Mesa Verde Milli Parkı, ABD'nin Colorado eyaletinde bulunan bir milli parktır.
İşte yeryüzünün yok olan şehirleri


Mesa Verde Milli Parkı'nda Pueblo halkı tarafından yüksek bir vadiye inşa edilen bir köyün kalıntıları yer alır.

Mesa Verde adı İspanyolca Yeşil Masa anlamına gelir.

Bu adı o bölgede yetişen çam ve ardıç ağaçlarından kaynaklanır.

Parkta bir müzenin, bir sarayın ve vadi duvarı üzerinde yer alan evlerin kalıntıları yer alır.

Vadi duvarındaki evler çoğunlukla sığ mağaraların kapatılması ile inşa edilmiştir.

Binalar çoğunlukla kumtaşından, bir kısmı ise kerpiçten inşa edilmiştir.

Bütün binaların kapı ve pencereleri "T" harfi biçiminde inşa edilmiştir.

Piramses
Eski Mısır'daki onlarca dünya harikasının en görkemlilerinden biri Firavun Büyük Ramses'in kayıp başkenti Piramses'tir.

Firavun, bu başkenti kurmak için bir servet harcamıştı. Ama uzun zaman önce şehrin tamamı ve hazineleri kayıplara karıştı.

Kayıplara karışan ve 3000 yıl sonra tekrar keşfedilen şehir bir efsane haline geldi ve arkeoloji tarihinin en garip bilmecelerinden biri oldu

Angkor
140 yıl önce Fransız kaşif Henri Mouhot tarafından Kamboçya ormanları derinliklerinde yeniden keşfedildi.

Khmer imparatorluğunun başkentliğini yapan bu muhteşem şehrin 9. ve 14. yüzyıllar arasında inşa edildiği biliniyor.

Bir tahmine göre şehir artan nüfusunu besleyemediği için terk edildi.

Babil
Antik dünyanın başşehriydi.

Nebukadnezar‘ın inşa ettirdiği söylenen asma bahçeleri dünyanın yedi harikasından biriydi.

19. yüzyılda Kuzey Sarayı’nın ve surların kalıntıları bulundu. Son kez ABD'nin Irak'ı işgali sırasında yağmalandı.

Truva
Onun sadece Homeros’un destanlarında geçen hayali bir şehir olduğu sanılıyordu.

Fakat 19. yüzyılda Arkeologlar Anadolu’da şehre ilişkin ilk kalıntılara ulaştılar.

Kazılar genişledikçe İlyada’daki hikayenin doğruluğunu kanıtlayan daha fazla kanıta ulaşıldı.

Akrotiri
Milattan önce 1500’lü yıllarda volkan patlaması sonucu yok olduğu sanılan Minoan uygarlığının kalıntıları Santorini adasında bulundu.

Bu kadim uygarlığın yazısı hala çözülebilmiş değil.

Atlantis efsanesinin de bu uygarlığın yok oluş hikayesinden kaynaklandığı zannediliyor.

Machu Picchu
İnka İmparatorluğu 1530’lu yıllarda İspanyollar tarafından ortadan kaldırıldıktan sonra bu muhteşem şehir bilinir olmaktan çıktı.

1911 yılında Amerikalı kaşif Hiram Bingham tarafından yeniden bulundu.

Oldukça yüksek bir yerleşim yeri olan Şehrin teraslara neden bölündüğüne ilişkin en yaygın teoriler astronomi ve kurban törenleriyle ilgili.

Petra
Ürdün’ün Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasındaki kent, M.Ö 400 ile M.S. 106 yılları arasında Nebatiler’in başkenti, Petra Antik Kenti.

Roma İmparatorluğu’nun işgalinin ardından M.S. 400 yıllarında kaybolan şehir, yüzyıllar sonrasında 1812 yılında İsviçreli bir gezgin olan Johann Burkhardt tarafından bulundu.

Gizemi yüz yıllar boyu saklı kalan Petra UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirasına dahil edildi

Oradour-sur-glane
Fransa’nın bu küçük kasabası aslında hiç bir zaman kaybolmadı

kinci Dünya Savaşı sırasında burada yaşayan 624 kadın, erkek ve çocuk SS’ler tarafından katledildi.

Onların hatırası için kasaba savaştan sonra yıkıntı halinde olduğu gibi bırakıldı.

Kartaca
Antik dönemde Roma’nın rakibi Fenikelilerin başşehriydi.

Akdeniz’in en güzel kentlerinden biriydi. Milattan önce 146 yılında Romalılar tarafından yıkıldı.

Tekrar ayağa kalkan şehri bir kez daha 698 yılında Araplar yerle bir etti

Tikal
Maya uygarlığının başkentiydi.

4000 bina ve 90 bin yerleşimci barındırıyordu.

900’lü yıllarda neden bilinmeyen bir sebeple terk edildi.

19. yüzyılda Avrupalılar tarafından yeniden bulundu

Kuelap
Peru’nun yüksek, ormanlık dağlarında inşa edilmiş, duvarlarla çevrili bu şehir son zamanlarda ortaya çıkarıldı ve arkeologların uğrak yeri haline geldi.

Evler, tapınaklar ve mezarlar 70’den fazla taş duvarla kuşatılıyor.

