Esed-DAEŞ işbirliğinin canlı tanığı AA’ya konuştu (1)

Esed-DAEŞ işbirliğinin canlı tanığı AA’ya konuştu (1)
Suriye’deki Tedmur (Palmira) ilçesisin eski Başsavcısı Nasır, görevi sırasında şahit olduğu Esed-DAEŞ birlikteliğinin ayrıntılarını açıkladı: -"(Görev süremde) Rejim ve DAEŞ arasında petrol, gaz, buğday, arpa, küçük baş hayvancılık, gıda maddeleri, giyece

ANKARA (AA) – Suriye’nin Humus ilinin Tedmur ilçesinde 2013-2015 yılları arasında başsavcılık görevinde bulunan Muhammed Kasım Nasır, görevi sırasında Beşşar Esed rejimi ve terör örgütü DAEŞ arasında tanıklık ettiği ilişkileri anlattı. Kasım, iki taraf arasında yoğun bir ticari ilişki olduğunu, rejimin örgüte silah verdiğini ve DAEŞ’e yerleşen casuslarıyla örgüte Türkiye dahil birtakım yerlerde eylem yaptırma imkanı bulunduğunu söyledi.

AA’nın sorularını yanıtlayan Nasır, DAEŞ’in geçen yıl mayıs ayı sonunda Tedmur’u almasından Humus’a geçtiğini, yıl sonunda da Suriye’den kaçtığını, ardından Türkiye’ye geldiğini anlattı.

Nasır, Esed rejiminin terör örgütü ile işbirliğine, Rusya’nın DAEŞ ile ilişkilerine, Tedmur ilçesinin rejim tarafından bilinçli şekilde örgüte verilmesine ve barışçıl muhaliflere cezaevlerinde yapılan işkencelere ilişkin açıklamalar yaptı.

Nasır, Tedmur'daki görevi nedeniyle tüm yetkililer ve subaylarla temasta bulunduğunu, kente gönderilen adli ve emniyet subayları aracılığıyla da her konuya vakıf olduğunu ifade etti.

Bu durumun da rejimle DAEŞ arasındaki karşılıklı ticaret ve işbirliğini öğrenmesini sağladığını belirten Nasır, "2013'ten DAEŞ'in Tedmur'a saldırdığı 2015 yılına kadar başsavcılık görevindeydim. Bu süre zarfında rejim ve DAEŞ arasında petrol, gaz, buğday, arpa, küçük baş hayvancılık, gıda maddeleri, giyecek ve ilaç sektöründe ticaret arttı" diye konuştu.

- “Hollande Esed’in ayağını öpecek”

Nasır, Tedmur'daki istihbarat birimi başkanı Tuğgeneral Mazin Abdüllatif'in kendisine DAEŞ içinde kolları ve ajanları olduğunu, ajanlarla sürekli iletişim halinde olduklarını ve örgütün kararlarına etki edebileceklerini söylediğini aktardı. Nasır şöyle devam etti:

"Mesela, Abdüllatif bana örgüt içindeki ajanlarının Türkiye'de terör saldırısı gerçekleştirmeyi planladıklarını haber verdi. Bu konuşma 2015'in başında gerçekleşti. Abdullatif bana, Türkiye'nin Suriye'ye müdahale etmesinin bedelini ödeyeceğini ve terör ateşiyle yanacağını, Esed rejiminin düşmesini isteyen Fransa ve Cumhurbaşkanı François Hollande başta olmak üzere Avrupa'nın da bunun bedelini ağır ödeyeceğini, Rakka'daki ajanlarının yakında bunu gerçekleştireceğini ve yakında iyi haberler alacağımızı söyledi. Gerçekten de bir kaç ay sonra Fransa ve Türkiye'de bombalı saldırılar meydana geldi. Bunun üzerine Abdüllatif, 'Hollande gelecek ve DAEŞ'e karşı savaşmayı kabul etmesi için Esed'in ayağını öpecek'” dedi.

- “İsteseler örgütü birkaç haftada bitirirlerdi”

Nasır, rejim subaylarının Rakka'da olup biten her şeyden haberdar olduklarını kaydederek, "İsteseler bir kaç hafta içinde örgütü bitirebilirlerdi. Ancak ondan faydalanıyorlardı. Suriye devriminin imajını zedeleyen ve tüm dünyayı tehdit eden bu örgüte ihtiyaçları olduğunu biliyorlardı" diye konuştu.

Rejimin hapishanelerdeki sivilleri DAEŞ’e katılmaları için serbest bıraktığı iddialarını değerlendiren Nasır, şunları söyledi:

"Tedmur mahkemesinde çalıştığım sürece hırsızlık ve dolandırıcılık nedeniyle haklarında tutuklama emri çıkardığım çok sayıda kişi vardı. Arananların yakalandıklarını, ardından serbest bırakıldıklarını ve Rakka’ya ve DAEŞ kontrolündeki bölgelere gittiklerini duydum. Daha sonra da öğrendim ki istihbarat birimi özellikle suçluları DAEŞ’in içerisinde ajan olarak kullanıyormuş"

- “DAEŞ’in istediği silahları veriyorlardı”

Nasır, Tedmur'da savcı olarak çalıştığı sırada, yakın bir arkadaşı ile rejimle çalışan müteahhit Şeyh Mahmud el-Hammudi'nin kendisiyle bazı özel bilgileri paylaştığını kaydetti. Nasır, bu iki kişinin, rejim subayı Muhammed el-Cabir'in DAEŞ ile silah anlaşması yaptığını söylediğini aktardı.

"Bazen bu anlaşmalar direkt olarak yapılıyor ve silahlar gece vaktinde kaçak olarak DAEŞ militanlarına ulaştırılıyordu" diyen Nasır, aracıların silahlar için parayı Cabir'e ödediklerini ifade etti. Mahmuh Hamavi'inde aralarında olduğu aracıların DAEŞ'le örgütün istediği silah miktarı, türü ve parası konusunda anlaştıklarını ifade eden Nasır, silahların nasıl teslim edildiğiyle ilgili de şunları anlattı:

"Cabir, DAEŞ'in istediği silahları kendi komutasındaki Badiye Şahinleri'nin (askeri birliğin adı) bir birliğine ya da askeri kontrol noktasına koyuyordu. Ardından DAEŞ militanları bu bölgelere saldırıyor. DAEŞ sipariş silahların bulunduğu bölgeye saldırdığında Cabir de askerlere canlarının daha kıymetli olduğunu söyleyerek geri çekilmeleri emrini veriyordu. Bölgeyi ele geçiren DAEŞ silahları kendi merkezine taşıyor, tüm silahlar alındıktan sonra da Badiye Şahinleri bölgeyi tekrar ele geçiriyordu. Ardından aracılar vasıtasıyla milyonlarca dolar DAEŞ'ten Cabir'e taşınıyordu. Tedmür'deki tüm subaylar ve sorumlular da Cabir'in yaptıklarını biliyor ancak neden itiraz etmiyorlardı, bilmiyorum."

(Sürecek)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.