Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden hayırsever iş adamı Osman Can'ın son röportajı

Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden hayırsever iş adamı Osman Can'ın son röportajı
Siyaset ve inşaat dünyasının renkli olduğu kadar, içten ve samimi isimlerinden birisi olan, Osman Can’ın anlattıkları ve ondan dinlediklerimizi sizlerle paylaşacağız

Can İnşaatın kurucusu, hayatının bir bölümü Avrupa’da Almanya,  İsveç ve Norveç’te geçmiş. Konya Siyasetinin Osman Ağabeyi, KONET, KONBETON, KANAL 42, Merhaba Gazetesi gibi kuruluşların içinde olan bir müteşebbis. Rahmetli Erbakan’ın Konya’ya geldiğinde evinde misafir kaldığı, üç dönem Belediye Meclis Üyeliği yapan başarılı bir iş adamı.

Siyaset ve inşaat dünyasının renkli olduğu kadar, içten ve samimi isimlerinden birisi olan, Osman Can’ın anlattıkları ve ondan dinlediklerimizi sizlerle paylaşacağız.

ÇALIŞMAKLA GEÇEN BİR ÖMÜR!

Osman Can, 1952 Bozkır-Yeniköy doğumlu. İlkokulu kendi köyünde bitirdi. Küçük yaşta evlendi.  İstanbul’da bulunan Ağabeyi, onu İstanbul’a götürünce genç yaşta çalışma hayatına ve ticarete atıldı.

1971 yılında yurt dışına giden Osman Can, bir yıl kadar Almanya’nın başkenti Berlin’de,  altı ay kadar İsveç’in ikinci büyük şehri olan Göteborg’da kaldı. En uzun süre ise Norveç’in Başkenti Oslo’da bulundu. Tam 15 yıl.  Ayrılmadan önce Mobilya sektöründeydi.

Oslo’da Türk İşçileri Derneğini kurdu. Türkleri gurbet elde bir araya getirmek için yapılan bir çalışmaydı bu. O yıllarda Oslo’da, Türk işçisi azdı, üç yüz kadar Türk vardı.

Daha sonra Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği kurma teşebbüsleri olumlu sonuç verdi.  Cuma namazlarını kılacakları bir yerleri vardı. Bir binanın çatı katını mescit haline getirdiler. Arkadaşlarıyla birlikte yüklendiler halıları, mescide serdiler. Artık vakit namazlarını da kılabiliyorlardı.

Osman Can, Türkiye’ye kesin dönüş yaparken,  Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği,  Milli Görüş Derneği oldu, halende o isimle devam ediyor.

1986 yılında Türkiye’ye kesin dönüş yaptı Osman Can. Memleketi olan Konya’ya geldi yerleşti. O aralar kendi ifadesiyle bir boşluğa düştü. Dr. Mehmet Hulusi Baybal’dan ders aldı, onun sohbetlerine  iştirak etti.

1987 yılında arkadaşlarının da isteği ve tavsiyesiyle Refah Partisine girdi. O dönemde Konya İl başkanı Abid Kıvrak’tı. Aynı yıl seçimlerde aktif olarak çalıştı. Seçim yasaklarının başlayacağı Cumartesi günü, son konvoy olarak Mevlana Caddesinden geçerken, Osman Can’ın arabasına, konvoydan bir araba arkadan çarptı. O çarpmaya rağmen İndi baktı yürüyen aksamlarında bir şey yok, hadi devam dedi. Osman Can o halde, konvoydan çıkmadan şehri dolaştı. Onun bu hareketi ve fedakarlığı partili arkadaşları tarafından takdir edildi.

1989 yılında Belediye Meclis Üyeliği seçimlerinde kazanarak Karatay beleye meclis Üyesi oldu. 3 dönem Meclis Üyeliği yaparken, bir dönemde Büyükşehir’e Meclis Üyeliği görevlerinde bulundu.

1986 yılında Can İnşaatı kurdu. İşe ilk önce iki katlı olarak kendi evini yaparak başladı. Sonra bahçeli bir ev yaptı. Büyük oğlu askerden geldi, Küçük oğlu İnşaat Mühendisi oldu. Norveç’ de bulunan ortanca oğlunu da çağırdı. Kızı da gelince, bir aile şirketi olarak çalışmaya başladılar. İnşaat sektörünün krizde olduğu bu dönemde, Can İnşaat, güven veren, itimat edilen bir İnşaat Şirketi olarak yoluna devam ediyor.

KONET İÇİN ÇOK UĞRAŞTIK!

