Konya Aydınlar Ocağı' nda Tefsir Yazarı Prof. Şimşek anıldı

Emekli Müftü ve Vaiz M. Emin Parlaktürk Konya Aydınlar Ocağında, geçen yıl vefat Tefsir Yazarı Prof. Şimşek’i anlattı.
Konya Aydınlar Ocağı tarafından mutat olarak düzenlenen Selçuklu Salı sohbetlerinde bu hafta, vefatının birinci yılında tefsir âlimi Prof. Dr. Mehmet Sait Şimşek anıldı. Emekli Müftü Mehmet Emin Parlaktürk, konuşmacı olduğu programda merhum Şimşek’in hayatı, çalışmaları ve hatıralarını anlattı.
Konevi Derneği Salonundaki programın açılış konuşmasını yapan Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü katılımcılara ilgilerinden dolayı teşekkür ederek, “Konya’mız ve ülkemiz kültürüne hizmet etmiş insanları anlama ve anma hususunda hassasiyet gösteriyoruz. Prof. Dr. Mehmet Sait Şimşek hocamız da değerli çalışmalar yaptı ve geçen yıl Kurban bayramında vefat etti. Sene-i devriyesinde hayırla rahmetle anıyoruz” dedi.
Daha sonra kürsüye gelen Emekli Müftü ve Vaiz Mehmet Emin Parlaktürk sözlerinin başında merhum Mehmet Sait Şimşek’in biyografisine dair bilgiler verirken, “Hocamız 1951 yılı Mardin doğumludur. Tay kabilesinin Nuaymi koluna mensup ailesi üç yüz yıl kadar evvel Musul çevresinden gelip yerleşmiş. Hocamız (Biz Raşidiyiz, yani irşatla görevliyiz. Belli ki Arabistan’dan o bölgeye öğretmen olarak gönderilmişiz) diye anlatırdı” dedi.
Erzurum Yüksek İslâm Enstitüsü mezunu olan Şimşek’in Erzurum Tekman ve Mardin’de vaiz olarak görev yaparken Gemlik İHL’ye Meslek Dersleri Öğretmeni olarak atandığını, 1977 yılında da Konya Yüksel İslâm Ensitüsü Arap Dili Araştırma Görevlisi İmtihanını kazanarak akademik hayata girdiğini anlatan Parlaktürk, “Sait Hocamız 1984’de Ankara Üniversitesinde Dr. unvanını aldı, üç yıl sonra Doçent, 1994’de de Profesör oldu. Konya İlâhiyat’ta Tefsir Ana Bilim Dalı Başkanlığı yaptı. TİMAV Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundu. Avustralya ve Avrupa kıtalarında tefsir sohbetlerinde yaptı” diyerek sözlerini sürdürdü.
Şimşek’in yazdığı bazı kitapların üniversitelerde halen ders kitabı olarak okutulduğuna vurgu yapan Parlaktürk, Hayat Kaynağı Kur’an Tefsiri onun en değerli eseri oldu. Bundan başka Günümüz Tefsir Problemleri, Kur’an Kıssalarına Giriş, Kur’an’ın Ana Konuları, Kur’an’ın Anlaşılmasında İki Mesele, Fatiha Suresi ve Türkçe Namaz ve Yaratılış Olayı adlı telif eserleri var. Subhi Salih, M. Şarâvi, Ramazan el-Bûti, Nedvî, Muhamed Bahiy, Mustafa Sıbai ve Said Havva’dan da önemli tercümeler yaptı” diye konuştu.
Merhum Şimşek’in Hayat Kaynağı Kur’an Tefsiri adlı eseri üzerine bilimsel makaleler ve tezler yazıldığına da işaret eden Parlaktürk, Merhum Şimşek bu kıymetli esriyle çağdaş müfessirlerden biri oldu. Yüksek Lisans ve doktora seviyesinde birçok talebeye danışmanlık yaptı ve o öğrencilerden bir kısmı günümüzde halen rektör, dekan, öğretim üyesi, müftü, vaiz, öğretmen, idareci gibi alanlarda hizmet ediyor” dedi.
