Konya Bizim İçin En Önemli Şehir

Konya Bizim İçin En Önemli Şehir
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu; “Konya bizim için önemli bir şehir. Özellikle de Millî Görüş hareketinin 50. yılında olmamız dolayısıyla bugün ayrıca bir öneme de sahip.

Konya, 1969’da Erbakan Hocamızın harekete geçtiği yer. Hocamız bağımsızlar hareketi diye adlandırdığımız o dönem Konya’dan 3 vekillik oy almıştı. Bu yüzdendir ki Konya bizim teşkilatlarımız için en önemli şehirdir.” dedi.

Saadet Partisi Konya İl Başkanlığı, Ankara Haymana’da Kış Eğitim Kampı düzenledi. Kampa başta Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu olmak üzere Genel Başkan Yardımcıları Hasan Bitmez, Ömer Faruk Yazıcı, Atik Ağdağ, Mesut Doğan, Genel İdare Kurulu Üyesi Tacettin Çetinkaya, İl Müfettişi Ali Mücevher, il ve ilçe yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda teşkilat mensubu katıldı.

Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam; “İl teşkilatımızın organize ettiği 2020 Kış Eğitim Kampımızın hayırlara vesile olmasını Cenab-ı haktan niyaz ediyorum. Ben inanıyorum ki Haymana’da gerçekleştirdiğimiz bu eğitim semineri bizleri yeniden deşarj edecek zihinlerimizi tazeleyecektir.  Kamptan aldığımız sinerji ile çalışmalarımıza yeni bir heyecan ve soluk gelecektir önümüzdeki çalışma takviminde bu sinerji ile Saadet Partisi Konya İl Teşkilatı olarak ilçelerimizle birlikte en güzel faaliyetlere imzamızı atacağız.” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise programda gerçekleştirdiği konuşmada; ”Konya İl Başkanlığımızın düzenlemiş olduğu böyle bir eğitime katılmaktan mutluluk duyuyoruz. Konya bizim için önemli bir şehir. Özellikle de Millî Görüş hareketinin 50. yılında olmamız dolayısıyla bugün ayrıca bir öneme de sahip. Konya, 1969’da Erbakan Hocamızın harekete geçtiği yer. Hocamız bağımsızlar hareketi diye adlandırdığımız o dönem Konya’dan 3 vekillik oy almıştı. Bu yüzdendir ki Konya bizim teşkilatlarımız için en önemli şehirdir.” dedi.

GEÇMİŞİMİZ, İZLEMEMİZ GEREKEN YOLU İŞARET EDİYOR!

Karamollaoğlu konuşmasının devamında şunları söyledi; “Millî Görüş Hareketi'nin siyaset sahnesine çıkışının 50'nci yılındayız. Bu hareketin mana ve mahiyetini doğru anlayabilmek için, geçen asırda yaşananları kısaca hatırlamamıza ihtiyacımız var. Yirminci yüzyıl iki cihan harbine sahne oldu; birincisinde Osmanlı Devleti dağıldı, İslam coğrafyası emperyalist güçler tarafından işgal edildi ve Türkiye Cumhuriyeti, ancak İstiklal Harbi sonrasında kurulabildi. İkinci Cihan Harbi daha tahripkâr oldu ve 65-70 milyon insan hayatını kaybetti. Bu harbin sonunda bir taraftan insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü teminat altına almak maksadı ile uluslararası müesseseler oluşturulurken diğer taraftan da ülkeler arasında sürekli bir diyalog mekanizması oluşturma maksadı ile de Birleşmiş Milletler Teşkilatı kuruldu. Bu arada dünya temelde kapitalist ve komünist olarak iki bloka ayrıldı. Bu iki anlayış da dünyaya huzur ve barış getirmediği gibi, galip ve güçlü devletlerin menfaatlerini korumaktan ileri gidemedi. Bu arada geri kalmış ülkeler, görünüşte siyaseten bağımsızlıklarını kazanmış görünseler de ekonomik yönden güçlü olan ülkelerin sömürgesi olmaktan kurtulamadı. Bu ülkelerin tabii kaynakları, emperyalist ülkeler tarafından sömürülürken, kendileri ne sahip oldukları tabii kaynaklarından yeterince faydalanabildi ne de sanayi ve teknolojide mesafe kat edebildi. İşte bu ortamda ülkemiz, zengin petrol kaynaklarına sahip olmasa da bağımsızlıktan sonra başlatılan kalkınma hamlesini devam ettiremediği gibi temel insan haklarını ve demokratik prensiplerini muhafazada da engellerle karşılaştı. Hâlbuki tarihi geçmişimiz milletimizin büyük başarılara imza attığını bize hatırlatmakta ve izlememiz gereken yolu da işaret etmektedir.”

İSLAM, TERAKKİYE ENGEL DEĞİL BİZATİHİ KENDİSİDİR!