Meclis Üyesiyim, Sayın Özkafa, bir market kuralım dedi. İstanbul Caddesi civarında Sayın birlikte KAR A.Ş diye bir market açtık. Konya’da market filan yoktu. Bilende yoktu. Market devam etti. Sonra, mezbaha konusunda besiciler çok sıkıntılıydı. Devletin bir mezbahası vardı, hayvan kesimine  yetişmediği gibi, besiciler çok sıra bekliyorlardı. Özkafa, Konyalılara yeni bir mezbaha yapalım dedi. Aksaray yolunda  belediyenin arsası  vardı. Belediyeyi arsa olarak ortak ettik. Yeni üyeler, yeni ortaklar bulduk. Arkadaşlarımızla bir araya gelerek yeni bir mezbaha açtık ve KONET’i kurduk. Ve hizmet etmeye başladık. KONET için çok uğraştık, kapı kapı gezdik. Çok zahmet çekilerek kurulmuştu. KONET satıldı. Hisselerimiz öldüm pahasına gitti. Konyalılar olarak devam etmesini isterdik. Şimdi atıl vaziyette. Bizleri en çok üzen konulardan biri de bu.

ERBAKAN HOCAMLA İLK ANTALYA SİMENA’DA YÜZ YÜZE GELDİK

Erbakan Hocamla ilk yüz yüze gelmemiz 1991 yılında, Antalya’da Simena Tatil Köyünde oldu . Refah Partisi Teşkilatları olarak oradaydık. Konya’dan  Mustafa Özkafa, Veysel Candan, Ali Güneri ve ben birlikte gittik. Üç gün orada kaldık. Simena Tatil Köyünün sahibi Diyarbakırlıydı. Simenayı bize tahsis etti. Yeme-içme telefon serbestti. Erbakan Hocam o üç günde siyasetten hiç bahsetmedi. Bu dönemi münafık devri diye anlattı. O üç gün boyunca İslamiyet’ten, İslam’ın doğuşundan, Adem Aleyhisselamdan itibaren Peygamberlerden bahseden konuşmalar yaptı.

Geceleri de o zaman İstanbul İl Başkanı olan, şimdiki Cumhurbaşkanımız Tayyip Bey, Veysel Candan, Mustafa Özkafa ve ben sohbete gidiyorduk. O sohbetler çok verimli ve güzel geçti.

Tayyip bey, şimdi belki de görevi icabı sert gibi görünüyor ya, güler yüzlü, anlayışlı biriydi. Antalya’da kaldığımız üç gece hep birlikte evlere sohbetlere gittik. Çok güzel günlerdi.

Halil Ürün, Veysel Candan, Mustafa Özkafa, İsmail Öksüzler ve ben, KON TV’nin açılışına katılmak için  Simena Tatil Köyünden saat üçte yola çıktık, Akşam üzeri ikindi vakti Burdur’a geldi yollar kapandı. Halil Ürünün arabasının önünü Karayolları kumluyor açıyordu. Benim araba Mercedes’ti. Bir petrole durduk. Bu havada bu arabayla yola çıkmak iyi cesaret dedi. Mercedes karlı havalarda kayar.

Akşamı n yedisinde KON TV’nin açılışına yetişecektik, sabah beşte, sabah ezanları okunurken Konya’ya geldik.

ERBAKAN HOCAM SENİN EVDE MİSAFİR OLACAK DEDİLER!

Erbakan Hoca Konya’ya gelecekti. Hadim de yeni beldeler için ara seçimleri vardı Hocam seçimlere gelecekti. Bana dediler k, Erbakan Hocam senin evde misafir olacak. Sen hazırlığını yap, bizimle Hadime gelme dediler. Herkes gitti Selçuklu Belediye Başkanı İsmail Öksüzlerle ben Konya’da nöbetçi gibi kaldık. Bir haber geldi Hocam helikopterler havaalanına inecek dediler. İsmail beyle birlikte,  akşama kadar havaalanında Erbakan Hocamın gelmesini bekledik gelmedi. Görevli bir komutan boşuna beklemeyin, helikopterin havaalanına inmesi yasaklandı, helikopteri buraya inmeyecek Top sahasına, inecek dedi. Bu arada Hocamın helikopteri top sahasına inmiş, partiyle ilgisi alakası olmayan gençler,  Hocamı almışlar, bir arabaya bindirmişler belediyenin misafirhanesine Köşke götürüyorlar. Meram Yeni Yol lastik durağında gençlerin önünü kestim. Hocamı arabaya aldım ve bizim eve getirdim.

Hadimden dönen konvoyda geldi. Hocamı misafirimiz oldu. Hocama yemekte kuzu tandır ikram ettik. Yemeği yedikten sonra, odasına çekilirken ilk kıbleyi sordu. Abdestini aldı. O gece sabaha kadar lambası hiç sönmedi. Sabah namazından sonra saat dokuza kadar uyudu. Lütfü Yalmanla birlikte arkadaşlar, benim evin önünde beklediler.

Sabah kahvaltıda, sesine iyi geliyormuş hafif haşlanmış yumurta istedi.  İstediği gibi olması için dört defa yumurta pişirdik.

Kahvaltı sonrasında, Hoca dedim, bir fotoğraf çekinebilir miyiz? Hocam hemen mütevazi bir şekilde ayağa kalktı, fotoğrafı çektirdik. Öyle dediğim için, Hocamı ayağa kaldırdığım için çok utandım.

 

BİR ÇOK KURUMUN TEMELİ BİZİM EVDE ATILDI!

