İstanbul’dan dünyaya ‘Konya daveti’

Hz. Mevlana’nın 752. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Etkinlikleri tanıtım toplantısı İstanbul’da yapıldı. Konya Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan toplantıya Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Valisi Davut Gül, Konya Valisi İbrahim Akın, Konya Milletvekili Mehmet Baykan, Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca ve Konya İl Kültür ve Turizm Müdürü Fikret Fidan katıldı.

“MEVLÂNÂ’NIN ÇAĞRISI ÇAĞLARI AŞARAK BUGÜNE SESLENİYOR”

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, konuşmasına davetlileri selamlayarak başladı. Altay, Mevlânâ’nın yüzyıllar öncesinden başlayan hikmet yolculuğunun bugün de insanlığın en çok ihtiyaç duyduğu çağrı olduğuna dikkat çekti. Asırlar önce Horasan’dan başlayan bir yolculuğun, Konya’da bir gönül medeniyetine dönüştüğünü ifade eden Başkan Altay, "Hazreti Mevlânâ sadece kendi zamanına değil, çağları aşarak bugüne de seslenen bir hikmet güneşi oldu. Gönülleri birleştiren, dertliyi huzura kavuşturan büyük bir irfan eri olarak insanlığın ortak sesi haline geldi" dedi.

Başkan Altay, Mevlânâ’nın sözlerinin bugün dünyanın yaşadığı sıkıntılar karşısında yeniden birleştirici bir çağrı olduğunu belirterek “Rüzgârın savurduğu yapraklara, kalplerin daraldığı anlara, dünyanın sarsıldığı zamanlara hep aynı çağrıyı yaptı: ‘Gönlün huzuru, gönül sahiplerinin huzurundadır.’ Bu yılki törenlerimizin ana teması da bu kadim çağrıdan ilhamla ‘Huzur Vakti’ oldu" dedi.

"GÖNÜL DOSTLARINI MEVLÂNÂ’NIN ŞEHRİNE DAVET EDİYORUM"

Başkan Altay, 7–17 Aralık tarihleri arasında dünyanın dört bir yanından misafirlerin Konya’da ağırlanacağını ifade ederek, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan Sema Töreni’nin yanı sıra paneller, kültür-sanat etkinlikleri ve uluslararası buluşmalarla dolu bir program hazırlandığını duyurdu.

Başkan Altay konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Başta Şeb-i Arus törenleri olmak üzere kültür ve turizmin gelişmesine katkı sunan Sayın Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’a, emeği geçen tüm ekip arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Tüm gönül dostlarını Mevlânâ’nın şehrine davet ediyorum.”

“KONYA’DAN YÜKSELEN ÇAĞRI İNSANLIĞIN ORTAK VİCDANINA SESLENİYOR”

Toplantıda konuşan Konya Valisi İbrahim Akın ise Mevlânâ'nın çağrısının evrensel niteliğine dikkat çekerek “Kökleri Konya’nın kadim irfanına, ufku ise insanlığın ortak vicdanına uzanan büyük bir davetin eşiğindeyiz. Hazret-i Mevlânâ’nın ‘Gel, ne olursan ol yine gel’ çağrısı yüzyıllardır Konya’dan tüm insanlığa yayılan bir sedadır. Bu çağrı bu yıl İstanbul’dan yükseliyor ve ‘Huzur Vakti’ davetine dönüşüyor” dedi.

Vali Akın, törenlerin “Huzur Vakti” temasının savaşların, yoksulluğun ve adaletsizliğin gölgesinde huzur arayan insanlar için büyük bir anlam taşıdığını belirterek “Bugün mazlum coğrafyalarda huzur arayan kardeşlerimizin duası, Mevlânâ’nın asırlardır süregelen sevgi ve barış öğüdüyle birleşerek insanlığa bir umut olarak yayılıyor” dedi.

"GÖNÜLLER ŞEHRİ KONYA’MIZA BEKLİYORUZ"

Program hakkında detaylar veren Akın, 7–17 Aralık tarihleri arasında Karaman’daki Mâder-i Mevlâna ziyaretinden başlayarak Şems-i Tebrizî Türbesi’nde dua, Huzur Vakti Yürüyüşü ve Konya’daki sema, sohbet, konser, sergi, çocuk etkinlikleri ve panellerle zengin bir içerik sunulacağını aktardı.

