Gelecek alternatif enerjide

Gelecek alternatif enerjide
Tersine bir göç hikayesi Abdullah Özel’in hikayesi. Avrupa’da doğup büyüyen Özel, bilgi birikimini ülkesinde değerlendirmek için geri dönmüş.

Ulaş İnbaşı'nın röportajı

Tersine bir göç hikayesi Abdullah Özel’in hikayesi. Avrupa’da doğup büyüyen Özel, bilgi birikimini ülkesinde değerlendirmek için geri dönmüş. Geçmişten geleceğe en önemli sektörlerinden biri olan enerjide, yenilenebilir kaynaklara yönelen Özel, en büyük sermayesi bilgisiyle farklılık yaratan bir isim. Geleceğin alternatif enerjide olacağını belirten Özel, güneş ve rüzgar enerjisinde bireysel kullanımın her geçen gün arttığını ve artacağını söyledi.

-Enerji başlı başına çok büyük bir yatırım. Yenilenebilir enerjide de durum böyle mi?

-Yenilenebilir enerji sektörünü ikiye bölmek gerekiyor. Birincisi lisanslı enerji üretimi, ikincisi lisanssız elektrik üretimi. Lisanslı elektrik üretimi deyince büyük şirketlerden bahsediyoruz, lisanssız üretim ise orta ve küçük işletmelerden oluşuyor. Yenilenebilir enerjide yatırımlar büyük. Özellikle lisanslı üretimde herkesin kaldırabileceği bir yük değil. Bırakın kurulumu, projelendirme bile çok zor.

-Türkiye’de alternatif yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme ne zaman başladı?

-Türkiye’de 2006’da başladı yenilenebilir enerjiyle ilgili girişimler. Başlangıç rüzgar ile oldu. İlk girişimler olduğu için düşük maliyetlerle çok fazla lisans alındı ve bu lisansların çoğu yatırıma da dönüştü. 2011-2012’de de güneş enerjisinde de devlet lisanslı yatırımların önünü açtı. Ancak geçmişten alınan derslerle beraber dediler ki, “Kurulum yapacağın yerde 6 ay boyunca ölçüm yapmalısın, bunu da matematiksel hesaplamalarla 1 yıla çıkarmalısın. EPDK’nın başvuru tarihlerini açıklamasının ardından başvurunu yapabilirsin.”

EN YÜKSEK KONYA’DA

-Bununla beraber sadece şirketlere değil, bölgelere de lisans verilmiş oldu?

-Aynen öyle. Güneş kapasitesi yüksek olan iller için kapasite belirlediler. Türkiye’de lisanslı güneş enerjisinden elektrik üretme toplam kapasitesi ilk etapta 600 megavat. Bu toplamın içinde en yüksek kapasiteye sahip olan kent Konya. Konya’nın radyasyon değerleri çok yüksek. Bundan dolayı bu 600 megavatın 96 megavatı Konya’ya verildi. Bu çok iyi bir rakam. Bununla beraber Karaman’a da 32 megavat verildi. İkisini bir bölge halinde düşündüğünüz zaman çok önemli bir yatırım alanı haline geliyor. Türkiye’de radyasyon değerleri en iyi olan iki il var. Bunlardan ilke Konya-Karaman bölgesi, diğeri de Van. Konya-Karaman bölgesinin düz bölgesinin, uygulanabilir bölgesinin çok olması, yatırım açısından bir cennet haline getirdi.

img_4882-1.jpg

-Şu ana kadar ne kadar yatırım aldı?

-Şu ana kadar sınırlı sayıda yatırım var. Karapınar’da var, Konya-Karaman yolu üzerinde var. Şu anda yapılan başvurular ve hayata geçirilen yatırımlar arasında uçurum var. Lisansı alıyor ama yatırıma geçmiyor. Lisanslı yatırım için ilk önce ölçümlerinizi yapıyorsunuz, daha sonra lisans hakkı için EPDK’ya başvuru yapıyorsunuz. Bu 12-18 aylık süreci buluyor. EPDK da başvuru-kapasite durumuna bakıyor. Eğer başvuru kapasiteden yüksekse yarışmaya çıkıyor. İhale gibi düşünün; megavat başı en çok katkı payını veren lisans hakkının sahibi olacak. Konya için bu rakamlar çok yükseğe çıktı. 1 megavat güneş santralinin maliyeti kabaca 1 milyon Euro. Sadece lisans hakkı için 1 milyon Euro civarında teklifler oldu. Daha çivi çakılmadan çıkan maliyet bu.

