Fair play özümüzde var

Fair play özümüzde var
70’li yıllar. Işgalaman Mahallesi’nde ayağında mest lastikle top koşturan bir çocuk.

Tüm yasaklara rağmen. Akşamları top oynayıp oynamadığının kontrolü var. Bu yüzden zaman zaman lastik ayakkabı ayaktan çıkarılıp, mestin o yumuşaklığıyla sert vuruşlar yapılıyor. Her taraf bağ bahçelik. Futbol için alan elverişli. Bazen bir at arabasının arkasında Aydınlıkevler, bazen yürüyerek Aslım ile Çimenlik. Ama hep futbol. Bu aşk elbette karşılıksız kalmayacak. Yalnızca İsmet Karababa’ya değil, Konya’ya, Konya sporuna da çok şey kazandıracak. Konya Fair Play ile anılacak…

Her taraf bağ bahçelik. Futbol için alan elverişli. Bazen bir at arabasının arkasında Aydınlıkevler, bazen yürüyerek Aslım ile Çimenlik. Ama hep futbol. Bu aşk elbette karşılıksız kalmayacak. Yalnızca İsmet Karababa’ya değil, Konya’ya, Konya sporuna da çok şey kazandıracak. Konya Fair Play ile anılacak…

Bir spor adamı İsmet Karababa. Centilmen, mütevazı, ilkeli, prensipli. Çalışmalarında üretken, detaycı, ayrıntıya  önem veren iyi bir lider ve  Atatürk’ün “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” sözlerinin uygulayıcısı…

dscf2406.jpg

İsmet Karababa için futbol nasıl bir aşktı?

 

Aslında o yıllarda tek benim değil, benim gibi pek çok arkadaşımın da tek eğlencesi, oyunuydu. Topumuz mu vardı? Hayır. O yıllarda futbol topu hayaldi. Şişirilen toplar vardı. Biz onların içini samanla ya da bezle doldurur dikerdik. Büyük bir keyifle. Beyaz yakalı atletlerden annemize numara diktirir giyerdik. Ne çok yakışırdı hepimize. Hepimizin babası da çok kızardı futbol oynadığımıza. Lastik ayakkabılarımız çabucak eskirdi. O lastik ayakkabılar yırtılırken biz utanır mahcup olurduk. Ama neydi o oyundaki zevk, heyecan. Kanter içinde kalıp kirli ellerimizle buz gibi suyu içmenin tadı neydi. Bunlar hep futbol aşkıydı. Okuldan çıktığımızda, teneffüslerde aklımızda bir tek şey vardı; o da futbol.

 

 Futbola ne zaman başladınız, Profesyonel yaşamınız var mı?

 

1974 yılında Konya Yıldız Karması’nda başladım. 1975’te de Konyaspor’da lisansım çıktı. Aslında ben futbolda tam anlamıyla profesyonelliğe geçeceğim dönemde ailemin zorlamasıyla askere gittim. 12 Eylül döneminde Üniversiteler çok karışıktı. Ailem de bu karışık ortamdan uzaklaştırmak için beni askere gönderdi. Asker dönüşü Derbentspor'da amatör kaleci olarak yeniden futbol günlerim başladı.

f.terim-ismet.jpg

Fair Play ödülünü de o zaman aldınız? Neden size verdiler?

 

 1982’de Uluslararası Olimpiyat Komitesi Fair Play konseyini kurma kararı alıyor, üye ülkelere bildiriliyor. Türkiye Milli Olimpiyat Komiteside(TMOK) aynı yıllarda Fair Play komisyonu kuruyor. Ben Ocak 1982'de Derbentspor-Çumraspor küme düşme maçında yaşadığım olaydan dolayı aday gösterildim. 1983 yılında TMOK tarafından Türkiye'de Fair Play ödülünü aldım. Daha sonra UNESCO tarafından dünyada örnek sporcu seçildim. Paris'teki ödül töreninde yaşadıklarım beni şaşırttı. 23 yaşındaydım. 163 ülkenin adayları arasında birinci seçilmiştim. Ödül almak için orda bulunan Frankfurt genç takımı sporcuları etrafımı sardı, benimle fotoğraf çektirdiler imzamı aldılar bunları o tarihte filmlerde görüyorduk. Yabancı televizyonlar benimle röportaj yaptılar. Orada dedim ki benim bir görevim ve sorumluluğum olmalı. Benim artık tüm felsefem bunun üzerine kurulmalı. Antrenörlüğe geçmeye de bu düşünce içinde karar verdim.

ilk-takim-konyaspr.jpg

Fair Play ödülüne sizi ulaştıran en önemli neden sizin kişiliğiniz, yapınız diyebilir miyiz?

