ERMENEK'E DENİZ GELMİŞ...

ERMENEK'E DENİZ GELMİŞ...
Güneyyurt’tan Ermenek’e inerken gördüğümüz manzara karşısında büsbütün büyülenmiş ve hatta Turizmciler tarafından Turkuaz Gölü olarak isimlendirilen Ermenek Barajı’nın nefis görüntüleri karşısında adeta serinlemiştik....

ERMENEK'E DENİZ GELMİŞ-1

Yazı: Prof. Dr. Hüseyin Muşmal

Fotoğraflar: Mustafa Büyükkafalı

 

Beyşehir Kültür ve Turizm Derneği tarafından organize edilen ve Beyşehir Belediyesinin desteğiyle gerçekleştirilen Ermenek Tarih Kültür, Doğa ve Fotoğraf gezisi münasebetiyle 12–13 Ağustos 2017 tarihleri arasında Ermenek’te bulunduk. Daha önceki yıllarda Konya’ya bağlı bir kaza olan Ermenek, yine Konya’ya bağlı Karaman’ın il olması ile Konya’dan ayrılarak Karaman'a bağlandı. O yıllarda, Konya’ya bağlı olan en uzak kazalardan birisi olarak, örneğin memurlar için sürgün yeri olarak dahi ifade edilirdi. İl merkezine mesafeli oluşunun yanında, ulaşımda yaşanan sıkıntılar başta olmak üzere çeşitli nedenlerle bu algı oluşmuş bulunuyordu. Ancak Ermenek Kazası’nın çehresi son yıllarda büyük bir değişim göstermiş. Gerçekten Ermenek, artık Anamur, Bozyazı, Silifke ve benzeri ilçeler gibi sanki bir sahil şehrine dönüşmüş. Açıkçası belki Ermenek’in bir kumsalı, sahili yok ama artık bir denizi var diyebiliriz. Ancak aynı şeyleri henüz tamamlanamamış yolları için söylemek mümkün görünmüyor.

ermenek-(6).jpeg

Ermenek Tarih, Kültür, Doğa ve Fotoğraf gezileri, Beyşehir Kültür ve Turizm Derneğinin yıllık etkinlik programı içinde merakla sabırla beklenen etkinlikler arasında yer alıyor. Daha önce birkaç defa gerçekleştirilen programa, Beyşehirli doğaseverlerin yanı sıra Konya Fotoğraf Amatörleri Derneği (KONFAD) üyeleri de iştirak ettiler. Hem bu hem de yolların darlığı nedeniyle Beyşehir ve Konya’dan katılanlarla birlikte üç ayrı minibüste seyahat etmek durumunda kalan bir kafile oluşmuş oldu.  Bizlerin içinde bulunduğu ekip ise pek çok aktivitede birlikte hareket ettiğimiz Beyşehir Doğaseverleri idi.  Aslında hareket saati, Beyşehir’den 06.30 ve Konya’dan 08.30 olarak planlanmış olmasına rağmen cumartesi sabah Konya trafiğinden kurtulup Karaman yoluna ulaşabilmek neredeyse bir saatimizi almıştı. Kafilede birden fazla aracın bulunması ebetteki organizasyonun en sıkıntılı tarafını oluşturuyor. Zira araçları bir noktadan bir noktaya aynı anda sevk edebilmek ve uzun seyahatler boyunca aralarındaki iletişimi sağlayabilmek gerçekten zor. Bu nedenle Konya’dan ancak saat 09.00 itibariyle yola çıkabildik. Bendeniz çok fazla seyahat eden birisi olarak, plan ve programa saati saatine uyulması gerektiğini düşünürüm. O nedenle, geziler sırasında verilen saatlere uymayan ve çok rahat hareket edenleri çok sevimsiz buluyorum. 