-Peki kurtaracak mı yatırımcıyı?

-Yatırımcı kurtarmazsa bunu vermez. Bu katkı paylarında vergi muafiyeti söz konusu. Lisanslı yatırımların avantajı şu; santrali kurdun devreye aldın, devlet senden 10 yıl boyunca senden elektriği 13,3 sentten alma garantisi veriyor. 10 yıldan sonra da kalan 39 yılda sana elektriğini satış hakkı veriyor. Piyasa mali uzlaştırma mekanizması var, tam karşılığı olmasa da bir nevi elektrik borsası. Ülkenin kullanımı ve üretimine göre anlık fiyatlar belirleniyor, bu fiyatlardan elektriğinizi satabiliyorsunuz.

ELEKTRİK ALARAK TEŞVİK EDİYOR

-Ne kadar yılda kurulum maliyetlerini amorti edebiliyorsunuz?

-Konya için düşünürsek, kendi öz sermayenizle kuracağınız güneş santrali beş buçuk-altı yılda kendini amorti edebilir.

dsc01806.jpg

-Kendi öz sermayenizle yaparsanız geçerli bu durum değil mi?

-Evet. Kredi ile yapacağınızda bu durum bir yıl daha artabilir. Ama amorti ne demek? Cebinden çıkan paranın sana ne zaman döneceği demek. Bankayla anlaşmana göre bu işin yüzde 15-20’si cebinden çıkacak bu sefer. Birkaç yol sonra ana paran çıktıktan sonra bankanın parasını zaten yatırımın karşılaşacak.

-Devlet teşviki söz konusu mu?

-Şöyle söyleyebiliriz; devlet santralini kurarken sana bir teşvik vermiyor ama üretime geçtiğin anda 10 yıl alım garantisi vererek, teşvik ediyor.

GÜNEŞ VE RÜZGAR BİZE YETER

-Türkiye alternatif enerjiyi ne zaman keşfetti?

2006 gibi rüzgar enerjisi ile başladı. İlk santralin kurulması 1998 ama bu anlamda bir sektör yoktu. Resmiyetin, lisans başvurularının yapılması 2006’da başladı. Yenilenebilir enerjide daha önce başlayan HES’ler var ama doğa dostu ve yenilenebilir dediğimiz zaman söylediğim tarih geçerli.

-Sadece güneş ve rüzgar enerjisi ile Türkiye kendi elektriğini karşılayabilir mi?

-Güneşin dünyaya 1 saatte gönderdiği radyasyonla tüm dünyanın elektriği karşılanabilir. Ama bunu enerjiye çevirmek zor olanı. Türkiye için radyasyon değerine baktığınızda bu mümkün. Olabilirliği fazla. Ama bunun altyapısına bakmak lazım. Bunu her türlü sağlayabilirsin. Güneşin ve rüzgarın şöyle de bir avantajı var:  Normal elektrik üretimi belli bir merkezde yapılıyor. O merkezden kurulan ağlarla ülkeye dağıtılıyor. Rüzgar ve güneşte merkezi olmayan üretim mümkün. Evin, bahçenin, fabrikanın yanına kurup hemen yan tarafta kullanabiliyorsun. Bu da elektrik şebekesi kullanımını minimuma indiriyor.

dsc01618.jpg

HER EVE ALTERNATİF ENERJİ

-Biraz da lisanssız üretimden bahsetsek. Ben evimde güneş enerjisiyle tüm elektrik ihtiyacımı karşılayabilir miyim?