Tucume
Piramitler Vadisi Tucume dünyadaki son büyük piramit ustaları arasında yer alan halkıyla tarihin en gizemli medeniyetlerinden biriydi.

And Dağları’ndaki ıssız bir vadide yaşayan Lambayeque halkı, piramit inşa etme tutkusuna kapılmışlardı. Ama bu tutkuları dehşete dönüştü.

Şehir, dökülen kanların ve vahşetin pençesine düştü. Ardından da bütün medeniyet dünya yüzeyinden silindi.

Kısa süre önce, bu müthiş medeniyetin beklenmedik sona nasıl sürüklendiğini açıklayacak kanıtlar, gün ışığına çıktı.

Hattuşaş
Dünyanın en kudretli imparatorluklarından olan Hititlerin başkenti Hattuşaş… Sonsuza dek yaşaması için kurulan bir medeniyetin, tarihten silinişinin hikayesi oldukça gizemli.

Babil’e beklenmedik bir şekilde saldıran yeni ve gizemli bir ordu şehirde terör estirdi. Hattuşaş’ın bu karanlık savaşçıları, acımasız bir yetenekle, önlerine çıkan her şeyi yıkıp geçtiler. Misyonları, dünyanın görüp geçirdiği en büyük imparatorluk haline gelmekti. Ama bunu bir kez başardıktan sonra, bu acımasız ordu ve kurdukları muazzam imparatorluk yok oluverdi.

Yok oluşları da, çıkışları kadar gizemliydi. 3000 yıl boyunca, tarih kitaplarında, hatta mitlerde ve efsanelerde bile izlerine rastlanmadı.

Tarihi kaynaklar, başkenti, bugün Çorum sınırları içinde yer alan Hattuşaş olan, Anadolu`nun büyük bölümüne yayılan Hitit İmparatorluğu`nun, büyük bir kuraklık yaşadığını, şiddetli kuraklığın büyük tahribatlara neden olduğunu gösteriyor.

Stonehenge, İngiltere
Bir şehir değil ama Antik Çağ'ın bilgeliğinin en önemli sembolüdür. Bu yapı, astronomi, astroloji, geometri, meteoroloji ve paganizmle ilişkilendirilmektedir.
İngiltere'deki Salisbury Düzlüğü'nde eskiden dinsel törenler için kullanılan ve Kelt rahiplerinden oluşan bir sınıf olan Druidlere atfedilen büyük taşlardan oluşan bir çember vardır.
Druidler'in bu taş çemberini kullanmış olması mümkünse de, başlangıcı İngiliz adalarındaki Neolitik insanlara kadar uzanmaktadır. Keskiyle yontulmuş, düzgünleştirilmiş ve dışarıdan yerel bölgeye taşınmış, dik konumundaki 30 taştan (bunlardan halen 17'si ayaktadır) oluşan ve kavisli hale getirilerek dik duran taşlarin üzerine yerleştirilen lento(kiriş) taşlarını içeren ve böylelikle çember şeklinde kapı boşlukları oluşturan tek taş çemberdir.

Persepolis, İran
Persepolis, İran'ın Şiraz şehrinin hemen doğusundadır. Pers İmparatorluğu'nun başkenti olan Persepolis, M.Ö. 6. yüzyıl sonlarına doğru Pers Kralı I. Darius (Dara) tarafından kurulmuştur. Darius'dan sonra tahta çıkan Kserkes I (Xerxes) ve Artakserkses (Ardaşir) şehri büyüterek harika anıtlarla doldurmuşlardır.

Palmyra, Suriye
Palmira, orta Suriye'de antik zamanların önemli dini ve ticari merkezi olan, UNESCO tarafından 1980 yılında Dünya Miras Listesi'ne alınmış. Şam'ın 215 km kuzeydoğusunda, Humus'un 155 km doğusunda ve Fırat'ın 120 km güneybatısında bir vaha üzerinde kurulmuş. Suriye çölünün ticari kervanlarının geçiş noktasında olması sebebiyle "Çölün Gelini" de denilen şehrin isminin bulunan ilk bilgilere göre Tedmur, edmür, Tadmur veya Tudmur olduğu Mari'de bulunan Babil tabletlerindeki kayıtlardan anlaşılmıştır.

Fransız arkeologlar tarafından 1933 yılından itibaren antik Mari şehrinden çıkarılan 25.000 tabletten anlaşıldığına göre Palmira'nın tarihi M.Ö. 19. yüzyıla kadar gerilere gitmektedir. Yunan ve Roma kaynaklarında ise 1. yüzyıldan itibaren kayıtlara rastlanılmıştır.

Mohenco-Daro, Pakistan
Mohenco-Daro, Pakistan'ın Sind eyâleti sınırları içinde, İndus ırmağı kıyısında bulunan bir antik yerleşimdir. 1922 yılında ortaya çıkartılan yerleşim, İndus Vadisi Uygarlığı'nın en gelişkin kentidir. Çevresi yaklaşık 5 km olan kentteki yapılar, buranın önemli bir siyasal merkez olduğunu göstermektedir.

Oldukça düzenli yollar ve kanalizasyon sistemleri kentte geniş bir nüfusun yaşadığını göstermektedir. Çamurla sıvanmış tuğla evlerin büyük bir kısmında banyo bulunmaktadır. Merdiven kalıntıları evlerin en azından iki katlı olduğunu göstermektedir.