ermenek-(1).jpeg

Derneğin katılımcılara vermiş olduğu program cetveline göre ilk noktamız, yol üzerinde bulunan Hadimi Hz. Türbesi ziyaretinin gerçekleştirilmesi idi. Konya Karaman yolu, çift şeritli ve oldukça düzgün olmasına rağmen, bu yoldan Hadim’e doğru ayrılan güzergahta yapılan çalışmalar, yine planladığımız saatte türbeye ulaşmamız için bir engel oluşturdu. Bu nedenle mesela Eğiste Deresinin keyfini çıkarabildiğimi söyleyemem. Ayrıca fotoğrafçılar ile birlikte bir seyahat gerçekleştirmenin de tabiatıyla çok çeşitli zorlukları bulunuyor. Fotoğrafçılar, program dışında, serbest zamanlarda hareket etme kabiliyetleri daha yüksek insanlardan oluşuyor. Onların gün içerisinde ışık, açı ve kadraj arayışları herhalde zamanla ölçülecek ya da sınırlandıracak şeyler değil. Dolayısıyla, geziye katılanların çok farklı beklentilere sahip olması da programın aksamasına neden oldu. Hadimi Hz. Türbesi ziyaretini hızlıca tamamladıktan sonra programda belirtilen saatte ve yerde yani Ermenek HES Barajı’nda yapacağımız tekne turuna yetişmek için hareket ettik. Bu nedenle Taşkent Seyir Tepesi durak noktasını da atlayarak Ermenek’e doğru yol aldık. Güneşin en tepede olduğu saatlerde Güneyyurt istikametinden Ermenek’e inen yol boyunca hem sıcağın hem de sürekli iniş ve çıkışların etkisi nedeniyle içinde bulunduğumuz araçlarımızı sık sık durdurmak ve onları serinletmek mecburiyetinde kalıyorduk.

ermenek-(7).jpeg

Araçların serinletilmesi çalışmaları sırasında ve hatta bu yol üzerinde 2.000 m’ye yakın bellere tırmanırken klimalarımızdan mahrum oluyor, bu nedenle sıcağın etkisini fazlasıyla hissetmek zorunda kalıyorduk. Açıkçası, bu bölgelerde seyahat edecek olanların, bu şartlara uygun araçları tercih etmelerini öneriyorum. Ancak, dernek başkanımıza duyduğumuz derin sevgi ve muhabbet nedeniyle, bir iki istisna dışında yol arkadaşlarımızın sıcak karşısında gösterdikleri sabır, özellikle baraja ulaştığımızda serinleyeceğimize olan inançla birleşince, yol boyunca verilmiş bütün molalarda gölgeden yoksun ve asfalt üzerinde güneşin kavurucu etkisi altında kalmak dahi moralimizi bozamadı. Dernek başkanımız Mustafa Büyükkafalı’nın gösterdiği azami gayret ve fedakarlıkla programda yer alan bazı küçük noktalar atlanarak gecikmeli de olsa sağ-salim, kazasız belasız Ermenek Barajı Mesire Alanı’na ulaşabildik.

ermenek-(2).jpeg

Sıcağın etkisine rağmen, Güneyyurt’tan Ermenek’e inerken gördüğümüz manzara karşısında büsbütün büyülenmiş ve hatta Turizmciler tarafından Turkuaz Gölü olarak isimlendirilen Ermenek Barajı’nın nefis görüntüleri karşısında adeta serinlemiştik. Burası, daha önceki yıllarda yaptığım ziyaretlerimden aklımda kaldığı ölçekte, içinden Ermenek-Göksu’nun aktığı vadi olabilir miydi? Bir Baraj projesi bir bölgenin manzarasını bu kadar değiştirebilir miydi? Su, bir şehrin kaderi nasıl bu kadar pozitif etkileyebilirdi? Yol boyunca yaptığımız sohbetlerde hayretimi kaç kez dile getirdim bilmiyorum. Ancak biliyoruz ki burası, yıllar önce başlayan baraj çalışmaları neticesinde şimdi belki de Türkiye’nin en büyük barajları arasında muhteşem bir doğaya sahip bulunuyor. Anlaşılan Ermenek Belediyesi de bu fırsatı çok iyi değerlendirmiş. Baraj etrafında, muhteşem güzellikte mesire alanları kurduğu gibi, burada inşa ettiği Restoran ve küçücük bir liman ile Turizm’e çok büyük bir katkı oluşturmuş. Belediye tarafından işletilen Restoranda aşırı sıcak altında öğlen yemeğimizi aldıktan sonra, bizi kıyıda bekleyen teknelere ulaşabilmek amacıyla yüzer iskelelere doğru yol aldık.

