Erdirenler Dişli Sanayi'nin hikayesi ÖZEL

Hz. Mevlana’nın soyundan ve terbiyesinden gelen Hidayetzadeler, bugün Konya Sanayii’ne önemli katkısıyla Erdirenler adıyla anılıyor. Erdirenler Dişli Sanayi babadan oğula büyüyerek hedeflerine ulaşma yolunda ilerliyor. Röportajımız da Emre Erdiren’le. Emre Bey’le röportaj yaparken her zaman anlatılan ticari zekanın ne demek olduğuna, iletişimin başarıdaki rolüne, en önemlisi de çocuk denebilecek yaşlarda yalnız başına yurt dışına gitmenin neler kazandırdığına tanık oluyoruz. İkizlerin duvarda asılı olan ayak izleri de röportajımıza eşlik ediyor.

Hz. Mevlana’nın soyundan geliyorsunuz. Biraz anlatır mısınız?

Soyağacımız Mehmet Çelebi’ye dayanıyor. Büyük dedemiz Mehmet Çelebi’nin 4 oğlu olmuş. Hüsamettin, Fahrettin, Mustafa ve Hasan Çelebi. Fahrettin Çelebi’nin de 3 çocukları dünyaya gelmiş. .Evhadettin, Seyfettin, Münire Çelebi. Fahrettin Çelebi, Mevlana Tekkesi kapatıldıktan sonra Hakimiyeti Milli İlkokulu’nun (Bu günkü adı Mehmet Akif Ersoy) karşısındaki hanı satın almış ve orayı işletmeye başlamış. Oğullarından Evhadettin Çelebi’nin ise Tacettin, Fahrettin, Tarısu Çelebi isimli üç çocuğu varmış.

Dedeniz Evhadettin Bey’in ticari işlerinden bahseder misiniz?

Evhadettin Çelebi, buğday tüccarlığı yaparmış. Bir de Akşehir’de un fabrikaları varmış. Onun işletmeciliğini de yapmış. İkinci Dünya Savaşı sırasında un fabrikasının değirmeninin motoru yanmış. Aynı zamanda seferberlik ilan edilince devlet ellerindeki buğday ve unlara el koymuş. Bunun üzerine Evhadettin Çelebi Konya’ya dönmüş. Buğday Pazarı’nda buğday tüccarlığına devam etmiş Büyük amcam Tacettin Bey’in yanında çalışmasını istemiş ama amcam ortaokuldan sonra makinelere olan merakından dolayı babasıyla çalışmak istememiş. O dönemin en iyi ustalarından olan dökümcü ve tornacı Panos Özararat’ın yanında işe başlamış. Beş sene çalıştıktan sonra 1955 yılında ustası Panos ve dedemin yardımı ile 16 bin 500 liraya bir torna makinesi alarak kendi dükkanında çalışmaya başlamış. Babam Fahrettin Bey’le uzun yıllar çalıştılar. Amcam çalışmalarını çocukları ve torunlarıyla başarıyla sürdürürken, babam da aynı şekilde ticari faaliyetine devam ediyor.

Erdirenler Dişli Sanayi ne zaman kuruldu?

Erdirenler dişli sanayi 1972 yılında Konya’da kuruldu. Kuruluş amacı otomotiv sanayi için yedek parça üretmek olan firmamız zaman içinde otomotiv, tarım makineleri, endüstriyel makineleri, şanzıman ve diferansiyel dişlileri üretiminde uzmanlaştı. Firmamız, kuruluşundan itibaren en iyi kalite ve fiyat ile müşteri memnuniyetine hizmet etmeyi kendisine ilke edindi. Erdirenler 40 yılı aşkın süredir yedek parça piyasasına ve 18 yıldır yurt içi ve yurt dışı ana sanayilerine Organize Sanayi Bölgesinden parça üretmekte.

Sizin şirkete başlamanız nasıl oldu?

