İmam Hatipliler Hak Yolunun Yolcuları: Halil İbrahim Sayar (5)

İmam Hatipliler Hak Yolunun Yolcuları: Halil İbrahim Sayar (5)
Konya’nın efsane isimlerinden, hayırsever isimlerinden yaşayan bir tarih olan Halil İbrahim Sayar’ın o yıllara ait anlattıklarının ve hatıralarının beşinci bölümünü sizlerle paylaşıyoruz.

Konya İmam Hatip Okulunun ilk binası olan Polis Okulu binasının kiralanmasından, yeni Okul binasının temelinin atılmasına, Konya Yüksek İslam Enstitüsünün şehre kazandırılmasından yurt binalarına varıncaya kadar babası rahmetli Hacı Sıtkı Sayar ve arkadaşlarıyla birlikte çalışan, bir asra yakın olayı gören yaşayan, Konya’nın efsane isimlerinden, hayırsever isimlerinden yaşayan bir tarih olan Halil İbrahim Sayar’ın o yıllara ait anlattıklarının ve hatıralarının beşinci bölümünü sizlerle paylaşıyoruz.

ALLAH’A DAYAN, SA’YE SARIL…

Cumhuriyet gazetesi bana Yüksek İslam Enstitüsünü tamamlama fikri verdi. Allah’a ne kadar şükretsem az. Yarabbi sen ne kadar büyüksün!

Doğrudan doğruya yıktırdığı adamlar, gerisin geriye bana para veriyor yapsın diye.

Mektep açılacak onları da davet ettim, açılışa.

Milli Birlik Komitesi Üyesi Kamil Karavelioğlu geldi. Diyanet İşleri Başkanı Hasan Hüsnü Erdem, Konya Valisi Rebii Karatekin, Avukat Suat Abanazır, KTO Başkanı Samet Kuzucu ( CHP eski İl Başkanlığı ve 1961 seçimleri sonucunda bir dönem Konya CHP Milletvekilliği yaptı) açılıştaydılar.

Sonra Okulun girişine bir yazı yazacaktım. Ne yazayım, ne yazayım. Mehmet Akif’in “Safahat’ını” açtım. Ve mermer taşa şu sözleri yazdırdım.

“Allah'a dayan, Sa'ye sarıl, hikmete ram ol / Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol..”

Bu sözü Okulun giriş kapısının üzerine astırdım.

Var mı başka bir yol?

Tam açılışa başlayacağım, Rıdvan Bülbül yanıma geldi. Hacı Ağabey dedi, Milli Birlik Komitesi Üyeleri de konuşmak istiyorlar.

Hasta falan mısın dedim.

Dernek daha evvel toplanmış, karar verilmiş, kimlerin konuşacağı belirlenmiş, davetiyeler ona göre basılıp dağıtılmış.

Vali Rebii Karatekin’i tebrik ediyorum.

Davetiye vermeye gittim. Milli Birlik Komitesi üyeleri telefon ettiler, onlara da yer verelim dedi. Halk, en sevdikleri adamı astılar diye o adamların konuşmasını hiç istemiyordu.

Sayın Valim dedim, davetiye basıldı. Karar defterine gündem yazıldı. Herkese dağıtıldı. Konyalı olup da dışarıda olan Profesörler vardı, onlarda konuşmak istediler. Biz onlara da konuşma vermedik.

Ama dedi bunlar Milli Birlik Komitesi Üyeleri. Fazlada ısrar etmedi. Sonunda siz bilirsiniz dedi.

O gün Suat Abanazır’da geldi. Çok güzel bir konuşma hazırlamışlar dedi. O konuşmayı Anadolu Ajansına vermişler. Valla verdiler, ettiler, ben onları bilemem dedim.

Konuşmayı açtım. Aşağıya indim. Salon vatandaşlarla doluydu.

Kamil Karavelioğlu yanıma geldi. Milli Birlik Komitesinin ricaları var.

Milli Eğitim Bakanı da, aynı istekte bulunuyor, bu binanın yarısını Eğitim Enstitüsüne vermenizi istiyorlar.

Veremeyiz dedim.

Konyalı vatandaş, parayı ne için verdiyse onun açılışını görmek ister.

Böyle yaparsak iyi kaçmaz. Onlara da başka bir bina bulalım dedim.

Karavelioğlu, müsaade ederseniz bende konuşayım dedi.

Buyurun dedim. Ve Karavelioğlu’nu takdim ettim.

Bu okulun açılmasında büyük katkıları olan, okula 300 bin lira sağlayan insan diye.