ermenek-(11).jpeg

Mesire alanından küçük limana doğru nefis manzaraları izlerken, İskeleye yanaşmış bulunan dördü büyük ikisi küçük olmak üzere altı tekneyi uzaktan seçebildim. Aslında burada, tekneye iniş ve binişlerin koordineli bir şekilde yapılması gerekiyor. Zira 3 saatten fazla sürecek tekne yolculuğunuzda, önce gidenin yer kaptığı bir yerleştirme çok da gözüme hoş gelmedi. Aracımıza cüzdanlarımızı bırakmak için arkada kalınca, eşimle aynı tekneye binememe ihtimali bile oluştu, yine de sohbetini bildiğimiz arkadaşlarımızın bulunduğu 6 kişilik bir teknede yer bulabildik. Teknelerden dördü, onar iki tanesi de altışar kişilikten olmak üzere 52 civarında yolcuyu aynı anda baraj üzerinde gezdirme kapasitesine sahip bulunuyor.

ermenek-(13).jpeg

Yüzer iskelenin etrafına çocuk ve yetişkinler için küçük havuzlar da yapılmış. Burası çok hoşumuza gitse de teknelerimizin hareket saati nedeniyle, can yeleklerimizi giyerek yerimizi aldık. İskele’den başlayan yolculuğumuz 14 km gidiş ve 14 km geliş olmak üzere 28 kilometrelik bir menzile sahip bulunuyordu. İskele’den 14 km’lik yol boyunca enfes görüntüler eşliğinde Nadire Kanyonu’na kadar çok rahat bir yol alınabiliyor. Yol boyunca, sağlı sollu sıralanmış dağların eteklerinin artık nasıl sahile dönüştüğünü görmek sizi oldukça şaşırtacak. Bu tepelerin eteklerinde kaynayan suların görüntüleri de sizi kim bilir nerelere alıp götürecektir. Nadire Kanyonu’na yaklaştığınız boğazda, teknelerin ağaçların arasından geçtiği ender bir güzellikle karşılaşıyorsunuz. Derinliğin 150-200 m hatta bazı yerlerde 200 metreden daha fazla olduğu barajda ilerlerken masmavi suların içerisinde salınan onlarca ağaç boynunu bükmüş de sizi bekliyor olacak.

ermenek-(19).jpeg

Baraj kenarındaki dağların eteklerindeki yemyeşil ağaçlara tezat, su içinde kalması nedeniyle bütünüyle kurumuş olan çam ağaçlarının tepelerinde kozalakların hayata tutunmaya çalıştığına şahit olacaksınız. Onlar da bizim gibi bu hayatta can yeleklerine sarılmış öylece bekliyor. Güneşin yakıcı sıcağına rağmen suyun güzelliği altında büyülenmiş bir şekilde yol alacağınızdan ve hatta barajın sonuna doğru ulaşacağınız Nadire Kanyon'un nefis görüntülerine kendinizi kaptırmış bulunacağınızdan güneşin etkisini bile hissetmeyeceksiniz. Eğer bulutlar size yol arkadaşlığı etmemişse, Nadire Kanyon’unun girişinden itibaren muhteşem bir esinti saçlarınızı sürekli yalayıp geçecek. İşte siz o anda Ermenek Denizinde masmavi ve tertemiz suyun, sizi davetkar bir şekilde içine çağırdığını göreceksiniz. Ama sakın ha, siz de benim gibi, 100-150 metre derinliğe sahip bu suda serinlemeyi aklınızdan geçirmeyin. Halihazırda tekne işletmecileri buna zaten izin vermeyeceklerdir. Belki zamanla burada alınacak tedbirlerden sonra açık denizlerde yapılan tekne turlarında olduğu gibi bir yüzme molası verilebilir. Ancak şimdilerde Baraj üzerinde yapılan yolculukta buna kesinlikle izin verilmiyor. Ayrıca belli alanlarda baraj altında kalmış ağaçların, kayaların hatta geçmişte bir dağ olduğu halde bugün adaya dönüşmüş tepelerin oluşturacağı tehlikelerin hesap edilmesi gerekiyor. 