Merhum Mehmet Sait Şimşek’in ilmî şahsiyeti ile ilkeleri ve fikirlerine dair bilgiler de veren Parlaktürk “Sait Hocamız Kur’an âşığı idi ve (Tekrar dünyaya gelsem yine ilâhiyatçı olurum) derdi. Öğrencilerine de (Tıp doktorluğunu küçümsediğimden değil, insanların kanlarıyla, irinleriyle uğraşmaktansa onların beyinlerine hitap etmeyi tercih ederim. İlâhiyatçılık işte budur) diye anlatırdı. Hocamıza göre İslâm, nev’i şahsına münhasır bir sistemin adıdır. Mevcut dünya sistemlerinden zarar gören insanlığın tek kurtuluşunun Kur’an’a dönmek ve onun koyduğu ilkelere göre hayat sürmek olduğunu sık sık tekrar ederdi” diyerek sözlerine devam etti.
Şimşek’in Kur’an’ı İslâmın tek değil ama temel kaynağı olarak gördüğünü; bunu söylerken de Sünnet, İcma, Kıyas gibi unsurların da İslâm hukukuna kaynak teşkil ettiğini savunduğunu anlatan Parlaktürk, “Hocamız, yaşanan her dinin zamanla safiyetini kaybettiğini, insanların önceki kültürlerini, yaşayışlarını ve geleneklerini girdikleri dinle bir senteze soktuklarını ve zamanla dini bir miktar kendilerine benzettiklerini anlatır; Yahudi ve Hristiyanların zamanla kutsal kitaplarından saptıkları gibi Müslümanların da Kur’an’dan böyle saptıklarını söylerdi. Bu farklılıkları asgariye indirmek için de mezhep, tarikat, cemaat, milliyet, kültür, gelenek ve ön yargı gibi meselelere taassup derecesindeki bağlılıklarının terk edilmesinin gerekliliğini savunurdu” dedi.
Şimşek Hocanın, övünmenin cahiliye damarı olduğunu ve terk edilmesi gerektiğine, nefret dili ve duygusunun da insanı köreltici olduğunu daima anlattığına işaret eden Parlaktürk “Hocamız, ön yargılarımızı, ezberlerimizi, bağnazlıklarımızı bir tarafa bırakıp, Kur’an’ı yeniden ve doğru anlayıp hayata aktarmamız gerektiğini, din anlayışımızı yeniden gözden geçirip test ederek umduğumuzu bulabileceğimiz anlatırdı. 1973 yılında Urfa Müftüsü Halil Gönenç’in kızı ile evlenen hocamız, eşinin vefatı üzerine ikinci evliliğini yapmıştı. Emekli olduktan sonra da sohbetlerini sürdürerek tebliğde bulunma görevine devam etti. 16 Haziran 2024 tarihinde Kurban Bayramında vefat etti. Allah ondan razı olsun” diyerek konuşmasını tamamladı.
Prof. Dr. İbrahim Sarmış da program sonunda söz alarak merhum Mehmet Sait Şimşek ile olan hatıralarından örnekler anlattı. Şimşek’in inancına bağlı ve tavizsiz bir kişiliği olduğunu anlatan Sarmış, “Asistan olarak birlikte göreve başlamıştık. Hacıveyiszade Yurdunda öğrencilere Arapça okutmakla da görevlendirilmiştik. Öğrencilere hocamız Ahmet Gürtaş’ın dağıttığı bir kitabı toplayarak, (Benim ders verdiğim öğrencilere, bu kitabı dağıtamazsınız) diye karşı çıkmıştı” dedi.
Program sonunda Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü ve Prof. Dr. İbrahim Sarmış günü hatırası olarak Emekli Müftü Mehmet Emin Parlaktürk’e kitap takdim etti.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.