Karamollaoğlu konuşmasının devamında Millî Görüş Hareketinin başlangıcıyla ilgili şu ifadeleri kullandı. “İşte bu hususta en ciddi hamle, bundan tam elli yıl önce tarihe ‘Millî Görüş’ hareketi olarak geçecek bir anlayışın Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN tarafından başlatılmasına şahit oldu. Millî Görüş, sadece ülkemizin, topyekûn kalkınmasını ve örnek bir ülke olmasını hedeflemekten öte, geri kalmış ülkeleri de kucaklayarak bütün dünyada adil bir düzenin hâkim olmasını sağlayacak bir anlayışın adıdır. 1969 yılında Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın öncülük ettiği Bağımsızlar Hareketi ile başlayan daha sonra Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi ile devam eden Millî Görüş Hareketi bugün Saadet Partisi tarafından benimsenmiştir. Millî Görüş hareketi 1969 yılından bu yana geçen 50 yıllık süreçte siyasal, sosyal, ekonomik ve toplumsal açıdan ülkemizde büyük dönüşümlere öncülük etmiştir. Kendi benliğinden, tarihinden, değerlerinden uzaklaştırılmaya çalışılan bir millete, kendi tarihini yeniden hatırlatmış ve özgüvenini kazanmasını sağlamıştır. ‘İslam Terakki'ye engeldir’ diyen Batı kompleksli anlayışa karşı tam tersine, ‘İslam Terakki'nin bizatihi kendisidir’ diyerek, hızla büyüyüp gelişecek bir mücadelenin tohumlarını atmıştır. İlk andan itibaren; Maddi ve manevi kalkınmanın, Yerli ve milli duruşun, Üreten bir ekonominin, Güçlü sanayi hamlelerinin, Adil paylaşımın tavizsiz savunucusu ve üstlenicisi olmuştur.”

MİLLİ GÖRÜŞ, İSLAM DÜNYASINDA UYANIŞIN ZEMİNİNİ OLUŞTURDU!

Karamollaoğlu devamında ise konuşmalarını şu şekilde sürdürdü; “Millî Görüş, ortaya koyduğu misyon ve çaba ile sadece Türkiye'de değil, bütün İslam dünyasında önemli bir uyanışın zeminini oluşturdu. Ancak hareketimizi sadece bir partili sadece siyasal bir organizasyon olarak değerlendirmek yeterli bir yaklaşım olmaz. Millî Görüş aynı zamanda bütün insanlığın saadetini benimseyen bir medeniyet tasavvurudur. Referansını tarihimizden, inancımızdan ve değerlerimizden alan kadim bir anlayışın eseridir. Bu yüzden siyaset sahnesine çıktığı ilk andan itibaren ortaya koyduğu temel kavramlar; ‘Hak’, ‘Adalet’, ‘Barış’, ‘Kardeşlik’, ‘İnsan Hakları’, ‘Adil Paylaşım’, ‘Düşünce ve İfade Özgürlüğü’, ‘Şahsiyetli Dış Politika’ gibi en temel İslami ve insani değerler olmuştur. Komünizm, kapitalizm ve ırkçı emperyalizm gibi maddeyi ve menfaati esas alan küresel sistemlere karşı manayı ve fazileti esas alan güçlü bir reddiye getirmiştir. İnsanın insana tahakkümünü ortadan kaldırıp yerine ‘Adil Bir Düzen’ kurmayı kendisine şiar edinmiştir. Nitekim ‘Yaşanabilir Bir Türkiye’ ve ‘Yeniden Büyük Türkiye’ iddiasının hemen ardından üçüncü ve nihai hedef olarak ‘Adil Bir Dünya’ iddiasını gündeme taşıması bu ‘medeniyet tasavvurunun’ bir göstergesidir. Millî Görüş 1969 yılından 2019 yılına kadar tam olarak yarım asırdır bu ilke ve anlayış çerçevesinde mücadele etmiştir. Yeryüzünde egemen olan güçlerin bütün tahakkümüne rağmen insanlığın saadetini esas alan bir sistem önerisi yapmıştır. Bu sebepten dolayı Millî Görüş hareketi herhangi bir siyasi organizasyon değildir. Bu hareket kadim geçmişten aldığı ilham ile geleceğe yürüyen bir inanç ve aksiyonun adıdır.”

İNSANLIK, MİLLİ GÖRÜŞ’E İHTİYAÇ DUYUYOR!

Karamollaoğlu konuşmasının son bölümünde ise; “Bugün insanlık hiç olmadığı kadar Millî Görüş’ün prensip ve anlayışına ihtiyaç duymaktadır. Ya bütün insanlığın saadetini tesis edeceğiz ya da insanlığın ırkçı emperyalizmin çarklarında ezilmesine razı olacağız. Bu iki tarihi yol ayrımı açık bir şekilde bizi insanlığın tamamı için mücadele etmeye zorlamaktadır. Bu sebeple tarihi gelişmeleri ve içinde bulunduğumuz şartları değerlendirdiğimiz zaman Millî Görüş’ün yeryüzünde hâkim kılınmasının bir zaruret olduğu ve şartların insanlığı buna sürüklediği açık bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Bu sebeple; ‘Savaşın değil barışın’, ‘Çatışmanın değil diyaloğun’, ‘Çifte standardın değil adaletin’, ‘Üstünlük ve kibrin değil eşitlik ve tevazunun’, ‘Sömürünün değil adil paylaşımın’, ‘Baskı ve tahakkümün değil insan haklarının’ hâkim olduğu bir dünya için her zamankinden daha çok çalışmak zorundayız. Unutmamalıyız ki; geleceği ihtirası olanlar değil iddiası ve ideali olanlar şekillendirecektir. Bu tarihi görev ve sorumluluk bugün Millî Görüşçülerin, Saadet Partililerin omuzlarındadır. Şüphesiz ki zafer inananlarındır ve zafer yakındır.” dedi.

Program, Karamollaoğlu’na hediye takdiminin ardından basına kapalı olarak devam etti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.