-Lisanlı üretimin yanında lisanssız üretim diye bir alan daha var. Bizim AYETEK olarak daha çok faaliyette bulunduğumuz alan da lisanssız elektrik üretimi. Buradan sadece lisanssız elektrik üretimiyle ilgileniyoruz çıkartılmasın. 21 megavatlık bir projemiz de var. Türkiye’deki en büyük projelerden biridir. Ama bölge olarak Güneydoğu’da olduğu için şu anda bir süre beklemek zorunda kaldık. Lisanssız üretimin yönetmeliği 2011’de çıktı. Herkes 500 kilovata kadar yenilenebilir enerji kaynağı olmak şartıyla kendi elektriğini üretsin, üretmiş olduğu elektriği tüketsin, tüketim fazlasını da şebekeye versin, devlet buna para ödesin. Lisanssız üretim bu. Herkese bu hak verildi. Ama üst sınırı 500 kilovat olarak belirlendi. 500 kilovatlık rüzgar santrali 800 bin Euro’luk bir yatırımla sağlanır. 500 kilovatlık güneş enerjisi santrali ise 650 bin Euro’luk bir yatırımdır. Bunun amacı ise bölgesel elektrik üretim ve tüketim dengesini sağlamak, şebekelere fazla yüklenmeyi engellemek ve ülkenin elektrik üretimini artırmak. Yönetmeliğin çıkmasının ardından 500 kilovatlık üst sınır, 1 megavata çekildi ve kullanılabilirliği daha da arttı.

-Siz bu işe nasıl girdiniz? Başlangıcınız rüzgar enerjisi bildiğim kadarıyla?

-İlgili yönetmelikler çıktıktan sonra biz de hesaplamalarımızı yaptık. Rüzgar enerjisi güneş enerjisinden çok daha karlı bir yatırım şekli diye başladık. Üretilen kilovat/saat başı yapılan yatırıma baktığınız zaman rüzgar daha verimli olduğu için rüzgar tercih edilmeli.  Rüzgar türbinine yaptığınız yatırımla aldığınız enerjiye baktığınız zaman rüzgar çok daha verimli. Güneş, rüzgarla yarışamaz dedik. Alman Wind Technic Nord şirketiyle yüzde 75’i bana ait olmak üzere ortaklık kurduk. Alman firmasından Türkiye’deki üretim ve pazarlama hakkını satın alarak rüzgar türbinlerini Türkiye’de üretmeye başladık. Daha sonra devlet rüzgardan üretilen enerjiye 7,3 sent, güneşten üretilen enerjiye 13,3 sent ödeyeceğini açıkladı.

Neden, ne fark ediyor ki?

-Rüzgar, güneşten daha verimli olduğu için yatırımların daha dengeli gitmesi için denge sağlanması için yapıldı. Yine aşağı yukarı aynı hesaba geliyordu. Ancak bu rakamlar açıklandıktan sonra güneş panellerinin ücretleri de yarı yarıya düştü. Bunun ardından güneş enerjisi çok daha hesaplanılabilir, uygulanabilir bir yatırım haline geldi. Biz de rüzgar lisansımızı cebimize koyduk, yönümüzü güneş enerjisine çevirdik.

dsc01512.jpg

İSTER KULLAN İSTER ŞEBEKEYE VER

-Ben evimdeki ürettiğim elektrikle tüm kullanımımı karşılayabilir miyim?

-Hem lisanslı hem lisanssız enerji üretimleri şebekeye bağlantılı projeler. Yine bireysel kullanımlar yayılacak ülkemizde. Mevzuatı hazır, uygulamalar tam anlamıyla gelişmedi. Ama yavaş yavaş gelişiyor. İlk başta 30 kilovat ile başladı. Daha sonra 100 kilovata çıkacak. Devlet dedi ki, herkes 30 kilovata kadar kendi elektriğini evinde üretsin, kullanabildiğini kullansın geri kalanını şebekeye versin, parasını ödeyeyim.

-Güneş enerjisiyle ilgili sizin ürettiğiniz, kurduğunuz kombinasyonlar var. Bu kombinasyonların kurulumu yapıldığı zaman iş bitiyor mu? Elektrik kullanabilir hale geliyor muyuz?