 

Beni özel kılan aldığım ödül olsa da, benim gibi düşünen çok sayıda insanı toplumumuzda bulmanız mümkün. Fair Play  “ Dürüst Oyun, Dürüst Davranış ” anlamını taşır. Fair Play’in gerçek manası etik üstü davranıştır. Bu davranış biçimleri ve özellikler İslam öğretisinin biz insanlardan istediği özellikler değil mi? Konya'mızın en önemli değeri olan Hz. Mevlana’nın felsefesine baktığımızda da bunu fazlasıyla görmüyor muyuz? Yazılış biçimi ile Fair Play İngilizce bir sözcük olsa da anlamı itibariye İslam inancımızın bizden istediği yaşam biçimi, millet olarak asırlardır taşınan örf, adet ve geleneklerimizin bir parçasıdır

ismet-karababa-pierre-de-coubertin-odulu.jpg

Kısa bir oyunculuk döneminden sonra antrenörlüğe geçmişsiniz. Bunun dezavantajını yaşadınız mı?

1985 Yılında yeni kurulan İhsaniye GB takımında ilk antrenörlüğüm başladım. Takımımın ilk sezonu, benim de ilk antrenörlüğümdü. Burada takımım ve ben ilk yılımızda şampiyonluk yaşadık. Başkanımız Mümtaz Kulluk'tu Konyaspor'da yönetici oldular beni de Konyaspor altyapısında göreve başlattı. Burada 1986’dan 1991’e kadar antrenörlük yaptım. Elbette zorlukları oldu. Kendimizi geliştirecek kaynak bulmakta bile güçlük çekiyorduk. Hep oyuncularımla istişare ederek, maçların değerlendirmesini birlikte konuşarak bir şeyler yapmaya çalışıyordum esasen ben o yıllarda gençlere antrenörlük değil abilik yapıyordum. Onlara olayları yaşatarak doğru ve yanlışı göstermenin önemine inanıyordum. Rakip takıma saygılı olunması gerektiğini, takım içi yardımlaşmayı, sevgi ve saygıyı öğretmeye çalışırken öğrenimleri önceliğimdi. Derslerinde başarılı olmaları adına mücadele veriyordum. 1986 yılında ilk Antrenörlük belgemi alınca bilinçlenmeye başladım. Tüm bunlarla birlikte o yıllar arasında Konyaspor altyapısından çok sayıda futbolcu profesyonel oldu.  Türkiye 3.lüğü ve takımımın UNESCO tarafından dünyada örnek takım seçilmesi gibi başarılı sayacağımız dönemi yaşamanın yanında bu gün o yapı içinden çıkmış çeşitli meslek grupları içinde yer alan, başarılı olan sporcularımın varlığını görmek gurur veriyor bana

 

Sizin aldığınız Fair Play büyük ödülü (Baron Pierre de Coubertin)  sonrası antrenörlük ve takımınız ile Türk Spor Tarihine damga vuran Fair Play öykünüz nasıl?

 

Altyapıdaki çalışmalarım devam ederken UNESCO 1988 yılını dünyada Fair Play yılı ilan ettiğini açıklamıştı. Takımım 41 maçtır kart görmemiş 2 yıl üst üstte şampiyon olmuştu. Futbolcularımla paylaştım. Yılsonuna kadar kart görmeme adına hedef koyduk. 3. sezon sonunda bunu başardık. Oynadığımız 55 maçta hiç kırmızı kart görmeden üst üstte 3 şampiyonluk yaşamıştık. Bu özelliğimizle T.M.O.K. 1988 yılında  Türkiye'de Fair Play ödülüne layık gördü. Sonrasında bu özelliğimiz 67 maça kadar çıktı ve dördüncü şampiyonluk ve sonucunda Türkiye 3.lüğü geldi. Ardından Dünya'da UNESCO tarafından örnek takım seçildik. Türk spor tarihinin bu ödülü alan ilk ve tek takımı olma özelliğini camiamıza yaşattık. Kulübüm törene beni gönderdi. Bu ödül Paris'te "Dünyanın örnek sporcusu, dünyanın örnek takımını yarattı" anonsuyla bana verildi. Bu dönem içinde 9 futbolcum Konyaspor'da olmak üzere 28 futbolcum 2.ve 3.liglerde profesyonel oldular. Bir başka deyişle sporun özü olan Fair Play ruhuna bağlı kalınarak kalıcı başarılara ulaşılabileceğinin iyi bir örneğini oluşturmuştuk.

k.spor--genc-tmok-odl.jpg

Konya’da kişi ile kurumların da Fair Play ödülü almasında rol oynadığınızı görüyoruz. Kimlerin Fair Play ödülü almasına vesile oldunuz?