Ben bu şirkette doğdum diyebilirim. Çocuk yaşlardan itibaren babam beni şirkete getirirdi. O zamanlar amcam bana ufak tefek işler yaptırıp haftalık verirdi. Haftalığımı verirken de “Al bu senin ekmek paran” derdi. Ben de çocuk aklımla o parayı elime alır, anneme “Ekmek lazım mı” diye sorardım. Öyle ki ben ilkokula kayıt olmaya bile dükkandan gittim. Yani öyle bol harçlıklı, ekmek elden su gölden bir yaşam tarzıyla yetiştirilmedik. Yine küçükken petrol istasyonumuz vardı. Orada madeni yağları biriktirip süzer, elde ettiğim yarım litre yağdan para kazanırdım. Para kazanmak zordu ama benim için bir o kadar da zevkliydi.

Ticareti çocuk yaşlarda öğrendiniz sanırım?

Öyle oldu. Ticaretin içinde büyüdük. Bir de gerek amcam, gerekse babam bizi yetiştirirken ayaklarımızın üzerine basan, özgüveni yüksek bireyler olarak yetiştirmeye çalıştılar ki, ben 17 yaşında tek başıma Norveç’e gittim. Bu günkü imkanlardan yoksun. Bu gün kaç tane baba bunu yapar. Bunlar bizlere çok şey kazandırdı.

Şirkete ait kültürünüzü nasıl yaşatıyorsunuz?

Elbette her iş yerinde olduğu gibi bizim işyerimizin de kendine özgü prensipleri var. Mesela ben bir poğaçayı bile işçilerimizin yanında yiyemem. Atölyede elime simit alıp yemem. Çok hassas dengeler var. Biz öyle yetiştik. Mesele zaten simit değil. Her hangi bir yiyecek. Biz çocukluğumuzdan itibaren ulu orta bir şey yememeyi öğrendik. Şimdi baktığımız zaman çok şey değişti.

Babanızın örnek aldığınız özellikleri neler?

Mesela bizim müşterilerimiz hiç müşteri olmadı, hep dostumuz oldu. Ama müşteri gibi gelen de müşterimiz olmadı. Bizde güven esastır. Müşterilerimize güveniriz ve dostumuz sayarız. Onlar da bizleri iyi bilir. Babamın en çok dürüstlüğünü örnek almaya çalışırım. Bundan zaman zaman zarar görsek de dürüstlüğü iş hayatının olmazsa olmazlarından diye kabul ederiz.

Duvarda asılı olan minik ayak izleri kimin?

O ayak izleri benim ikiz çocuklarımın. Yeni doğduklarında ayak izlerini alıp buraya astım.  Ece ve Efe’nin. Şu anda 8 yaşındalar ve ayak izleriyle şirketteler.

Onların da ileride bu şirkette görev almalarını ister misiniz?

Ben onların en iyi şekilde eğitim almalarını isterim. Her baba gibi. Ondan sonraki tercih kendilerinin. Ufak bahçe traktörleri imalatı yapan markamız Ecetrak da kızımın adını taşıyor. Ecetrak, alanında Türkiye’de 2. sırada. Gelişmekte olan ülkelere, özellikle de Afrika’ya ihracat yaptığımız bir marka.

Son olarak, hedefleriniz neler?

Erdirenler; üretim ve kalite kontrol hatlarında günümüz teknolojisinin makineleri ve metotları ile imalat yaparak sektöründe öncü olmayı başardı. Sıfır hata hedefi ve aynı zamanda optimum maliyetlere ulaşmak için ürünlerimiz ve sistemimiz ile ilgili iyileştirme faaliyetlerini yürütmek ve ürün kalitesini iyileştirmek için personelimizin eğitilmesi, yönetimimizin vazgeçilmezi. Her geçen gün daha çağdaş bir yapılanma ve daha modern teknolojinin izini sürmeye gayret ediyoruz.

(Çiğdem Kurut)