-İhtiyaca göre güneş üretim tesisinin kapasitesi değişir. İstersen sadece güneş yaparsın, istersen sadece rüzgar. İstersen de hibrit dediğimiz, rüzgar ve güneşin birlikte olduğu sistem kurulabilir. Bunun büyüklüğü kişinin evindeki tüketime göre değişir. Hangi cihazları kullandığına, ne kadar tüketim yaptığına bağlı. Bu cihazlar günlük ne kadar kullanıyor, ne kadar elektrik harcanıyor. Bunlar hesaplanıp, bir kombinasyon kurulmalı. Bu hesaplamalar yapıldıktan sonra, sistemin bileşenleri olan panel, akü, inventör ve şarj kontrol cihazının gücünü de hesaplar ve buna göre sistem kurulur.

-Bunu da siz yapıyorsunuz?

-Evet. Santrallerden başladık, ev sistemlerine kadar geldik. Hepsini yapabiliyoruz. Bu kapasiteye sahibiz.

BİREYSEL SİSTEMLERİN ÖMRÜ

-Standart bir ev için kurulum ne kadar tutar? Beyaz eşyalarının hepsinin var olduğu, bilgisayarı, birkaç tane televizyonu olan ev için ne kadar bir masraf yapmak gerekir?

-Ekonomik bir evin ortalama kullanımı 7 kilovat/saat gibidir.  Bu tüketim için 2 kilovat enerji gücü olan bir panelle karşılanabilir. Bu sistem de 12-14 bin TL gibi bir rakama sağlanabilir. Bu rakam evdeki elektrik kullanımıyla doğru orantılı olarak artabilir.

-Peki ömrü ne kadar?

-Off-grid ve on-grid dediğimiz iki farklı sistem var. Off-grid sistem şebeke bağlantısız, içinde akü olan sistem. On-grid sistemlerde akü yok elektriği ürettiğiniz an kullanıyorsunuz, değilse bağlı olduğunuz şebekeye vermek zorundasınız. Güneş panellerinin üreticilerin verdiği ömrü 25 yıl. Ama benim gördüğüm 34 yıldır kayıpsız çalışan sistemler var. Akülü sistemlerde veri kaybı yaşamamak için 3-4 yılda bir akü değişimi yapılması gerekiyor. On-grid sistemde ise kullanmadığınız zaman elektriği şebekeye verip para alıyorsunuz. Bu sistem için de proje çizdirmeniz gerekiyor. Aşağı yukarı proje ücreti akü ücreti kadar tutuyor ama veri kaybı yaşamadan en az 25 yıl kullanabiliyorsunuz. Elektriği kullanmadığınız zaman şehir şebekesine vererek, yine devletten 13,3 sent alabilecek. Her iki sistem de çok avantajlı sistemler. Gelecek bu sistemlerde. Türkiye buraya doğru gidiyor. Her yerde kullanılabilir bir sistem.

-Sulamada daha farklı bir sistem var değil mi?

-Sulamada panelin elektrik ürettiği her an su çekebiliyorsunuz. Off-grid sistem kurulsa dahi kuracağınız havuz sizin için akü görevini yerine getirebilir. Sulama yapmadığınız zamanda su çekmeye devam eder, havuzda biriktirerek akünün yapacağı depolamayı yaparsınız.

 

GELECEĞİN ENERJİ MODELİ

-Bireysel kullanım gelişecek yani?

-Aynen öyle. Her evin çatısına bir rüzgar türbini, 4-5 ya da 10-20 güneş paneli kurulacak. Herkes çatısının üzerinde elektriği üretecek ve tüketecek.

-Apartmanda ya da sitelerde kullanılabilir mi?

Kullanılabilir. Ama apartmanlarda daire başına düşen alan çok düşük kaldığı için ne kadar kullanışlı olur bakmak lazım. Ama ortak kullanım alanları çok olan villa tipi sitelere yapıyoruz. Belki villalardaki kullanımın tamamını karşılayamaz ama ortak kullanım alanlarındaki tüm elektriği karşılayabilir. Gelecek bu sistemlerde. Şu anda müteahhitler bile yeni yapacakları site ya da apartmanlarda yenilenebilir enerjiyi kullanabilecekleri projeler istiyor bizden. Kendi elektriğini üreten siteler yapılıyor.