ermenek-(16).jpeg

Ben de, serinleme hevesimi bastırarak, yol boyunca milyarlarca metreküp suyun depolandığı bu barajın altında kalanları düşündüm durdum. Mesela bir süre altından nice sular akan ama şimdi su altında kalan Ermenek’in tarihi köprüsüyle hemhal oldum. Asılar boyunca Zeyve Pazarı’na ulaşmak için kimler gelip geçmişti bu köprüden. Artık köprünün altından değil üstünden akacaktı sular. Bu duruma bir taraftan üzülürken bir taraftan da teselli ettim kendimi. Belki yıllar sonra sualtı arkeogları baraj altında kalmış olan köprüleri, yapıları ve insanlığa ait izleri araştıracaktı. Bunu düşünmek bile beni fazlasıyla heyecanlandırdı. Ama hiçbir şey Nadire Kanyonu kadar etkileyici değildi.

ermenek-(22).jpeg

Kanyonun sonuna doğru kafanızı hafifçe yukarıya kaldırırsınız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Burada, suyun içine aldığı tarihi köprüye nazire edercesine, suyun üstünde muhteşem bir köprü sizi karşılıyor. Kanyonun güzelliği dillere destan olmuş, hatta son zamanlarda burada bir klip de çekilmiş bulunuyor. Ermenek ve çevresi ile ilgili çekilmiş bazı filmlerin ödül aldığını da Konya Ermenekliler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi sevgili yol arkadaşımız Özgür Karamanlı’dan öğrendik. Bu yolculukta Karamanlı’nın yanısıra Pusula Yayın grubunun kıymetli çalışanı Prestij Dergisi editörü Sevgili Ulaş Bey de bize eşlik etmişti. Kendileriyle Turkuaz gölü manzaralı muhteşem Selçuklu Oteli'nde bir süre sohbet etmiş ve Ermenek’in tarihi doğal güzellikleri hakkında bazı değerlendirmeler de yapmıştık. Dönüş yolunda içimizde, otelimize bir an önce varma ve havuzunda keyifle suya girmenin heyecanı vardı. Bizi sürekli kendisine çağıran masmavi barajda suya girememenin acısını otele vardığımızda Turkuaz manzaralı havuzda çıkarmak istiyorduk.

ermenek-(26).jpeg

Nihayet bölgenin en güzel otellerinden biri olan Selçuklu Otel'de baraj manzaralı odamıza yerleştikten sonra vakit geçirmeden akşam yemeğinden önce 1 saat kadar havuza girebilmek kısmet oldu. Sabahın erken saatinden beri yaptığımız yolcuklar ile havuzun verdiği rehaveti Akşam yemeği ile hafifletebildik. Burada otelin yemeklerinin muhteşem olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Akşam yemeğinden sonra, bir süre çaysız kalsak da, yolculuk sırasında ve gece yarısına kadar havuz başındaki sohbetleri nedeniyle Emrah’a ve Bülent’e teşekkür etmeliyim. Seyahatlerin bir güzelliği de bu işte, yeni insanlar yeni yüzler, yenidünyalar tanıyorsunuz.

ermenek-(14).jpeg

Buradan güler yüzlü hoş sohbet olan yol arkadaşlarıma selam ve sevgiler gönderiyorum… Ancak en büyük teşekkür değerli Ağabeyim Can dostum Mustafa Büyükkafalı'ya olacaktır. Zira o aşkı Beyşehir ve Ermenek gibi her şeyin en fazlasını hak ediyor. Devam edecek…

ermenek-(8).jpeg

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.