şu konuşma takip ediyor:
“- Ama o yasalar yeniden koyuluyor.
- Korku işte.
- Korku olsa bile, o yasa koyucuyu, o yasaları koymamaya itecek bir mekanizma yok.
- Var, seçim. Ne olsun ki başka. Ama seçimlerde de siz düne kadar sandık güvenliği bilmiyordunuz. Binlerce sandık ‘Oy ve Ötesi’ sayesinde güvence altına alındı. Eskiden bu, kimsenin gündeminde yoktu. Bunları küçümsememek lazım.”
Böyle mutsuz sohbetlerin gelip vardığı nokta genelde ülkenin vasatlığı oluyor. Bizde de aynısı yaşandı. “Bir ülkedeki siyasi iklim, o ülkeyi yönetenlerin vizyonu, o ülkenin yönünü belirliyor. Bizde iki şey çok hızlı değişiyor. Eğitim politikaları, kanunlar. Böyle ülkede nasıl vasatı aşabilirsin ki?” çıkışıyla bir sonraki durak ‘O zaman gidelim buralardan’a vardık. Özdemir itiraz etti: “Niye gideceksin! Farklı düşünüyorsan yine bu ülkenin insanlarıyla yapacaksın. Bu ülkenin çoğunluğu şu anda böyle yönetilmek istiyor. Ama hiçbir yönetim sonsuza dek sürmemiş. Gazeteciler nehrin kenarında durmuş, siyasilerin görkemli yükseliş ve çöküş hikâyelerini izliyoruz. Kimler geldi kimler geçti.”

ETYEN BEY’E HAYIRLI OLSUN
Bu arada yeni Başbakan Ahmet Davutoğlu’na bir şans verilmesi gerektiğini düşünüyor. Yeni seçimde bambaşka bir AKP olabileceğini, yönün değişebileceğini vurguluyor. Ama ‘sandıktan çıkana saygı’nın altını çiziyor.

Gündeme bağlayalım. Etyen Mahçupyan’ın Başbakan Davutoğlu’na danışman olmasına yani. Oradan ‘yeni Türkiye’de basının vasatlığına’ geleceğiz çünkü: “Etyen’den daha hak eden isimler vardı bence. Görüşlerine katılmayabilir, beğenmeyebilirsiniz ama en azından şu anda onun çizgisinde duran kimi yazarlarla kıyasladığınızda profesör düzeyinde entelektüel birikimi olan biri. O kadar kara cahiller köşe yazarı yapıldı, Cumhurbaşkanı’nın uçağına binip gazeteci adıyla haber yapmaya başladı ki Etyen hayırlı uğurlu olsun. Tercihine saygı duyuyorum.”

Basın için ‘aidiyet sorunu’nu anlatıp, “Patron kim belli değil” diyor: “Eskiden patron belliydi. Şimdi Türk medyasının yüzde 50’sinin patronu, sermaye yapısının sahibi belli değil. O yüzde 50 sermaye kendi adamlarını ya da gazetecileri dönüştürmeye başladı. Aralarına da bir kısım insan girdi. Bu kişiler gazeteci değil. Beş yıl önce ne olduklarını bilmiyorsun mesela. Beş yıl önce adamın gazeteyle alakası yok şimdi köşe yazarı, televizyon programcısı, danışman falan!”

Şu tespiti önemli: “17 Aralık’tan beri her gün, birinci sayfasında ‘paraleller’ kelimesi yer alan gazeteler var. Hayatın akışına aykırı bu. Böyle kimyası bozulmuş basında biz aklımızı, vicdanımızı ve objektifliğimizi korumaya çalışıyoruz. Ve her gün biraz daha azalıyoruz. Direnmek zorlaşıyor.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.