JMO Başkanı Arslan: Kar yağışı obrukları azaltabilir

JMO Başkanı Arslan: Kar yağışı obrukları azaltabilir
Konya’da obruklarla ilgili ciddi çalışmaların yürütüldüğüne dikkat çeken Jmo Başkanı Arslan, kar yağışı ile birlikte obruk oluşumlarında da azalma ve durma ihtimali olduğunu söyledi

Konya uzun bir süredir beklediği kar yağışının sevincini yaşıyor. Özellikle tarım sektörünü ve üreticileri umutlandıran kar yağışının önümüzdeki günlerde de sürmesi bekleniyor. Bir taraftan bu yıl barajlarda su seviyesinin yükselmesi ve tarımsal üretimde rekoltenin artması beklenirken diğer taraftan da uzmanlar Konya’da sayısı artan obrukların kar yağışı ile birlikte azalma ve durma ihtimalinin olduğunu öngörüyor.

2.jpg

Konu hakkında gazetemize özel açıklamalarda bulunan Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Başkanı Şükrü Arslan, şunları söyledi: “Şu anda biz meslek odası olarak Konya’da yürütülen Obruk Projesi’ne destek veriyoruz. Mevcut Konya’da AFAD sistemindeki envanterde 585 adet obruk var. Tabi bununla ilgili çalışma yapan hocalarımız 2 binin üzerinde sayılarda söylüyorlar ama bizim baz aldığımız 585 obruk afet riski taşıyan kuyu tipi obruklardır. Onun dışındakiler seging dediğimiz daha çok yüzeysel deformasyon şeklindeki küçük çökmeler yüzey deformasyonları şeklinde oluşmuş yapılardır. Yani seging olan yapılar üniversitelerden hocalarımızın da tespit ettiği toplamda 2 bin civarında mevcut ve çalışma alanları genişledikçe bu rakam kat ve katta artar ama segingler halkımız için çok büyük risk teşkil etmiyor. Seginglerin ihmal edilmesi bir sorun teşkil etmez ve onlarla ilgili detaylı çalışmalar devam ediyor” dedi.

TÜRKİYE’DE İLK DEFA OBRUK TEHLİKE HARİTASI ÇIKARILACAK

Şu aşamada asıl tehditin ve tehlikenin kuyu tipi obruklar olduğuna dikkat çeken Arslan, “Bu obruklarla alakalı bu yılın sonunda bir model çıkarılması için çalışılıyor. Bu model çıkarılırsa Konya için çok büyük bir kazanım olacak. Bu tıpkı deprem tehlike haritası gibi obruk tehlike haritası olacak. Türkiye’de bir ilk olan bu çalışma olumlu sonuç verirse Konya dışında obruk oluşma riski olan illerde de aynı çalışma uygulanacak. 2020-2021 yılları arasında Karapınar, Ereğli, Emirgazi, Çumra, Karatay, Meram ilçelerinin tamamı ve Selçuklu ilçesinin güney doğu kısmında olmak üzere obruk oluşabilecek alanlar çalışıldı. Bu çalışmalarda Jeolojik, Yapısal, Stratigrafik, Tektonik, Jeokimyasal, Hidrojeolojik ve Jeofizik etüt çalışmaları yürütüldü. 2022 yılında da Kadınhanı, Altınekin, Cihanbeyli, Kulu, kısmen Ilgın, Çeltik, Yunak, Selçuklu’nun kuzey kısmında aynı çalışmalar yapılacak. Bu bölgelerden gelen veriler ışığında bir harita oluşturulacak. 2021 yılında Karapınar, Ereğli, Emirgazi, Çumra, Karatay bölgesinde hidrojeolojik ölçümler yaptık. Bir kurak bir yağış dönemi olmak üzere Mayıs ve Ekim aylarında bu ölçümleri ilerlettik. Bu ölçümlerde ortalama bir bir buçuk metre civarında düşüm görürken bazı kuyularda özellikle 10-15 metrelere varan düşüm farkları vardı ki bu çok ciddi bir oran. Bu da bize kurak geçen bir 2021 yılının ardından yeraltı suyunun ne kadar çekildiğini gözler önüne seriyor” diye konuştu.

