Fil "İzmir"e Kardeş Geldi

İzmir Doğal Yaşam Parkı'ndaki fil İzmir'e kardeş geldi.

İzmir Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de doğan ilk fil olma özelliği taşıyan ve ismi, anket sonucu "İzmir" olarak belirlenen filin ardından, aynı sevinç tekrar yaşandı. Fil İzmir'e önceki gece kardeş geldi. Yaklaşık 102 kilogram ağırlığındaki dişi yavrunun ismi henüz konulmadı.

Fil Begümcan ve Winner çiftinin ilk yavruları 5 Şubat 2011'de dünyaya gelmişti. Begümcan’ın gebeliğine ilişkin belirtilerin başlaması üzerine Doğal Yaşam Parkı bünyesinde uzman personelden oluşan bir komisyon kuruldu. Begümcan’ın her hareketini aylar öncesinden izleyerek raporlayan komisyon, anne filin hareketlerinin yavaşlaması üzerine doğumun yaklaştığını belirledi. İçgüdüsel olarak barınağın İzmir'i dünyaya getirdiği noktasına giden Begümcan, doğum sürecine girdi. 21 aylık gebelik süresini tamamlayan Begümcan, park bünyesinde kurulan komisyonun gözetiminde yeni yavrusunu dünyaya getirdi. Başarılı geçen doğumun ardından yavrusunun yanından bir an olsun ayrılmadığı belirtildi.

Yavrunun doğumun ardından hemen hareketlenmesi ve annesinden süt emmeye başlaması üzerine rahatlayan  uzman ekibin yaptığı kontrolde, 102 kilogramlık dişi yavrunun oldukça sağlıklı olduğu belirlendi. Park yetkilileri, yavrunun bir süre daha anne sütüyle besleneceğini, doğum sırasında güç kaybeden Begümcan için ise özel diyet uygulanacağını belirtti. Yeni doğan yavruyla birlikte doğal yaşam parkındaki fil ailesinin birey sayısı 4'e yükseldi.

- "Nesli tükenme tehdidi altında"

İki kez annelik heyecanı yaşayan 18 yaşındaki Begümcan, henüz 2 yaşındayken Hindistan Cumhurbaşkanı’nın hediyesi olarak, İzmir’in unutulmaz fili Pak Bahadır’a arkadaşlık etmesi için 1998 yılında İzmir’e getirildi. Pak Bahadır’ın 21 Temmuz 2007 günü hayatını kaybetmesi üzerine, bu kez İsrail Ramat Gan Hayvanat Bahçesi’nden 6 yaşındaki Winner getirildi. Yetkililer, dünyada nesli tükenme tehdidi altındaki hayvanlar listesinde gösterilen Asya fillerinin parkta doğum yapmasının park koşullarının vahşi yaşama uygunluğundan kaynaklandığını kaydetti.