Karatay teşkilatında muhasiplik yaptım. Ahmet Özcan caddesinin açılmasında imzalarımız var. Birçok komisyonda görev aldım. Bir çok kurumun temeli bizim evde atıldı.  İstişareler yapıldı. Bunlardan biri olan KONBETON’un ilk görüşmelerini de bizim evde yapmıştık. O toplantıda Hanefi Ulusoy, Mustafa Koçak ve Ahmet Aslan vardı.

Anadolu’da Yarın gazetesini diriltelim dediler. O gazetenin yeni ismi Merhaba Gazetesi oldu. O gün kendi imkanlarımızla arkadaşlarımız aramızda para topladık. Gazete Ali Güneri’den alındı, bir şirket kuruldu. Hacıveyiszade Camiinin oradaki Belediye İş hanının 10 katında, Merhaba Gazetesi  için bir büro kiraladık. Gazetenin ne sıkıntısı varsa hep birlikte çözdük. Gazetenin adına hep birlikte karar verdik. Mustafa Özkafa ve Teoman Rıza Güneri beyle birlikte Merhaba Gazetesinin de kuruluşunda bu şekilde yer aldım.

 Kanal 42 içinde bir araya geldik. Televizyon alınsın dediler. Hisse aldık. para kazanmak amacıyla değildi.  Hizmet olsun diye destek verdik.

 

ARABA KARDA KAYDI, TIR’IN ÖN TARAFINA VURDUM GEÇTİM!  

Zülfikar Gazi İl Başkanı. Osman Abi, Ankara’da İl Başkanları toplantısı var, beraber gidelim dedi.  Toplantı bitti, akşam namazı oldu. Dışarıda 10-15 cm. kar vardı. Gölbaşına doğu yola yaklaşırken Önümde bir TIR vardı. TIR’ı solladım. Araba karda kaydı, TIR’ın ön tarafına vurdum geçtim.   Gölbaşında bir petrole girdik, biraz dinlendikten sonra tekrar yola çıktık. Bir rampada Otobüs patinaj yapmış kalmıştı. Otobüse vurmadan yanından sıyrılıp geçeyim dedim. Otobüsün muavini karşıma çıktı. Ona da vurmamak isterken, araba kaydı, arabanın aynası, muavine vurdu. Duramadık, dursam bir daha kalkma imkanı yok. Muavin arkamdan bağırdı kaldı. Kulu’ya sabaha karşı vardık. Bir otelde yattık, ondan sonra da, Konya’ya geldik.

 

BİZ KARATAY’A GELDİĞİMİZ DE KARATAY KÖYDÜ!

Ben siyasetin içinde hep sayın Özkafa’yla çalıştım. Arkadaşlığımız, dava arkadaşlığımız ve dostluğumuz halen devam eder. İki dönem Karatay Belediyesinde, Belediye Meclis Üyeliği yaptım, bir dönemde Büyükşehirde.  Uluırmak alt geçidini yaptık, sanayi alt geçidinde, Kule Sitenin olduğu geçitlerin yapımında beraberdik. O yıllarda Uluırmak da asfalt falan yoktu. Önceleri, hizmet demek, yollara kum döktürmekten ibaretti. Sonra soğuk asfalt döktürmeye başladık. Daha sonra sıcak asfalta geçtik. Özkafa ilan ediyorum, Konya’da, asfaltsız bir sokak kalmayacak dedi.  Bu dediklerini başardı. Ardından kanalizasyonu olmayan mahalle kalmayacak dedi, onu da başardı.

Biz Karatay’a geldiğimiz de Karatay köydü. Köyden indim şehire türküsü var ya, aynı onun gibi. Karatay’ı şehir yapacağız diye çok uğraştık.  Bir tane asfalt yoktu.  Biz geldiğimizde köye belediye Başkanı olduk. Karatay’da müteahhitler gelmiyordu.

Özkafa hepimizi çağırdı. O yıllarda Kumköprü Yapı Kooperatifi, Karşehir Yapı Kooperatifi ve Karkent Yapı Kooperatifi  kuruldu. Karatay’ın kalkınması ve insanların ev sahibi olması için çok çalıştık.

Ben, Aziz Oruç beyle birlikte Kumköprü Yapı Kooperatifinde çalıştım. Azizi bey başkan ben onun yardımcısıydım. İnsanları 22 bin liraya daire sahibi yaptık.

Karatay’da her mahallede çardaklar ve inekler vardı. Her sokakta en az iki hanede inek besleniyordu. Yollar çamurdu. Kışın o yollardan kimse geçemezdi.

1989’de her yer çamur, sayın adaylarımızı sırtımıza aldık öyle çalıştık. O öyle bir çalışma ruhuydu ki…

O ruhu bir daha hiç yaşamadık, yaşanmaz da.

Teşkilatta video falan yok. Bir Almancı arkadaşın videosu varmış. Atladım gittim Bozkır’a, 600 liraya o videoyu aldım. Videoyu götürürken yanımızda birde saç kurutma makinesi götürüyorduk, Videoyu kullanmadan önce, saç kurutma makinesiyle bantları kurutuyor, sonra dinletiyorduk.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.