Vali Akın, “Hazırlıkları büyük bir özenle sürdüren Konya Büyükşehir Belediyemize, katkı sunan tüm kurum temsilcilerimize, sanatçılarımıza ve çalışanlarımıza teşekkür ediyorum. 7–17 Aralık tarihlerinde yerli ve yabancı tüm misafirlerimizi semaya, sohbete ve huzura; gönüller şehri Konya’mıza bekliyoruz” dedi.

Şeb-i Arus Törenleri nedir? Ne zaman yapılır?

MEVLÂNÂ’NIN SESİ DÜNYAYI AYDINLATIYOR

Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak Konya Büyükşehir Belediyesi ile birlikte bu yıl da hikmetleri ve düşünceleri ışığında Hazreti Mevlânâ’yı; on bir gün sürecek mesnevî dersleri, paneller, sergiler, söyleşiler, atölye çalışmaları, konserler, sema mukabelesi ve farklı etkinlikler düzenleneceğini belirten Bakan Ersoy, “Mevlânâ’nın yolunda gidenlerin bir hayat anlayışına dönüştürdüğü Mevlevîlik kültürünün bizlere armağan ettiği değerler arasında kendine has âdâbı, kânunu, özel musikisi ve edebî külliyatıyla sema geleneği hiç şüphesiz benzersiz bir yere sahiptir. Türk kültürünü oluşturan ve besleyen birçok unsur gibi bu geleneğin ve mirasın korunması da Bakanlığımızın başlıca sorumlulukları arasındadır. Bu çerçevede Bakanlık olarak Mevlevî sema törenlerinin dünya ölçeğinde tanınması ve bu kültürün evrensel düzeyde bilinmesi için birçok çalışma gerçekleştirmekteyiz. Nitekim Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile Dışişleri Bakanlığımızın yoğun girişimleri neticesinde Mevlevî sema mukabelesi, UNESCO nezdinde “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsil Listesi”ne 2008 yılında ülkemiz adına kaydettirilmiştir. Bu, büyük bir başarıdır. İşte bu sebeple her yıl düzenli bir şekilde gerçekleştirdiğimiz anma etkinliklerinin yanında, Mevlânâ’nın doğru anlaşılması ve doğru anlatılması çabasıyla da önemli çalışmalar yürütüyoruz. Dünyanın dört bir yanında düzenlediğimiz etkinliklerle farklı milletlerden ve kültürlerden insanlara Mevlânâ düşüncesini ve felsefesini anlatıyoruz; onun eserlerinin yabancı dillere çevrilmesini sağlıyoruz. Size şunu çok açık bir şekilde ifade edebilirim ki, dünyanın çok farklı bölgelerinden bu alana ilişkin çok önemli geri dönüşler alıyoruz. Dönem çalışma arkadaşlarımdan “Anadolu erenleri ile ilgili yaptığımız çalışmalara yönelik uluslararası ilgiyi” duyduğumda büyük bir gurur ve mutluluk hissediyorum. Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla dünyanın çok farklı ülkelerinde insanlar, Anadolu erenlerine karşı ciddi bir alaka içerisindedir. Mevlânâ’nın, Yunus Emre’nin, Hacı Bektaş-ı Velî’nin, Ahmet Yesevî’nin sesleri çok farklı coğrafyalarda yankılanmaya başladı. Yüzyıllar öncesinden gelen bu ses; zaman, mekân ve kültür ayrımı gözetmeksizin insanların kalplerine dokunuyor. Anadolu’dan yükselen ışığın bugün birbirinden farklı kültürlerdeki toplumların yaşamını aydınlattığını; ekilen tohumların filizlendiğini görüyoruz. Modern hayatın binbir zorluğu içinde ayakta kalmaya çalışan insanlar, Mevlânâ’nın ve Yunus Emre’nin öğretileriyle hayata tutunuyorlar” ifadelerini kullandı.