Millet sağol, varol diye başladı alkışlamaya…

Karavelioğlu kürsüde, bu okula Hoca bulamazsak, dışarıdan Hocada ithal ederiz dedi. Alkışlar hiç kesilmiyordu. Yalnız dedi, bu binanın yarısını Eğitim Enstitüsüne verelim.

Bir anda herkes ayağa kalktı. Yuuuh!...yuuuh! demeye başladılar. Mikrofonu bıraktı. Aşağıya indi.

Bir hafta önce gelseydim, hepsini ikna ederdim dedi. Bir ay evvel de gelsen de kabul etmezlerdi dedim. Eğer biz Eğitim Enstitüsü içinde para toplamaya çıksaydık, bir kuruş toplayamazdık.

Eski Bakanlardan Mükerrem Sarol’un makam arabası altındaydı. Arabasına bindi, gitti.

O gün Milli Birlik Komitesinden başka bir kimse konuşmadı. Hiçbir tepki de olmadı.

Tevfik İleri zamanında, ilk Din Eğitimi Genel Müdürlüğüne getirilen Edip Kemal Kürkçüoğlu, Din Eğitimi Genel Müdürü sıfatıyla, Konya Yüksek İslam Enstitüsünün ilk dersini verdi.

img-3334.jpg

GÜRSEL’DEN VETO YEDİK

Dernekler olarak ilk toplantıyı 1958 yılında Konya’da, ikincisini 1969 yılında İstanbul İlim Yayma Cemiyetinin himayesinde, İstanbul’da yapmıştık.

Aldığımız karar gereği üçüncü toplantıyı 1960 yılında Samsun’da yapacaktık.

27 Mayıs’ta ihtilal olunca, 1960 yılının Ekim ayı falandı. Biz bir araya gelen bütün dernekler Samsun’a gittik.

Ancak Cemal Gürsel’den veto geldi.

Hiçbir dernek, Ankara dışında toplantı yapamaz diye bir emir gelmiş.

Samsun Emniyeti durumu bize bildirince, Ankara’ya geldik.

Toplantımızı Ankara’da yaptık.

YAHU NE BAKIYORSUN, ARKANA!

19 Eylül 1954 tarihi hem Konya Şeker Fabrikasının açılışı, hemde Konya İmam Hatip Okulunun kendi binasının açılış tarihiydi.

İmam Hatip Okulunun yeni yapılan binasını açmak üzere Konya Valisi Cemal Göktan’ın davetiyle Başbakan Adnan Menderes okula kadar teşrif ettiler.

Halk, talebeler ve öğretmenler neşe içindeydiler.

Menderes, babam Sıtkı Sayar’ın elinden tuttu. Yukarıya doğru beraberce çıktılar.

Babam sürekli arkasına bakıyordu.

Menderes;

Yahu dedi, ne bakıyorsun arkana, ne var?

Okul Müdürünü çağırayım da bir iki de o konuşma yapsın.

Gel Hacı baba dedi. Onlar ayarlamışlardır. Kendileri gelirler, konuşmalarını yaparlar.

Menderes balkona çıktığında halkın o sevinci tarif edilemez bir sevinçti.

İmam Hatip Okuluna gelen insanların o coşkusu, o gözyaşları anlatılamaz.

Bir Başbakan’ın vatandaşların arasına girmesi, halkla kucaklaşması, tarihte görülmüş bir şey değildi.

O hali şimdiye kadar gören yoktu.

Vatandaş sevinçten çıldıracaktı, Başbakan benim elimi sıktı diye.

Menderes, tek tek insanların elini sıktı, öğretmenlerin ellerini sıktı. Dernek azalarının hepsine teşekkür etti.

O gün halkın, öğretmenlerin, talebelerin hepimizin bir bütün olduğu neşeli ve sevinçli bir gündü.

İmam Hatip Okulunun ilk yapılan binasıydı o bina.

Menderesle birlikte Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, Maliye Bakanı Hasan Polatkan, Nafıa (Bayındırlık) Bakanı Kemal Zeytinoğlu ve Devlet Bakanı Mükerrem Sarol Konya’daydılar.

Konya’nın 19 Demokrat Parti Milletvekilinden 9-10 tanesi İmam Hatip Okulunun açılışında bulundular.

Himmet Ölçmen, Muhittin Güzelkılınç, Tarık Kozbek, Reyhan Gökmenoğlu, Konya eski Belediye Başkanı ve yeni Milletvekili Mehmet Rüştü Özal…

Eski Konya valisi Kemal Hadımlı...