KIŞIN KULLANILABİLİR Mİ?

-Akla en çok gelen soru; kışın ne yapacağız?

-Güneşin tam ortaya çıkıp panele ulaşmasıyla maksimum enerjiyi elde edersiniz. Ama bulutlu, kapalı bir havada da üretim sıfırlanmaz. Difuse ışık dediğimiz ışıktan yani aydınlıktan dahi elektrik üretmeye devam eder. Yüzde yüz olmaz da yüzde 60-70 olur. Yeter ki ışık ulaşsın. Konya’da yaz aylarında güneşlenme ortalama 8-10 saat. Kış aylarına geldiğimizde bu rakam 3,2-4 saate düşüyor. Sen sistemi 8 saat ışık alacakmış gibi tasarlarsan, kışın müşteriyi mağdur edersin. Ama 4 saat güneş alacakmış gibi tasarlarsan, yaz aylarında da müşteriye fazla memnuniyet sağlarsın. Bazen tam tersi de olabiliyor. Kuracağımız sistemin karşılayacakları ile ilgili bir sunum yapıyoruz. Yaz aylarında kurulumu yapıyoruz. Söylediğimizden daha fazlasını kullanmaya başlıyor. Tasarımı kışa yaptığımız için yazın bunları kullanabiliyor ve buna alışıyor. Kışın da aynı kullanımı sağlamayı istiyor. Bazen bunlarla da karşılaştığımız oluyor. Kış aylarında nasıl çözüm üretiyoruz. Sisteme bir rüzgar türbini ekliyoruz. Bir rüzgar gülünüz de oluyor. Böylece yaz aylarındaki tüketimi yeniden sağlayabiliyorsunuz.

-Avrupa ülkelerinde bireysel kullanım çok gelişmiş bir durumda. Türkiye’de nasıl bakış açısı, insanlar alıştı mı alternatif enerjiye?

-İnsanlarımız çok ilgili. Bunu devlet de istiyor. Vatandaş kendi elektriğini üretip kullanıyor, devlet de tasarruf etmiş oluyor. Hem devlet için hem de vatandaş için kazan kazan durumu var. Şu anda Türkiye’de alternatif enerji için seferberlik ilan edilmemesi için bir gerekçe var mı? Biz enerji ithalatçısıyız. Neden elimizdeki olanakları kullanmıyoruz? Neden kendi elektriğimizi üretmeyelim, neden ihracatçı olmayalım.

HERKES MERAK İÇİNDE

-Tarım için yaptığınız projeler var mı?

-Var. Ereğli’de var yaptığımız bir proje. Karaman’da çok iyi bir proje hayata geçirdik. Belki ilk etapta para ödüyorsunuz ama sonrasında kendi elektriğinizi kullanıyorsunuz. Elbette suyu kaç metreden çektiğine, pompanın durumuna, tank ile suyun çıktığı yere göre uzaklığına göre fiyatlandırma değişiyor. Her yere özel proje üretiyoruz.

-Alternatif enerjiyi kullanan belli bir kesim var mı?

Belki birkaç yıl öncesinde bu sorunun cevabı evetti ama şu anda çok daha farklı. Okullar istiyor, sağlık ocakları istiyor, çiftçiler istiyor. Aklınıza gelebilecek her insan rüzgar ya da güneş enerjisi ile ilgili bilgilendirilmek ve kullanmak istiyor. Bizim AYETEK olarak burada en büyük avantajımız; en yüksek projelerden başladık, ev kullanımına kadar hizmet sağladık. Alternatif enerjiyle ilgili hemen her soruya cevap verebilecek durumdayız. Türkiye’de iyi iş çıkarabilmek için sermayeniz olacak ama bizim sermayemiz bilgimiz. Hemen her büyüklükte projelerimiz var. Kendi ürettiğimiz, planladığımız projelerimiz var. Hali hazırda büyük bir projemiz var, uygulayıcı ortaklarla yola çıkacağız.

-Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.

-Ben teşekkür ederim.

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.