 

Gazeteci Nail Bülbül, Gençlik Spor İl Müdürü  Necati Yeğenoğlu, G.Spor Gn.Müdürü ve TFF başkan Vekili  Mehmet Baykan, İşadamı Cengiz Kahveci,Taşkentspor, Konyaspor Kulübü, Karatay Belediyesi diyebilirim. Baktığınızda Konya olarak Ö. Ali Erikçi kendi özelliği ile alırken kendiminki ile birlikte çalıştırdığım Konyaspor genç takımı, teklifim sonucu gelen Konyaspor Kulübü ve son olarak Karatay Belediyesi’nin ödülü ile Konya'mız Dünya ve Avrupa’dan kazandığı 5 ödül ile öne çıktı.

k.spor..jpg

Kırgınlığınız var mı?

Kurumlara kırgınlık olamaz kişilere elbette oldu. Kişilerin de bize kırgınlıkları olmuştur. Konyaspor'da çalıştığım iki ayrı dönemin en başarılı süreçlerini yaşarken görevden alınışımıza kırgınlıklarım oldu. 1986-1991 yılları sonunda yukarıda bahsettiğim başarılı bir dönemin sonunda Konyaspor'daki görevime son verilmişti. Siz sonuca bakıyorsunuz ben genel değerlendirme yapıyorum. Çalışıyor üretiyorsanız hatalar yaparsınız. Dün de, bu gün de yanlışlıklar yapıldı, yapılıyor, yapıyoruz. Futbolumuzda gün be gün kalite düşüyor. Takım sayılarımız azalıyor. Bunun nedenlerini bulmak, çözüm üretmek yerine kısır çekişmeler içinde kendimize ve futbolumuza zarar veriyoruz. Antrenör değişikliklerinde en çok zarar gören gençlerimiz oluyor. Değişimlerin sonucu kaybolan gençler ile zamanı kim nasıl geri getirecek? Her değişimde antrenörün sporcuya bakışı farklılaşır. 3 yılda bir sistem oluşmuş. Başarı gelmeye başlamış bu yapıyı geliştirerek devam ettirme yerine yok etmeyi seçtiler.

odul-aldigi-takjimderbentspor.jpg

O sistem sürseydi ne değişecekti?

Altyapı çalışmalarımızı oluşturduğumuz sistemle ilgili tüm bilgi ve belgeler her gelen başkan ve altyapı sorumlumuza vererek bilgilendirme yapıyordum. En alt yaş grubundan A2 takımıza kadar olan her yaş grubuna göre belirlediğimiz sisteme uygun planlamalarımız, programlarımız, maç analizleri, futbolcu gelişimleri takip ediliyor, takım çalışmaları kadar özel çalışmalara ağırlık veriyorduk. Bunun sonucunda hem sportif başarılar hem de profesyonel yapıya futbolcu hazırlandığı yaşanmıştı. UEFA yasağı bizim için bir şans olmuş, buradan çıkan futbolcular camiamızın desteğini alırken bizim de alttaki gençlerimiz için sunacağımız rol modellerimiz olmuşlardı. Yapı korunsa bugün Konyaspor altyapıda ürettikleri ile belki de Türkiye’de bir marka olacaktı. Bu yapı yok edildi. Burada mevcut çalışan antrenör arkadaşları dışarda tutuyorum. Sadece Konya için değil, Türkiye genelinde Altyapılar eş dost gönüllendiği, kişisel hesapların yapıldığı yerler olarak değerlendiriliyor.

 

Son olarak Konya futbol hakkındaki düşünceleriniz nasıl? Geleceğe umutla bakabilir miyiz?

Benden beklediğiniz doğru ve gerçekleri sizlerle paylaşmam değil mi? Ben de tribünlere oynamadan gerçekleri söyleyim. Konya nüfusu 400-500 binlerdeyken 110 takımlı amatör liglerimiz vardı. Şu an Konya merkez nüfusu 1 milyonun üzerinde 38 takımlı amatör lig oynatıyoruz. Bu durum bile benim hiç bir yorum katmadan gelinen noktayı yansıtma açısından yeterli. Bu gün her şeyin bolluğunu yaşarken, dünden daha fazla genç bir nüfusumuz varken sizin aracılığınız ile soruyorum. Futbolumuzdaki bu geri gidiş neden? Hak eden hak ettiği değeri buluyor mu? Futbol ailesi içinde bir dayanışma var mı? Gelecek ile ilgili bir öngörümüz bunun paralelinde bir planlamamız var mı? Hep birlikte bu soruları kendimize soralım, gelecekle ilgili öngörümüzü yapalım bakalım sonuç ne çıkacak. (Çiğdem Kurut) 

DEVAMI iÇiN RESiME TIKLAYIN


Fair play özümüzde var

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.