Hasan Sabbah Kimdir? Hasan Sabbah'ın hayatı ve Hikayesi

Hasan Sabbah Kimdir? Hasan Sabbah'ın hayatı ve Hikayesi
Hasan Sabbah kimdir, nasıl öldü? Hasan Sabbah'ın tarihteki yeri nedir? İşte hayatı..

HASAN SABBAH KİMDİR?
İran'da Kum kentinde dünyaya gelmiştir. (Bazı tarihçilere göre buraya Kufe'den göç etmiştir.) Zamanın önde gelen okullarında okuma şansı bulmuştur. 
Ailesiyle birlikte Rey şehrine gittiğinde burada Şii inancının önderleriyle temas etmiş ve Şiiliği benimsemiştir. Dini çalışmalarını geliştirmek için Fatimiler'in hakim olduğu Kahire'ye gitmiştir. İran'a döndüğünde Selçuklu sarayında yüksek bir memuriyetle işe başlayacaktır. Bu dönemde ünlü Büyük Selçuklu veziri Nizamülmülk'ün emrinde çalışmaya başlamıştır.

Bazı iddialara göre Nizamülmülk, Ömer Hayyam ve Hasan Sabbah birlikte aynı dönemlerde öğrencidirler ve yakın dost olduklarına ilişkin söylenceler de vardır. Lakin bu efsanenin doğruluğuna dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Öte yandan Nizamülmülk ile Hasan Sabbah arasında yaklaşık 30 yıllık yaş farkı vardır. Diğer yandan bunun doğru olabilmesi için üçünün de Nişapur'da okumuş olması gerekmektedir. 

Oysa Hasan Sabbah öğrenimini doğduğu kent olan Kum'da ve daha sonra Rey'de yapmıştır. Bu konuda ilginç bir söylence, Hasan Sabbah'ın, Ömer Hayyamla bir sohbeti sırasında Ömer'in ona, "bu insanlar cennet için yaşıyorlar, ancak onlara bir cennet verebilirsen onları yönetirsin" sözünden bir strateji çıkardığı yönündedir.

Bundan sonra kesin olarak bilinen ise Hasan Sabbah'ın yoğun dini çalışmalarından sonra örgütlenmeye başladığı ve Alamut kalesini ele geçirip burada üslenmesidir. Söz konusu kalede 2 bin müridinin yaşadığı söylenmektedir. Dönemin ileri gelenlerine yönelik suikastleri işletmek için fedailerine haşhaş vererek (bu daha çok muhalifleri tarafından uydurulduğu söylense de) onların zihinlerini kontrol ettiği bilinmektedir. Bu yüzden örgütün adı Haşhaşiler olarak anılagelmiştir.

Sabbah'ın Alamut'u ele geçirişinden de Semerkant (roman)'da bahsedilir. Romanda bunun İsmaililerin kaynaklarında yazdığı belirtilir.Sabbah önce Alamut'ta İsmailiyeliği yayar.Sonra da kaleye gelir ve komutana kaleyi teslim etmesini,kaledeki askerlerin kendi safına geçtiğini söyler.Komutan kalenin kendisine sultan adına verildiğini ve bunun karşılığında üç bin altın dinar ödediğini söyler.Hasan Sabbah bir kağıda bir şeyler yazar ve söylediği şehre gitmesini söyler.Komutan söylenilen şehre gider ve üçbin altın dinarı noksansız alır.

İslamiyetin tarihinde yaşamış olduğu farklı mezheplerden biri olan Şiilik mezhebi İran'da yaygındır. Bu mezhepin üyelerinin Selçuklu hakimiyetindeki bölgelerde Sünni yöneticiler tarafından baskıya maruz kaldıklarından dolayı Şiilik gizli olarak kendisini varetmiştir. Hasan Sabbah'ın da mensup olduğu İsmailiyye tarikatının inancına göre 12 imamdan yedincisi olan Cafer öldükten sonra oğlu İsmail'i imam tayin etmiştir. 

Ancak İsmail babasından önce ölmüştür. İsmailiye tarikatı ise İsmail'in ölmediğini ve gizlenmek için ortadan kaybolduğunu, zamanı gelince geri döneceğini savunur. Bunun haricinde Hasan Sabbah'ın bağlı bulunduğu Nizari kolu ise 18. imam Mustansır'dan sonra ise Musta'li değil Nizari'nin gelmesi gerektiğini savunur.

ÖLÜMÜ

1124 yılında ölen Hasan Sabbah öldüğünde arkasında güçlü bir silahlı örgüt ve sadece İran'da değil tüm Mezopotamya'da korkulur bir askeri ve siyasal güç bırakmıştır. 

Tarikat Moğol istilası yıllarına kadar ayakta kalmıştır. Alamut kalesi ise 1256 yılında civarına gelen Moğol komutanı Hülagû Han tarafından normal yollardan ele geçirilemeyince; o yıllarda yeni keşfedilen petrol; kalenin bulunduğu tepenin altına tüneller kazılarak ve bu tünellerin de içlerinde petrol havuzları oluşturularak ateşe verilerek patlatılmış dolayısıylada imha edilerek ele geçirilmiştir. Pratikte ele geçmesi imkânsız olan oldukça dik, sarp kayalıklar üzerinde kurulmuş olan bu kale; tarihte de pek çok güçlü orduya meydan okumuş konumu ve sert savunması nedeniyle asla ele geçirilememiştir.

Semerkant (roman)'da kurgulandığına göre ise kale kendiliğinden teslim olmuştur.Zaten Hasan Sabbah'ın verdiği ruh zayıflamaktadır.Teslim olunduktan sonra kale yakılacaktır.Moğolların hikâyesindeki bir bilgin Alamut kütüphanesindeki kitapları kurtarmak ister.Bir el arabası verilir ve alabileceği kadar alması söylenir.Adam önce Sünni olduğu için Kur'an'ları kurtarır. Sonra da uzun uzun kitaplara dalar.

Vaktin geç olduğu konusunda uyarı gelince önündeki kitapları kaparak çıkar ve orada dünyadaki bir sürü şey hakkında bilgi içeren ve nüshası bulunmayan bir sürü kitap yanar.

ESERLERİ

1. Sergüzeşt-i Seyyidinâ. Hasan Sabbâh'ın otobiyografisidir. Bugün yazma nüshası Tahran Merkez Kütüphanesi'nde (nr. F 2835) ve mikrofilmi Vezîrî Koleksiyonu'nda (Mic. cat. 735) bulunan kitabı, Atâ Melik Cüveynî Alamut Kalesi'nin düştüğü gün ele geçirmiş ve bazı bölümlerini Târîḫ-i Cihângüşâ'ya almıştır. Aynı şekilde Reşîdüddin Fazlullāh-ı Hemedânî de eseri inceleme imkânını bulmuş ve Hasan Sabbâh'ın hayatını yazarken ondan büyük ölçüde istifade etmiştir.

2. el-Fuṣûlü'l-erbaʿa. Aslı Farsça olan bu eserin küçük bir bölümü günümüze ulaşmış ve Şehristânî tarafından Arapça'ya (el-Milel, I, 195-196), Hodgson tarafından da İngilizce'ye (The Order of Assassins, s. 325-328) çevrilmiştir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.