Konya Garnizon Komutanı, Konya Valisi Cemal Göktan, Belediye Başkanı İbrahim Aşcıgil.

İmam Hatip Okulunun yeni binasının eğitim ve öğretime açıldığı o günün sevincini yaşadılar.

1951 yılında kurulan derneğin yaptığı ilk bina, bu binaydı.

İSLAM ENSTİTÜSÜ KAYSERİ’YE GİDİYORMUŞ!

Bir gün çarşıda geziyorum. Karşıma biri çıktı. Yüksek İslam Enstitüsünü Kayseri’ye naklediyorlarmış dedi. Nerden duydun, kimden duydun dedim. şurdan şurdan dediler. Tuzcular içerisinden geçiyorum, bir dedi ki, ne hayır İslam Enstitüsü Kayseri’ye gidiyormuş.

Hareket Dairesi Başkanı Kurmay Albay Muammer Şahin’e durumu anlattım. Doğrudan doğruya bir mektup yazdım.

Çok geçmedi bir cevap geldi.

Kurmay Albay Muammer Şahin 12. Mayıs 1982 tarihli mektubunda şöyle diyordu;

Muhterem kardeşim.

İnancım ve sizin ikazınızdan sonra Konya’nın Yüksek İslam Enstitüsü meselesine eğildim. Yaptığımı arz ediyorum.

1.İlişikteki mektupta İkinci Ordu Komutanına müracaat ettim. Ordu Komutanları nafizdir.

2.Danışma Meclisinde, askerinde saydığı zevatı uyardım. Randevu alırlarsa sizi arayacaklar.

3.İhsan Doğramacı’yı ikaz edeceğim.

4.Devlet Bakanı Özgüneş’e durumu izah edeceğim.

Şimdilik kendinizi yormayın

Hürmetler.

Kurmay Albay Muammer Şahin’in 2. Haziran 1982 tarihli ikinci mektubunun girişinde şunlar yazılı;

Muhterem kardeşim.

Bedrettin Paşa’dan, lütfedip gönderdiği mektubun suretini ilişikte sunuyorum.

Ben elimden geldiği kadar takip ediyorum.

Bilgi vereceğim.

Hürmetlerimle:

İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Bedrettin Demirel Paşa, Kurmay Albay Muammer Şahin’in kendisine gönderdiği mektuba verdiği 25. Mayıs 1982 tarihli mektupta şöyle diyor;

Aziz Kardeşim

Gönderdiğiniz,” İnsan Hürriyeti” adlı esere ve ilişik mektubunuza içtenlikle teşekkür ederim.

İşaret buyurduğunuz konular üzerinde hassasiyetle durmaya çalışıyoruz. Hakkımda ızhar buyurduğunuz itimada ayrıca müteşekkirim.

Bu vesile ile saygı ve selamlarımı sunar mutluluk ve esenlikte kalmanızı ve üstün hizmet ve başarılarınızın devam etmesini dilerim.

Bu yazıdan sonra bu okulun Konya’dan başka bir yere gitmesi önlendi

img-3291.jpg

NİYE BU MİLLETİN ARASINA GİREMEMİŞİZ?

Muammer Şahin, devamlı suretle gelir, çalışmalarımı görür, sizden bir örnek almak isterim derdi.

Son yazdığı 1994 tarihli mektupta da;

Sizi bildim bileli rahmetli babanızın tesiri ile de kendinizi cemaata hasretmişsiniz. Sizin bir başka misalinizi Türkiye’de göremedim.

Sizlerin teşvikine ihtiyacım var. Zaten Allah size bu duyguları fazlasıyla vermiş.

Ben daima siz ve Fevzi Beye gıpta ederim.

Sizlere imanda ve amelde, seviyenize ulaşamamanın ıstırabını çekmekteyim.

İnsanların egoizmini gördükçe onlardan kaçmak, dünyada iyi insanlarda var diyerek Konya’ya gelmekten haz duyuyorum.

Mektupta bahsettiği Fevzi bey yakın arkadaşlarımızdan Fevzi Özçimi’ydi.

Muammer Şahin’in bir Kurmay Albay oluncaya kadar ki, ordunun içindeki haliyle, emekli olduktan sonraki, esas Türk vatandaşı olduktan sonra ki haliyle şöyle düşünüyordu;

Biz neymişiz?

Niye bu milletin arasına girmemişiz?

Biz niye bu milleti tanımamışız?

Bizlerle temasa geçtikten sonra bu konuları dile getirip mektup yazıyordu.

Egoizmin içinden kaçarak Konya’ya gelip biraz rahatlıyorum diyordu.

(Erol Sunat)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.