Gökdelenlerin arasındaki çadırlarda çocuk olmak

Gökdelenlerin arasındaki çadırlarda çocuk olmak
Türkiye'de kamplarda verilen imkanlardan yararlanmak istemeyen ve İzmir’e gelen Suriyeli sığınmacılardan bir kısmı gökdelenlerin bulunduğu bölgelerde kurdukları derme çatma çadırlarda kalıyor- Yüksek binaların arasında toprak üzerine serilen döşeklerde uy

İZMİR (AA) - GÜLCAN KAPLAN - Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin bir kısmı İzmir'de gökdelenlerin arasında kurdukları naylon çadırlarda yaşarken, toprak üzerinde serilen döşeklerde uyuyan sığınmacı çocuklar, bisiklet ve oyuncak hayali kuruyor.

Türkiye'de kurulan konteyner ve çadır kentlerde kendilerine sunulan imkanlardan yararlanmak istemeyen, çalışabilmek ya da Yunanistan'a geçiş yapabilmek amacıyla İzmir'e gelen kimi sığınmacılar, zor koşullarda hayatlarını sürdürüyor.

Suriyeli sığınmacılardan önemli bölümü, kirası ucuz olan ev ve depolarda yaşarlarken bir bölümü ise tarım sektöründe iş bulabilme umuduyla çevre ilçelerde kurdukları çadırlarda kalıyor.

İzmir'de şehirlerarası otobüs terminalinin arkasında yaşama tutunan sığınmacılar ise diğerlerine göre daha kötü şartlarda barınıyor. Gökdelenlerin gölgesindeki boş arsalarda derme çatma çadırlar kuran sığınmacı aileler, hayırseverlerin desteğiyle hayata tutunuyor.

Kimi hayata göç yollarında gözlerini açan, kimi savaşsız bir dünyayı uzak bir rüya olarak hatırlayan çok sayıda çocuğun bulunduğu çadırlar, savaş ve göçten yorgun ailelerin çare arayışına ev sahipliği yapıyor.

Sığınmacı çocukların evleri, odaları, yatakları yok, toprağın üzerine serdikleri eski döşeklerde yatıyorlar. Oyuncakları da anıları da geride bıraktıkları vatanlarında kalan çocuklar, bisiklet ve oyuncak bebek hayali kuruyor.

Çadırların önünü oyun alanına, yırtık bir leğeni oyuncağa çeviren sığınmacı çocuklar, kurdukları oyunlarla kolayca mutlu oluyor.

Tekrar çocukça güzel düşler kurabilmelerini mümkün kılacak bisiklet ve oyuncak bebek hayali kuran çocuklar, kendilerine yönelen kameranın önünde toplanarak isteklerini sıralıyor. Hep bir ağızdan bisiklet istediklerini söyleyen çocuklardan 11 yaşındaki Esma, “Ben bir şey istemem, büyüğüm. Bunlar küçük, ondan istiyor.” diye konuşuyor.

12 yaşındaki Fatma’nın, “Yağmur yağdığında perişan oluyoruz. Suriye’de okula gidiyorduk, burada gitmiyoruz. Çünkü biz Suriye yazısı biliyoruz, buranın yazısını bilmiyoruz” sözleri ise başka bir kültürle tanışmanın zorluğunu özetliyor.

10 çocuklu bir aileye mensup 13 yaşındaki Mustafa da çadırda yaşamın zorluğunu aktararak, en çok bir evlerinin olmasını istediğini söylüyor.

- “Başımızı sokacak bir ev istiyoruz”

Sahip oldukları her şeyi geride bırakıp bir naylonun altında aileleriyle yaşayan kadınlar, aileleri için başlarını sokacakları, suyu olan, kışın soğuk, yağmur ve çamurdan, yazın sıcaktan koruyacak bir ev istiyor.

Çadırda yaşayan 5 çocuk annesi Ayşe Cuma, başlarını sokacak bir ev istediklerini aktardı.

Halep’ten yaklaşık 1 yıl önce geldiklerini anlatan Cuma, en büyük isteğinin eşinin düzenli bir işe başlayabilmesi ve başlarını sokacakları bir ev olduğunu dile getirdi.

Eşinin ayakkabı boyayarak geçimlerini sağladığını anlatan Cuma, “Çadırlar soğuk, su yok. Yıkanamıyoruz. Bir ev istiyoruz da içinde oturalım.” dedi.

6 aylık bebeğini sütü olmadığı için mamayla beslediğini ifade eden Cuma, mama bulamadığı zamanlarda bebeğine şekerli su verdiğini söyledi.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.