20210530-2-48536164-65646234.jpg

KARIN OBRUKLARA OLUMLU ETKİSİ OLACAKTIR

Kar yağışının şehir için çok sevindirici bir durum olduğunu belirten Arslan, “Yağmurlara göre karların durduğu yerde yavaş yavaş eriyip süzülerek yeraltı suyuna akifer tabakaya ulaşması daha mümkün. Bu yağışın özellikle dağlık kesimlerde daha fazla olduğunu düşünürsek Konya Ovası’nın yeraltı suyunun beslenimi açısından büyük önem arz ediyor. Tabi bu kar yağışının süreklilik arz etmesi de çok önemli. Bu yıl yağan kar bu yılı kurtarır. İnşallah önümüzdeki yıllarda da bu şekilde bereketli olur. Bunun obruklara da olumlu etkisi olacaktır diye düşünüyoruz. Yoğun bir şekilde karın yağmasıyla birlikte yeraltı suyunun en azından seviyesinin düşümü önlenecek ve yeni obruk oluşumlarında da ciddi anlamda azalmalar olacaktır. Ancak bir ihtimal daha var. Özellikle karstik boşluk oluşmuş ama daha çökmemiş ve obruk olması muhtemel alanlarda örtü birimlerinde bu kar yağışından dolayı hacmin çoğalması ve ağırlaşmasıyla birlikte ani çökmelerde görülebilir. Bu sebeple bu durumun hem olumlu hemde kısmen olumsuz yanlarının neler olduğunu bizde gözlemleyeceğiz” şeklinde konuştu.

22.jpg

AŞIRI YERALTI SUYU KULLANIMI İLE İLGİLİ CİDDİ TEDBİRLER ALABİLİRİZ

“Dünyanın kabul gördüğü küresel bir ısınma var. Bu küresel ısınmadan kaynaklı kuraklık gerçeğini bilerek ve kabul ederek ilerlememiz gerekiyor” diyen Arslan, “Bizim yeraltı suyunun çekilmesine sebep olan üç ana etkenimiz var. Birincisi küresel ısınma, ikincisi aşırı yeraltı suyu kullanımı, üçüncüsü de beslenim kanallarının tıkanması. Burada artık küresel ısınmaya yapabilecek çok da bir şeyimiz yok. Ama aşırı yeraltı suyu kullanımı ile alakalı ciddi tedbirler alabiliriz. Konya Kapalı Havzası, Devlet Su İşleri’nin verilerine göre yaklaşık 32 bin civarında ruhsatlı kuyunun olduğu yaklaşık 65 bin civarında da kaçak kuyunun olduğu bir bölge. 1950’li yıllarda çıkarılmış bir yeraltı su kanunu var. Bu kanunda, ‘Yeraltı sularında kritik rezervin altına inildiği zaman bölge ruhsata kapatılır’ diyor. İyi güzel de bunu yaptığımız zaman sonuç olarak elimize 65 bin kaçak kuyu kaldı. Demek ki bölge ruhsata kapatılınca da bir sonuç alınamıyor. Burada temel problem bu. Bunun çözülmesi lazım. Çünkü bu kuyularla ilgili kaçak oldukları için hiçbir kontrol sağlanamıyor” dedi.

KONTROL EDEMEDİĞİMİZ BİR ŞEYİ YÖNETEMEYİZ

Yeraltı suyunun doğru kontrol edilmesi ve yönetilmesi gerektiğinin altını çizen Arslan, “Kontrol edemediğimiz bir şeyi yönetemeyiz. Konya Kapalı Havzası yaklaşık 300-350 milimetre küp yağış alan bir bölge. Karadeniz Bölgesi yaklaşık 2500 milimetre küp yağış alan bir bölge. Biz Karadeniz Bölgesi’nde ekilen silajlık mısırı aldık getirdik Konya Ovası’nda ekiyoruz. Şimdi çok yağış alan bir bölgenin mahsulünü daha az yağış alan bir bölgede ekersek, aşırı yeraltı suyu kullanımına sebep olur. Bu da nihayetinde kötü sonuçlar doğurur. O yüzden tarım deseni modelimizi muhakkak ve muhakkak gözden geçirmeliyiz. Yani düşünün 50 bin liranız var. Bir yıl boyunca bu parayla geçinmeniz gerekiyor. Ama siz parayı yılın ilk ayında müsrifçe harcıyorsunuz. Geriye kalan 11 ayda ne yapacaksınız? Su da böyledir. Gerçekten pervasızca bonkörce suyumuzu harcıyoruz. Obruk bir sonuçtur. Sebep olan yeraltı suyudur. Yeraltı suyumuzun kontrolünü sağlarsak obrukları da kontrol altına almış oluruz. Bu konuda özellikle tarım sektörünün su tasarrufuna gidecek bilinçlendirme eğitimleri alması gerekiyor. Gerekirse köy köy, kasaba kasaba dolaşılıp çiftçiye bunu anlatmak gerekiyor. Bölgenin gerçeğine uygun olmayan çok su isteyen bitkilerden bir an önce vazgeçilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. (Gülşen Çopur)

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.